Ambargoların kalkmasıyla Türkiye ve İran arasındaki ticaret hacminin orta ve uzun vadede 30 milyar dolara ulaşmasını öngeren İran’daki en büyük Türk yatırımcısı Gübretaş’ın genel müdürü Şükrü Kutlu 10 soruda İran'a ilişkin fırsatları anlattı.
1. İran’a ambargonun gevşetilmesi, Türkiye-İran ticari ilişkilerini nasıl etkileyecek?
Ambargo nedeniyle para transferleri ve bankacılık işlemlerinde birtakım zorluklar yaşanıyordu. Navlun ve ürün taşıma maliyetleri de bu durumdan etkileniyordu.
Ambargonun gevşetilmesiyle İran’ın dünya ekonomisine tekrardan entegre olmasının hiç şüphesiz olumlu etkilerini göreceğiz. Türkiye-İran arasındaki ticaret hacmi ve ekonomik işbirlikleri de artacaktır.
2. Bu gelişmeyle orada faaliyet gösteren Türk şirketlerine ne tür fırsatlar doğacak?
Razi’deki tecrübelerimizden hareketle operasyonel maliyetlerin azalacağını, pazar alanlarının genişleyeceğini, üretimde kapasitenin artacağını ve satışların güçleneceğini söyleyebiliriz. Tüm bu gelişmelere paralel olarak kârlılıklarda da artış olacaktır. Uluslararası anlaşma, elbette İran ile aramızdaki ticari ilişkilerin daha da güçlenmesini sağlayacaktır. Son yıllarda yurtdışında inşaattan sanayiye, perakendeden hizmet sektörüne birçok alanda önemli bir çıkış yaşayan Türk şirketleri, yeni dönemde ambargo sorununun aşılmasıyla İran’da da başarılı yatırımlara imza atabilir. Bunun özellikle turizm alanına da olumlu yansımaları olacaktır.
Haziran sonu itibarıyla nihai bir anlaşmaya varılacağı varsayımından hareket edersek, İran yeniden uluslararası piyasalara geri dönecek, bankacılık sistemini kullanacak, petrol ürünlerini rahatlıkla ihraç edecek ve ekonomik olarak rahatlayacaktır. Söz konusu gelişmeye, güvenlik ve ekonomik perspektiften bakıldığında Türkiye için de pozitif olacaktır. Çünkü İran, Türkiye’nin önemli bir ticari partneri. Ticaret hacminin hızla artacağını tahmin ediyoruz.
3. Daha önce İran’da olmayan şirketlerin pazara girmesini bekliyor musunuz?
İran’a olan ilgi ve İran pazarına girmek isteyen şirketlerin sayısı artacaktır. Ambargo öncesi dönemde (4-5 yıl öncesine kadar) çok sayıda Avrupa ve Amerika menşeli şirket, İran’da özellikle petrol ve petrokimya sektöründe faaliyet gösterirken, ambargonun ağırlaştırılmasının ardından işlerini tasfiye etmişti. Uluslararası entegrasyonla beraber pek çok yabancı şirketin farklı sektörlerde tekrar İran’da yatırımcı olacaklarını tahmin ediyoruz. Özellikle Avrupa pazarından da İran’a yönelik ciddi bir ilgi var. Dolayısıyla sadece Türkiye’den şirketler değil, farklı ülkelerden birçok uluslararası şirket de İran’daki yeni dönemde iş fırsatlarını değerlendirmek isteyecektir. Bu anlaşma uzun vadede İran’ın kendi altyapı yatırımlarını yenilemesine de imkan sağlayacaktır.
4. Bu gelişmeler bölgeye dönük tüm ticareti hareketlendirir mi?
Bölge ticaretinin hareketlenmesi açısından olumlu bir gelişme olduğunu düşünmekle birlikte, anlaşma sonrasında önümüzdeki 1-2 yıllık süreçte imkanlar ve fırsatlar daha net olarak şekillenecektir kanaatindeyiz.
5. İran’ın 250 milyar dolarlık bir dış ticaret hacmi oluşturacağı ve Türkiye’nin de bu pastadan en az yüzde 10 pay alacağını belirtiliyor. Sizce ne kadarlık bir iş hacmi oluşur?
Geçmiş yıllarda iki ülke arasında yapılan ticari anlaşmalar çerçevesinde Türkiye ile İran arasındaki ticaret hacminin 30 milyar TL seviyesine ulaşmasına dair hedefler zaten ortaya konulmuştu. Nitekim 2012’de İran’la dış ticaret hacmimiz 21,9 milyar TL’ye kadar yükselmişti ve bunun içinde 10 milyar TL’lik ihracat payımız vardı. 2013 ve 2014’te ise bir düşüş yaşandı ve rakam yüzde 50 civarında azaldı. Yeni dönemde elbette ticaret hacmi daha çok artacaktır. Kısa vadede olmasa bile orta ve uzun vadede iki ülke arasındaki ticaret hacminde bu oranlara tekrar ulaşma ve hatta üzerine çıkma potansiyeli mevcut.
6. Türkiye ile İran arasındaki dış ticaretin ne kadar artmasını bekliyorsunuz?
2014 yılında Türkiye’nin İran’a ihracatı 3,9 milyar dolar olarak gerçekleşmişti. Türkiye ile İran arasındaki toplam ticaret hacmi ise 13,7 milyar dolar olmuştu. Orta ve uzun vadede ise iki ülke arasındaki ticaret hacminin 30 milyar dolara ulaşmasını öngörüyoruz. İki ülke arasındaki ortak ticari fırsatlar düşünüldüğünde bu potansiyeli daha da büyütmek mümkün.
7. En çok hangi sektörlerdeki ihracat canlanır?
En çok gıda, ilaç, tıbbi malzeme ve otomotiv yedek parçalarında artış bekleniyor. Bunların yanı sıra diğer sanayi ve tekstilden elektroniğe perakende ürünlerinde de hareketlilik olabilir. İran’ın altyapısını güçlendirmeye yönelik atacağı adımlar ise dünyada ilk üçe giren inşaat sektörümüz açısından da önemli iş fırsatlarını ortaya çıkarabilir.
8. Gelişmelerin, petrol fiyatlarını da düşürmesi bekleniyor. Bu durumun etkisi ne olur?
Altın ve petrol fiyatlarında düşüş, petrokimya şirketleri başta olmak üzere lojistik, ulaşım gibi şirketlerin de maliyetlerini düşürecektir. Özellikle petrol ve doğalgaz alanındaki fiyat düşüşlerinin, dış ticaretimizde önemli bir paya sahip olan enerji fiyatları yönüyle de Türkiye için avantaj sağlamasını umuyoruz. Cari açığa da olumlu etki eder. Bu durum da zaten Türkiye ekonomisinde genel olarak olumlu bir etki yaratır. Bu gelişmelerin hem sanayi ve üretim sektörüne hem halka olumlu etkileri olacaktır diye düşünüyoruz.
9. İran’ın “bölgesel güç” olarak Türkiye’ye rakip olacağını belirtenler de var. Türkiye bu durumda nasıl adım atmalı?
İran ile Türkiye arasındaki bölgesel çıkarlar açısından zaman zaman siyasi perspektifte bazı farklı yaklaşımlar olsa da ekonomik anlamda ilişkilerin artarak devam edeceği kanaatindeyiz. İran’la ilişkilerimiz her zaman olumlu ve dengeli devam ediyor. Türkiye, genişleyen ve dışa açılan İran’la komşu olmanın da getireceği avantajlarla ilgili ülkeye daha fazla yatırım gerçekleştirebilir.
10. İran pazarına yeni girecek şirketlere neler önerirsiniz? Nasıl bir yol izlemeliler?
İran halkı, çok sıcakkanlı ve misafirperver… Ülkede Türkçe bilen ciddi bir nüfusun varlığı, Türkiye’den giden yatırımcılar için önemli bir avantaj. İranlı yöneticiler de ülke için değer üreten kurumların her zaman destekçisi oluyor. İran’a yatırım yapmak isteyenler, mevzuata uygun hareket ettiklerinde bir sorunla karşılaşmayacaklardır. İyi bir pazar araştırmasından sonra en önemli konu, iyi bir İranlı ticari partnerle işbirliği yapmak olacaktır. Ticaret hacminin artmasıyla birlikte iki ülkenin işbirliğinin de artmasını temenni ediyoruz. Özellikle sanayi, inşaat, perakende ve hizmet sektörü anlamında İran’ın gelişmesinde Türkiye önemli bir etkiye sahip olabilir. Tarihsel ve kültürel ilişkilerin de getireceği sinerjiyle Türkiye İran’da ciddi fırsatlar yakalayabilir.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?