En iyiler daha mı şanslı

Dünya hızla değişiyor. Kurallar yeniden yazılıyor, iş yapma biçimleri yeniden şekilleniyor...

1.01.2012 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
En iyiler daha mı şanslı
Yeni dönemin en büyük sıkıntısı hiç şüphesiz belirsizlik ve kaos. Amerika'dan sonra Avrupa'yı sarsan finansal kriz, sadece ekonomik görünümü değil dünya coğrafyasını bile değiştirmek üzere. Bu ortamda sadece teknoloji, biyokimya gibi yeni nesil endüstrilerde değil, yüzyıllık sektörlerde bile müthiş değişimler yaşanıyor. Jim Collins, tüm dünyada ses getiren kitabı "Good to Great"in ardından, saygın yönetim profesörü MORTEN T. HANSEN ile birlikte yazdığı yeni kitabı "Great by Choice"da değişim, belirsizlik ve kaos ortamında başarının sırrını anlatıyor. Bunu yaparken de can alıcı bir soru soruyor: "Başarılı olanlar diğerlerinden daha mı şanslı?" Tüm dünyada ses getiren "Good to Great" kitabıyla en prestijli yönetim yazarları arasında yer alan Jim Collins, yeni kitabı "Great by Choice" ile yine çok özel mesajlar veriyor. Collins'in, Kaliforniya Üniversitesi, Berkeley ve INSEAD gibi saygın okullarda dersler veren yönetim profesörü Morten T. Hansen ile birlikte yazdığı kitap, başarıda şans faktörünü inceliyor. İçinde bulunduğumuz zor döneme atıfta bulunarak, belirsiz hatta kaotik ortamda başarının reçetesini veriyor. 9 yıllık bir araştırmaya dayandırılarak yazılan "Great by Choice", başarının sırrının şans değil, seçimler olduğunu örneklerle ortaya koyuyor. Microsoft, Amden, Intel ya da Southwest Havayolları gibi şirketleri, diğerlerinden ayıran seçimleri inceliyor. Morten T. Hansen, "Bu şirketlere 10x şirketler diyoruz. Çünkü, onlar, içinde bulundukları sektörlerde diğerlerinden 10 kat daha fazla finansal performans gösterebilmiş şirketler. Üstelik bunu sektörlerindeki rakiplerinden daha şanslı oldukları için yapmamışlar. Aynı belirsiz ve kaotik koşullarda, aynı sayıda şans ve şanssızlık faktörünü daha iyi yöneterek yapmışlar. Günün sonunda işteki başarı yatırımın geri dönüşüdür. Biz de burada şansın geri dönüşünden söz ediyoruz. Bu şirketler, bu rasyoyu diğerlerinden yüksek tutan şirketler" diye konuşuyor. Başarılı şirketlerin yönetim ve liderlik anlayışını da inceleyen Great by Choice, burada da çok önemli bulgulara işaret ediyor. 10x şirketler gibi 10x liderleri de tanımlayan Collins ve Hansen, başarılı lider için çok farklı, sıradışı yeni bir profile işaret ediyor. Morten T. Hansen ile "Great by Choice"u konuştuk:

Zor zamanda başarı
"Geleceği tahmin edemeyiz ama yaratabiliriz. 15 yıl öncesine dönün ve o günden bugüne dünyada, ülkenizde, piyasalarda, kariyerinizde, özel hayatınızda neler olduğuna bakın. Hayat belirsizdir, gelecek bilinmeyendir. Bu ne kötü ne iyidir, tıpkı yerçekimi gibi. Mesele kendi geleceğimizi nasıl yöneteceğimizdir. Bugünün iş dünyasına bakacak olursanız, gerçekten zor zamanlar yaşıyoruz. Avrupa'da bir fırtına var. Dünyada globalizasyon yaşanıyor. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler de artık bu sürece dahil... Peki, bu tür bir ortamda nasıl harika bir performans gösterebilirsiniz? Bu kitabın dayandığı 9 yıllık projeye 2002 yılında başladık. Amerika'nın stabilitesini, güvenliğini ve refahını sorgulamaya başladığı günlerdi. 11 Eylül terörist saldırıları olmuş, korku her yeri sarmıştı. Bütçede sıkıntı başlamış, bu arada dünyada teknolojiler değişmiş, rekabet global arenada son sürat devam ediyordu. Bu tablo bizi şu soruya götürdü: Peki belirsizlik ortamında hatta kaosta bazı şirketler nasıl başarılı oluyor da diğerleri olamıyor?~

10x şirketlerin sırrı
"Nasıl" sorusuna yanıt vermek için örneklere ihtiyacımız vardı. Önce tarihsel olarak pek çok değişime ve darbeye uğramış sektörlere baktık. Sonra da bu sektörlerin galibi kim, kimler başarmış onu araştırdık. Bu şirketlere 10X adını verdik. Bu adı seçmemizin nedeni, hisse getirisi anlamında sektör ortalamasının 10 kat üzerinde getiri sağlamış olmalarıydı. Son 25 yılda kişisel bilgisayar sektöründe Microsoft, yarı iletkenler sektöründe Intel, biyoteknoloji sektöründe Amden ve havayolları sektöründe Southwest Airlines, bu şirketlere birkaç örnek olarak sıralanabilir. Bu şirketler, son derece ekstrem endüstrilerde uzun zaman dikkate değer finansal performans gösterdi. İçinde bulundukları sektörlerin belirsiz ve kaotik bir ortama sahip olmasına, şirketlerin kontrolü dışında bir dizi büyük ve önemli değişik olayın meydana gelmesine rağmen bu başarıyı yakalayabildiler.

Hazır giyimden dersler
10x şirketler için perakende ve hazır giyim gibi sektörleri ele alalım. Amerika'da bu sektörlerde öyle çok önemli değişiklikler olmuyor. Artı eksi yüzde 2 büyüyor, çok büyük teknolojik gelişim görülmüyor. Ekstrem dediğimiz sektörlerde ise önemli değişimler oluyor. Teknolojiyi ele alalım. Teknoloji sürekli gelişiyor. Yeni bir teknoloji geliyor ve eskisini tamamen ortadan kaldırıyor. Bu sektörlere gelen resesyon da diğer sektörlerdekinden çok daha derin oluyor. Yeni regülasyonlar, yasalarda değişiklik kaosa neden olabiliyor. Örneğin bu havayolları sektörü için de geçerlidir. Dolayısıyla bu sektörlerde değişim konusunda müthiş bir güç var. Bu noktada şu tespiti de yapmak lazım. Bugünkü ortamda pek çok sektör aslında bu ekstrem sektörler gibi oldu. Örneğin, basın yayını, gazeteleri ele alalım. 100 yıldır istikrarlı bir sektörken, şimdi dünyanın her yerinde oyunun kuralı değişti. İnternet nedeniyle müthiş bir değişim yaşıyor. Bugün en istikrarlı sektörlerde bile büyük değişimler var.

Başarılı liderin 3 özelliği
Başarılı şirketlerde liderin rolünü de inceledik. Söz konusu belirsiz ortamda geleceği görebilen liderlere ihtiyacımız yok. Başarılı şirketlere baktığımızda ise çok vizyoner ya da risk alan tipte bir lider görmüyoruz. Bunların yerine başka bazı özellikler dikkat çekiyor. Örneğin ileri derecede disiplinliler. Bu önemli, çünkü şirketinizin devamlılığını sağlayabilmek için gelişime ihtiyacınız var. Bunun için de disiplin gerekiyor. İlki bu. İkincisi, etrafınızdaki her şey değişiyor, büyük bir değişim içindeyiz. Sürekli tetikte olmak gerekiyor. Etrafınızda neler oluyor, buna nasıl adapte olursunuz, sürekli farkında olmak gerekiyor. Biz buna "üretken paranoya" diyoruz. Paranoya endişeli olmak anlamına gelir. Ancak, bu endişeyi üretken bir aksiyona dönüştürebilirsiniz. Kârlılığınızı, bütçenizi kontrol ederek etraftaki hızlı değişimden kaynaklı herhangi bir darbeden şirketinizi korumuş olursunuz. Son olarak da "emprik yaratıcılıktan" söz ediyoruz. Yenilikçi ve yaratıcı olmalısınız. Ancak, belirsiz bir ortamda bu yenilikçilik ve yaratıcılık gözlem ve deneyimle olmalı. Dünya çok değiştiği için yaptığınız şeyin farklı varyasyonları olmalı. Sadece ofis koşullarınızla yaratıcı ve yenilikçi olamazsınız. Bunların üçü birarada çalışıyor. Disiplin sizi sürdürülebilir kılıyor. Üretken paranoyak canlı, emprik yaratıcılık ise yeni bir şey yaratma konusunda sizi parlak tutuyor. Apple örneğine bakalım. Şirket ilk olarak Macintosh ile gündeme geldi. 80'li yıllarda son derece yenilikçi bir üründü. Ama gereken disipline sahip değildi. Kâr yapamadı. Sonraki 20 yılda da durumu kötüydü. Steve Jobs 1997'de şirkete geri dönünce disiplin ve aksiyonu biraraya getirdi. Apple'ın ihtiyacı olan da buydu. Muhteşem bir ürün çıkardı, aynı zamanda bu üründen para kazanacak, kâr yapacak disipline de sahip oldu.~

ŞANS FAKTÖRÜ ÖNEMLİ Mİ?
Kazananların hep şanslı olduklarına dair genel bir kanı vardır. Biz de böyle düşünüyorduk. Gerçekten öyle olup olmadığını görmek için araştırmaya başladık. Şirketlerin başına gelen şans olaylarını inceledik.
Hem kazananların hem ortalama şirketlerinki-lerde şansın rolüne baktık. Bulduğumuz şey, her iki tip şirketin de başına hemen hemen aynı oranda iyi ve kötü şans geldiği oldu. Diğer bir deyişle, kazananlar, diğerlerine göre daha şanslı değildi. Onlar sadece şanstan daha iyi kazanç sağlamışlardı. İş, günün sonunda yatırımın geri dönüşüdür. Biz de burada şansın geri dönüşünden söz ediyoruz. Burada ana fikir, başınıza gelen şansla ne yaptığınız. İyi şans başınıza gelir, bunu anlar ve fayda sağlarsınız. Kötü şans da başınıza gelebilir. Bunun ne zaman geleceğini bilemezsiniz ama bir gün gelebileceğini bilirsiniz ve buna hazırlıklı olursunuz. Bütçenizi gereğinden fazla büyütmezsiniz, şirket satın almazsınız, çok borca girmezsiniz. Liderler farklı düşünmek ve şöyle demek zorunda: 'İyi şans da kötü şans da gelebilir, ben ikisini de yönetmeliyim.'Diğer yandan mükemmellik şans ya da şartların sonucu değildir. Bir lider olarak ne yapmayı tercih ettiğinizle ilgilidir, seçtiğiniz yolla ilgilidir ve görüyoruz ki kazananlar belli bir yolu seçmişler. Diğerleri seçmemişler. Aradaki fark işte bu.

HIZLI MI? YAVAŞ MI?
Dünya hızla değişirken siz de hızlı olmalısınız gibi geliyor. Ama bu doğru değil. Karar alırken, vizyon belirlerken hızınızı kontrol altında tutmanız gerekiyor. Bazen çok az zamanınız vardır ve hızlı hareket etmeniz gerebilir. Bazen de vaktiniz vardır, o zaman da yavaşlamalı ve zamanınızı daha iyi kullanmalısınız. Daha çok zaman, daha çok deneyim olanağı verir. Daha iyi karar almanızı sağlar. Bu zamanı kullanmak önemlidir. Bizim vardığımız sonuç şu: Hızlı olmanız gerektiğinde hızlı olun, yapabildiğinizde yavaş olun. Her zaman hızlı olmayın.

BILL GATES NASIL BAŞARDI?
Bill Gates kişisel bilgisayar çağına damgasını buran müthiş bir yazılıma imza attı. Peki bunu nasıl başardı? Bir açıdan baktığımızda evet şanslıydı. Orta sınıf bir Amerikan ailesinde doğmuştu. Ailesinin onu özel okula gönderecek parası vardı. Ailesi onu Seattle'da programlamayı öğrenebileceği çok özel bir okula gönderdi. Doğru zamanda doğmuştu. O yıllar kişisel bilgisayarı mümkün kılan mikroelektroniğin geliştiği yıllardı. 10 yıl önce ya da 5 yıl sonra doğsaydı trendi kaçırabilirdi. Arkadaşı Paul Allen Populer Electronic dergisinde bir makale gördü. Bu makale dünyanın ilk mikrobilgisayarı Altair ile ilgiliydi. Allen ve Gates BASIC programlama dilini Altair'de kullanılabilecek bir programa dönüştürmeye karar verdi. Gates Harvard'a gitti ve fikirlerini burada test etme olanağı buldu çünkü Harvard'da bilgisayar vardı. Diğer yandan Bill Gates, o dönemde orta sınıf bir ailede doğan tek çocuk değildi. 50'li yılların ortasında özel okula giden tek çocuk da değildi. Popular Electronic dergisini okuyan sadece Allen ile o değildi. BASIC programlama dilini de bir tek o bilmiyordu. Binlerce kişi aynı anda aynı şeyi yapabilirdi ama yapmadı. Gates daha fazlasını yaptı ve şansın geri dönüşü onun için çok ama çok daha yüksek oldu.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz