"İç Pazarı Önemsemedik İhracata Odaklandık"

Koji Kobayashi / Toyota Türkiye CEO'su    Koji Kobayashi, Toyota Türkiye’nin CEO’su. Toyota’nın Türkiye’ye çok önem verdiğini, bu nedenle 4 yılda 400 milyon Euro yatırım yaptıklarını söy...

1.08.2004 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Koji Kobayashi / Toyota Türkiye CEO'su  
 
Koji Kobayashi, Toyota Türkiye’nin CEO’su. Toyota’nın Türkiye’ye çok önem verdiğini, bu nedenle 4 yılda 400 milyon Euro yatırım yaptıklarını söylüyor. Yıl sonunda ise bu rakamın 700 milyon Euro’ya çıkacağına dikkat çekiyor. Bunu, iç Pazar için değil, ihracat için yaptıklarını belirtiyor. Ardından da şunları söylüyor: “Şirket olarak Türkiye pazarına odaklı olarak çalışmıyoruz. Üretimimizin yüzde 90'dan fazlasını Avrupa'ya ihraç ediyoruz. Bu nedenle kalan yüzde 10'u da çok önemsemiyoruz. Zaten, kısa zamanda pazarda bir büyüme beklemiyoruz”.  
 
Japonya’nın en önemli otomotiv şirketlerinden biri olan Toyota, Türkiye’de Sabancı Grubu ile kurduğu ortaklıkla iç pazara üretim yapmaya başlamıştı. Ancak, 2000 yılında, iç pazar satışları yetersiz gelince yoluna yalnız devam etme kararı aldı ve ihracat odaklı bir politika benimsedi. Toyota Türkiye Başkanı ve CEO’su Koji Kobayashi, üretimlerinin yüzde 90’ından fazlasını ihraç ettiklerini belirtiyor. Hedeflerinin bu yıl 130 bin otomobil ihraç etmek olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Bu yıl Türkiye’de yaklaşık 750 bin araç üretilecek. Bunun yüzde 70 ya da 80’inin yani 550 ya da 600 bininin ihracata gideceğini tahmin ediyorum. Ford, Renault ve Toyota’nın her birinin 130-140 bin otomobil ihraç etmesi bekleniyor. Ancak, önümüzdeki yıl bu rakam daha da artacaktır”.  
 
Toyota Türkiye 2000 yılından bu yana Türkiye’de 400 milyon Euro’nun üzerinde yatırım gerçekleştirdi. Kobayashi 2004 sonuna kadar yapacakları toplam yatırım miktarının 730 milyon Euro olacağını, bu yatırımların da daha çok kapasite artırımına yönelik yatırımlar olduğunu vurguluyor. İhracat üssü olarak Türkiye’yi seçme nedenlerini ise şöyle açıklıyor:  
 
“Türkiye’yi seçmemizin en önemli nedeni Türkiye’nin çok iyi, genç, eğitimli ve dinamik bir insan gücüne sahip olması oldu. Biz Türkiye’nin kaynaklarını en iyi şekilde kullanan bir şirketiz.”  
 
Koji Kobayashi, tüm Toyota olarak bakıldığında daha çok Avrupa’daki pazar paylarını ve hacimlerini arttırmaya çalıştıklarının belirtiyor. Bir kaç yıl öncesine kadar Avrupa’daki satış hacimlerinin 500 bin dolaylarında olduğunu, şimdi bu rakamın 900 bine yaklaştığını söylüyor. 2010 yılında Avrupa’da 1.2 milyon adetlik satışın Toyota için çok yüksek bir rakam olmadığını vurguluyor.  
 
Toyota Türkiye’nin ve Toyota’nın iç ve dış pazar stratejilerini Capital’e değerlendiren Toyota Türkiye Başkanı ve CEO’su Koji Kobayashi, sektördeki rekabeti ve yeni trendleri de yorumladı:  
 
Toyota’nın Türk pazarındaki yatırımlarından ve operasyonlarından bahsedebilir misiniz? Şirketin cirosu, üretimi ve ihracat değerleri nedir?  
 
Biz son 4 yıl içinde 400 milyon Euro'nun üzerinde yatırım yaptık. Bu yılın sonuna kadar yapacağımız toplam yatırım miktarı ise 730 milyon Euro olacak. Bu yatırımlar daha çok üretim kapasitesinin arttırılmasına yönelik. Bizim şirketimizde yaklaşık her 5 yılda bir model değişikliği yapılıyor. Son yıllarda yapılan yatırımların yüzde 50'den fazlası bu model değişikliğine yönelik yatırımlar oldu.  
 
Şu anda 3 modelimiz var. Sedan, Wagon ve yeni Corolla Verso. Bu, her 5 yıl 3 model anlamına geliyor. Bir başka deyişle, her 2 yılda bir yaklaşık 200 milyon Euro yatırım demek oluyor. Bu yatırımlar sürekli olarak devam ediyor.  
 
Otomotiv endüstrisi, kimya ya da çelik gibi diğer endüstrilerden farklıdır. Bu endüstrilerde bir kez yatırım yaparsınız, 30-40 yıl yeni yatırıma gerek olmaz. Ancak, otomotiv endüstrisi kendisine özgü olarak sürekli yatırım gerektirir. Teknoloji, modeller, motor değişir ve dolayısıyla da yeni yatırım gerekir.  
 
Toyota, Türk otomotiv pazarına nasıl bakıyor? Türkiye’yle ilgili gelecek planları neler?  
 
Şirket olarak Türkiye pazarına odaklı olarak çalışmıyoruz. Üretimimizin yüzde 90'dan fazlasını Avrupa'ya ihraç ediyoruz. Bu nedenle kalan yüzde 10'u da çok önemsemiyoruz.  
 
Pazarda kısa zamanda bir büyüme beklemiyorum. Ama uzun dönemde, 10 ya da 20 yıl sonra 70 milyonluk nüfusuyla Türkiye geliştiğinde bu pazarın büyümesini bekliyoruz. Ancak, şu anda tamamen Avrupa’ya ihracat üzerine odaklanmış durumdayız. İhracat rakamımızı arttırmak istiyoruz. Bunun için de Türkiye’de devam edeceğiz.  
 
Siz Türkiye’de ne zamandan beri bulunuyorsunuz? Bu yatırım başladığında mı geldiniz?  
 
Ben 1992-96 yılları arasında bu yatırımın Japonya’daki proje lideriydim. 4 yıl önce de bu yeni operasyonun başkanı olarak Türkiye’ye geldim. Şirketi üretim ve ihracat operasyonları ve yerel satışlar olarak ikiye böldük.  
 
Bugün Türkiye’deki temel hedefleriniz neler?  
 
Bizim en büyük hedefimiz, iyi insanlarla, yüksek kalitede üretim yapmak ve bunu sürekli kılmak. Daha az maliyetle daha yüksek kalitede üretim yapmak için çalışıyoruz. Düşük maliyet, yüksek kalite ve yenilikçilik bizim sloganımız.  
 
Burada Türk mühendislerinden son derece yaratıcı ve yeni fikirler, projeler geliyor. Kaizen programı bizim çalışanlarımız tarafından uygulanıyor. Bizim gücümüz burada. Ar-Ge departmanımız Japonya’daki takımla yakın ilişkiler içinde. Çalışanlarımız Toyota üretim sistemini ve Ar-Ge’nin önemini anlıyorlar. Japonya’ya pek çok çalışanımızı gönderiyoruz ve orada Toyota teknolojisini öğreniyorlar. Burada çalışanlarımızın yüzde 10’u akıcı bir şekilde Japonca konuşabiliyor.  
 
Bizim en önemli kaynağımız insandır. Bu nedenle de insanımızın gelişmesi için de pek çok çalışmalar yapıyoruz, onlara içerde ve dışarıda eğitimler veriyoruz.  
 
2004 yılında Türk otomotiv endüstrisinde satış ve ihracat rakamları ne olur? Toyota 2004 yılında ne kadar ihracat yapmayı hedefliyor?  
 
Bizim hedefimiz, 130 bin otomobil ihraç etmek. Bu yıl Türkiye’de yaklaşık 750 bin araç üretilecek. Bunun yüzde 70 ya da 80’inin, yani 550 ya da 600 bininin ihracata gideceğini tahmin ediyorum. Ford, Renault ve Toyota’nın her birinin 130-140 bin otomobil ihraç etmesi bekleniyor. Ancak, önümüzdeki yıl bu rakam daha da artacaktır.  
 
Özellikle Renault, Ford ve Toyota, yüksek oranda ihracat odaklı şirketler. Bunun yanında bu şirketler aynı zamanda tedarikçi ve parçaları doğrudan Avrupa’lı üreticilere ihraç ediyorlar. Otomotiv endüstrisinin toplam ihracatı yaklaşık 7 milyar dolar seviyesinde. Mayıs ayında da TİM raporlarına göre tüm üreticiler arasında en fazla ihracatı gerçekleştiren şirket olduk. 2004 yılının tamamında da Türkiye’nin bir numaralı ihracatçısı olmayı hedefliyoruz.  
 
Ekonomik krizden önce Türkiye’de üretim hedefleri son derece yüksekti. Ancak, kriz ile birlikte oldukça geriledi. Pazar bir daha bu seviyeye ne zaman ulaşır?  
 
2010 yılından önce 1 milyon üretim rakamına erişileceğini düşünüyorum. 2004 yılı bir patlama yılı olacak ve satışların 700 binler seviyesine ulaşmasını bekliyorum.  
 
Türkiye’nin Toyota için önemi nedir? Toyota Türkiye’yi stratejik planları arasında nereye koyuyor?  
 
Toyota’nın vizyonu satışları arttırmak. Şu anda Avrupa’da 900 binin üzerinde otomobil satıldı. Türkiye bu rakamın dışında. 2010 yılına kadar Avrupa’da 1.2 milyon otomobil satışı gerçekleşmesi bekleniyor. Avrupa’da İngiltere, Fransa ve Türkiye olmak üzere 3 otomobil üretim birimimiz var. Önümüzdeki yıl da Çek Cumhuriyeti operasyonumuz başlayacak. Böylece Avrupa’da 4 ana üretim birimimiz olacak.  
 
Şu anda İngiltere’de yaklaşık 300 bin, Fransa’da da 240 bin kapasitemiz var. Çek Cumhuriyeti’nde de yaklaşık 100 bin adet üretimimiz olacak. Toplamda yaklaşık 800 bine ulaşmış olacağız. Eğer Avrupa için 2010 yılındaki 1.2 milyon adetlik satış hedefine bakarsak kabaca 900 binin üzerinde bir kapasiteye ihtiyacımız var. Bunun anlamı Toyota’nın üretim kapasitesini arttırması oluyor. Bugün İngiltere ve Fransa tam kapasite çalışıyorlar. Şu anda Türkiye’de 150 bin adetlik bir üretim kapasitemiz var. Yeni modelimizin üretimine başladığımız için şubat ve mart aylarında üretimimiz biraz düşük kaldı. Ancak nisan ayından bu yana operasyonumuzu tam kapasite yürütüyoruz diyebilirim.  
 
Dünya otomotiv endüstrisinde rekabet nasıl ilerliyor? Toyota bu rekabetin neresinde?  
 
Toyota dünyadaki en dinamik şirket. Toyota satış ve üretim hacminde GM ve Ford ile rekabet edecek düzeyde. Ancak, çok hızlı hareket ediyoruz. Teknoloji anlamında da oldukça ileriyiz. Hibrit, yani hem benzinle hem de elektrikle çalışan sistemler konularında oldukça ileri seviyedeyiz. 5-10 yıl sonraki geleceğimiz daha da parlak olacak.  
 
Bizim hibrit otomobilimiz Prius bu teknoloji kullanılarak ilk seri üretimi yapılmış olan otomobil. Şu anda bu otomobilin üretim kapasitesi ikiye katlandı. Biz yaklaşık ayda 5 bin talep bekliyorduk ama 10 binin üzerine çıktı ve insanlar sırada bekliyor.  
 
Dünya otomotiv endüstrisinde son dönemde hakim olan trendlerden bahsedebilir misiniz? Modeller, tasarımlar nasıl değişiyor?  
 
Aslında tasarım ve modeller daha çok ülkelerin zevklerine göre değişiyor. Avrupa, Japonya, Asya ve Amerika’nın zevkleri ve tercihleri farklı. Tüm bu zevklere hitap etmek için Avrupa, Japonya, ABD ve Asya’da farklı yerlerde tasarım merkezlerimiz var. Fransa’da Nice’te bir tasarım merkezimiz bulunuyor.  
 
Avrupalılar daha dinamik. Japonlar ise daha hassaslar. Türkiye’nin tercihleri de Avrupa’yla uyum içinde.  
 
Sabancı Grubu ile ayrılığınıza gelirsek... Ne oldu, neler yaşandı? Şu anda şirketin yapısı nasıl?  
 
Son derece basit. Bu şirket iç pazara üretim yapmak için kurulmuştu. Ancak, iç pazarda umut yoktu. Pazardan bir beklenti içinde bulunarak bu yatırımı gerçekleştirmiştik ama gerçekte bu beklentimiz gerçekleşmedi. Kapasite kullanımımız yüzde 20-30’larda kaldı. Nasıl ayakta kalabilirdik? Maliyetler satış fiyatından daha yüksekti.  
 
Toyota’nın Avrupa’da bir satış ağı var. Sabancı ise iç pazarda güçlü. Bu nedenle tarafların kendi uzmanlık alanlarında yoğunlaşmalarında fayda vardı. Biz üretim ve ihracat kısmını aldık. İç satışta ise Sabancı çoğunluk hissesine sahip. Şu anda yüzde 100 Japon sermayeli bir şirketiz. ToyotaSA’da ise Toyota’nın yüzde 25 hissesi var.  
 
Otomotiv endüstrisinde yaşanması beklenen satınalma ve birleşmeler var mı?  
 
Bildiğiniz gibi son yıllarda sektörde bir kaç birleşme oldu. Fakat beklenen yeni bir birleşme veya satın alma yok bildiğim kadarıyla.  
 
“1 Milyon Otomobil Hedefi 2010 Yılında Yakalanabilir”  
 
Türkiye otomotiv pazarındaki rekabeti nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
 
Doğrusunu söylemek gerekirse Türkiye pazarındaki rekabet şirketimizi çok fazla etkilemiyor. Türkiye pazarında ToyotaSA için Corolla Sedan, Wagon ve Verso’yu ürettik. Avensis ve Corolla Hatchback İngiltere’den, Yaris Fransa’dan geliyor. Tüm bu modellerin oldukça rekabetçi olduğunu düşünüyorum.  
 
Toyota, Türkiye olarak yerel pazara odaklı bir şirket değiliz. Biz daha çok Avrupa’daki pazar payımızı ve hacmimizi arttırmaya çalışıyoruz. Bir kaç sene öncesine kadar Avrupa’daki satış hacmimiz 500 bin dolaylarındaydı. Şimdi 900 bine yaklaştı. 2010 yılında Avrupa’da 1.2 milyon adetlik satış Toyota için çok yüksek bir rakam değil.  
 
Türkiye’deki otomotiv yan sanayini nasıl değerlendiriyorsunuz? Başarılı buluyor musunuz?  
 
Türkiye’de önce Japon tedarikçiler ve Japon teknolojileri kullanıldı. Daha sonra kendilerini geliştirdiler ve parlak bir gelecekleri var. Sadece Türkiye’deki üreticilere hizmet vermeyip Avrupa’daki Volkswagen, Opel, Fiat, Renault, Peugeot ve Toyota gibi üreticilere de ihracat yapıyorlar.  
 
Maliyet en önemli etken ve yan sanayide maliyetler son derece avantajlı. Ayrıca ürün kalitesi çok yüksek, yönetim ve işgücü çok iyi.  
 
“Türkiye Üretim Açısından Avantajlı”  
 
Bugün Türkiye’de otomotiv endüstrisinde pek çok yabancı yatırımcı bulunuyor. Türkiye’nin bu endüstrideki geleceğini nasıl görüyorsunuz? Bu sektörde söz sahibi bir ülke olabilir mi?
 
 
Tedarikçi açısından baktığımızda Avrupa’da İngiltere, Fransa, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Polonya ve İtalya başarılı. Bence üretim açısından Türkiye, büyük bir öneme ve avantaja sahip. Ancak, bazı dezavantajları da var. Bugün ana pazar Avrupa elbette. Almanya, Fransa, İtalya ve İngiltere büyük pazarlar. Çekoslovakya, Macaristan ve Polonya ile karşılaştırıldığında lokasyon olarak bir dezavantajdan bahsedebiliriz. Ama Türkiye’nin 70 milyonluk nüfusu çok önemli. Diğer ülkelerin nüfusu oldukça düşük.  
 
Türkiye’nin AB’ye üye olmasının etkisi olacak mı sizce?  
 
Türkiye 1996’da Gümrük Birliği’ne girdiğinden beri Avrupa’ya yakınlaşma anlamında bir avantaja sahip oldu zaten. Bu AB’ye üyelikten farklı bir şey değil iş dünyası açısından. O nedenle Türkiye’nin AB üyeliğinden şirketimize etkisi açısından çok fazla bir beklentimiz olmaz.  
 
“Kaliteli İnsan Gücü Çok Önemli”  
 
İhracat üssü olarak neden Türkiye seçildi? Türkiye, Toyota için ne gibi avantajlara sahip?
 
 
Bizim Türkiye’yi seçmemizin en önemli nedeni Türkiye’nin çok iyi, genç, eğitimli ve dinamik bir insan gücüne sahip olması oldu. Biz Türkiye’nin kaynaklarını en iyi şekilde kullanan bir şirketiz. Burada en iyi üretici ve en iyi girişimci olmak, en iyi kalitede üretim ve en iyi operasyonu gerçekleştirmeyi hedefliyoruz.  
 
Biz 2000 yılında burada başladığımızdan beri yeni uygulamalar getiriyoruz. Japonya’daki merkezimiz bizim performansımızı çok beğeniyor. Özellikle de kalitemiz çok yüksek. Dünyada en yüksek kalitede üretimi yapıyoruz şu anda.  
 
Tüm dünyada üretim rakamlarına bakıldığında Toyota’nın Japonya dışındaki fabrikaları arasında üretim büyüklüğü açısından 8’inci sıradayız. İlk 4 sırayı paylaşan şirketler ABD’de, izleyen ikisi Avrupa ve biri de Tayland’da bulunuyor. Toyota olarak yılda 6 milyon’un üzerinde bir üretimimiz var.  
 
Farklı Toyota birimlerinden pek çok insan gelip bizim Türkiye’de nasıl bu kadar başarılı olduğumuzu ve kaliteli üretim yaptığımızı inceliyor.  
 
Toyota Türkiye’nin bu başarısının sırrı nedir?  
 
Aslında başarının sırrı insanlar. Takım çalışması, motivasyon ve iletişim çok önemli. Bu üç unsur aynı zamanda bizim yönetim konseptimizi oluşturuyor.  
 
“Türkiye Üretim Üssü Olabilir”  
 
Otomotiv sektöründe yer alan birisi olarak Türk tüketicisinin profilini nasıl görüyorsunuz? Gelecekte Türkiye otomotiv sektöründe yer alan üreticiler için cazip olabilir mi?
 
 
Bence Türk tüketicisi mutlaka otomobil sahibi olmak istiyor. Bu konuda çok talepkârlar. Japonların örneğin, eğer otomobil alacak paraları yoksa bekleyebiliyorlar. Ama Türk tüketicisi otomobile çok fazla para harcıyor, sürekli otomobilini yeniliyor.  
 
Ben Türkiye’nin, doğru yönetimle ve ekonominin iyi gitmesiyle birlikte 10 yıl içinde çok daha iyi durumda olacağına, özellikle ihracata yönelik şirketler için bir üretim üssü olacağına inanıyorum. Sadece otomotiv şirketleri için değil aynı zamanda Sony, Panasonic, JVC, Toshiba gibi şirketlerin de buraya yatırım yapmamaları için bir neden yok. Türkiye’nin böyle yüksek teknolojiyle üretim yapan şirketleri davet etmesi gerekiyor.  
 
Türkiye’nin büyük bir insan kaynağı var ve bunu kullanması gerek. Japonya’ya bakın. Küçük bir ülke, Türkiye’nin yarısı kadar ama 120 milyon çok eğitimli nüfusu var. Japonya’da doğal kaynak yok. Tek kaynak insan, iklim ve deniz. Bunu kullanarak ihracat ve ithalat yapıyor. İnsan kaynağı çok önemli ve Türkiye’nin de potansiyeli var. Bir endüstriyi geliştirmek için insanlara ihtiyaç var. Hem çalışan hem de müşteri olarak var bu ihtiyaç.  

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz