Girişimci Ekonomi

Türkiye’de son 8 yılda 360 bine yakın şirket kuruldu. Bu yılda 50 binden az girişim anlamına geliyor. Oysa, ABD’de 1996 yılında 3.5 milyon şirket kuruldu. Yaratılan istihdamın yüzde 77’sini onlar ü...

1.04.2003 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Türkiye’de son 8 yılda 360 bine yakın şirket kuruldu. Bu yılda 50 binden az girişim anlamına geliyor. Oysa, ABD’de 1996 yılında 3.5 milyon şirket kuruldu. Yaratılan istihdamın yüzde 77’sini onlar üretti. Ünlü guru Peter Drucker, “Ekonominin itici gücü girişimciliktir” diyor, Charles Handy ise “Develetler daha fazla girişimci yaratmalı” şeklinde konuşuyor. Onlara göre, yeni kurulan işler, ekonominin motoru… Bu nedenle Türkiye’nin de girişimci ruhu hareket geçirmesi, yılda 100 bini aşan yeni şirket kuruluşunu yakalaması gerekiyor.  
 
“Girişimcilik” ve “yenilik”, yeni dönemin ekonomik sorunlarına ilaç olabilecek iki önemli kavram... Ünlü guru Peter Drucker’ın saptamaları da bunu  doğrular nitelikte. Drucker’a göre, ABD’deki istihdam artışının motoru girişimcilik. Ünlü guru “girişimci ekonomi”nin gücünü şöyle anlatıyor:  
 
“ABD nüfusu 1965-1985 döneminde 129 milyondan 180 milyona çıktı. Çalışan insan sayısı ise 71 milyondan 106 milyona yükseldi. Bu 20 yıl içinde yaratılan 35 milyonluk istihdamın 24 milyonu sadece 1974-1984 yılları arasında yaratılan yeni işlerdir. Bu istihdam artışının ardındaki itici güç ise girişimciliktir. Bu girişimci ekonomi 1993-1996 yılları arasında ABD’de 8 milyon yeni istihdam daha yarattı. Yaratılan istihdamın yüzde 77’sini yeni firmaların sadece yüzde 5’i gibi bir bölümü oluşturuyor.”  
 
Sadece Peter Drucker değil. Çok sayıda ekonomi ve yönetim uzmanı da aynı görüşte. Örneğin Charles Handy, “Geleceğin girişimcilikte olduğunu” söylüyor. Ona göre, gelişen ekonomi için, kamu otoriteleri daha çok girişimci yetiştirmeli, onları desteklemeli. Büyümenin en iyi yolu da yeni şirketlerden, açılan işlerden geçiyor.  
 
Daha çok girişim!  
 
Günümüzde sadece gelişmekte olan ülkeler değil, gelişmiş ülkelerde ekonomik durgunluk ve işsizlik sorunuyla karşı karşıya. Yapılan analiz ve araştırmalar çözüm yolunun girişimciliğin canlandırılması olduğunu gösteriyor.  
 
Global Entrepreneurship Monitor (Global Girişimcilik Platformu-GEM) tarafından yapılan araştırma girişimcilik faaliyetleri yüksek olan ülkelerin ortalama ekonomik büyümenin üzerinde gelişme gösterdiğini ortaya koyuyor. Bu nedenle, birçok ülke “girişimci ekonomi” oluşturma için çabası içinde…  
 
“Girişimci ekonomi”yi en başarılı şekilde hayata geçiren, uygulayan ve diğer ülkeler tarafından örnek alınan ülke ise Amerika Birleşik Devletleri. Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Dilek Çetindamar, Türkiye’de “girişimcilik” konusunda çalışan az sayıda isimden biri. Çetindamar,  “Özellikle Avrupa Birliği’nde yaşanan işsizlik sorunun araştıran yetkililer ABD’de yaratılan istihdamda girişimciliğin büyük katkısı olduğunu görmüşlerdir” diyor.  
 
Girişimci ekonominin gücü  
 
Yeni şirket kurma ve girişim başlatmanın etkilerini anlamak için, başarılı örnekleri incelemek gerekiyor. Bu konuda ise en iyi örnek ABD… Bütün ülkeler tarafından model olarak alınan ABD’de girişimci ekonominin yarattığı olumlu sonuçlardan bazıları şöyle özetlenebilir:  
 
*Girişimciler yeni şirketler kurarak ve istihdam yaratarak ekonomiye ivme kazandırdı. ABD’de 20’inci yüzyıl başında yılda 200 bin yeni şirket kuruluyordu. Bu rakam 1970’li yılların ortasında 600 bine yükseldi. 1996 yılında ise 3.5 milyon yeni şirket kuruldu.  
 
*ABD’de 1980’den bu yana Fortune 500 sıralamasındaki büyük şirketlerdeki istihdam 5 milyondan fazla düşüş gösterdi. Oysa, aynı süreçte girişimciler tarafından 34 milyondan fazla yeni iş olanağı yaratıldı.  
 
*Küçük işyerleri 1996’da bir atağa geçti ve 1.6 milyon yeni istihdam yarattı. Yeni şirketlerin yüzde 15’i en hızlı büyüyenler sınıfındaydı ve yeni yaratılan istihdamın yüzde 94’ü bu “hızlı büyüyen küçük şirketler” in eseriydi.  
 
*ABD’de 500’den daha az çalışanı olan işyerleri “küçük işyerleri” olarak tanımlanıyor. Özel sektörde çalışan insanların yüzde 53’ü buralarda istihdam ediliyor. Özel sektörün satışlarının yüzde 47’si, yarattığı hasılanın ise yüzde 51’i bu küçük işletmeler tarafından gerçekleştiriliyor.  
 
*ABD, yüzyılın sürdürülebilir büyüme rekorunu kırdı ve ekonomisi 20’inci yüzyılın son 10 yılında sürekli olarak büyüdü.  
 
460 milyon girişimci  
 
“Girişimci ekonomi” bu denli önem kazanınca, araştırmacıların, akademik çevrelerin ve dünya çapındaki önemli kuruluşlarında konuya olan ilgisi arttı. Bu konuyla ilgili çalışmalar çeşitlendi. Bu çalışmaların en önemlilerinden biri Global Girişimcilik Platformu’nun dört yıldır düzenlediği geniş kapsamlı araştırma…  
 
London Business School bünyesindeki Babson College’de Ewing Marion Kaufmann Vakfı taraından yürütülen bu çalışma, ülkelerin girişimcilik aktivitesi düzeylerini ölçüyor. Bir anlamda “Dünyanın girişimcilik ligi”ni ortaya koyarken, ülkeler arasındaki farklılıklara da dikkat çekiyor. Aynı zamanda, ekonomik büyüme ve girişimcilik arasındaki ilişkiyi inceliyor.  
 
Araştırmanın bir başka amacı ise “girişimcilik düzeyini” yükselten faktörleri ortaya çıkarmak.  
GEM’nin 2002 yılında yaptığı en son araştırma 37 ülkeyi kapsıyordu. Yaklaşık 3 milyar 882 milyon insanın yaşadığı bu 37 ülkede yaşları 18 ile 64 arasında değişen 286 milyon girişimci var. Çalışma kapsamındaki 37 ülkede dünya nüfusunun 5’te 3’ü yaşıyor ve gayri safi hasılanın (GSMH) yüzde 92’si üretiliyor. Diğer ülkelerde ise 174 milyon girişimci olduğu tahmin ediliyor. Yani dünya çapında 460 milyon girişimci ekonomiyi yönlendiriyor.  
 
GEM kapsamındaki 37 ülkede 2001 yılında “venture capital” (Risk sermayesi) şirketleri yeni kurulan firmalara 59 milyar dolar fon sağladı. Bu 37 ülkede genç şirketlerin kullandığı informal fonlar ise bu tutarın yaklaşık altı katına yani 298 milyar dolara ulaştı. “Venture capital” olanaklarından 10 bin yeni şirketten sadece biri faydalanabildi.  
 
Girişimcilikte en son tablo  
 
Global Girişimcilik Platformu’nun analizi her 100 yetişkinden kaçının girişimci olduğunu saptıyor ve ülkelerin bu alandaki aktivite düzeyini ölçmeyi amaçlıyor. 2002 yılındaki araştırma sonuçlarına göre, girişimcilik aktivitesinin en yüksek olduğu ülke Tayland. İkinci sırada Hindistan, üçüncü sırada ise Şili var. Tayland’da 18-64 yaş arasındaki her 100 yetişkinden 18,9’u girişimci kategorisinde. Hindistan’da ise her 1000 yetişkinden 17,9’u girişimci.  
 
Girişimcilik liginde en son sırada ise Japonya var. Japonya’da 100 yetişkinden sadece 5’i girişimci. Rusya, Belçika ve Fransa’da girişimcilik aktivitesi en düşük olan ülkelerden.  
Yapılan analiz, ülkelerin girişimcilik düzeylerinin birbirinden farklı olduğunu, girişimciliğin dünya üzerinde eşit bir şekilde dağılmadığını gösteriyor.  
 
Araştırmaya göre, bazı coğrafi ve kültürel kümelerin, girişimcilik düzeyi ve yapısı açısından benzerlikler sergilediği de dikkat çekiyor. Örneğin, gelişmekte olan Asya ülkeleri (Çin, Kore, Hindistan, Tayland), Latin Amerika ülkeleri (Meksika, Brezilya, Arjantin, Şili), eskiden İngiliz Krallığı’na bağlı olan ülkeler (Avustralya, Kanada, Yeni Zelanda, Güney Afrika ve ABD), AB ülkeleri ve İmzanda, İsrail, Norveç, İsviçre, Doğu Avrupalılar ( Rusya, Hırvatistan, Polonya, Slovenya, Macaristan), gelişmiş Asyalılar ( Japonya, Hong Kong, Singapur, Tayvan) birbirine yakın seviyede girişimcilik aktivitesi gösteren kümeler olarak öne çıkıyor…  
 
Bu kümelere bakıldığında girişimcilik aktivitesinin en yüksek olduğu grubun “gelişmekte olan Asya ülkeleri” olduğu görülüyor. İkinci sırada ise Latin Amerika ülkeleri var. Girişimcilik düzeyinin en düşük olduğu küme ise gelişmiş Asya ülkeleri. Doğu Avrupalılarında girişimcilik performansı pek parlak değil.  
 
Türkiye’nin performansı  
 
Türkiye, henüz Global Girişimcilik Platformu’nun araştırmasına dahil edilmedi. Ancak, Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi’nden Doç. Dr. Dilek Çetindamar, bu çalışmayı Türkiye’de de yürütmek için harekete geçti. Önümüzdeki yıllarda Türkiye’nin de araştırma kapsamına alınması için çalışmalarını sürdürüyor.  
 
Ülkelerin girişimcilik performansını belirlemek için Global Girişimcilik Platformu her ülkede anketler düzenliyor. Ayrıca, o ülkedeki kurulan şirket sayıları gibi ikincil verileri inceliyor.  
GEM araştırmalarında, hayatının bir evresinde şirket kurma sürecinin içinde yer almış kimseler “girişimci” olarak kabul ediliyor.  Bu anlamda, Türkiye için elimizde kesin bir veri yok.  
 
Ancak, Doç Dr. Dilek Çetindamar, kabaca bir hesap yapıldığında, Türkiye’de her 100 yetişkinden yaklaşık 5’inin girişimci olduğu gibi bir sonuca ulaşıldığını söylüyor. Doç. Dr. Çetindamar, bu rakamı nasıl hesapladığını şöyle açıklıyor:  
 
“Her ne kadar işverenlerin sayısı girişimci sayısına bire bir karşılık gelmese de şirket kurma sürecini gerçekleştiren kişilar olduklarından genel bir karşılaştırma yapabilmek için eşit olarak değerlendirildi.”  
 
Bu elbette kesin bir rakam değil. Araştırmanın yöneticisi Profesör Paul Reynolds, kesin sonuca ulaşmak için özel bir anket çalışması yapılması gerektiğini söylüyor. Reynolds, “Sonuç hakkında bir tahmin yürütmek neredeyse imkansız. Ancak, benim kişisel görüşüm, Türkiye’nin girişimcilik potansiyelinin, Güney Amerika ülkeleri düzeyinde olabileceği yönünde. Ama bu sadece bir tahmin” saptamasını yapıyor.  
 
Alınacak çok yol var  
 
Girişimcilik performansı açısından Türkiye’yi Güney Afrika ile kıyaslamayı uygun bulduk. İki ülkenin kuşkusuz birbirinden ayrıldığı çok sayıda nokta var. Ancak, gelir dağılımındaki eşitsizlik, nüfus, kişi başı milli gelir gibi göstergeler açısından iki ülke arasında büyük uçurumlar yok. Türkiye’nin 2002 yılı nüfusu 69 milyon 750 bin, Güney Afrika’nın nüfusu ise 43 milyon 647 bin kişi. 18-64 yaş arasında olan yetişkin sayısı Türkiye’de 2002 yılında yaklaşık 41 milyon 850 bin, Güney Afrika’da ise 24 milyon 886 bin kişi. 1999 yılı itibariyle kişi başı milli gelir (satın alma gücü paritesine göre) Türkiye’de 6 bin 440, Güney Afrika’da 8 bin 710 dolar. Türkiye’de her bin yetişkinden 50’si, Güney Afrika’da ise bin yetişkinden 65’i girişimci statüsünde.  
 
2010 yılında Türkiye’nin nüfusu tahminen 77 milyona ulaşacak ve nüfusun yüzde 64’ü, yani 49 milyon 280 bin kadar insan da 18-64 yaş aralığında olacak. 2010 yılında Türkiye’de her 100 yetişkinden 6,5’inin girişimci olması, yaklaşık 3 milyon 203 bin kişiye karşılık geliyor.  
2002 yılında Türkiye’de 2 milyon 92 bin kadar girişimci olduğu varsaydığımızda, önümüzdeki 8 yıl içinde 1 milyon 111 yeni girişimci ve şirket yaratmamız gerektiği ortaya çıkıyor. Bu da yılda ortalama 138 -139 bin yeni şirketin kurulması demek.  
 
Türkiye’de son 8 yılda (1995-2002) ticaret siciline 357 bin 375 adet şirket kaydettirildiği düşünülürse, önümüzdeki 8 yılda Güney Afrika düzeyini yakalamak için şirket kurma performansımızı yaklaşık 3 kat artırmamız gerektiği söylenebilir.  
 
Hizmet sektöründeki fırsatlar  
 
Yeni şirket kurmayı düşünen girişimcilerin Türkiye’deki gözdesi hizmetler sektörü. Hizmetler sektörü 1990-1998 arasında yılda ortalama yüzde 5’in üzerinde büyüdü. 1998’de hizmetler sektörünün GSMH’daki payı yüzde 60,2 iken 2002’de bu oran yüzde 61,8’e yükseldi.  
 
Hizmetler sektörünün istihdamdaki payı da giderek yükseliyor. 1995 yılında toplam istihdamda hizmetlerin payı yüzde 32 iken 2001’de yüzde 43’e yükseldi.  
 
İşgücü konusunda uzman olan Ortadoğu Teknik Üniversitesi öğretim üyesi Hakan Ercan’a göre, hizmetler sektörünün toplam istihdamdaki payı 2025’e dek yükselişini sürdürecek.  
 
Ercan’ın altını çizdiği bir diğer önemli nokta ise hizmet sektöründe çalışan kadınların oranının hızla yükselecek olması. Ercan’a göre kadın çalışanların hizmet sektöründeki oranı önümüzdeki 20 yıl içinde yüzde 4 – 4,5 oranında artacak.  
 
HİZMET VE SAĞLIK ALANINDA BOŞ ALANLAR  
 
ÖZEL HASTANELER
Sağlık hizmetleri Türkiye’de özel sektöre doğru kayıyor. Özel sağlık sigortası sisteminin yaygınlaşması, özel sağlık kuruluşlarının ve hastanelerin gelişiminin önünü açacak.  
 
İLK ADIM TEDAVİ MERKEZLERİ Poliklinik olarak adlandırılabilecek ilk adım tedavi merkezleri (ilk adım tedavi) önceleri büyük kentlerin çeperindeki mahallerde kurulmaya başlandı. Poliklinik olarak adlandırılabilecek merkezlere hala ihtiyaç var.  
 
YERİNDE TEDAVİ Türkiye’de sağlık sektöründeki boş alanlardan bir diğeri “yerinde tedavi sistemi”. Bu konuda organize olan kuruluşlar ilk müdaheleden hastaneye taşımaya kadar olan tüm aşamaları üstleniyor.  
 
EVDE BAKIM Hastaların ve yaşlıları evde bakımı gelişmeye aday bir diğer işkolu. Bu konuda Eczacıbaşı Grubu’nun girişimi öncü oldu.  
 
MERCHANDISING TAKIMLARI Perakende pazarında rekabet artıkça, mağaza düzeni ve sunum konuları da önem kazanıyor. Mağazalarda vitrin, raf düzeni ve promosyon aktivitelerini planlayan, bu tip işler için gerekli malzemeleri sağlayan şirketlerin iş alanı genişlecek. Teşhir ve düzenleme konularında çeşitli konularda uzman kişiler çalıştıracaklar.  
 
ÖZEL DAĞITIM ŞİRKETLERİ Müşterilerinin, hizmet sundukları şirketlerin ihtiyaçlarına özel çözüm geliştiren ve onların özel ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik hizmetler veren “dağıtım” firmaları gündemdeki yerini koruyacak.  
 
ALACAK YÖNETİMİ Zincir mağazalar ve büyük mağazacılığın gelişimiyle beraber “alacak yönetimi” konusunda hizmet ihtiyacı ortaya çıkıyor. Mağazaların kredi karı işleri ve alacak takibatını yapan firmalar için iş fırsatları doğabilecek.  
 
ÜRÜN DANIŞMANLIĞI İthal ürünler için Türkiye pazarına uygun pazarlama, satış ve dağıtım stratejileri geliştiren, danışmanlık veren firmalara gelecekte daha sık rastlanacak.  
 
“TÜRKİYE’Yİ LATİN AMERİKA ÜLKELERİNE BENZTİYORUM”  
 
Profesör Paul Reynolds/London Busıness School
 
 
Global Girişimcilik Monitör’ü adlı araştırmanın koordinatörü Profesör Paul Reynolds, London Business School’da öğretim üyesi. Ona ülkelerin girişimcilik performanslarını nasıl ölçtüklerini sorduk:  
 
Ülkelerin girişimcilik düzeyini nasıl saptıyorsunuz?  
 
Biz bu amaçla 18-64 yaş arası bireyleri kapsayan bir anket çalışması yapıyoruz. Çünkü, bildiğimiz kadarıyla hiçbir devlet kuruluşu bu insanlar hakkında net bir bilgiye sahip değil.  
 
Bu anket, bir şirket kurma sürecinde aktif rol alan kişileri belirlemeye yönelik. Bu kişilerin sayısını belirlemek, bu konuda bir tahmin yapabilmek için öncelikle kimlerin “girişimci” olarak kabul ettiğimizi tanımlamamız gerekiyor. Biz şu tip insanları girişimci olarak tanımlıyoruz;  
 
* Yaşantısının bir döneminde yeni bir iş, şirket kuruluşunda aktif olarak rol oynayan,  
 
* Halihazırda bir şirket sahibi veya ortağı olan,  
 
* Henüz 3,5 yılını doldurmamış genç şirketleri yönetenler…  
 
Türkiye’nin girişimcilik performansı hakkında bir tahmininiz var mı?  
 
Bu konuda herhangi bir spekülasyon yapmak istemem. Çünkü, Türkiye çalışmamızın kapsamında değil, ülkenizde anket düzenlemiyoruz. Kişisel görüşümü sorarsanız, Türkiye’nin Latin Amerika ülkelerindeki girişimcilik düzeyine yakın bir seviyede olduğunu tahmin ediyorum. Ama bu sadece bir tahmin. Gerçek sonuç çok daha farklı olabilir.  
 
“FIRSAT KOLLAYANLAR” VE “MECBUREN” GİRİŞİMCİ OLANLAR  
 
Bireyleri girişimciliğe yönelten iki temel neden var. Bunlardan ilki, bir iş fırsatı yakaladıklarını düşünmeleri. Bu tip insanlara “Fırsat kollayan” girişimciler de denebilir. GEM kapsamındaki 37 ülkedeki girişimcilerin yüzde 61’i bu kategoriye giriyor.  
 
İkinci neden ise bireylerin önlerindeki diğer kariyer olanaklarını tatmin edici bulmayan veya girişimciliği sığınacak son liman olarak görenler. Onları ise “Mecburiyetten” girişimci olarak tanımlayabiliriz. Araştırma yapılan 37 ülkedeki 286 milyon girişimcinin yüzde 37’si de mecburiyetten girişimci sınıfında yer alıyor. İspanya ve Fransa’da “mecburen” girişimci olan yetişkin insan yok. Şili, Çin, Brezilya ve Arjantin’de ise bu oran yüksek. Saydığımız dört ülkede işgücündeki her 100 yetişkinden 7’si mecburiyetten girişimci oluyor.  
 
“DEVLETLER DAHA FAZLA İNSANI İŞ KURMAK İÇİN ÖZENDİRMELİ”  
 
Charles Handy/Yönetim Gurusu  
 
HÜKÜMETLERİN GÖREV
İ Ekonomi globalleşiyor ve hükümetler artık ekonomiyi kontrol edemiyorlar. Her ülke diğerini etkiliyor. Bu nedenle biraz beklemek gerekiyor. Bence hükümetler mümkün olduğunca fazla insanı kendi işlerini kurma konusunda teşvik edebilirler. Bu insanların büyük şirketlerin tekrar büyümesini beklememeleri gerekiyor. Çünkü, bu asla gerçekleşmeyecek. Ekonomi düzene girdiğinde bu şirketler daha fazla insanı işe almadan da üretimlerini arttırabildiklerini görecekler.  
 
ÇOCUKLARIMA GİRİŞİM ÖNERİYORUM Çocuklarım üniversiteden mezun olduklarında onlara bir iş değil, müşteri sahibi olun demiştim. Çünkü, eğer diğer insanların para ödeyerek satın almak istediği bir şey yaparsanız, durumunuz hep iyi olur. Bir kurumda çalışmak istediğinizde, size okulda aldığınız notları değil, ne yapabildiğinizi soracaklardır. Bence hükümetler de bu davranışı desteklemeliler. Ben insanların kendi işlerinin sahibi olup, kendi müşterilerini edinmelerini istiyorum. Yavaş yavaş işe başladığınızda hükümetin de size vergiler, krediler gibi konularda destek vermesi gerekiyor tabii.  
 

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz