İpler yeniden Pentagon'da

24.11.2017 16:32:000
Paylaş Tweet Paylaş
İpler yeniden Pentagon'da

Askerler, Amerikan dış politika ve güvenliğinin şekillenmesi ve icrasında Beyaz Saray’ın Dışişleri Bakanlığı’nın ve istihbarat servislerinin önüne geçti. Askerileşmiş politika seçimleri, kafa yapıları ve disiplin eskisine kıyasla daha etkin ve organize bir yönetim biçimi sunuyor. Eski petrolcü Dışişleri Bakanı Tillerson başlangıçta ben dahil birçok gözlemcinin sandığının aksine Başkan Trump’ın yönetiminde parlamadı. Çoğu zaman kendi konuşuyor kendi dinliyor. Önemli dış politika ziyaretlerine, görüşmelerine bile alınmıyor. Trump’ın sürekli vurguladığı sert güç menfaatleri Dışişleri Bakanlığı’nın yumuşak güç kültürüyle çatışma halinde. Yetkilerini Pentagon ve Ulusal Güvenlik Konseyi’ne kaybediyor. Kendi ekibini bile seçip tayin etmesine imkan verilmediği için yakında istifa ederse kimse şaşırmayacak. Beyaz Saray’da kendi geleceğini düşünen Trump, hala tüm gün aklına estiği gibi tweet’ler gönderiyor. Onları da kimse artık ciddiye almaz oldu. Devlet yapısında birçok üst düzey kamu yöneticisi hakkındaki güvenlik soruşturmaları, onayları tamamlanmadığı için hala tayin edilemedi. Neticede meydan doğru ya da yanlış ama ne yaptığını bilen en ciddi Amerikan güvenlik ve strateji kurumu olan Pentagon’a kalmış gibi görünüyor. 

GÜÇ KİMDE?

Washington’da şu anda güç üç eski askerin elinde: Savunma Bakanı emekli general James Mattis (Orta Doğu ve Orta Doğu’daki Amerikan savaşlarını yöneten Merkez Komutanlığı’nın eski başı), Trump’ın özel kalem müdürü yine emekli general John Kelly (Irak’ta savaşmış) ve ulusal güvenlik danışmanı H. R. McMaster (Irak ve Afganistan’da savaşmış, kuvvetleri komuta etmiş). Doğal olarak dış politika seçimlerine askeri gözlükle bakıp sorunlara askeri çözümler geliştiriyorlar. Başkan Trump, dış politika konularında zayıf olduğu ya da duygusal kızgınlık ve sevinçlerle vakit geçirdiği için aslında Washington’da ne istediğini bilen askerlerin yükselişi dış dünyada nispeten rahatlık yaratabilir. Asker kökenli şahsiyetler istikrarlı ve tutarlı bir çizgi geliştiriyor. Mattis, Kuzey Kore’nin bombalanmasında aceleciliğe prim vermedi. Kelly, Beyaz Saray’a biraz düzen getirdi. McMaster, Trump’ın Chorlotteville’deki şiddet olaylarından sonra beyaz milliyetçileri övmesine sıcak bakmadığını, araya mesafe koyduğunu hissettirdi. Ekip epey değişti. Terörle Mücadele Danışmanı Sebastion Gorka, Trump yönetimine veda eden beşinci kilit isim oldu. Gorka’nın görevini bırakması ya da el çektirilmesi, Trump’ın baş stratejisti Steve Bannon ile yollarını ayırmasının ardından beklenen bir gelişmeydi. Onun ayrılmasında da John Kelly’nin önemli rol oynadığı anlaşılıyor. Arazi temizliğinden sonra meydan, Pentagon’a kalmış gibi görünüyor. Trump, daha önce kendi elinde olan bazı savaş ve çatışmaya girme yetkilerini Beyaz Saray’dan Pentagon’a ve askeri kampanyaları yöneten sahadaki komutanlara devretmeyi kabul etti. Başlangıçta yetki devri IŞİD ve El- Kaide bağlantılı terörist gruplara karşı savaşın şiddetinin ve hızının artırılması olarak görülüyordu ama Trump’ın bu alanda hem kontrolü, hem de itibarını ciddi şekilde kaybetmesi sonucunu doğurdu. 

YETKİ DEVRİNİN SONUÇLARI 

Askeri kararların jeopolitik ve siyasi yansımaları çoğu zaman Pentagon’un kafasını pek yormuyor. Karar alma sürecinin hızlanması, dolayısıyla askeri hamlelerin başarıyla sonuçlanması bakımından olumlu değişikliklerde tabii ki siyasi sorumluluk hala Trump’ın omuzunda ama çoğu zaman yabancı liderlerden duyuyor Pentagon’un marifetlerini. Aslında kişilik olarak fazla çalışma, mikro yönetim peşinde bir lider profili sergilemiyor Trump. Üstelik Rusya-gate skandalı nedeniyle başı belada ve nasıl ayakta kalacağının derdinde. Amerika’ya meydan okuyan Çin, Rusya, İran, Kuzey Kore gibi ülkelere yönelik yanlış bir askeri adım sadece Amerikan silahlı kuvvetlerini değil dış politikayı, ülkenin güvenliğini ve ekonomisini de yakından ilgilendirir. Onun için Churchill demiş ya: “Savaş askerlere bırakılmayacak kadar ciddidir.” 

TÜRKİYE’Yİ NASIL ETKİLER?

Şayet ABD’nin Suriye, Irak, Rusya, Doğu Akdeniz ve Karadeniz politikaları, FETÖ ve PKK’ya yönelik destekleri askeri kanattan ve istihbarattan geliyorsa, Trump’ın bunlar üzerindeki etkisi giderek azalıyorsa ve ipler artan ölçüde Pentagon’un (ve de istihbarat servislerinin) elindeyse işimiz gerçekten çok zor. Zira askerlerin bölgemiz ve Türkiye ile ilgili yaklaşımları kimsenin meçhulü değil. Önümüzdeki dönemde Amerikan generalleri ile çalışmak ya da çatışmak zorunda kalabiliri

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


YAZARIN DİĞER YAZILARI TÜMÜNÜ GÖRÜNTÜLE

Yorum Yaz