Şikayetleri yapay zeka karşılayacak

Etiya, 2004 yılında ODTÜ mezunu üç mühendis arkadaş, Aslan Doğan, Ali Durmuş ve Serdar Dağdelen tarafından kuruldu. Türkiye’de kurumsal yazılımın en güçlü oyuncularından biri haline geldi. Etiya, şimdi de kurumsal yazılım alanında global bir dünya şirketine dönüşüyor. Dijitalleşmenin sağladığı rekabet avantajlarını kurumlarla buluşturan Etiya’nın CEO’su Aslan Doğan, 2017’de dijital dünyaya getirdiklerini şöyle anlatıyor:

500 MİLYON DOLAR İÇERİDE KALDI “2017 odağımızda telekom, finans ve enerji var. Türkiye’de hem ürün ve çözüm geliştiren hem şirketlere gelecekle ilgili dönüşümlerinde destek olabilecek bizim ölçeğimizde bir yazılım şirketi yok. Özellikle telekom sektöründe yazılımda ülkemizin dışa bağımlılığını ortadan kaldırdık. Omni-channel müşteri deneyimi sağlayan CRM ve satış sistemlerimizle sektörlerde önemli fark yaratıyoruz. Sırf telekom sektöründe bugüne kadar minimum 500 milyon doların ülkede kalmasını sağladık.

YAPAY ZEKA GELİŞTİRDİK Dünyanın teknoloji merkezi Silikon Vadisi’nde ofis açtık. Burada Ar-Ge ve üretim yaparak, dünyaya satacağız. Silikon Vadisi’ndeki ofisimizde de Türk mühendisler görev alacak. Silikon Vadisi’nde Türk Etiya mühendisleri ile geliştirilen ilk ürün yapay zeka oldu. İlk yerli yapay zeka ürünümüzü 27 Şubat-2 Mart tarihleri arasında Barselona’da düzenlenen Dünya Mobil Kongresi’nde sergileyeceğiz. Bu ürünümüz Türk GSM sektörünün lider şirketlerinden biri tarafından kullanılacak. Ürün aynı zamanda Uzakdoğu’da bir şirket tarafından da deneme sürecinde. 

HEDEF BÜTÜNLEŞİK YAPI Yapay zeka ürünümüzün marifetlerine gelince... İletişim artık sözlü kanallardan yazılı kanallara geçiyor. Müşterilerin çoğu şikayetlerini Whatsapp’tan, sosyal medyadan iletiyor. Bunları birilerinin okuması, anlaması gerek. Bizim ürünümüz bunu sağlıyor. Orada neden bahsedildiğini anlıyor ve en önemlisi sınıflandırıyor. Görüntü ve ses işleme konusunda da çalışmalarımız sürüyor. Hedefimiz yapay zeka ürünümüzde bütünleşik bir yapı oluşturmak.

NE BAŞLATTIM?

KAAN TERZİOĞLU / TURKCELL GENEL MÜDÜRÜ

TURKCELL DİJİTAL İMZAYI BAŞLATTI

Turkcell, teknolojik altyapısını kullanarak güvenli dijital imzayı hayata geçiriyor. Evraklı işlemlerin daha güvenli, hızlı ve kolay yapılmasının yanı sıra kağıt tüketiminin azaltılmasını ve maliyetlerin düşürülmesini sağlayan uygulamayla şirket, ülke ekonomisine yıllık yaklaşık 40 milyon TL katkıda bulunmayı planlıyor. Güvenli dijital imza tüm sektörlerde kullanılmaya başlandığında ise bu rakam yıllık yaklaşık 300 milyon TL’ye ulaşacak. Turkcell Genel Müdürü Kaan Terzioğlu, yeni uygulamayı şöyle anlatıyor:

DAHA KOLAY DAHA GÜVENLİ “Türkiye’nin dijitalleşmesi konusunda öncü bir adım atarak güvenli dijital imzayı hayata geçiriyoruz. Tüm Türkiye’de yaygınlaştırmayı planladığımız uygulamayla evrak işleri bundan böyle hem daha güvenli hem hızlı hem de kolay bir şekilde tamamlanabilecek. Öncelikle kendi bayilerimizde pilot uygulamasını başlattığımız güvenli dijital imzayla tüm evrakların dijitalleşmesini ve bu şekilde arşivlenmesini planlanıyoruz.

YÜZDE 40’A VARAN AVANTAJ Güvenli dijital imza sistemini nisan ayı ortasında Türkiye’deki tüm Turkcell İletişim Merkezleri (TİM)  ve 1.030 bayimizi de dahil ederek yaygınlaştırmayı planlıyoruz. Bu yeni uygulamayla Türkiye’de ilk ve öncüyüz. Amacımız bu uygulamanın bankacılık ve sigorta başta olmak üzere tüm sektörlere yayılmasını sağlamak. İşlem sürelerini yüzde 20 ila 40 arasında azaltarak hepimizin zamandan da tasarruf etmesine imkan verecek güvenli dijital imza, dijitalleşme adına ülkemiz için çok değerli bir uygulama.”

TRENDLER

DOÇ. DR. ELİF YOLBULAN OKAN

OKAN ÜNİVERSİTESİ İŞLETME VE YÖNETİM BİLİMLERİ FAKÜLTESİ

“AKILLI LÜKS HAYATIMIZA GİRDİ”

Artık akıllı lüks kavramı da gündemimize girdi 2020 yılında yaklaşık 300 milyar Euro büyüklüğe ulaşacağı tahmin edilen global lüks pazarı dijitalleşmeyle birlikte yeniden şekilleniyor. Okan Üniversitesi İşletme ve Yönetim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Elif Yolbulan Okan, akıllı lüks ve lüks tüketimdeki dijital trendleri şöyle anlatıyor:
DİJİTALDE AKTİF TÜKETİCİ “Markaların lüks tüketiciyi yakalamaları ve segmenti büyütmeleri için teknolojiyi kullanmaları kaçınılmaz. Ürün geliştirmede, tüketici araştırmalarında, müşteri ilişkileri uygulamalarında ve en önemlisi tüketiciye farklılaştırılmış deneyimler sunmada mutlaka ileri teknoloji desteği alınmalı. Küresel olarak lüks tüketicilerinin yüzde 95’i dijital olarak aktif ve bu grubun satın almalarının yüzde 75’ini dijital temas noktalarından etkilenerek yaptığı unutulmamalı.

LÜKS DÜŞÜN AKILLI DAVRAN Lüks markaların lüks düşünüp, akıllı davranmalarının zamanı geldi. Dijital platformalar, teknolojik üretimler ve  çok kanallı pazarlama stratejileri tüketicilere benzersiz üstün deneyimler sunma imkanı yaratıyor. Geleceğin lüks tüketicisine ulaşmak için firmaların lüks segmentini baştan sona yeniden tanımlamaları arzu edilen büyüklüklere ulaşmaları için önemli. 

ÖNCÜLER KİM? Lüks kategorisinde peş peşe ilginç örnekler önümüze gelmeye başladı. İlk olarak akıllı saat kategorisinde hareketlenme görüldü. Apple’ın ardından Swatch, Fossil ve son olarak Michael Kors, Intel, Google gibi teknoloji devleriyle iş birliği yaparak yeni akıllı saat modellerini piyasaya sürdü. Ünlü kalem markası Montblanc, 2016 yılında ‘Augmented Paper’ adını verdiği defter ve kalem setleriyle akıllı lüks segmentinde varlığını gösterdi. Montblanc Hub uygulaması ile kullanıcılar kalemle deftere aldıkları notları, elektromanyetik rezonans ile dijital ortama aktarabiliyor ve paylaşabiliyorlar. Kadınların en büyük sorunlarından biri olan çantada anahtar arama sorununu ünlü moda ve giyim markası Ralph Lauren “The Ricky Bag” adlı çantasıyla çözmeyi hedefliyor.

ÖNERİ PANOSU

GÜL GÜRDAMAR ALTIKULAÇ / ŞENPİLİÇ YÖN. KUR. ÜYESİ

“HER SÜRECE DİJİTAL TAKİP”

Tavukçuluk, Türkiye’de endüstrileşmede ve teknoloji kullanımında öncü bir sektör. Gıda güvenliği ve izlenebilirlik sektörün her zaman gündeminde olan konular. Dijitalleşmeyle beraber tavukçuluk sektörü de bu alana önemli yatırımlar yapıyor. Sektörün pazar lideri olan Şenpiliç’in yönetim kurulu üyesi Gül Gürdamar Altıkulaç, önerilerini şöyle anlatıyor:

“Dijitalleşme bizde diğer sektörlere göre çok daha önceden başladı. Tüm entegrasyonumuz SAP sistemi üzerinden yönetiliyor. İzlenebilirlik çok uzun süredir var. Tavukların soyağacının en gerisine kadar gidebiliyoruz. Kümesin ısı derecesinden biyo güvenlik önlemlerine her süreci dijitalde takip edebiliyoruz. Dijitalleşme hem verimlilik hem gıda güvenliği açısından olmazsa olmaz. Tüm dataları birbirleriyle ilintili değerlendirip doğru analizler yapabiliyoruz. Bu da bize büyük bir güç sağlıyor. Pazarlamada da dijital mecraları çok önemsiyoruz. Facebook’ta 59 bin takipçimiz var. Pazarlama bütçemizin yüzde 2’sini dijital mecralara ayırıyoruz. Instagram’da da 2017’de aktif olacağız. Dijitalde yemek tarifi videolarımız büyük ilgi görüyor. 30 filmimiz vardı, bu videoları yayınladığımız dönemde haftalık ortalama 1 milyon erişime ulaştık. Facebook’ta iyi sonuç aldık, dijital pazarlama yatırımlarımız daha da artacak.”

JASON JUAN / FSP TÜRKİYE ÜLKE DİREKTÖRÜ

“ENERJİDE DİJİTAL ETKİSİ ÇOK GÜÇLÜ”

FSP, 1993’ten beri sadece güç kaynakları üzerine odaklı çalışan bir Tayvan şirketi. FSP Türkiye Ülke Direktörü Jason Juan, “Enerjide dijital etkisi çok güçlü” diyor. Ar-Ge çalışmalarını dünyada güç kaynakları alanına yön verecek şekilde hızlandırdıklarını söylüyor ve şöyle devam ediyor: “Enerjinin mobil ve güvenilir şekilde taşınıp depolanması için enerji depolama sistemleri geliştiriyoruz. Yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlanan enerji üretimi her geçen yıl artıyor. Ancak yenilenebilir enerji kaynaklarının doğuştan gelen sorunları var. Enerji depolama sistemleri bu sorunların giderilmesi, enerji ve küresel ısınma konularının geleceğinde önemli rol oynayacak. Nesnelerin interneti cihazlarının artması sonucu bilginin depolanması da çok önemli hale geliyor. Bu konuda da enerji depolama sistemleri dijitalleşmeyle birlikte daha da önemli hale gelecek. Ana sunucuya güç sağlayan Twins modelimizi, sanal gerçeklik ve robotik uygulamaları içinse Dagger adlı özel boyutlarda güç kaynakları geliştirdik.