Sanal Refah

Belki biraz karışık gelebilir. Bazıları değerlendirmeye itiraz da edebilir. Ancak, örneğin Bolulular, kendilerinin en zengin ikinci il olmasını anlayamadı. Kırıkkale, Yalova, Kırklareli gibi illerd...

1.07.2003 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Belki biraz karışık gelebilir. Bazıları değerlendirmeye itiraz da edebilir. Ancak, örneğin Bolulular, kendilerinin en zengin ikinci il olmasını anlayamadı. Kırıkkale, Yalova, Kırklareli gibi illerde de benzer görüşler var. Kişi başına GSMH sıralamasında listenin zirvesinde yer alan iller, bunu büyük ölçüde barındırdıkları dev sanayi tesislerine ve madenlere borçlu. Ancak, bu servet, sosyo-ekonomik gelişmişliğe ve sokaktaki vatandaşa pek yansımıyor.  
 
Düzce’de yayınlanan yerel Damla Gazetesi, Devlet İstatistik Enstitüsü tarafından açıklanan ve illerin refah düzeylerini ortaya koyan rakamları sayfalarına, “şaşkınlık” dolu başlıkla aktardı. İlleri kişi başına göre kategorilere ayıran DİE, Düzce’yi, Kocaeli ile birlikte aynı grupta değerlendirince, Damla gazetesinden şöyle bir değerlendirme yaptı:  
 
“En zengin bölge, 4 bin 109 dolarla Bolu, Düzce, Kocaeli, Sakarya ve Yalova’nın yer aldığı istatistiki bölge olurken, Ağrı, Iğdır ve Kars’ın bulunduğu bölge, 730 dolarla listenin sonunda kaldı.  
 
Düzce’nin kalkınmada öncelikli yöreler kapsamına alınması, yatırım ve teşviklerden yararlandırılması için tüm ümitler de böylece suya düştü. Düzce’yi zengin ilan eden DİE yetkililerinin gözlerinde şaşılık olduğu tahmin ediliyor. Düzce, sanayisi en gelişmiş il olan Kocaeli ile bir tutulması, büyük bir şaşılığın işareti olarak kabul nitelendiriliyor.”  
 
Düzce’de yayınlanan Damla gazetesinin tepkisine benzer görüşler başka illerden de geldi. Hükümetin, 1500 doların altındaki illere vergi ve SSK muafiyeti tanıyacağını açıklaması, bazı illerde isyanla karşılandı. Bu illerden bir kısmı, 1500 doların hafif üstünde oldukları için karşı çıktılar. Bazılarının gerekçesi ise daha haklıydı. Çünkü, onlarda gelir, sadece ildeki büyük yatırımlardan, devlete vergi olarak giden tesislerden kaynaklanıyordu. İşin doğrusu o ilde dev sanayi yatırımı vardı, ancak ilin refahına aynı ölçüde katkıda bulunmuyordu.  
 
Bir anlamda “sanal refah”ın olduğu bu tip illeri, Sanayi Bakanı Ali Çoşkun da bir değerlendirmesinde kabul etmişti. Bakan Çoşkun’a göre, dev tesislerin, madenlerin bulunduğu illerde yaratılan katmadeğerin tamamı vatandaşı etkilemiyordu. Dolayısıyla, bu gibi illeri de kapsama altına almak gerekiyordu.  
 
Sanal gelir artışı olur mu?  
 
DİE yetkilileri, biraz teknik olsa da bu sayfalarda milli gelirin hesaplanmasını ve illere katkısını anlatıyorlar. Ancak, bazı durumlarda hesapları değiştiren, adeta “manipüle” eden gelişmeler de yaşanıyor.  
 
Bunların başında “iç göç” geliyor. Örneğin, Güneydoğu ve Doğu Anadolu’daki bazı iller, kimi yıllarda yoğun göç veriyorlar. Birkaç yılda nüfusunun yüzde 10, hatta daha fazlasını dışarı gönderen iller var. Bu gibi illerde toplam GSMH yerinde saysa bile, kişi başına düşen milli gelirde dramatik sayılabilecek artışlar yaşanıyor.  
 
Bir başka gelişme ise bütün ülkeyi ilgilendiriyor. Aslında böyle bir eğilim içinde bulunduğumuz dönemde kendini hissettiriyor. Döviz kurlarındaki anlık düşüş ve çıkışlar, toplam GSMH’yı, doğal olarak da kişi başına hesabı ciddi şekilde değiştiriyor. Örneğin, 2001 yılındaki kriz sonrasında milli gelirde gerçekleşen büyük düşüş, krizin yanı sıra, döviz kurlarındaki müthiş yükselişten de kaynaklanmıştı.  
 
Kur değişince, ne olur?  
 
Dolar kuru içinde bulunduğumuz dönemdeki seyrini devam ettirirse, 2003 yılı GSMH rakamı ve dolayısıyla kişi başına milli gelir de değişecek. Çünkü, Devlet Planlama Teşkilatı’nın (DPT)  2003 yıl sonu dolar kuru tahmini 1 milyon 770 bin TL düzeyindeydi. Yaşanan düşüşten sonra DPT kur tahminini 1 milyon 685 bin TL’ye çekti.  
 
Bu durumda 2003 yılı programında 354 katrilyon 575 trilyon TL olarak hedeflenen GSMH, eski ortalama kur hesabıyla 200.3 milyar dolara denk geliyordu. Ancak, yeni kur tahmini ile Türkiye’nin GSMH’sı bir anda 210.4 milyar dolar düzeyine çıktı. Hatta, doların düşük seyrini devam ettirmesi durumunda 215 milyar doları da bulabileceği tahmin ediliyor.  
 
Bunun kişi başına milli gelire yansıması ise 143 dolar şeklinde olacak. Yeni kur tahminiyle birlikte kişi başına milli gelir 2 bin 826 dolardan 2bin 969 dolara çıkacak.  
 
Gelişmişlikte geri, listede zirvede  
 
DİE tarafından açıklanan en yeni iller itibariyle GSMH rakamları 2001 yılına ait. Gelire göre yapılan sıralamada, son yıllarda olduğu gibi birincilik Kocaeli’nde. Deprem ve ekonomik kriz nedeniyle 7 bin doların üstündeki gelirden 6 bin 165 dolara gerilese de, Kocaeli’nin liderliği devam ediyor. Ancak, son yıllarda ilk 10 arasına ilginç illerin girdiği dikkati çekiyor.  
 
1996 yılındaki sıralamada ilk 5 il şöyle idi: “Kocaeli, Yalova, İzmir, İstanbul ve Kırklareli”… 2001 yılındaki tabloda ise Kocaeli, Bolu, Kırklareli, Yalova ve Muğla olarak sıralanıyor. Biraz daha aşağılara inildiğinde ise Zonguldak, Bilecik, Kırıkkale gibi illerin yükseldiği dikkati çekiyor.  
 
İsminin açıklanmasını istemeyen DİE uzmanı, Kırıkkale örneğine dikkat çekiyor. Orta Anadolu’nun gelişmekte olan illerinden biri olan Kırıkkale’nin ilk sırada olmasına aldanmamak gerekir diyen uzman, “Makine Kimya Endüstrisi’nin mühimmat ve silah fabrikası ile Tüpraş’ın rafinerisi bu ilde. Ciddi şekilde katma değer yaratıyorlar. Ancak, aynı şekilde Kırıkkale ekonomisine yansımıyor. GSMH’daki büyüklük, büyük ölçüde buradan kaynaklanıyor” diye konuşuyor.  
 
Bolu bu kadar nasıl yükseldi?  
 
DİE’nin 1996 yılındaki araştırmasında Bolu’nun kişi başına milli geliri 2 bin 950 dolar düzeyindeydi. Bolu, bu rakamla o dönemde 79 olan iller arasında 21’inci sırada yer alıyordu. Ancak, birkaç yıl önce Düzce, bu ilden ayrılıp il oldu. Dolayısıyla Bolu’nun nüfusu 565 binlerden 271 bine geriledi. Fabrikalar ve turistik tesislerin önemli bölümü Bolu’da kalınca, düşen nüfus nedeniyle kişi başına milli gelir hızlı arttı. Bu nedenle de Bolu Türkiye’nin en zengin illeri arasında yer aldı.  
 
1996 yılında 21’inci sırada yer alan Bolu’nun, 2001 yılında 2’inci sıraya yükselmesi Bolu’da da şaşkınlık yarattı. Bolulular, İstanbul, İzmir gibi zengin kabul edilen illerin de üstünde yer almaları üzerine, AKP Bolu İlçe Başkanı’na itirazlarda bulundular. Bunun üzerine basın toplantısı düzenleyen merkez ilçe başkanı İsmail Gezgin, bu sıralamayı proteste etmek için, “Biz Bolulular kanuna saygılıyız, vergimizi veririz. Böyle uygun görmüşler” diye konuştu.  
 
Zengin ama düşük gelirli!  
 
Türkiye’nin sosyo-ekonomik gelişmişlik açısından 1’inci sırada yer alan ili olan İstanbul, kişi başına GSMH tablosunda 7’inci sırada bulunuyor. Yüzlerce sanayi şirketi, binlerce şirket ve finans kuruluşuna sahip olan İstanbul’un en büyük şansızlığı, nüfusu. Türkiye ortalamasının üstünde artan nüfus, kişi başına geliri aşağıya çekiyor. Üstelik, Yalova’nın bu ilden ayrılıp il olmasından sonra İstanbul ancak ilk 5 içinde yer aldı. Çünkü, Yalova sınırları içinde çok sayıda önemli sanayi tesisi yer alıyordu.  
 
Yalova’da da Bolu’da yaşananlara benzer gelişmeler var. İl olduğundan bu yanan ilk 4 içinde yer alan Yalova, bu durumu tam olarak anlamıyor. Yalova’daki çok büyük katma değer üreten sanayi tesislerinden kaynaklanan bu tablo için, “Sokaktaki insana ve firmalara ne ölçüde yansıdığını anlamadık” değerlendirmesi yapılıyor.  
 
BÜYÜK SANAYİ TESİSLERİ İLDEKİ MİLLİ GELİRİ NASIL ETKİLİR?  
 
DİE’nin Milli Gelir Uzmanı  
 
İllerin kişi başına GSMH’ları hesaplanırken, o ildeki sanayi tesislerinin etkisin ne ölçüde dikkate alınıyor?
 
 
İl basında gayri safi yurtiçi hasıla(GSYİH) hesaplamalarında kullanılan yöntem üretim yöntemi olup, tümden gelim anlayışı kullanılmaktadır. Ülkemizdeki işyeri sayısının yoğunluğu, coğrafi büyüklüğü ve kayıt sistemi, bu yöntem ile hesaplamayı mümkün kılmaktadır. Yöntem gereği sektörel bazda derlenen bazı ekonomik değişkenler doğrultusunda ilin payı hesaplanmakta ve Türkiye katma değeri bu paya göre dağıtılmaktadır.  
 
İmalat sanayi sektörünün il bazında hesaplanmasında Devlet İstatistik Enstitüsü’nün takibinde bulunan yıllık imalat sanayi üretim anketi sonuçlarından yararlanılmaktadır. Bu bağlamda, her ilin Türkiye üretimindeki payı oranında; sektörün Türkiye katma değeri illere paylaştırılmaktadır. İmalat Sanayi üretim anketlerinde; devlet sektörüne ait imalat sanayi işyerlerinin tamamı ve özel sektörde 10 ve daha fazla kişi çalışan işyerleri kapsanmaktadır.  
 
O ilde büyük madenlerin ve sanayi tesislerinin olması GSMH’yı etkiliyor. Dolayısıyla da kişi başına milli geliri etkiliyor. Ancak, bu gerçek anlamda vatandaşa yansıyor mu?  
 
İl sınırları içerisinde büyük ölçekli işyerlerinin olması (baraj, petro-kimya tesisleri, maden üretim sahası vbg) il GSYİH’nı ve kişi başına GSYİH’yi etkiler. Ancak, elde edilen gelir, bunun yöre halkına yansıyıp yansımadığını göstermez.  
 
GSMH’DA ÜST SIRALARDA OLMAK YÜKSEK REFAH ANLAMINA GELİR Mİ?  
 
DİE’nin Milli Gelir Uzmanı  
 
Türkiye’nin en zengin illeri sıralamasında yer alan iller için nasıl bir değerlendirme yapmak mümkün? Bu illerin örneğin İstanbul’dan daha refah içinde olduğu söylenebilir mi? Kişi  başına GSMH’nın daha fazla olması oradaki sanayi ve tesis ve KİT’lerden mi kaynaklanıyor; tıpkı Kırıkkale’de olduğu gibi?
 
 
Üretim yöntemiyle hesaplanan il GSYİH değeri; ilin ne kadar zengin olduğunu değil, o ilin Türkiye GSYİH’sına sağladığı katkıyı göstermektedir. Bu açıdan bakıldığında Kocaeli ilinin GSYİH’ya katkısı 2001 yılı itibariyle yüzde 5.1; Bolu ilinin katkısı yüzde 0,6’dır. Katkı sıralamasında Kocaeli ili 4. sırada yer alırken, Bolu 31. sıradadır.  
 
Kişi başına GSYİH rakamlarında ise Kocaeli ili kişi başına 6165 dolar GSYİH ile 1. sırada yer alırken; Bolu ili 4216 dolar ile 2. sırada yer almıştır. Kişi başına GSYİH değerinin büyük ya da küçük olması o il sınırlarındaki sektörel üretime bağlı olduğu gibi, nüfus yoğunluğu ve nüfus büyüme oranına da büyük ölçüde bağlıdır.  
 
Kişi başına GSMH’da illerin performansını değerlendirirken bu açıdan nasıl bir yaklaşım ya da hesap yapmak lazım?  
 
İllerin gelişmişlik düzeyi incelenirken tek başına il için hesaplanan kişi başına GSYİH değişkeninin kullanılması sakıncalıdır. Bu değişkenin yanı sıra, o ildeki eğitim durumu, sağlık hizmetlerine erişim, bebek ve çocuk ölüm hızları gibi sosyal göstergeleri, hava kirliliği gibi çevresel göstergeleri ve kişi  başına yıllık enerji tüketimi gibi diğer ekonomik göstergeleri ve bilgiye erişim gibi kurumsal göstergeleri göz ardı etmemek uygun olacaktır  
 

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz