Ekonomi yaşayan bir organizma… Türk ekonomisi de öyle… 70 milyona yaklaşan insan ve yaratılan milyarlarca dolarlık değer. Ancak, son verilere göre üretimi bu nüfusun sadece üçte ikisi, yani 24 mily...
Ekonomi yaşayan bir organizma… Türk ekonomisi de öyle… 70 milyona yaklaşan insan ve yaratılan milyarlarca dolarlık değer. Ancak, son verilere göre üretimi bu nüfusun sadece üçte ikisi, yani 24 milyonu gerçekleştiriyor. Kalan üçte ikilik bölüm ise tüketiyor. Ekonomistlere göre işte bu çalışan kitle, “Ekonominin hayat ağacı”nı oluşturuyor, Türkiye’ye yaşam olanağı sunuyor. İşverenden gazeteciye, bakkaldan yöneticiye, herkes bu ağacın daha canlı kalması için çaba gösteriyor…
Türkiye ekonomisi, 70 milyona yaklaşan nüfusumuz için gerçek anlamda bir “ekmek teknesi” vazifesi görüyor. Yıllık 200 milyar dolarlık GSMH’ya ulaşan ekonomi, ürettiği değerle her kesimden insanı beslemeye çalışıyor. Ancak, doğal olarak 70 milyon insanın hepsinin ekonomiye katkısı aynı ölçüde değil. Nüfusun yaklaşık üçte birlik bölümü her gün işinin başına gidiyor; fabrika, devlet dairesi, ofis ya da diğer alanlar, “ekmek parası” için çaba gösteriyor. Böylece kendilerinin yanı sıra, geri kalan üçte ikilik nüfusun da geçimi için gereken değeri yaratmaya çaba gösteriyor.
Devlet İstatistik Enstitüsü’nün (DİE) geçen yılın üçüncü çeyreğine ait verilerine göre, Türkiye’nin işgücü sayısı 24 milyonun biraz üzerinde. İşte bu kitle tam anlamıyla ekonomiye hayat veren insanlardan oluşuyor. Bir anlamda ekonominin gerçek gücü. Daha açık bir ifadesiyle, 24 milyon insan, “Ekonominin Hayat Ağacı”nın gövdesi olarak görev yapıyor. Bu gövdeden ayrılan dallar ise ekonominin çeşitli sektörlerinde istihdam edilenler ile işsizleri kapsıyor.
İşsiz sayısı yüksek
Ne yazık ki, işgücünün tamamı üretim sürecine katılma şansına sahip değil. Ekonomi çalışabilecek durumda olanların tamamına iş olanağı sunamıyor. Son verilere göre. işsizlerin sayısı 2 milyon 373 bini buluyor, ki bu sayı oldukça yüksek. Türkiye’de işsizlik oranı yüzde 9.9 olarak hesaplanıyor. Ekonomi 2002 yılında bir miktar toparlandı ama 2001 krizinin işgücü piyasasında yarattığı tahribat tam olarak tamir edilemedi.
İşgücünün önemli bir bölümü de üretim sürecine katılsa bile yeterince verimli olarak çalışamıyor. Eksik istihdam olarak adlandırılan bu kitlenin sayısı 1 milyon 199 bin. Bu kitlenin çok büyük bir bölümü (971 bin) çalıştığı işten elde ettiği gelir az olduğu için yeni bir iş arıyor. Bir bölümü (37 bin) esas mesleğinde çalışmadığı için yeni iş peşinde. Eksik istihdamdakilerin geri kalan bölümü (192 bin) ise “part-time” işlerde çalışanlardan oluşuyor.
Ücretlilerde artış var
Türkiye’de istihdam edilenlerin en büyük bölümünü ücretli ve maaşlı olarak çalışanlar oluşturuyor. Aslında modern bir ekonomi için normal olanı da bu. Ancak, daha 12 yıl öncesine kadar durum böyle değildi. 1990’lı yılların başında ücret ve maaşla çalışanların sayısı, ücretsiz aile işçilerin sayısının gerisindeydi. Aslında, son 12 yılda ekonomi üç kriz yaşadı ve büyüme oranı yeterli düzeye ulaşmadı. Ancak yüzbinlerce ailenin kentlere ve kasabalara göç edip ekmeğini tarım dışında araması, istihdamın yapısında değişikliğe yol açtı.
DİE’nin verilerine göre, ücret ve maaşlı olarak çalışanların sayısı bugün 8 milyon 842 bin. 10 yıl önce bu sayı 6 milyon dolayındaydı. 10 yılda özellikle sanayinin 1 milyonun üzerinde bir kitleye daha iş olanağı sunması, ticaret ve turizm sektörlerinde çalışanların sayısının da 1 milyonun üzerinde artması, ücretli ve maaşlı olarak çalışanların sayısının yüzde 50’ye yakın artış göstermesini sağladı.
Ücretsiz işçilerin sayısı azaldı
İstihdamda ücretli ve maaşlı olarak çalışanlardan sonraki sırayı ücretsiz aile işçileri alıyor. Son verilere göre, bunların sayısı 4 milyon 932 bin. Bu sayıda 10 yıl öncesine göre 1 milyonun üzerinde bir azalma var.
Ücretsiz aile işçilerinin ezici bölümünü tarımda kendilerine ait tarla ve bahçelerde çalışan, hayvancılıkla uğraşan kadın ve çocuklar oluşturuyor. Bunların sayısı 4 milyon 391 bini buluyor. Çiftçi ailesindeki ücretsiz aile işçilerinin sayısı özellikle hasat dönemlerinde çok artıyor. Ücretsiz aile işçilerinin önemli bir bölümü hasat dönemi dışında işgücü verilerine dahil olmadığından, bu verilerde mevsimlik olarak büyük oynamalar oluyor.
Kendi hesabına çalışanlar
İşgücü piyasasındaki önemli bir kitle de kendi hesabına çalışanlar. Son verilere göre, bunların sayısı 4 milyon 881 bin. Bu sayı 10 yıl önceki düzeyin biraz üzerinde. Kendi hesabına çalışanların iktisadi faaliyetlerdeki ağırlığı hala sürüyor.
Kendi hesabına çalışanların 2 milyon 984 binini çiftçiler oluşturuyor. Kendi dükkanında ekmek mücadelesi verenlerin sayısı da oldukça fazla ve 1 milyon 102 bin kişi. Kendi arabasıyla nakliyecilik yapanlar (300 bin ) ile küçük sanayi işleriyle uğraşanların (213 bin) sayısı da göze batacak kadar yüksek.
İşverenin gözdesi ticaret ve turizm
İstihdam piyasasında en özel yere sahip olanlar kuşkusuz işverenler. Bu kişiler yaptıkları yatırımlarla işgücü piyasasındaki diğer kişilere iş olanağı sunuyor. İçlerinde yanında sadece 3-5 kişi çalıştıranlar olduğu gibi, binlerce kişiye iş sağlayanlar da bulunuyor.
Son verilere göre, işverenlerin sayısı 1 milyon 229 bin. 10 yıl önce işveren sayısı 970 bin dolayındaydı. Bu sayının 10 yılda sadece yüzde 27 artması, girişimcilik ve iş kurma eğiliminin zayıf kaldığını gösteriyor. Özellikle son 4 yılın ikisinin krize kurban gitmesi, işgücü piyasasına daha fazla işverenin girmesini engelledi. Bu durum bugün işsiz sayısının yüksek olmasının en önemli nedenlerinden biri.
İşverenlerin büyük bölümünü (596 bin) ticaret ve turizm işleriyle uğraşanlar oluşturuyor. Son 10 yılda işverenliğe terfi edenlerin çok büyük bir bölümü bu alanları tercih etti. Sanayiciler (274 bin) işverenler arasında ikinci önemli yere sahip. Çiftlik sahiplerinin (81 bin) sayısı da az değil. Ancak son 10 yılda bunların sayısı yüzde 30’luk bir azalma gösterdi.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?