GÖSTERGE
Finansman şirketlerinin işlem hacmi, 2022 Eylül sonu itibarıyla 55,5 milyar TL’ye ulaştı. Yıllık bazda sektör, yüzde 52,5 büyüdü.
GÜNDEM
“2023, DAHA ZORLU BİR YIL OLACAK”
Bankacılık, pandeminin ardından Ukrayna’nın işgalinin, küresel yüksek enflasyonun, artan faiz oranlarının, tedarik zinciri aksamaların etkileriyle ortaya çıkan makroekonomik belirsizlikle yeni yıla girdi. McKinsey Ortağı Atakan Hilal ile bu ortamda hem küresel arenada hem Türkiye’de 2023’teki olası gelişmeleri ve McKinsey Küresel Bankacılık Değerlendirmesi 2022 raporunu değerlendirdik.
GLOBAL GÖRÜNÜM 2022’de global anlamda bankaların gelir ve kârlılık seviyeleri arttı. Bunun ana nedeni marjlardaki genişleme oldu, artan faizlerle makas açıldı. Ama tek etken bu değil. Tahminlerimize göre gelirin yüzde 60-70’i buradan, kalan kısmıysa hacimsel büyümelerden geliyor. 2022’de banka kârlarında zıplama gördük. Fakat buna rağmen bankacılığın piyasa değerlemesi diğer sektörlerin altında kalıyor. Halka açık bankaları analiz ettiğimizde fiyat/kâr oranı bankacılıkta yüzde 13, diğer sektörlerde ortalama yüzde 20. Bankacılığın küresel toplam sermayesi 2021’de 16 trilyon dolarken 2022 Mayıs’ta 14,5 trilyon dolara düştü. Güzel kârlar, büyüme var ama piyasa değerlerinde sektörün acı çektiğini görüyoruz. Ülkemizde de benzer durum var. Türkiye’de son 8-9 ayda yükseliş var, ancak oynaklık devam ediyor.
ÖZ SERMAYE KÂRLILIĞI Dünyada 2022’de küresel öz sermaye kârlılığının yüzde 11,5-12,5 arasında olması bekleniyor. Raporda iki farklı senaryoya göre bu oranın 2023’te yüzde 11’e, 2024’te yüzde 10’a inebileceği tahmininde bulunuluyor. İki senaryoda da ortak nokta; dünya enflasyonla yaşayacak ve artan faizlerle fonlama maliyetleri yükselecek, sonuçta kâr marjları azalacak. Ya iyi haliyle enflasyon kontrol altına alınacak, büyümeden feragat etmeden stabl ortama geçilecek ya da şanssız senaryoda stagflasyonla oran düşecek. Türkiye’de bankacılıkta henüz 2022 son çeyrek bilançoları açıklanmadı ancak 2023’ün daha zorlu bir yıl olarak geçmesi bekleniyor. 2023’te enflasyon kontrol altına alınabilecek ama büyümenin ne kadar olacağı belli değil. Rekabet nedeniyle artan fonlama maliyetleri var, bu baskı yaratacak. Ayrıca büyüme oranı da baskı yaratacak. Bu iki alanda zorlanacağımız öngörülüyor. 2023’te 2022’ye göre daha düşük kârlılık olacak, daha düşük öz sermaye kârlılığı beklenebilir.
ZORLU ALAN
FİYAT ARTIŞLARINA DEVAM MI?
2022’de kamuoyunda en çok konuşulan konulardan biri sigorta poliçelerindeki fiyat artışlarıydı. Kasko ve konut poliçelerinde 3-4 kata çıkan fiyatların bu yıl nasıl şekilleneceği merak konusu. Sigorta yöneticilerine dünya ve Türkiye’de bu tabloyu sorduk.
DÜNYADAKİ ARTIŞ ILIMLI Marsh Türkiye Eş CEO’su Yeşim Aksüt, global pazarı ve Türkiye’yi şöyle yorumluyor: “Açıkladığımız Küresel Sigorta Piyasası Endeksi 2022 yılı 3’üncü çeyrek raporuna göre, küresel ticari sigorta fiyatları artmaya devam ediyor. Ancak burada artış trendi, ılımlı. 2022’nin 2’nci çeyreğinde yüzde 9 olan ortalama artış oranı, üçüncü çeyrekte yüzde 6’ya geriledi. Yerelde incelersek oto sigortalarında görülen yüksek maliyet artışları ve sağlık branşındaki yüksek medikal enflasyon, bu branşlardaki fiyat artışlarını daha da yukarıya taşıyor. Türkiye piyasası, yaşanan hasarlar, oto sigortalarından yazılan ciddi zararın etkisi ve prim düzeylerinin teknik fiyatlamaların hala altında seyretmesi nedeniyle dünya piyasasına göre daha olumsuz eğilimler sergiliyor. 2021’ın son çeyreğinden bu yana devam eden yüksek döviz kurları, hasar/prim oranlarında da çok ciddi artışlara yol açtı. Bu, mevcut kapasite problemlerini daha da derinleştiriyor, fiyatları olumsuz etkiliyor. Yerel piyasanın 2023 için tarife, trete değişiklikleri, yüksek hasar/prim oranları ve teknik kârlılık zafiyeti nedeniyle aynı ılımlı havayı koklaması oldukça zayıf bir ihtimal.”
FEDAKARLIK ZAMANI Sompo Sigorta Yönetim Kurulu Başkanı Recai Dalaş da konuya şöyle değiniyor: “Sigorta sektörü can derdinde. Kasko poliçeleri ve diğer sigorta ürünleri pahalanıyor. Pahalanmak zorunda çünkü içinde bulunduğumuz ekonomik ortamın iki darbesi oldu: İlki enflasyon ve etkisiyle maliyetlerin artması. Sigortacılığın farkı, ürünü satarken maliyetimizin ne olacağını bilemiyoruz. Dolar 8 TL’yken sattığımız poliçelerin hasarlarını dolar 18 TL olduğunda ödüyoruz ve bu süre sona ermedi. İkinci olarak da eskiden anlamlı faiz geliri elde edebiliyorduk, artan maliyetlerin bir kısmını karşılayabiliyorduk. Eksi reel faizle paramızın satın alma gücünü muhafaza edemiyoruz. 2023’te asgari ücret artışı bedeni tazminatlara yansıyacak. Bu süreçte sigortalıyı da düşünmek zorundayız o nedenle örneğin şirket olarak biz ‘Bütçe Dostu Kasko’ ürünü çıkardık, bu tip çalışmalarımız sürecek. Sektörün uzun vadeli ve sigortalıları düşünerek fedakarlıklar yapması gerekiyor.”
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?