Üçüncü Büyüme Yılı

İki yıldır süren hızlı büyümeden sonra 2004 yılının nasıl geçeceği bugün en çok merak edilen konulardan biri. Hükümetin 2004 yılı büyüme hedefi yüzde 5 düzeyinde. Ekonomik kamuoyundaki tahminler de...

1.01.2004 02:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
İki yıldır süren hızlı büyümeden sonra 2004 yılının nasıl geçeceği bugün en çok merak edilen konulardan biri. Hükümetin 2004 yılı büyüme hedefi yüzde 5 düzeyinde. Ekonomik kamuoyundaki tahminler de genelde hedefe yakın. Ancak İngiliz The Economist Dergisi’nin yan kuruluşu olan Economist Intelligence Unit (EIU) gibi, 2004’te yeni bir krizin kapıyı çalacağını iddia edenler de var.  
 
2004’te ekonomi hükümetin hedeflediği oranda büyürse, 1995-97 döneminden bu yana ilk, cumhuriyet tarihinde ise üçüncü kez üç yıl üst üste hızlı büyüme gerçekleşmiş olacak. Kriz kehaneti yapanların tahminlerinin doğru çıkması halinde ise son 10 yıldaki dördüncü küçülmeyi yaşayacağız. Bu takdirde ekonomide iki yıldır elde edilen kazanımlar sıfırlanacak. 2005 yılında her şeye yeni baştan başlamak zorunda kalacağız.  
 
Büyüme tarihi  
 
Cumhuriyet tarihinde gerçekleşen yıllık büyüme oranlarına baktığımızda, Türkiye’nin uzun süreli bir istikrarlı büyüme dönemini hiç yakalayamadığını görüyoruz. Sadece bir kez, 1950-53 döneminde dört yıl üst üste hızlı büyüme yaşanmıştı. Cumhuriyetin kuruluş yılları ile 1995-97 döneminde ise üç yıl üst üste hızlı büyümeyle karşılaştık. Türkiye ekonomisi yedi kez ise iki yıl üst üste hızlı büyümeyi yaşadı.  
 
Tahminlerimize göre, 2003 yılı büyüme oranı yüzde 5’in biraz üzerinde olacak. Bu durumda ekonomi iki yıl üst üste hızlı büyümüş olacak. 2004 yılı da yüzde 5 veya üstünde bir büyüme oranıyla kapandığı takdirde ise üç yıl üst üste büyüme dönemlerinin sayısı üçe çıkacak.  
 
İstikrarsızlığın bedeli  
 
Türkiye ekonomisinin uzun süreli bir hızlı büyüme dönemi yaşayamamasının en büyük nedeni, siyasi iktidarların belirli bir ekonomi politikasına sahip olmaması oldu. Ekonomiye hep kısa vadeli bir bakış açısı egemen oldu. Hiçbir iktidar uzun süreli bir kalkınma stratejisi benimsemedi. “Benden sonrası tufan” anlayışıyla yönetilen ekonomi de ikide bir tökezledi. Birkaç yıllık büyüme dönemlerini krizler ya da durgunluklar izledi.  
 
Kriz dönemlerinde benimsenen istikrar programları da uzun süre uygulanmadı. Halen uygulanmakta olanı hariç, önceki istikrar programları 15 aydan uzun ömürlü olmadı. Ekonomideki ilk iyileşme belirtileri ile birlikte istikrar programlarından çark edildi. Böylece elde edilen kazanımlar kaybedildi ve ekonomi kısa sürede yeniden hastanelik oldu.  
 
2004 tahminleri  
 
2001 krizi ertesinde başlayan istikrar programının uygulanma süresi 2 yılı geçtiği ve iktidar değişikliğine rağmen sürdüğü için, ekonomik kamuoyunun 2004’e bakışı genelde olumlu. Son 2 yıldır makroekonomik hedeflerin tutması, 2004 yılı tahminlerinin hedefler doğrultusunda belirlenmesine neden oldu. Hükümetin büyüme hedefi yüzde 5. Yerli ve yabancı kuruluşların tahminleri de genelde yüzde 4.5-5.5 arasında bulunuyor.  
 
Ancak, Türkiye’nin eski hastalığının tekrar nüksedeceğini düşünenler de var. Yukarıda da belirttiğimiz gibi, EIU, “Bu Türkler bu işi daha fazla götüremez” diye düşünüyor. 2004 yılında yeni bir devalüasyon yaşanacağını ve ardından krizin kapıyı çalacağını tahmin ediyor. EIU’nun tahminlerine göre, 2005 yılında Türkiye ekonomisi yüzde 4.5 küçülecek. Halen yüzde 25 dolayına düşmüş olan yıllık ortalama TÜFE (Tüketici Fiyatları Endeksi) enflasyonu ise yüzde 39.4’e yükselecek.  
 
Büyüme devam edebilir  
 
Doğrusu Türkiye gibi sabıkası kabarık bir ülkede herhangi bir yılda kriz yaşanmayacağını kimse kesin bir  dille iddia edemez. Ancak, elde bulunan bilgi ve veriler ışığında 2004 yılına objektif bir gözle bakıldığında, kriz ihtimalinin düşük göründüğünü söyleyebiliriz. Ayrıca, eldeki bilgi ve veriler, Türkiye ekonomisinin 2004 yılında da yüzde 5 dolayında bir büyüme gerçekleştirmesinin mümkün olduğu izlenimini veriyor.  
 
Son 2 yıldır büyümenin motoru olan ihracatın 2004 yılında da yükselişe devam etmesi ihtimali var. Çünkü, son 2 yıldır durgun olan dünya ekonomisinin 2004 yılında canlanması bekleniyor. Bu canlanma özellikle gelişmiş ülkelerden kaynaklanacak. Örneğin, en önemli pazarımız olan Avrupa Birliği’nde (AB) 2003 yılında yüzde 0.5 olan büyüme oranı, 2004 yılında yüzde 1.9’a çıkacak. Bu durum ihracat yanında turizm gelirlerimize de olumlu yansıyacak ve ekonominin büyümesine katkıda bulunacak.  
 
2004 yılında yatırımlarda da bir canlanma yaşanması ihtimal dahilinde. Son 2 yılda ekonomide yaşanan büyüme daha çok kriz sırasında atıl duruma düşen kapasitelerin kullanılmasıyla sağlandı. Ancak, artık atıl kapasite kullanımında sınıra gelindi. Şirketlerin yeni ihracat bağlantılarını karşılayabilmeleri ve yavaşça da olsa yükselen iç talebi doyurabilmeleri için yeni yatırımlara girişmeleri şart. Yüzde 10 dolayına düşmüş olan reel faizler ile sağlanan siyasi istikrar ise yatırıma uygun bir ortam yaratıyor. Zaten özel sektörün yatırım harcamalarının da giderek arttığı görülüyor.  
 
Ücret ve maaş artışlarının düşük kalması nedeniyle iç talepte bir patlama ihtimali yok ama bir düşüş de göze çarpmıyor. İç talep ekonomide dengeleri bozmayacak bir tempoda yavaş yavaş artıyor. 2004 yılında da bu tempoda artmaya devam edecek gibi görünüyor.  
 
İstikrar bozulur mu?  
 
2004 yılında büyümenin önünü kesebilecek bir gelişme, hükümetin istikrar programından çark etmesi olabilir. Yaşanacak yerel seçimler nedeniyle böyle bir ihtimali gündeme getirenler mevcut. Ancak, istikrar programının hızlı büyüme ve enflasyonda tarihi düşüş gibi iki nimetinin tadını alan hükümetin böyle bir yol izlemesi ihtimali bizce yüksek değil.  
 
2003 yılında cari işlemler dengesi açığının büyümesi korku yaratmıştı. Ancak, cari açık yaz aylarında hız kesti ve korkulduğu kadar yüksek düzeylere ulaşmadı. Cari açık 2004 yılında da tehlike sınırının altında kalabilir. Çünkü, dünya ekonomisindeki canlanma ihracattaki artışın sürmesini sağlayacak. Düşük kurdan yararlanmak için yapılan stoklar nedeniyle patlayan ithalat ise 2004 yılında hız kesebilecek.  
 
2004 yılında kurlarda hızlı bir çıkış yaşanması ihtimali de düşük. Çünkü, dalgalı kur sistemi nedeniyle, kurlar önceki kriz dönemleri öncesinde olduğu gibi baskı altına alınmış değil. 2004’te döviz talebinde bir yükseliş başlarsa, kurlarda bir yükseliş olabilir tabii. Ancak, uygulanan dalgalı kur sistemi nedeniyle bu yükseliş hızlı değil yavaş yavaş olacak.  
Ekonomi 2004 yılında da tatminkar bir büyüme oranını gerçekleştirmeyi başarırsa, Türkiye’nin önünde yeni ufuklar açılabilecek. Üç hızlı büyüme yılından ve enflasyonun 30 yıl önceki düzeyine düşmesinden sonra geleceğe bakış açısı iyice iyimserleşecek. Girişilen yeni yatırımlar, büyüme ivmesinin 2005 yılına da taşmasına imkan verecek. Türkiye ekonomisi tarihinde ilk kez uzun süreli bir hızlı büyüme dönemine girebilecek.  
 
2003 BÜYÜME ORANI HEDEF DOLAYINDA ÇIKACAK  
 
Devlet İstatistik Enstitüsü’nün (DİE) verilerine göre, 2003 yılının üçüncü çeyrek döneminde ekonomi yüzde 4.9 oranında büyüdü. İkinci çeyrekte yavaşlayan ekonomi üçüncü çeyrekte biraz hızlandı. Ancak üçüncü çeyrek büyüme oranı beklenenin altında kaldı. Yapılan tahminler genelde yüzde 6’nın üzerindeydi.  
 
DİE’nin verilerine göre, üçüncü çeyrekte büyümeye en büyük katkıyı sanayi sektörü yaptı. Sanayi sektöründeki büyüme oranı yüzde 8.1 olarak gerçekleşti. Temel sektörler arasında yer alan ticaret ile ulaştırma ve haberleşme sektörleri de üçüncü çeyrekte büyüme oranının yükselmesine katkıda bulundu.  
 
Üçüncü çeyrekte büyüme oranının daha yüksek çıkmasına engel olan sektörleri ise inşaat, mali kuruluşlar ve tarım oluşturdu. Krizden bir türlü çıkamayan inşaat ve mali kuruluşlar sektörlerindeki küçülme 2003 yılının üçüncü çeyrek döneminde de devam etti. Tarımsal üretim ise ikinci çeyrekten sonra üçüncü çeyrekte de düşüş gösterdi.  
 
Harcamalar yöntemiyle milli gelir verileri incelendiğinde, üçüncü çeyrekte özel nihai tüketim harcamalarının yükseldiği görülüyor. Özel sektörün yatırım harcamalarında da artış yaşandığı dikkati çekiyor. Buna karşılık kamunun hem tüketim hem de yatırım harcamalarında düşüş yaşanıyor. Kamu maliyesindeki disiplin önlemlerinden kaynaklanan bu durum, ekonominin beklenen ölçüde canlanmamasının önemli bir nedenini oluşturuyor.  
 
Üçüncü çeyrek büyüme oranının beklenenden düşük çıkması, 2003 yılının tamamındaki büyüme oranının yüzde 6-7 arasında çıkmasının artık zor olduğunu düşündürüyor. Ancak, hükümetin yüzde 5’lik büyüme hedefinin tutması hatta biraz aşılması ihtimali yüksek. Ekim ayında sanayi üretiminin yüzde 12.3 artış göstermesi ve kasım ayında kapasite kullanım oranının yüzde 79.9 çıkması, dördüncü çeyrekte ekonominin üçüncü çeyrektekine benzer bir performans sergileyebileceğini gösteriyor. Dördüncü çeyrekte ekonominin üçüncü çeyrekteki kadar büyümesi ise yılın tamamındaki büyüme oranının yüzde 5 olarak çıkmasına yetecek.    
Üçüncü çeyrek döneme ilişkin büyüme oranını tahminde, pek çok ekonomist gibi biz de yanıldık. Aylık sanayi üretim endeksi, üçüncü çeyrek dönemde sanayi üretiminin yüzde 12.1 arttığını gösterince, aynı dönemde ekonominin büyüme oranının yüzde 10’a yakın çıkabileceğini düşünmüştük. Çünkü, geçen ayki dergimizin “Konjonktür” sayfalarında da yer verdiğimiz gibi, Türkiye’de ekonominin genelindeki büyüme oranı sanayi üretimindeki değişim oranına yakın çıkıyordu. Diğer sektörlerdeki duruma göre, ekonominin genelindeki büyüme oranı sanayi üretimindeki değişim oranının 2-3 puan üzerinde veya altında bir değer alıyordu. Ancak, bu kez tam 7.2 puan altında çıktı. Milli gelir verilerine göre üçüncü çeyrekte sanayi üretiminde yaşanan artış da sanayi üretim endeksinin gösterdiğinden 4 puan daha düşük. Bu durum ya aylık sanayi üretim endeksinin artık sanayideki gerçek durumu yansıtmaktan uzak kaldığını ya da bazı iktisatçıların bir süredir iddia ettiği gibi milli gelir verilerinin hesaplanmasında hata yapıldığını düşündürüyor.  
 
2004 YILININ EKONOMİ TAKVİMİ EKONOMİDE KIŞ UYKUSU  
 
OCAK
 
 
* Birçok şirket yeni yıla fiyat ayarlaması yaparak gireceği için, ocak ayı enflasyonu kasım ve aralık aylarına göre biraz yükselecek. Ancak, ocak ayı enflasyonu büyük ihtimalle geçen yılın aynı ayındaki orandan (yüzde 2.6) düşük çıkacak. Böylece yıllık enflasyondaki düşüş sürecek. 2003’ü yüzde 19’un altında tamamlamasına beklediğimiz yıllık enflasyon, ocak ayı sonunda yüzde 18’in altına inebilecek.  
 
* Kamudaki işçi ve memurlar ile özel sektörde çalışanların büyük kısmı yılbaşı zamlarını alacak. Ücret ve maaşlara yapılan yılbaşı zamları talebe olumlu yansıyacak. Ancak, zam oranları çalışanların satın alma gücünde son 3 yıldır yaşanan kaybı telafi edecek düzeyde olmayacağı için iç talepte bir sıçrama yaşanmayacak.  
 
ŞUBAT  
 
* Kış koşulları nedeniyle yılın ilk çeyreğinde ekonominin faaliyet hacmi düşük olacak. Ancak, şubat ayı başında yaşanacak kurban bayramının yaratacağı talep ekonomiye bir hareketlilik getirebilecek. Şubat ayında başlayacak vergi iadesi ödemeleri de talebe olumlu yansıyacak.  
 
* Yıllık enflasyondaki düşüş sürecek. Kurlarda bir sıçrama yaşanmadığı takdirde, şubat ayı sonunda yıllık enflasyon yüzde 15 dolayına kadar inebilecek.  
 
* 2003 yılının dış ticaret bilançosu belli olacak. İhracatın 46 milyar doları aşıp rekor kırdığının tescil edilmesi moralleri yükseltecek. Cari işlemler dengesi açığı da beklenenin altında çıkacak ve endişeler dağılacak.  
 
MART  
 
* 2003 yılı büyüme oranı mart ayı sonunda açıklanacak. Bu oran büyük ihtimalle hükümetin yüzde 5’lik hedefi dolayında çıkacak. 2003 yılı büyüme hedefinin tutması hükümetin politikalarına olan güvenin biraz daha artmasını sağlayacak.  
 
* 2004 yılının ilk çeyreğinde büyümenin ne düzeyde olduğuna ilişkin ilk bilgiler de mart ayında elde edilecek. Geçen yılın ilk çeyreğinde büyüme oranı yüksek (yüzde 7.4) olduğu için, aritmetik nedenlerle, 2004 yılının ilk çeyreğinde yüksek bir oranın yaşanması zor görünüyor. Ancak hükümetin 2004 yılı büyüme hedefinin tutması için ilk çeyrek büyüme oranının yüzde 3’ün altına düşmemesi gerekiyor.  
 
TEK HANELİ ENFLASYON  
 
NİSAN
 
 
* Genelde nisan ayında enflasyon önceki aylara göre biraz yükselir. Ancak, aylık enflasyon önceki aylara göre yükselse bile yıllık enflasyondaki düşüş bu yıl nisan ayında da sürebilir. Enflasyondaki mevcut düşüş eğilimi sürdüğü takdirde, nisan ayı sonunda yıllık enflasyon hükümetin yüzde 12’lik yıl sonu hedefi dolayına inebilir.  
 
* Türkiye’de tarım hava koşullarına bağlı ve bahar yağmurlarının rekolte düzeyi üzerindeki etkisi çok büyük. Mart ve nisan aylarındaki yağış düzeyi yeterli olursa tarımda 2004 yılı iyi geçebilir.  
 
* Olumsuz hava koşullarının ortadan kalkması nisan ayından itibaren ekonomiyi hareketlendirecek. Ekonomideki yeni kapasite ihtiyacı reel faizlerdeki düşüşle birleşince, bahar aylarında yatırımlarda bir canlanma başlayabilir.  
 
MAYIS  
 
* Enflasyonda yaz rehaveti başlayacak. Yazlık meyve ve sebzelerin piyasaya çıkması gıda fiyatlarının gerilemesini ya da artışın düşük kalmasını sağlayacak. Aylık enflasyon önceki aylara göre gerileyecek.  
 
* Turizm sektöründe hareketlenme başlayacak. Bir ayda gelen turist sayısı 1 milyonun üzerine çıkacak. Turizm geliri yükselecek ve cari işlemler dengesinde rahatlama olacak.  
 
* Yatırımlarda beklenen canlanma başlarsa, inşaat sektörü üzerindeki ölü toprağını atacak. İnşaat sektöründeki küçülmenin durması ise demir, cam, çimento gibi inşaat malzemelerini üreten ve satan sektörleri de sevindirecek.  
 
HAZİRAN  
 
* Aylık enflasyon yılın en düşük düzeyine inecek. Enflasyondaki mevcut gidişatta bir değişiklik olmazsa, yaz aylarında “eksi” enflasyon görülebilecek. Yine mevcut gidişat sürdüğü takdirde mayısta veya haziranda yıllık enflasyon yüzde 10’un altına inebilecek. Böylece Türkiye 33 yıllık bir aradan sonra yeniden tek haneli enflasyonu görecek.  
 
* İlk çeyrek döneme ilişkin büyüme oranı haziran ayı sonunda açıklanacak. Bu oran yüzde 3-5 arasında çıkarsa yüzde 5’lik büyüme hedefini tutturma ihtimali sürecek. İlk çeyrek büyüme oranı yüzde 3’ün altında kalırsa, hızlı büyümede üçüncü yıl umudu büyük ölçüde ortadan kalkacak. İlk çeyrek büyüme oranının yüzde 5’i aşması halinde ise 2004 büyüme oranının da yüzde 5’in üzerinde çıkması ihtimali belirecek.  
 
BÜYÜMEDE KRİTİK DÖNEM  
 
TEMMUZ
 
 
* Kamudaki işçi ve memurlar ile özel sektör çalışanlarının büyük bölümü yarıyıl zamlarını temmuz ayında alacak. Çok yüksek olması beklenmeyen bu zamlar iç talepte bir sıçrama yaratmayacak ama talebe az da olsa olumlu katkıda bulunabilecek.  
 
* Enflasyondaki yaz rehaveti sürecek. Genelde hazirandan sonra yılın en düşük enflasyonu temmuz ayında görülür. Bu yıl da temmuz ayında “eksi” enflasyon yaşanabilecek.  
 
* Yılın ilk aylarına ilişkin dış ticaret verileri, 2004 yılı için değerlendirmelerin başlamasına yol açacak. Cari işlemler açığının yükselmesi halinde endişeler artacak. Ancak, yüksek turizm geliri girişi kurlarda büyük bir sıçramanın önüne geçebilecek.  
 
AĞUSTOS  
 
* Turizmde en bereketli dönem yaşanacak. Bir ayda gelen turist sayısı 2 milyonu aşacak. Turizmden elde edilen gelir ise 2 milyar dolara kadar yükselebilecek.  
 
* Tarımda birçok üründe hasat zamanı yılın üçüncü çeyreğine denk gelir. Yıllık tarımsal üretimin yüzde 60’a yakın bölümü üçüncü çeyrekte gerçekleştirilir. Türkiye’de genellikle sonu çift sayıyla biten yıllarda tarımsal üretim artar. 2004’te de aynı şey olursa tarım büyümeye destek verebilecek.  
 
* Dış ticarette ilk yarıyıl bilançosu belli olacak. 2004 yılının kaderi üzerinde dış ticarette yaşanan gelişmeler çok belirleyici olacak.  
 
EYLÜL  
 
* Enflasyonda yaz rehaveti sona erecek ve fiyatlar genel düzeyinde önemli bir artış yaşanacak. Kışlık giysi, yakacak ve eğitim harcamalarının başlaması enflasyonu yükseltecek. Eylül ayı enflasyonu yüzde 2’lerde kalırsa yüzde 12’lik hedefin tutması ihtimali sürecek. Ancak yüksek enflasyon beklentilerinde bir kırılma olmazsa, yıllık enflasyonda yeniden yükseliş başlayabilecek.  
 
* Üçüncü çeyrek yüzde 5’lik büyüme hedefinin tutması için en kritik dönemi oluşturacak. Büyüme oranı hedefe uygun bir seyir izlerse, üçüncü çeyrek dönemdeki oran yüzde 7 dolayında çıkabilecek. Üçüncü çeyrek büyüme oranı daha düşük olursa hedefin tutması tehlikeye girecek.  
 
YENİYIL HESAPLARI  
 
EKİM
 
 
* Ekim ayı enflasyonu da yüksek çıkacak. Yıllık enflasyondaki yükseliş sürebilecek. Ancak, ekim ayı enflasyonu yüzde 2’lerde kalırsa, yıl sonu hedefinin tutması ihtimali devam edecek.  
 
* 2005 yılına ilişkin bütçe ve program çalışmalarında son nokta konulacak. Anayasal zorunluluk nedeniyle, 2005 yılı bütçe tasarısı en geç 17 Ekim 2004 tarihinde TBMM’ye sunulacak. 2005 yılı hedeflerinin ve 2004 yılı gerçekleşme tahminlerinin yer aldığı “2005 Yılı Programı” ise ekim veya kasım ayında Resmi Gazete’de yayınlanacak.    
 
* Hükümetin hedeflerini nirengi noktası olarak alan özel sektör de 2005 yılı hesaplarını yapmaya başlayacak. Ekonomideki gerçekleşmeler hedeflere yakın gitmeyi sürdürürse, özel sektör 2005 yılı planlarını hükümetin hedefleri doğrultusunda yapacak.  
 
KASIM  
 
* Eylül ve ekim aylarında zirve yapan enflasyon yeniden düşüş eğilimine girecek. Enflasyondaki gidişat yüzde 12’lik yıl sonu hedefine uygun olursa, kasım ayı enflasyonu yüzde 1.5’in altında çıkacak.  
 
* Turizm gelirlerinin azalması döviz arzını kısmaya başlayacak. Yıl sonu pozisyon kapatma telaşının da devreye girmesiyle kurlarda hareketlenme görülebilecek. Ancak Kıbrıs ve Avrupa Birliği (AB) ile ilişkiler konusunda bir sıkıntı yaşanmadığı, IMF ile ilişkiler koparılıp atılmadığı, 2005 yılında popülist politikalara dönüş yapılacağı yönünde bir izlenim yaratılmadığı takdirde kurlarda yaşanacak hareketlenme hafif atlatılabilecek.  
 
ARALIK  
 
*  TBMM’de 2005 yılı bütçe tasarısına ilişkin görüşmeler sonuçlandırılacak. 2005 yılı bütçe yasası, yılın son gününe kadar Resmi Gazete’de yayınlanacak.  
 
* 2004 yılına ilişkin hedeflerin tutup tutmadığı büyük ölçüde belli olacak. 2004 yılı için kriz senaryosu çizenler ya mahçup olacak ya da haklı çıktıkları takdirde tahminleri bundan sonra daha ciddiye alınmaya başlayacak.  
 
* Türk halkı bol sıfırlı banknotlara veda etmeye hazırlanacak. 2005 yılı başında liradan altı sıfır atılınca mal ve hizmetlerin fiyatları ile ücret ve maaşların kaç lira olacağı gündemin bir numaralı konusu haline gelecek.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz