"Sosyal medya bizim için reklam ve medya değil, etkileşim kanalı... Bu
platformları tüketicinin ihtiyacını anlayıp ona cevap verebilmek için
kullanıyoruz" Kozmetik devi L'Oreal Türkiye CMO'su Beyza Kapu, sosyal
medyanın hem müşteri yönetimi hem de pazarlama alanındaki önemini böyle
özetliyor.
Kapu, hizmet verdikleri sektörde tüketicilerin "Hangi bakım cilt tipime
uygun","Nasıl makyaj yapmalıyım" gibi çok fazla sorusu olduğunu, sosyal
medyanın da bu ihtiyacını karşılamak için eşsiz bir olanak sunduğunu
anlatıyor.
Sosyal medyanın ürün geliştirme ve pazar payını artırmadaki etkisini de
çarpıcı örnek ve rakamlarla vurgulayan Kapu,"Kullanıcıların geçirdiği
süreye bakıldığında sosyal medyaya duyarsız kalmak neredeyse
imkansız"diyor.
Bir asrı aşkın tarihi olan dünyanın en büyük kozmetik ve güzellik
şirketi L’Oréal’in bugün 28 uluslararası markası var. 23 milyar Euro
cirosu olan L’Oréal, dünya çapında 77 binden fazla kişiye istihdam
sağlıyor. 26 yıldır burada olan L’Oréal Türkiye’nin 2014 yılı itibariyle
uzman kadrosu hariç 492 çalışanı var.
L’Oréal, hem yerelde hem de globalde her alanda yenilikçi bir anlayışla
hareket ediyor. Bunun pazarlama alanındaki yansıması ise L’Oréal
Türkiye’nin sosyal medya alanındaki çalışmalarında açıkça görülüyor.~
L’Oréal Türkiye, üç yıl önce Facebook ile başladığı sosyal medya
macerasında bugün tüm sosyal ağlarda ayda 20 milyon kullanıcıya ulaşır
hale geldi. Şirketin sadece bu işle ilgilenen bir ekibi var.
L’Oréal Türkiye CMO’su (Chief Marketing Officer) Beyza Kapu, güzellik
sektöründe tüketicilerin ihtiyacının daha çok bilgi almaya yönelik
olduğunu, sosyal medya pazarlamasını da öğretici video ve projeler
üzerine kurduklarını anlatıyor.
“Nasıl eyeliner sürülür” videosu ve cilt bakımı ile ilgili soruların
yanıtlandığı “Kusursuz Cilt Hareketi” bu projelerin en öne çıkanları...
Ayrıca uzman sosyal medya ekibi de tüketicilerin tüm sorularını en geç
24 saat içinde birebir yanıtlıyor. Tabii şirketin sosyal medya
çabalarının geri dönüşü de somut oluyor.
“Maybelline Kusursuz Cilt Hareketi ve eğitici videolar satın alma
isteğini yüzde 50 oranında artırdı. Garnier markasında Sinem Kobal ile
gerçekleştirdiğimiz oyun projesi ise markanın pazar payını 2 kat
büyüttü” diyor. Kapu, “Bizim için sosyal medyadaki içerik çok önemli.
O içerikleri irdeliyor, geribildirimleri alıyor, iletişimi düzenli
kuruyor ve aksiyon alıyoruz” diyor. İşte Kapu ile söyleşimizden
satırbaşları...
L’Oreal Türkiye olarak sosyal medya çalışmalarına nasıl ve hangi kanaldan başladınız?
Türkiye’de sosyal medyanın ne kadar önemli olduğunun oldukça
farkındayız. Kullanıcı kişi sayısı bakımından Facebook’ta 6’ncı
sıradayız. Penetrasyon olarak baktığınızda yüzde 88’lerdeyiz ki bu,
ABD’den, Hindistan’dan, Brezilya’dan daha yüksek bir skor.~
Türkiye’de kullanıcıların yüzde 70’i 35 yaşın altında. Bizim sektöre
odaklanırsak, kadınların günde 5 saati sosyal medyada geçiyor ve bu süre
erkeklerden yüzde 10 daha fazla. Haliyle bu rakamları
birleştirdiğinizde, sosyal medyaya duyarsız kalmak neredeyse imkansız.
Örnek vermek gerekirse bir mağazada alışveriş yaptıklarında aynı anda
ellerindeki cep telefonu üzerinden bir ürün önerisi ihtiyacındalar. Ya
da eve dönüp ürünü kullandıklarında nasıl kullandıklarını arkadaşlarıyla
Facebook’ta paylaşıyorlar.
Bunlar tabii ki bizim için çok değerli şeylerdi. Biz de buradan yola
çıkarak 3 yıl önce Facebook ile başladık. Facebook’ta bizim bugün 1,3
milyon kullanıcımız var.
Bugün hangi sosyal medya platformlarından iletişim yürütüyorsunuz? Sosyal medyada ne kadar etkinsiniz?
Hepsinde varız. Facebook’ta güçlü bir şekilde varlık gösteriyoruz. Aynı
şekilde Instagram ve Twitter’da artan bir kullanıcı sayımız var. Onun
dışında Pinterest, Vine gibi daha niş, yenilikçi yeni mecraları da proje
bazlı kullanıyoruz. Bu be�� kanalda varız ama en çok Facebook’ta
etkiniz.
Çünkü Facebook’un öneminin ve Türkiye’de ne kadar büyüdüğünün ve
kadınların ne kadar yoğun kullandığının farkındayız. O yüzden Facebook
bizim sosyal medyada diğerlerine oranla daha çok kullandığımız bir
mecra.~
L’Oreal Türkiye sosyal medyada toplam kaç kişiyle temas halinde?
Sosyal medya üzerinden günde ve ayda ortalama kaç müşteriyle iletişime
geçiyorsunuz?
Toplamda 2-2,5 milyon kullanıcıya ulaşıyoruz. Bunun 1,5 milyonuna
Facebook’tan ulaşıyoruz. Diğerlerinde biraz limitli, çünkü Twitter ve
Pinterest’te daha az kullanıcıya ulaşabiliyoruz. 1,3 milyon fan yani
hayran sahibiyiz. Sosyal medya ağlarımızla 1 ay içerisinde 20 milyonun
üzerinde internet kullanıcısına ulaşıyoruz.
Sosyal medya stratejinizi neye göre oluşturdunuz?
Sosyal medya stratejisini marka ya da kategori bazında
oluşturabilirsiniz. Marka bazında baktığımızda, L’Oreal’in portföyünde
20’den fazla marka bulunuyor ve hepsinin farklı konumlandırması var.
Örneğin daha yenilikçi L’Oreal Paris markasında sosyal medya
stratejimizi, “get the look” (gibi görün) yani bir ünlünün görüntüsüne,
makyajına, cildine ya da saçına nasıl ulaşacağımızı gösteren şeyler
üzerine kuruyoruz. Öte tarafta Maybelline markamızın sosyal network
misyonu daha çok eğitim odaklı, ürünün nasıl kullanılacağı gibi şeyler
üzerine...
Sosyal medya stratejimiz markaların konumlandırması ve DNA’larına
yönelik bir yapının etrafında oluşuyor. Bir de kategoriye yönelik
çalışmalarımız var.
Parfüm, makyajve cilt bakımı kategorilerinde hepsinin ihtiyaçlarına
yönelik farklı çalışmalar yapılıyor. Örneğin makyaj kategorisi daha çok
trendler ve kombinasyonlarla; yani “Yüzüme nasıl makyaj yapmalıyım,
nasıl eyeliner sürmeliyim” ile ilgileniyor.~
Ama cilt bakımı kategorisi daha çok, “Cilt tipime göre hangi ürünü ne
zaman kullanmalıyım ya da problemlerimi nasıl gidermeliyim” sorusuyla
meşgul. Haliyle buralarda sosyal medya stratejimiz farklı ilerliyor.
Sosyal medya üzerinden uyguladığınız öne çıkan projeler neler? Bu projeler kaç kişiye ulaştı?
Makyaj kategorisinde tüketicinin en önemli sorusu “Nasıl kullanırım?”
Biz de tüketicinin bu ihtiyacına yönelik videolar hazırlıyoruz.
Blogger Nil Ertürk ile “Eyeliner nasıl sürülür” üzerine tüketicinin
eyeliner sürerken karşılaştığı tüm zorlukları anlatan komik bir video
çektik. Tüm sosyal medyada yayınladığımız videoda bu konuda kolay
çözümleri gösteriyoruz.
Böylece televizyondan tüketiciye bir şeyi dikte etmekten farklı olarak
onun tam ihtiyacına yönelik servis verip etkileşime geçiyorsunuz.
Örneğin gelen bir yorum üzerine videonun mobil versiyonunu çektik.
Kullanıcılarımız da işlerine yarayan bir şeyi eğlenceli bir şekilde
öğreniyor.
Bu projelerin size somut geri dönüşü nasıl oldu?
Maybelline Kusursuz Cilt Hareketi ve eğitici videolar satın alma
isteğinin yüzde 50 oranında artışına olanak sağladı. Garnier markasında
Sinem Kobal ile gerçekleştirdiğimiz oyun projesi ise markanın pazar
payını 2 kat büyüttüğünü görüyoruz.~
Sosyal medya üzerinden müşteri yönetimini nasıl yapıyorsunuz?
Düşen her geribildirim gerçek zamanlı takip edildiği için geri dönüşü de
ona göre veriliyor. Buradaki akışı çok iyi sisteme oturttuk, her
geribildirime en fazla 24 saat için geri dönüş yapıyoruz.
Müşteri genellikle ne için sosyal medya üzerinden sizinle iletişime geçiyor?
Daha çok bilgilendirilme ihtiyaçları var. Güzellik kategorisine
baktığımızda, makyajda “Benim yüzüme hangi fondöten uygun”, “Maskaradan
nasıl daha fazla hacim alabilirim” gibi soruların daha görsel olarak
anlatımı ve daha sonra ürünle ilgili olumlu/olumsuz geribildirimler
görüyoruz.
Cilt bakımına baktığımda orada daha çok problemler ve problemlere
yönelik ihtiyaçlar öne çıkıyor. Örneğin makyaj yapıp, bize “Doğru yapmış
mıyım” diye fotoğraf gönderiyorlar. Hem buradaki ekibimiz, hem de
farklı ajanslarla tüm sorulara birebir cevap veriyoruz.
L’Oreal Türkiye sosyal medya iletişiminden nasıl faydalanıyor?
Orada bütün pazarlamayı değiştirecek “büyük fikir” tabii ki tüketiciden
çıkmıyor. Ancak tüketicilerden gelen ihtiyaca göre ürünlerin formunu
bile değiştirebiliyoruz veya onların beğendiği yüzlerle çalışmalar
yapabiliyoruz.
Örneğin sosyal medyada çok ciddi hayran grupları olan Tuğba Ünsal ve
Sinem Kobal ile çalışmalar yaptık. Yani aldığımız geribildirimlere göre
hem ürünleri yeniden formalize ettik, hem de iletişim dilini
tüketicilerin isteklerine göre şekillendirdik.~
Bugün sosyal medya pazarlama stratejimizin yüzde 10’undan fazlasını
oluşturuyor. Bazı makyaj markalarında hatta yüzde 25’lerde... Pazarlama
eforu o tarafa doğru kayıyor ve daha da çok kayacak.
"Sosyal medya ilhamıyla yeni ürünler çıkarıyoruz"
HEP ETKİLEŞİMDEYİZ
Sosyal medyadaki datadan faydalanmak için büyük bir ekip kurduk. O
içerikleri irdeliyor, geribildirimleri alıyor, iletişimi düzenli kuruyor
ve aksiyon alıyoruz. Örneğin Garnier BB (hafif renklendirici cilt bakım
kremi) bizim, sosyal medyadan yola çıkarak bu kategorinin ihtiyacını
anlayıp ürün çeşitleme durumumuza örnektir.
ÜRÜN ÇEŞİTLENDİRDİK
Biz bunu cilt tipine değil, tonuna göre çıkarmıştık. Sosyal medyadan
geri dönüşlerle fark ettik ki yağlı ciltler ürünün dokusunu çok ağır
buldu. Biz de Paris ile konuşarak tüm dünyada yağlı ciltler için farklı
bir ürün çıkardık ve şu anda pazarın en iyi satan ürünlerinden biri
oldu. Bu aslında tamamen sosyal medyadan gelen bir kazanım.
SERİ YARATTIK
Diğer örnek Ombre... Saçların uçlarında renklendirme anlamına gelen yeni
bir trend. Baktık ki Google'da en çok aranan, Twitter'da hakkında en
çok yorum yaptıkları bir konu haline gelmiş. Fakat Türkiye'de bu trend
yoktu. Sosyal medya konuşmalarından yola çıkıp "Türkiye bu trende hazır"
diyerek sıfırdan bir seri lanse ettik.
YENİ ARAŞTIRMA PLATFORMU
Ürün lansmanı dışında, örneğin yayınlayacağımız reklama karar
veremediğimiz zaman, sosyal medyada hangisinin daha iyi geri dönüş
verdiğine bakıyoruz. Tüketici araştırmaları platformunu da dijitale
taşıdık. Bu anlamda hem sosyal medyayı hem Google'ı kullanıyoruz.~
"Tüketici dikte'den sıkıldı"
İÇERİK ÖNEMLİ
Tüketici artık ona televizyondan bir şeyin dikte edilmesinden çok
sıkılıyor. Sosyal medyada içeriğin öyle geniş ve ilginç olması gerekiyor
ki gerçekten tüketicinin ilgi duyacağı bir şey olsun.
Çünkü siz TV reklamınızı sosyal medyaya koyup, tüketici yorumuna cevap
da yazsanız bu tek yönlü iletişim demektir. Benim çift yönlü iletişim
yorumum TV'deki reklamı buraya koymak değil, uyarlamak.
CANSU'NUN SAÇLARI
Sosyal medyada bir TV reklamını aynen alıp koyamazsınız. Örneğin
televizyon için Cansu Dere'nin saçlarını gösteren 30 saniyelik reklam
filmi yapıyorsak, sosyal medyada "Saçlarını Cansu Dere gibi yapmak için
yöntemin bu, ürünü böyle kullan" diye anlatıyoruz.
AŞAĞIDAN YUKARIYA PAZARLAMA
Sosyal medyada daha çok ne konuşulduysa, tüketicinin sorusu neyse, o
soruya yönelik çözümle gidiyoruz. Ve sonra onların geribildirimini
alarak kampanyalar da yapıyoruz. Bazen sadece öğretici bir video
çekiyoruz.
Ama bütün platform tüketiciden, oradaki kullanıcıdan gelecek iç görüye
göre şekilleniyor. Yani yukarıdan aşağıya değil, aşağıdan yukarıya
şekillenen bir pazarlama yaratıcılığı otaya çıkıyor.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?