Dünyada hem doğal gaz arzı ve kaynak ülkeleri
çoğalıyor hem de talep beklendiği hızda artmıyor.
Fiyatlar düşüyor, yatırımlar yavaşlıyor. Doğal gaz
altyapısı gerektiğinden daha fazla inşa edildiği
için kapasitenin önemli bir bölümü atıl vaziyette,
özellikle Avrupa’da.
Dahası, yenilenebilir enerjinin yükselişi nedeniyle doğal
gaz ile çalışan bazı elektrik santralleri rüzgar ya da güneşe
dönüyor. Kömür ve nükleer de hep eşikte bekliyor. Bu
durum karşısında, gaz ile ilgili eski hesapların gözden geçirilmesi,
yeni stratejiler geliştirilmesi gereği doğuyor.
ARZ BOLLUĞU
Öyle ki doğal gaz arz sıkıntısı çok geçmeden yeni koşulların
dayatması nedeniyle arz bolluğu sorununa dönüşebilir.
Özellikle Türkiye gibi gaz ithalatına bağımlılığı yüksek bir
ülke için arz fazlası, nereden baktığınıza bağlı olarak sorun
da olabilir fırsat da.
Geçtiğimiz 30 yılda hem doğal gazın yaygın kullanımı
hem kaynak çeşitlendirilmesi hem fiyat mekanizmalarının
test edilmesi hem de yetersiz de olsa piyasa liberalizasyonu
konularında önemli adımlar attık. Elektrik piyasasına kıyasla
liberalleşmede geri kaldı.
Özellikle fiyatta Gazprom hala fiyat belirleyici konumunda.
Avrupa’daki ikinci büyük Gazprom müşterisi olan BOTAŞ
dahi “al ya da öde” hükümlerini değiştiremedi.
Yeni kaynak ülkelerinden girecek ilave doğal gaz salt
Moskova ile pazarlıklarda Türk müzakerecilerin elini güçlendirmesiyle
bile kendi maliyetini çıkartabilir.
Gazprom, Avrupa'ya sattığı gazda hub fiyatlarına endeksli
bir formül oluşturuyor. Türkiye’de ise petrole endeksli fiyat
formülü hala geçerli ve amaca özel, geçici (ad hoc) çözümlerle
yetiniliyor. Bunun tek sebebi Avrupa piyasasından
izole olmamız.
TAHMINLER
Tüketim eskisi gibi artmıyor. Doğal gazdan elektrik üretimindeki
talep düşüşü, doğal gaz dağıtımının özelleşmesiyle
hanelere ulaşımda doğal sınırlara yaklaşılması bu yakıtın
tüketimindeki ivmeyi daha da azaltabilir. 2016 için yıllık
tüketim tahmini 49,5 bcm. En büyük ithalatçı şapkasıyla
BOTAŞ, 2020’de 59 bcm, 2023’te 63,6 bcm, 2030’da ise 68
bcm tüketim projeksiyonu hedefliyor.
Her ne kadar serbest piyasa koşulları ve yenilenebilir
teşvikleri karşısında doğal gaz santrallerinin dezavantajları
gözükse de sistem güvenliği açısından bakıldığında doğal
gaz santrallerinin önemi devam edecektir.
Arz fazlası, ülkeye gelen gaz miktarının çok olması anlamına gelmiyor. Altyapının, kontrat yapısının, piyasanın ve benzeri
etkenlerin bu gelen gazı doğru şekilde değerlendirmemize
imkân sağlamaması, bu yüzden de gelen gazın parasını gazı
kullanamamıza rağmen "öde ya da al" anlaşması kapsamında
ödememiz asıl sorun. Pazarlık gücünüz varsa arz ve talep güvenliği
kozlarını, siyasi denklemleri kullanıp kontrattaki bütün
maddeler masaya yatırılabilir.
DEPOLAMANIN ÖNEMI
2015-2019 stratejik planındaki gibi doğal gaz depolama kapasitesinin,
yıllık tüketimin yüzde 10’u seviyelerine gelmesi
dahi depolama sorununun çözüldüğü anlamına gelmeyecek.
Depo maksimum geri üretim kapasitesinin de iletim sistemini
dengede tutacak seviyede olması gerekiyor.
Bu nedenle Türkiye içerisindeki depoların, türev ülkelerin
aksine sistemi çalışır halde tutmak için kullanılması önemli. Bu
durumun depolama tesislerinin arz fazlasının depolanmasında
yetersiz olduğu anlama geleceği göz önünde bulundurulsa, arz
fazlası sorununa kısa vadede bir çözüm zor görünüyor.
ATILACAK ADIMLAR
LNG’nin doğal gaza çevrilmesi için kurulan tesislerle eş bir şekilde
LNG’ye dönüştürülme tesislerinin kurulmasına, yüzer LNG
platformları inşasına ihtiyaç var. AB ülkeleriyle epey zor olsa
da kurulacak çift taraflı bir entegrasyon, depolama tesislerine
yatırım ve fiziki teslimat garantili spot ve türev ürünlerin ticaretinin
EPİAS bünyesinde kurgulanması gibi kararlar, uzun vadede
kriz yaşanmaması için atılması gereken adımlardan bazıları.
Türkiye’nin bir diğer ihtiyacı ise BOTAŞ fiyatlarının bir formüle
bağlanması, politik etkilerden kurtarılmasıdır. Bu kadar
önemli bir göstergenin de hiçbir şekilde tahmin edilememesi
yeni yatırım kararı almayı imkansız hale getiriyor. BOTAŞ’ın
elindeki kontratların hızlandırılarak özelleştirilmesi, bu arada
yeni yatırımlarla doğal gaz şebekesinin güçlendirilmesi de
diğer bir adım.
Unutmayalım, asıl hedef, doğal gazı bu kadar kritik bir araç
(kimi zaman bir silah) olmaktan çıkarıp normal ticareti yapılan
bir emtiaya dönüştürmek. Petrol piyasası örneği önümüzde
duruyor. Dünyadaki petrol hacminin yüzde 70’i tankerlerle
taşınıyor, sadece yüzde 30’u boru hatlarına bağımlı. Dolayısıyla,
petrol üreten hiçbir ülke kendi başına petrol fiyatını
belirleyemiyor.
Gaz fiyatları da önünde sonunda küresel fiyatlanmaya
doğru gidiyor ve 2020 ülkemizde birçok konuda yeni kararlar
için önemli bir eşik olarak önümüzde duruyor. Bizim de şimdiden,
alternatif yakıtlardaki ve uluslararası enerji piyasalarındaki
gelişmeleri de dikkate alarak, ulusal gaz stratejisini yeniden
gözden geçirmemiz gerekiyor.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?