Ortalama Türk Nasıl Yaşıyor?

Kapı önüne bırakılan ayakkabılar ayıplanıyor, haftada 2 kez yıkananlara kişisel bakım konusunda “özensiz” damgası vuruluyor. Uzun saatler boyunca televizyon seyretmek kınanıyor. Oysa tü...

1.10.2006 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

Kapı önüne bırakılan ayakkabılar ayıplanıyor, haftada 2 kez yıkananlara kişisel bakım konusunda “özensiz” damgası vuruluyor. Uzun saatler boyunca televizyon seyretmek kınanıyor. Oysa tüm bu davranışlar tam anlamıyla “Ortalama Türk” insanını tanımlıyor. Üstelik, nüfusun büyük çoğunluğunu oluşturan bir kitle de bu gruba giriyor. Capital’in yaptığı araştırma, Türkiye’de büyük bir çoğunluğun profilini ortaya koyarken, tüketimden eğlenceye, sosyal yaşamdan çalışmaya çok önemli konularda da önemli ipuçları veriyor.

İnsanların hayalini ortalama bir zekâya sahip olmak, ortalama bir öğrenci olmak, orta halli bir yaşam sürmek süslemez… Çoğunluk “çok zeki olmak”, “sınıf birinciliğini kapmak” ve “zengin bir yaşam sürmek” peşindedir. İnsanlar içinde oldukları “ortalama” hayatlara burun kıvırır, toplumun büyük bir çoğunluğunu oluşturan ortalama insanlara tepeden bakarak ve onları beğenmezler… Oysa farklı olmanın peşinden koşanların gözden kaçırdıkları bir nokta var. “Ortalama olmak” aslında hiç fena bir şey değildir. “Orta halli”, karnı tok, sırtı pek çok mutlu aileye rastlamak mümkündür. Üstelik siyasette, iş ve pazarlama dünyasında başarı “ortalama” insanı yakalamaktan geçer. Ancak onlara karşı takınılan bu tavır, ortalama Türk insanını arka plana itiyor ve toplumun önemli bir bölümünün ortalama Türk insanını iyi tanınamamasına, anlaşılamamasına yol açıyor.

Üstelik benzer bir durum diğer ülkeler içinde geçerli. New York’ta yaşayan Amerikalı bir pazarlama danışmanı olan Kevin O’Keefe, ABD’nin çoğunluğunu oluşturan insanları iyi tanımadığını fark ettiğinde, bu konuda bir araştırma yapmaya karar vermiş ve çalışmasının sonuçlarını “Average American” (Ortalama Amerikalı) adlı bir kitapta toplamış.

O’Keefe, ortalama olmaktan bir zamanlar nasıl kaçtığını “Hayatta hep ortalama biri olmaktan korktum. Hayatım boyunca işimde 1 numara olmak için çalıştım. Üniversitede atletizm bursuyla okudum. Ortalama olduğunu düşündüğüm insanları hep görmezden geldim ve onlarla hiç vakit geçirmedim” diyerek anlatıyor. Ortalama olmanın iyi taraflarını nasıl keşfettiğini ise şu sözlerle anlatıyor:

“Ben 40 yaşıma geldiğimde evlendim ve bir anda fark ettim ki o güne kadar yaptığım en ortalama şey evlenmekti. Sonra ortalama insanların yaptığı diğer şeylerinde beni mutlu edebileceği ihtimali aklıma geldi.

Ben çok iyi koşuyordum ve işimde çok başarılıydım. Bu 2 konuda ortalamanın üstündeydim ama geri kalan her şey felaketti. Şu anda geçmişimi düşündüğümde şunu anlıyorum. Aslında ben ortalamanın üstünde olduğumu zannediyordum ama ortalamanın altındaydım. Çünkü ortalama insan 100 tane şeyi ortalama yapıyor ama yapıyor. Dengesini buluyor.”

Biz de Ortalama Türk insanının denge noktalarını, profilini ortaya koymak için bir çalışma yaptık. Bu konuda yapılmış araştırmaları inceleyerek ortalama Türk ailesinin, ortalama Türk erkeğinin ve ortalama Türk kadınının portresini çizmeye çalıştık:

Ortalama Türk’ün Özlemi
Türkiye’de hanelerin, yani ailelerin çok büyük bir kısmı azlında “ortalama” diyebileceğimiz profilde. Türkiye’deki 17 milyonu aşkın hanenin 8 milyon 600 bininden biraz fazlası, eğitim ve gelir düzeyi açısından, üst orta ve orta sınıf diyebileceğimiz C1 ve C2 sosyo-ekonomik sınıflarında bulunuyor. TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu) verilerine göre, 2004 yılı rakamlarıyla bu ailelerin evlerine yılda 9 ile 16 milyar arası para giriyor.

Araştırma şirketi HTP’nin genel müdürü Kıvanç Bilgeman, “Tablo detaylı incelendiğinde ‘en üsttekiler’ diyebileceğimiz A’ların hanelerin yüzde 1,1’i, ‘en alttakiler’ diyebileceğimiz E’lerin ise hanelerin yüzde 10’u gibi küçük kesimleri temsil ettiğini, toplumun geriye kalan büyük bir kesiminin ortada sıkışmış olduğunu görüyoruz. Bu ortadaki kitle küçük farklılıklar ile birbirinden ayrışmaya çalışıyor” değerlendirmesini yapıyor.

* Türkiye’de ailelerin yüzde 70’e yakını kendi evinde oturuyor. Bu da ortalama Türk ailesinin en büyük hedeflerinden birinin “kendi evinde oturmak” olduğunu gösteriyor.

* Bir diğer tatlı hayal ise otomobil. Orta sınıftaki her 4 haneden sadece 1’i otomobil sahibi.

* İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyelerinden Profesör Dr. Mahmut Aslan, ortalama Türk ailelerinin bir başka büyük özlemiyle ilgili şu saptamayı yapıyor: “Orta sınıf aileler çocuklarına eğitim olanakları sunmaya çok önem veriyor. Dişinden tırnağından artırıp dershaneler gönderiyor. Üniversite eğitimi yapabilmesi için varını yoğunu ortaya koyuyor.”

* Aslan, orta sınıf ailelerde çocukların meslek seçimine ilişkin ortak bir eğilim içinde olduklarını belirtiyor ve onların bu konudaki tutumlarını şöyle anlatıyor: “Türkiye’de orta sınıf aileler ücreti çok yüksek olmasa da, çocuklarının devlet dairesinde çalışmasını istiyor. Memur, öğretmen, polis olmalarını arzuluyor.”

* Orta sınıf ailelerin çocuklarının devlet dairelerinde çalışmasını istemesi ise büyük olasılıkla Türkiye’deki sosyal güvenlik şemsiyesinin dar olmasından ve geleceğe endişe ile bakılmasından kaynaklanıyor.

* Türkiye’de hanelerin sadece yüzde 14’ü tasarruf yapabiliyor. Ortalama Türk haneleri arasında ise tasarruf yapabilenlerin sayısı yok denecek kadar az.

Günlük Yaşamın Motifleri
Ortalama Türk aileleri anne-baba rolleri ve günlük yaşamın akışı gibi alanlarda gerçekten birbirlerine pek çok açıdan benzerlik gösteriyor.

* Ortalama bir Türk ailesinde çalışan kadına rastlamak zor. Orta sınıf ailelerdeki kadınların yüzde 90’ı aşan bir oranı çalışmıyor. Yani orta sınıf ailelerdeki anne modeli “ev kadını”…Bu kapsama giren ev kadınlarının ise büyük çoğunluğu 2 çocuk sahibi.

* Prof. Dr. Mahmut Aslan, “Orta sınıf bu ailelerde dikiş-nakış yapan, ufak atölyelerde ve fazla vasıf gerektirmeyen işlerde çalışan kadınlar var. Ancak bunlar evin reisinin geliri yeterli olduğunda veya çocuklar eğitimlerini tamamladığında çalışma hayatını bırakabiliyorlar. Çünkü kadının çalışması hala orta sınıf ailelerin tam olarak içine sindirebildiği bir şey değil” değerlendirmesini yapıyor.

* Evi geçindirmek ise erkeğin görevi. Hemen bu noktada şu bilgiyi aktarmakta fayda var; Türkiye genelinde 18-54 yaş arasındaki erkekler arasında çalışan erkek oranının yüzde 71,2, işsizlerin oranının yüzde 11,7 ve iş gücüne dahil olmayanların oranının ise yüzde 17,1 oranında… Bu istatistiklerden de anlaşıldığı gibi çalışan ve para kazanan kişi rolü hala evin erkeğinde.

* Sabah evin babası işe, çocuklar okula gidiyor. Anne yemek yapmaya, ortalığı toplamaya, çamaşır yıkamaya girişiyor. Akşama dek görünmez kahraman olarak çalışıyor. Bu ortalama ev kadının hiçbir sosyal güvencesi yok. Akşama dek televizyon ona arkadaşlık ediyor. Bazen komşulara ziyarete gidiyor ama hayatı genellikle evinde dört duvar arasında geçiyor.

Onların Eğlence Hayatı
Bu ailelerin hayatındaki bir başka önemli olgu ise televizyon. TNS Piar’ın yaptığı bir araştırmanın sonuçları 15 yaş ve üzerindeki bireylerin hafta içinde 3 saat, hafta sonunda ise 3 saat 23 dakika televizyon seyrettiğini ortaya koyuyor. Televizyon seyretme süresi ise 10 yıl önceye göre düşmüş durumda.

* Eğlence programları ve diziler onlar arasında çok popüler. Bu ailelerde 2 televizyonu olanlarda var. İkinci televizyonun alınması ise aile içinde “hangi programı izleyelim” tartışmalarını ve bu konudaki çatışmaları önlemek için üretilmiş bir çözüm.

* Bu aileler arasında VCD sahipliğinin yükselişi bir başka eğlence türünün popülerleştiğini ortaya koyuyor. Üst orta sınıflarda VCD sahipliği yüzde 40’lara, alt orta sınıf hanelerde ise yüzde 25’lere ulaşmış durumda.

* Orta sınıf ailenin yemek alışkanlıkları ise pek çoğumuza tanıdık… Pazarlama alanında danışmanlık hizmeti sunan Peppers & Rogers Group danışmanlarından Orkun Oğuz, onların yeme-içme alışkanlıklarını şöyle özetliyor:

“Sabah kahvaltısında peynir, zeytin ve çay olmazsa olmazlar arasında. Öğle ve akşam yemeğinde sulu yemek ve sebze yemeği sofraya geliyor. Nadiren dışarıda yemek yenildiğinde ise genellikle kebapçıya gidiliyor.”

* Orta sınıf ailelerde akşam yemeklerinin birlikte yenilmesi hala önemli bir ritüel. Akşam yemekleri saat 19.00-20.30 arasında televizyon karşısında ve ailecek yeniliyor.

* Ortalama Türk insanı haftada 2 kez banyo yapıyor. Yazları sıklığı artıranlar olsa da, bu ortalamaları değiştirmiyor.

Ortalamanın Evlilik Yaklaşımı
En sık sofraya gelen yemekler ise salata, çorba, sebze yemeği, kızartmalar, pilav ve makarna.
Türkiye’de ortalama evlilik yaşı ise 21. Prof. Dr. Mahmut Aslan, ortalama evlilik yaşının 21 olmasını şöyle yorumluyor: “Orta sınıfta askerden dönen delikanlının, bir iş sahibi olduktan kısa bir süre sonra evlenmesi gerektiği düşünülüyor.”

* İstatistiklere bakıldığında 35 yaşı geçen ve evlenmeyen birey sayısının çok çok az olduğu görülüyor. Yani orta sınıfta kadınlar 25, erkekler ise 30 yaşını geçtiğinde etraflarındakiler onlar için tehlike çanlarının çalmaya başladığını düşünüyor. Evlilik tarihinin gecikmesi pek de olumlu karşılanmıyor.

* Flörte ise hala sıcak bakılmıyor. Büyük Anadolu şehirlerinde bile üniversite öğrencileri arasında yaşanan kız-erkek arkadaşlıkları büyük bir kesim tarafından hala hoş karşılanmıyor.

* Pek çok evlilik birkaç yıl içinde 2 çocuk sahibi bir aile doğuruyor. Anne –babanın genç yaşta olduğu ailelerde ortalama çocuk sayısı büyük çoğunlukla 2…Ancak anne-babanın yaşının 45 ve üzerinde olduğu hanelerde 3 çocuklu ailelere de rastlanıyor.
Kadın, Erkekten Farklı Mı?

* Tipik Türk kadınının görünümüne gelince; orta boylu ve hafif topluca olduğunu söylenebilir. Çünkü, istatistikler boy ortalamansın 162 santimetre, kilo ortalamasının ise 66 kilogram olduğunu gösteriyor. Yani ortalama bir Türk kadını 40 bedenin üzerinde giysiler giyiyor. Ayakkabı numarası ise 37. Kadınlarımızın yüzde 80’inden fazlasının saçları koyu renk…

* Türk kadını sigara kullanmayan, aşırıya kaçmamak koşuluyla temiz ve tertipli bir ev düzeni oturtmayı seven kendi halinde hanım hanımcık bir tip aslında.

* Alışveriş yaparken önce fiyat ve kaliteye sonra markaya bakıyor. Yani mutfak bütçesini denkleştirmeye çalışıyor. Yeni ürünler ile ilgili arkadaşlarının, komşularının tavsiyelerine önem veriyor.

* Türk erkeğinin boyunun uzunluğu ise ortalama 1.73 santimetre… Selvi boylu olmasa da kısa da sayılmaz. Ortalama 72 kilo ağırlığında, ayakkabı numarası ise 42. Türk erkeklerinin yüzde 40’ı bıyıklı, yüzde 19’u ise sakallı.

* HTP’nin yaptığı “On Trend” araştırmasının sonuçlarına Türk erkeği kendilerini kadınlara göre daha akılcı, otoriter, rahat ve kaygısız, sakin ve çok yönlü buluyor. Kadınlar ise kendilerinin daha düzenli, esnek, modern, neşeli ve tutumlu olduklarını düşünüyor. Erkeklerin kendilerini ideal kişiliğe en uzak buldukları nokta “modernlik”... Modernliği kendine uzak bulan Türk erkeği, doğal olarak geleneksel erkek rolünden kesinlikle memnun.

* Türk kadınları ise kendilerini rahat olmaktan uzak ve biraz kaygılı buluyor. Bu çalışmanın sonuçlarına göre; dini değerlere ve geleneklere kadınlar erkeklerden daha fazla sahip çıkıyor. Eş ve anne olarak sorumluluklarının baskısı kadınlar daha fazla hissediyorlar. Kadınlar erkeklere göre daha tutumlu.

“Türkiye’de Ortalama Olmak Onay Gören Bir Davranış”

Orkun Oğuz/Peppers&Rogers Group Yönetici Ortağı
Türkiye’de pazarlama ve bire bir pazarlama gibi spesifik konularda danışmanlık veren
Peppers & Rogers Group Yönetici Ortağı Orkun Oğuz’un ortalama Türk insanını yaşantısına ilişkin değerlendirmeleri ise şöyle:

Sürüden Ayrılanı Kurtlar Kapar Türkiye’de “ortalama” olmak onay gören bir davranış. Türk toplumunda zaten “Sürüden ayrılan kuzuları kurtlar kapar” diye bir anlayış da var. Standartların dışına çıkmak isteyenlerin ana motivasyonu “sınıf atlamak” ve daha refah içinde bir yaşama ulaşmak.

Çocuklar İçin Kurulan Hayaller Aileler çocuklarının eğitim konusunda Türkiye ortalamalarını aşmasını ve üniversite eğitimi alıp, iş güç sahibi olarak ortalamalardan sıyrılmasına ise çok sıcak bakıyor. Meslek seçiminde çocukların tıp, hukuk, mühendislik gibi standart alanlara yönelimi destekleniyor. Çocukların bilgisayar kullanması ve İngilizce öğrenmesi önemseniyor.

Ortalama Bir Günün Hikayesi Sabah kahvaltısının klasikleri zeytin, peynir veçay… Orta halli ailelerin çalışan bireyleri işlerine otobüs veya servis ile gidiyor.
Öğle yemeği zaman zaman dışarıda yenilebiliyor ancak akşam yemekleri mutlaka evde ve hep birlikte yeniliyor. Akşamları ortalama 3 saat televizyon izleniyor.

İnançlar Ve Tercihler Dini bayramlar evde geçiriliyor. Oruç tutmak, hiç değilse Cuma namazına gitmek yaygın davranışlar. Talih oyunlarını takip ediyorlar. Nazara inanıyorlar. Tasarruf etmeyi istiyor ama çoğunlukla başaramıyor. Borcu ve taksitli alışverişi sevmiyor. Büyük çoğunluk tatillerini akraba evlerinde, memleketine giderek geçiriyor.

Ortalama Türk İnsanı Nasıl Sosyalleşiyor?

Prof. Dr. Mahmut Arslan/İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümü

Erkeklerin Kahve Hayatı Ortalama bir Türk erkeğinin yaşamında kahvenin yerini yabana atmamak gerek. Ben Batman’da, İstanbul’da Küçükçekmece’de kahvelerde bazı araştırmalar yaptım. Çok çarpıcı sonuçlar ve gözlemler elde ettim. Adam işsizse veya işini kaybedecekse, yeni işini kahvede bulabiliyor. Esnaf ise ticaret ise meşgul oluyorsa, bağlantılarını orada kurabiliyor. Bu mekanlar biraz siyaset konuşulan, kimin ne iş yaptığı bilinen ve iş bağlantıları yapılabilen, erkekler arasındaki arkadaşlıkları ve ilişkileri canlı tutan yerler. Alman bir akademisyenle ortaklaşa yaptığımız bir araştırmada Küçükçekmece’nin kalbinin bu kahvelerde attığını gördük.

Kadınların Komşu Gezmeleri Türkiye’de kadınların hayatı daha çok evlerinde geçiyor. O dört duvarın dışına çıktıklarında ise fazla açılmıyorlar. Sokaklarında, mahallelerinde komşularına gidip geliyorlar. Kapı önünde veya evlerde iki laf etmek, birlikte bir bardak çay içip günlük işlerden, çocuklardan bahsetmek ve dertleşmek onlara iyi geliyor. Kimileri için en büyük gezme pazara veya çarşıya gitmek. Ortalama Türk insanının belki de refah düzeyi çok yüksek olmadığından hobisi yok. Bu nedenle kadınlar çocuklar evlenip evden ayrıldığında, erkekler ise iş hayatları bittiğinde sudan çıkmış balığa dönüyor.

Sınırları Aşmak İçin Neler Yapıyorlar?

Kıvanç Bilgeman/Htp Genel Müdürü
Araştırma şirketi HTP’nin genel müdürü Kıvanç Bilgeman, Türkiye’de “ortalama” insanların tüketim alanında ortalamaları aşmak için takındıkları tutum ve davranışları şöyle analiz etti:

Farklılaşma Çabası Aslına bakarsanız, ortalamalara çok yakın olan her birey bundan kurtulmaya ve farklılaşmaya çalışıyor. Bu aslında temelde daha üst sosyal sınıflara öykünmekten kaynaklanıyor. Geliri ve statüsü kendilerinden yüksek olanların yaşam Tarzlarına Sahip Olabilme İsteğiyle Bazı Adımlar Atıyorlar.

Tüketime Dikkat Bu farklılaşma çabasında tüketim de önemli bir rol oynuyor. Bazı bireyler için bu pahalı bir cep telefonu satın almak, bazıları için ise taksitle bir otomobil almak anlamına gelebiliyor. Hızlı tüketim ürünlerinde “seçkin” imajı olan bir markayı kullanmakta ortalama insanların kimilerinin kendini daha iyi hissetmesine yardımcı olabilir.
Çamaşırını “Omo” veya “Ariel” ile yıkamak, bebeğine “Prima” markalı bebek bezi almak bile bu amaca hizmet eden bir davranış olabilir.

Bireysel Gelişimi Tetikliyor Ortalama olmaktan sıyrılmak bireyleri kendilerini geliştirmeye yönlendirebiliyorsa çok pozitif sonuçlar doğurabiliyor. Daha çok çalışmak, çocukları okutmak, gazeteleri takip etmek gibi olumlu davranışlar ortaya çıkarabiliyor.
Ancak kimi bireylerde bu kısa yoldan para kazanma arzusu, yasa dışı yollara başvurma, dürüstlüğünü ve ahlaki değerlerini kaybetmek gibi negatif biçimde de kendini gösterebiliyor.

Çıtayı Yükseltmenin İyi Yanları Özenilen ve öykünülen şeyler iyi şeyler ise ortalama olmaktan uzaklaşmaya çalışmak insanları ve toplumu ileriye taşıyabileceğine inanıyorum. İyi şeylere ulaşma çabası ve çıtayı yükseğe koymak her zaman iyidir.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz