ŞİRZAT SUBAŞI /
AGT CEO’SU
“HEDEFİMİZ
OPERASYONEL VERİMLİLİĞİ ARTIRMAK”
Ağaç ve mobilya
ürünlerinin güçlü oyuncularından AGT, dijital dönüşüm projesini başlattı. Müşteri
talep ve ihtiyaçlarına daha etkin çözümler üretmek için dijital dönüşüme başladıklarını vurgulayan AGT CEO’su Şirzat Subaşı, bu
kapsamdaki ajandasını şöyle paylaşıyor:
SÜRDÜRÜLEBİLİR
BÜYÜME“Yeni
dijitaleşme sürecimiz kapsamında sürdürülebilir büyüme stratejimizi operasyonel
verimlilik ve kurumsallaşma stratejilerine odakladık. Şirket
olarak dijitalleşmeye önem veriyoruz. Dijitalleşme sürecimiz ilk olarak satış
ve pazarlama departmanlarında başlayacak ve ardından tümünde etkin bir şeklide
uygulanacak. Bu proje kapsamında ürünlerde, süreçte ve üretimde dijital
dönüşüme odaklanarak gelecek stratejilerimize uygun sürdürebilir bir büyüme
elde etmeyi hedefliyoruz.
YENİ İŞ MODELLERİ
Tüm departmanlar için yol haritamızı oluşturduk. Hedefimiz dijitalleşerek operasyonel
verimliliği artırmak. Dönüşüm kapsamında üretimden finansa, tedarik
zincirinden satış pazarlamaya kadar tüm departmanlar için alternatif uygulama
önerileri belirlendi. Proje ekipleri meydana getirildi. Bu süreçte organizasyonların
evrimleşmesi, gelişmelere cevap verebilmesi ve güncel kalabilmesi için iş
modelleri yeniden tasarlanacak.
AKILLI ÜRÜNLER Sektörün ilk Ar-Ge
Merkezini geçtiğimiz yıl faaliyete açtık. Burada teknoloji, malzeme ve ürün
geliştirme temelli proje alt yapıları üzerine yoğunlaşıyoruz. Üretimdeki
dijital dönüşüm kapsamında akıllı üretim hatları ile akıllı ürünler üretilmesi
planlanıyor. Kurumsal yetkinlikler etkinleştirilip, var olan operasyonların
geliştirilmesinin ardından adım adım gerçekleşecek iyileştirmelerle süreç
tamamlanacak.
NE BAŞLATTIM?
TANZER BİLGEN /
DOKTAR KURUCUSU VE GENEL MÜDÜRÜ
“TARLALAR
SATRANÇ TAHTASI OLACAK”
2050
yılında dünya nüfusu 9,7 milyar kişi olacak. Bu nedenle tarımsal alanların 1,6
kat artırılması gerektiği hesaplanıyor. Tarımda verimlilik,
sürdürülebilirlik ve doğal kaynakların yönetimi gibi konular her
zamankinden daha önemli. Bugün 5 kıtada, 85’ten fazla şehirde yer alan
mekanlarında, toplumsal fayda odaklı yaratıcı projelerin geliştirildiği 16
binin üzerinde üyesi olan Global Impact Hub ağının Türkiye’deki ayağı Impact Hub
Istanbul’da gerçekleşti. Hubberspective serisinin üçüncü etkinliğinde
Doktar Kurucusu Tanzer Bilgen, teknoloji ve dijitalleşmenin
tarım alanında ne gibi fırsatlar yarattığını şöyle anlattı:
BİTKİNİN MATEMATİĞİ “Tarımda dijitalleşme üzerine çalışıyoruz. Bitkinin matematiğini anlamaya
çalışıyoruz. Bitki ne zaman nelere ihtiyaç duyar. Çiftçinin ne zaman ne yapması
gerektiğine odaklanıyoruz. İki set veri kullanıyoruz. Biri ekimden hasada
kadarki sürecin simülasyonunu yapabiliyoruz. Her evre için çiftçinin yapması
gereken uygulamalar var. Farklı bitkiler için farklı evreler. Öncelikle hangi
köye, hangi bölgeye, kaç dekar, ne ekilecek? 117 bitki hakkında verimiz var,
20-25 tanesindeyse çok detaylı bilgi var. Bunlarda piyasadaki tohum çeşitlerini
ve ihtiyaçlarını biliyoruz. Çiftçiden bu bilgiler alınınca sistem bir
simülasyon yaratıyor. Isı verisi, yağış verisi, rüzgar yönü ve şiddeti, nem
gibi. Isı birikimine göre modelleme yapılıyor.
TARIMSAL BÜYÜK VERİ Nihai amacımız tarımsal büyük
veriye erişmek. Traktör kullanımı, gübreye göre iletkenlik, nem, gibi
ölçümlerle oluşacak bir büyük veri. Sensör aldığınız zaman, neden hasat
miktarının farklı olduğunu öğrenebilirsiniz. Kim, ne zaman, ne yapmış öğrenip
öğretebilen bir mekanizma. İdeal çiftçiliğin formülasyonuna göre gelişim
sağlanmaya çalışılıyor.
VERİMLİLİK ARTIRILABİLİR Bu sistemi maksimum verimlilikte
kullanırsak üretime yüzde 30-40 dolaylarında pozitif etkisi olabilir. Çok büyük
alanlarda takip zorlaşabiliyor. Böyle alanlarda ABD’de ‘precision farming’
uygulanmaya çalışılıyor. Bu, tarımsal alanın satranç tahtası gibi bölümlere
ayrılıp ayrı ayrı değerlendirilmesi anlamına geliyor. Türkiye’de optimum
kullanımda toplam verim yüzde 3 yükselebilir, mısır verimi yüzde 15, domates
verimi ise yüzde 50 artabilir.
TRENDLER
GILLES LASBORDES
/ PREMIERE VISION GENEL MÜDÜRÜ
YAKIN GELECEK SENARYOSU
MU BİR ÜTOPYA MI?
Premiere
Vision, dünyada modaya yön veren en önemli fuar. Premiere Vision Genel Müdürü
Gilles Lasbordes, dijitalin etkisinin gerek markalar gerekse nihai tüketiciler
üzerinde günden güne arttığını belirtiyor. Lasbordes ile dijitalleşmenin dünya
modasındaki etkilerine dair görüştüm. Lasbordes özetle şunları söylüyor: “Giyilebilir teknolojiler kıyafetlerimize,
aksesuarlarımıza, ayakkabı ve çantalarımıza kadar değişimi taşıyor. Teknolojik
yenilikler önümüzdeki yıllarda hızla artacak. Yeni materyallerin ortaya
çıkışıyla sektörün attığı her adımda inovasyonun da beraberinde geleceğine
inanıyoruz.
AKILLI GİYİM
ZAMANI Şubat
ayında, Premiere Vision Giyilebilir Teknoloji konseptini Paris fuarında tanıttık.
Bu tanıtım konu hakkında Premiere Vision’un ilk atılımı değil. New York
fuarımızda da konu hakkında seminer verdik ve giyilebilir teknoloji konusunda
inovatif bir kurum olan R3lllab adlı şirketi 2015 yılında fuarımızda ağırladık.
‘Moda teknolojisi bir yakın gelecek senaryosu mu yoksa bir ütopya mı’ konusunu
tüm dünyada tartışıyoruz. Giyilebilir teknoloji konseptini geliştirmek için
konunun uzmanı olan Anne-Sophie Berard ile çalışmaları başından itibaren
birlikte yürüttük.
YENİ MODA
EKONOMİSİ
Son 15 yılda moda ve teknoloji alanına giren deneysel faaliyetler hız kazandı.
Bu faaliyetlerin meyvelerini giyilebilir teknoloji adı altında yaratılan
kreasyonlarla aldık. Bu yeni çalışma alanı ve iş teklifleri yaratıcılık için
yeni bir bakış açısı sunuyor. Yanı sıra üretim için yeni yöntemleri ve
alternatif yolları sektöre tanıtıyor. Bunun sonucu olarak yeni dağıtım
kanalları, belki de yeni bir moda ekonomisi yaratıldı. Bu trendin çok revaçta
olmasıyla beraber moda sektörüne yeniden şekil verildiğine inanmaktayız.
KÂR DA BURADA Intel, Adidas
veya Ralph Lauren gibi markalar bu konuyu ciddi bir şekilde sahiplenip
çalışmalar yapıyor. Bu şirketlerin ilk önceliğinin kârlılık olduğunun
farkındayız. Bu sebepten ötürü bu şirketlerin bu alana yatırım yapması bizim
keşfetmeye devam ettiğimiz bu alanın gelecekteki yerini, gerekliliğini ve
anlamını güçlendiriyor.
ÖNERİ PANOSU
“SEVGİ DOLU
MAKİNELER’İ OKUYUN”
HÜLYA GEDİK /
GEDİK HOLDİNG YÖNETİM KURULU BAŞKANI
Gedik
Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hülya Gedik, rekabette geri kalmamak ve dijital
dünya ile uyum içinde olabilmek için dijitalleşmenin kaçınılmaz olduğunu
düşünüyor. Şu an en önemli gündem maddesinin dijital dönüşümü sanayi şirketlerinin
tüm departmanlarındaki iş süreçlerine uygulayabilmek olduğunu belirtiyor.
İstanbul Gedik Üniversitesi’nde “Dijital Dönüşüm Merkezi” kuracaklarını da
belirten Gedik, tavsiyesini ise şöyle anlatıyor: “İstanbul Gedik Üniversitesi
yayınlarından çıkan John Markoff ‘un ‘Sevgi Dolu Makineler’ adlı kitabını
herkese tavsiye ederim. Kitap insan–robot ilişkisine farklı bir bakış
getiriyor. Markoff, World Wide Web dünyasını haberleştiren ilk isim. Kitabında
temelde sorduğu iki soru ‘Akıllı makineler bize yardımcı mı olacak yoksa
yerimize mi geçecekler? Bu sistemleri biz mi kontrol edeceğiz yoksa onlar mı
bizi yönetecek?’
Markoff,
insanlarla robotları bir noktada birleştirmek ve onlar için ortak bir zemin
bulmak adına bir çalışma yapmış. Unutmayalım yapay zeka ile çalışan robotlar,
insanlığın bugüne kadar karşı karşıya olduğu en güçlü rakipler. Fırsatlarla birlikte
riskleri de barındıran akıllı robotları anlatan bu kitabı, tüm gençlere tavsiye
ederim. Çok keyif alarak okudum.”
“DİJİTAL
FELAKETLERE KARŞI ÖNLEM ALIN”
EVREN BALLI /
CLONERA GENEL MÜDÜRÜ
50 SUNUCULARI
VAR AMA…Clonera
Bilişim Hizmetleri tarafından yürütülen araştırmaya göre Türkiye’deki her 3
şirketten biri son 1 yıl içinde en az 1 kez dijital felaket yaşamasına rağmen,
onlara karşı hazırlıklı değil. Çalışmaya katılan, ortalama 50 sunucuya sahip
yaklaşık 200 şirketin yarısından fazlası, BT sistemlerini son 6 ay içinde test
etmemiş. FELAKET KURTARMA TESTİ Yarısının
felaket kurtarma ve iş sürekliliği çözümü yok. Bunun yanında rapor, her 4
şirketten birinin felaket kurtarma testi yapmadığını ve çözümlerinin efektif
olup olmadıgˆını bilmediğini gösteriyor. Araştırmaya katılan her 3 s¸irketten
ikisi, mevcut sisteminin kendisini felaketlerden koruyacagˆına inanmadığını
söylüyor.
ŞİRKETLER
HAZIRLIKLI
OLMALI
Felaket kurtarma yatırımı
yapmayan s¸irketlerin itibar kaybettiğine dikkat çeken Clonera
Genel Müdürü Evren Ballı “Türkiye’nin işi durmasın diyerek başlattığımız anket
sonucunda ortaya çıkan rapor da gösteriyor ki kurumlar felaket kurtarma ve iş
sürekliliği konusunda gerekli önlemleri almıyorlar. Dünya çapında yapılan
araştırmalara göre, son 5 yılda dünyadaki her 3 şirketten biri dijital felaket
yaşadı. Bu şirketlerin yüzde 93’ü 5 yıl içinde yok oldu. Felaketler nedeniyle
şirketlerin yaşadığı operasyonel kesintilerin maliyeti 3,5 milyon doların
üstünde. Dijitalleşen dünyada felaket kurtarma ve iş sürekliliği çözümleri
şirketler için hayati önem taşıyor. Önleminizi alın.”
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?