Capital okurları Prof. Jagdish Sheth’i hatırlayacaklardır. “İlk Üç Kuralı” adlı kitabıyla, ilk sıralarda yer almayan şirketlerin ayakta kalmalarının zor olacağına dikkat çekiyordu...
Capital okurları Prof. Jagdish Sheth’i hatırlayacaklardır. “İlk Üç Kuralı” adlı kitabıyla, ilk sıralarda yer almayan şirketlerin ayakta kalmalarının zor olacağına dikkat çekiyordu. Önümüzdeki günlerde piyasaya çıkacak kitabı ise daha farklı bir konuda. “Tectonic Shift” (Tektonik Kayma) adlı bu kitap, dünyayı etkisi altına alacak müthiş dönümü analiz ediyor, geleceğe yönelik ipuçları veriyor. Sheth, “’Tectonic Shift’, dünyamızdaki tektonik tabakalara/faylara işaret ediyor, eğer onlarda bir kayma (shift) yaşanırsa, çok büyük depremler ve tsunamiler olacağı anlamına gelir” diye konuşuyor.
Türk Dil Kurumu Sözlüğü’nde, “Tektonik” kelimesinin karşılığında şunlar yer alıyor: “Parçalanıp dağılmış yer katmanlarının birbirleri ile olan ilgilerini araştıran yer bilimi kolu.” Dünyanın önde gelen yönetim gurularından Prof. Jagdish Sheth ise yeni kitabına “Tectonic Shift” (Tektonik Kayma) adını verirken, bu anlamdan yararlanmış. Büyük bir dönüşüm, global düzeyde “kaymaya” dikkat çeken “Tektonik Kayma” kitabı, dünyanın yarını hakkında önemli ipuçları veriyor.
Capital okurları Prof. Jagdish Sheth’i “The Three Rules” adlı kitaptan hatırlayacaklardır. O kitapta “Her sektör ya da ürün grubunda ilk 3 şirketin şansı vardır. Üç dışında kalırsanız, şansınız da azalır” tezini ortaya atan Jagdish, şimdi de “Büyük bir değişimin” haberini veriyor.
Emroy Üniversitesi, Goizueta Business School’da öğretim görevlisi olan Prof. Jagdish Sheth, yeni piyasaya çıkacak kitabıyla ilgili ilk açıklamaları Capital’e yaptı:
Neden Tektonik Kayma?
Küreselleşme konusunda çok farklı bir yaklaşım olduğunu gördüğüm için “Tectonic Shift” adını verdiğim bu kitabı kaleme aldım. Ekvator çizgisinin gerek altında gerekse üstünde, özellikle uçlara doğru gittiğinizde, geleneksel ticaret ve yatırım akışı Doğu-Batı yönündeydi. Bu Kuzey’de Avrupa, Amerika, Kanada, Japonya ve Kore’yi; Güney’de ise Şili, Arjantin, Güney Afrika ve Avustralya’yı kapsıyor.
Ben özellikle yükselmekte olan büyük piyasalarda ve ileri ülkelerde, ticaret ve yatırımın iktisadi akışının daha çok Kuzey-Güney yönünde olduğunu gördüm. Bunun çeşitli nedenleri olmakla birlikte temelde iki nedeni var.
Birincisi, tüm ileri ülkeler büyük bir hızla yaşlanıyorlar. Bu yüzden de kendi içlerinde bir büyüme sorunuyla karşılaşmaktalar. Bu durum kendisini, en belirgin şekilde Japonya ve Almanya’da gösteriyor. Ekonomik gelişmelerini sürdürmek için de yükselmekte olan ülkelerle entegre olmaya ihtiyaçları var.
İkincisi, büyüme potansiyeli olan bütün ülkeler, geçmişte ya komünistti ya da sosyalist ideolojiye inanıyorlardı. Komünizmin çöküşünün ardından büyük bölümü piyasa reformları gerçekleştirme konusunda arzuluydular ve ileri ülkeleri yatırım ve ticaret için kendi ülkelerine davet ettiler. Bunlar arasında Çin, Hindistan, Rusya, Meksika ve Brezilya var.
Kitabın başlığı olan “Tectonic Shift”, dünyamızdaki tektonik tabakalara/faylara işaret ediyor, eğer onlarda bir kayma (shift) yaşanırsa, çok büyük depremler ve tsunamiler olacağı anlamına gelir. Yüzeyde de aynı benzetme geçerlidir. İleri ülkeler ile yükselmekte olan ekonomilerin ittifakı, tüm dünya için geniş kapsamlı sonuçlar doğuracaktır.
Neleri Araştırdım?
Singapur Hükümeti’ne danışmanlık konusunda anlaştığımda, 1980’lerin sonundaki jeopolitik dinamikleri anlamaya başladım. Benim projem Singapur’u turistler, yatırımcılar ve özel yetenekli insanlar için cazip hale getirecek şekilde konumlandırmak ve bir marka haline getirmekti.
Bununla beraber hızla, Çin’in yükselişi, komünizmin çöküşü gibi daha makro değişimlerin yaşanmakta olduğunu fark ettim. Araştırmalarım üç temel şeyden oluştu. Birincisi, büyük ülkelerin ekonomik yükselişi ve düşüşüyle ilgili tüm literatürü okudum. İkincisi, yaşanan değişimi görmek, hissetmek, temas edebilmek için geniş çaplı seyahatler gerçekleştirdim. Son olarak, farklı hükümetlerle çalışarak, çok sayıda veri ve bilgiye ulaştım.
2020’deki Yeni Dünya
2020’de Çin, ABD’yi hem tüketim hem de üretim ve hizmet sağlama anlamında geçerek dünyadaki tek büyük, ekonomik süper güç haline gelecek. Onu Hindistan takip edecek. Goldman Sachs tarafından hazırlanan ve “BRIC Raporu” adı verilen çalışma da, 2050’ye dayanan ekonomik bir model çıkararak, yükselmekte olan dört büyük ülkenin (Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin) tüm ileri ülkelerin GSYİH’sini geçeceğini ortaya koydu.
Hangi Bölge Lider Olacak?
Serbest ticaret ve ekonomik entegrasyonla birlikte, üç büyük ticaret bloğu ya da piyasasının ortaya çıkacağına inanıyorum: Avrupa Birliği, Amerika ve Asya. ABD ve Avrupa’nın birbirlerinden uzaklaşacaklarına ikna oldum.
Avrupa, savaş sonrası tarih ve bellekle daha az ilgileniyor ve Amerika’ya ihtiyaç duyulmayan yerlere doğru ilerlemek istiyor. Kendi içindeki ticarete bakıldığında, 1.5 trilyon doları aşan yapısıyla, Avrupa Birliği en büyüğü. Bununla birlikte, nihai olarak Asya en büyük ticari ortaklık haline gelecek, zira Çin halihazırda Japonya ve Güney Kore için en büyük ticari ortak olmaya başladı bile.
Ayrıca, Hindistan’ın Çin’le ticareti de hızla artıyor. Sadece 10 yıl önce 200 milyon doların altındaydı, bugün Hindistan’ın Çin’le ticareti 25 milyar doları geçmekte. 2010’da 50 milyar doları geçeceğini tahmin edebiliriz.
Avrupa Birliği’nin Yarını
Bugün yaşanan bütün güçlüklere rağmen, ben uzun vadede Avrupa Birliği’nin geleceği konusunda daha iyimserim. Kaynakları, pazarları, sermayesi ve teknolojisi var. İhtiyaç duyduğu şey, Avrupa Birliği’nin en tepesinde yer alacak güçlü ve karizmatik bir liderlik. Buna rağmen, her bir üye ülkenin, Avrupa kimliğini bir kenara itip kendi istediğini yaptığı zayıf bir Federasyon haline gelme potansiyelini de barındırıyor.
Bütüne bakıldığında, Avrupa Birliği’nin, zamanında Winston Churchill’in ifade ettiği “Avrupa Birleşik Devletleri”ni yaratma vizyonunu yerine getirmesi, neredeyse kaçınılmaz; tıpkı 1865 İç Savaşı’nın ardından Amerika Birleşik Devletleri’nin yaratılması gibi. O zamanlar merkezi düzeyde bir Abraham Lincoln gerçeği vardı, tarım çağından sanayi çağına geçişin savunusunu yapıp sanayi devrimine öncülük etmişti. Diğer taraftan, Avrupa Birliği’nin geleceğinin şekillenmesinde Doğu Avrupa ülkelerinin ve sonuçta Rusya’nın da epey bir payı olacak.
Ab Ve Latin Amerika
6Sonradan FTAA olarak genişleyen, aralarında Brezilya, Arjantin ve Şili’nin de bulunduğu 34 ülkede serbest ticareti yaygınlaştırmayı hedefleyen NAFTA rüyası, kısa zamanda gerçekleşecek gibi görünmüyor. Bunun da başlıca nedeni, Orta ve Güney Amerika’daki, özellikle de Brezilya’daki Amerikan karşıtı duyarlılık. Bununla birlikte ben, uzun vadede, Kuzey ve Güney Amerika’nın bir entegrasyona gideceğine inanıyorum.
Asya’nın Lideri Kim Olur?
7. Güneydoğu Asya’da yükselmekte olan iki tip ülke var. Birinci grupta, Japonya, Güney Kore ve Çin yer alıyor. Bununla birlikte çok sayıda küçük ülke de, özellikle Tayvan, Malezya, Singapur, Brunei, Avustralya ve Yeni Zellanda ve Vietnam gibi birkaç komünist ülke daha gelişmelerden yararlanacak. Tabii bu arada Hindistan da yükselecek ve bunların her biri, Çin hariç, belli bir süre sonra düşüşe de geçecek.
2020 Yılında Çin
8. Çin’in yükselişi, büyük bir savaşın da kaçınılmaz özüne işaret ediyor. Çin’i durdurabilecek hiçbir şey yok. Ayrıca, Japonya’nın tersine, yükselişi barışçı bir biçimde olacak. Sonuçta, politikalarını, kendi vatandaşlarını, yatırımcıları ve çalışanları göz önünde bulundurarak yavaş yavaş reformdan geçirecek. En sonunda da, ABD tek taraflı iktidarını, Avrupa ve Asya’yla (özellikle Çin’le) paylaşmaya başlayacak.
Ticaret Nasıl Etkilenecek?
Dünya ticareti, ticaret bloklarının kendi içerisinde daha hızlı gelişecek. Aynı zamanda ticaret blokları da daha büyük hale gelecekler. Örneğin Avrupa, Rusya’ya, Ortadoğu’ya ve Afrika’ya yayılacak. Sonra Asya bloğu, Hindistan’a yayılacak. Ve bugünkü politik iklime rağmen, Amerika, Latin Amerika’ya genişleyecek.
Her bir blok, toplam ticaretinin en az yüzde 75-80’ini kendi içerisinde gerçekleştirirken, dışardaki bloklarla ticareti yüzde 20-25 düzeyinde kalacak.
Yöneticiler Ne Yapmalı?
İş dünyasındaki yöneticilerin ve şirketlerinin yapabileceği çok sayıda farklı şey var. Birincisi, girişimciler, hükümetlerin yasa ve düzenlemelerini, tercihan serbest pazar süreçleri vasıtasıyla şekillendirmeliler.
İkincisi, tarihsel imajlardan hareketle, diğer ülke ve kültürlere karşı oluşmuş önyargılarını ortadan kaldırmalılar.
Üçüncüsü, dünyanın her yerinden, özellikle de ait oldukları ticaret bloğu içerisindeki özel yetenekleri işe almalılar.
Şirketler, iş yaptıkları bütün ülke ve kültürler arasında, yönetimi rotasyona tabi tutmalılar. İngilizce örneğinde olduğu gibi, genel bir global dili teşvik etmeliler. Bilgi teknolojisi ve interneti, agresif diyebileceğimiz bir tarzda kullanmalılar.
. “Tectonic Shift”in temel mesajı, ileri ülkelerin, yükselmekte olan büyük ekonomileri, eşitlik, saygı ve karşılıklı yarar temelinde davet etmekten ve onlarla entegrasyona gitmekten başka bir çarelerinin olmadığıdır.
Türkiye İçin Anlamı
Türkiye kaynakları açısından, hem insan, hem de tarım ve sanayideki kaynakları açısından, çok zengin bir ülke. Ayrıca büyüklüğü ve ölçeği de kendi avantajına. İstenen tüm kayıt ve şartları sağlayamasa bile hızlı bir şekilde Avrupa Birliği’nin bir parçası olmaya karar vermesi gerekiyor. Eğer eski komünist ülkeler bu türden ticari blokların (Avrupa ve Asya’da) birer parçası olmak için gerekli değişiklik ve reformları yapabiliyorsa, Türkiye aynısını çok daha iyi ve hızlı bir şekilde yapabilir. Ben Türkiye’nin ekonomisini siyasetinden yukarıya çıkarması gerektiğine ve insanlar için nihai olarak önemli olanın, iş (midesini doyurmak) ve zenginlik (cüzdanını doldurmak) olduğuna inanıyorum.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?