Projeksiyon

KAMYON   ÜRETİCİLERİ İHRACAT AYAKTA TUTUYOR   Kamyon üreticileri, 2001’de yaşanan krizin etkilerini henüz atabilmiş değil. Otomotiv Sanayicileri Derneği (OSD) verilerine göre, geçtiğ...

1.05.2002 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

KAMYON

 

ÜRETİCİLERİ İHRACAT AYAKTA TUTUYOR

 

Kamyon üreticileri, 2001’de yaşanan krizin etkilerini henüz atabilmiş değil. Otomotiv Sanayicileri Derneği (OSD) verilerine göre, geçtiğimiz yıl ticari araç pazarı yüzde 72 oranında daraldı. Bu daralmadan en fazla etkilenen kalem ise büyük kamyon üretimi oldu.

 

BMC Genel Müdür Yardımcısı Turgut Cankılıç bu tabloyu şöyle değerlendiriyor: "2000 yılında Türkiye'de yerli ve ithal ağır ticari araç pazarı (kamyon ve çekici) 22 bin adet seviyelerinde gerçekleşti. Bu pazarın yaklaşık yüzde 18’i, ağılıklı çekici olmak üzere ithal markalardan oluşuyordu. 2001 yılında ise toplam 6 bin 200 adetlik bir ağır ticari araç pazarı oluştu. 2000 yılına göre geçtiğimiz yıl toplam pazarda yaklaşık yüzde 72'lik bir daralma meydana geldi."

 

2002 yılının ilk aylarında da tablo fazla değişmedi. İlk 2 ay sonunda büyük kamyon üretimi yüzde 45 geriledi ve 585 adette kaldı. Küçük kamyonda ise önemli bir değişiklik yaşanmadı. Ancak, ihracatın yıldızı ise yüzde 207’lik artışla büyük kamyon oldu. 2001'in ilk 2 ayında 59 adet olan ihracat, 2002’nin aynı döneminde 181’e ulaştı.

 

Turgut Cankılıç, bu tabloda yakın gelecek için şu tahminleri yapıyor: "2002 yılında toplam ağır ticari araç pazarında yüzde 15 civarında artış bekliyoruz. Banka baz kredi oranlarındaki düşüşlere bağlı olarak araç satışlarında doğru orantılı bir artış olacağı tahmin edilmektedir.

 

Türkiye’deki taşımacılık sektörüne baktığımızda, daha hacimli yük taşımaya yönelik olarak pazarın çekici segmentine doğru kayacağı görülmektedir. İnşaat sektöründeki durgunluğun 2002 yılında da süreceğini tahmin etmekteyiz."

 

TELEVİZYON

 

SEKTÖR, AÇIĞINI İHRACATLA KAPATTI

 

Elektronik Cihazlar İmalatçıları Derneği (ECİD) verilerine göre, 2001 yılında 8 milyon 114 bin adet televizyon üretimi gerçekleştirildi. Bu rakamın 958 bini iç pazara, 7 milyon 150 bini ise dış pazarlara ait. Yine ECİD rakamlarına göre, bu yılın ilk 2 ayında 128 bin adet TV iç pazara, 1 milyon 456 bin TV dış pazara üretildi. Geçen yılın aynı dönemine göre ihracatta yüzde 41 artış, iç pazarda ise yüzde 45 düşüş yaşandı.

 

Üretimin yüzde 92'sinin ihraç edildiğini söyleyen ECİD Başkanı Maral Öztekin, sektörün mevcut durumunu şöyle özetliyor:

 

"Yüksek ihracat oranı, Türk TV üreticilerinin AB'nin hemen yanında, Avrupa'nın TV üretim üssü olmalarını sağlamıştır. Yıllık 1 milyar dolarlık hacme ulaşan TV üreticilerinin daha fazla ihracat yapmaları, tam rekabet kuralları içinde, haksız rekabete karşı korunmalarıyla çok kolay olacaktır."

 

Bosch-Siemens İcra Kurulu Üyesi Ronald Grünberg ise sektörün durumunu şöyle yorumluyor: "Hükümetimiz eski zamanlardan farklı olarak bu krizin etkilerini enflasyon ölçüsüyle örtmemeye çalışıyor. Hatırlarsanız, 1994 krizinden herkes 5-6 ay içinde çıktı. 2001 yılında acil çözümler değil, daha kalıcı çözümler aranıyor. Yavaş da olsa bu krizden daha sağlam çıkacağız."

 

Grünberg, 2002'nin Mart ayına kadar piyasalarda herhangi bir düzelme olmadığını belirtiyor ve şöyle devam ediyor: "2001 yılındaki açığımızı ihracatla kapattık. 2002, yine ihracat yılı. İkinci yarının daha iyi olacağına inanıyoruz ama patlama falan beklemiyoruz. Doğrusu da bu.  Yoksa yine enflasyon hortlayacaktır. İnsanların gelir seviyesi yükselmedikçe piyasa düzelmez. Yavaş yavaş ücretler yükseltmeye başlayacak, bu da piyasaya yansıyacak. 2001 yılında yüzde 30 civarında ihracat artışı yaşadık, bu sene yüzde 20 daha büyümeyi bekliyoruz.

 

FACTORING

 

İKİNCİ YARIDA CANLANMA BEKLENİYOR

 

Geçtiğimiz yıl yaşanan olumsuzluklar çoğu sektörde olduğu gibi, factoringi de olumsuz etkiledi. Factoring Derneği verilerine göre, 2000 yılında 921 milyon dolar yurt dışı olmak üzere toplam 5 milyar 943 milyon dolar ciro gerçekleştiren sektör, bu performansını geçen yıl yakalayamadı. 2001’de toplamda yüzde 39 oranında düşüş, ihracat factoringinde ise yaklaşık yüzde 5 artış yaşandı. Buna göre, 2001 yılı toplam factoring işlemlerinden elde edilen ciro, 3 milyar 600 milyon dolarda kaldı.

 

Bu yılın ilk 3 ayında işlem hacminde önemli bir artış olmadığını tahmin ettiklerini söyleyen Factoring Derneği Genel Sekreteri Erdinç Özselçuklu, "Afganistan ve Irak ile ilgili yurt dışı ve uyum yasaları konusunda yaşanan tartışmalar gibi yurt içi gelişmeler nedeniyle tam bir güven ortamı olmaması sonucu pazarın canlanmasını sağlayabilecek bir seviyeye ulaşamaması ekonomideki durgunluğun ana nedenidir" diyor.

 

Özellikle ihraç factoring hizmetini kullanan firma sayısının artmasını beklediklerini ifade eden Pamuk Factoring Pazarlama Bölüm Yöneticisi Sevilay Arsan ise "Factoring işlemlerinin bir kanuna bağlanmasıyla ilgili yasal düzenlemelerin sağlanması için çaba harcamaktayız. Sonuca ulaşırsak sektörümüzle ilgili birçok belirsizlik ortadan kalkacak ve sektörümüz sağlam adımlarla büyümeye devam edecektir" diyor.

 

Factoring Derneği Genel Sekreteri Erdinç Özselçuklu'nun 2002 beklentileri şöyle: "Ekonomideki canlanmanın, ancak haziran ayından sonra başlayabileceği tahmininin gerçekleşmesi durumunda, factoring pazarı da bu canlanmadan payını alacak. Tahminlerimize göre yüzde 3 dolaylarında bir büyüme sağlayabilecektir. Bu büyüme ise factoring işlem hacmini 2002'nin sonunda 5 milyar dolar seviyelerine yükseltebilecektir."

 

DENİZ TAŞIMACILIĞI

 

TONAJ KAYBINI İHRACAT FRENLİYOR

 

Deniz Ticaret Odası verilerine göre, Türkiye’de 2000 yılında 118 milyon DWT (deadweightton) denizyolu taşımacılığı yapılırken, geçtiğimiz yıl bu rakam 113 DWT'da kaldı. Deniz taşımacılığında ihracat rakamları 8 milyon DWT artışla 40 milyona çıkarken, ithalat 13 milyon düşüşle 72 milyon DWT'na geriledi. Bu yılın ilk 3 ayında deniz ticaretinin yüzde 2,2'lik bir artışla 9 milyon 150 bin tona ulaştığını belirten Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Baş Danışmanı Mehmet Hatip şöyle konuşuyor:

 

"Türkiye'nin deniz ticaret filosu 9 milyon DWT kapasitesi ile dünya filosunun ancak yüzde 1,2'sini oluşturmaktadır. Dünya sıralamasında ise sektörün bütün ikazlarına rağmen alınmayan tedbirler nedeniyle 20'inci sıraya düşmüştür. Bu filoyla 300 milyar dolarlık dünya deniz ticareti taşımacılığından ancak yüzde 1 pay alınabilmektedir".

 

Deniz Ticaret Odası'nın verilerine göre, Türkiye'de ithalat ve ihracatın yüzde 95'den fazlası deniz yoluyla gerçekleştiriliyor. Türk ticaret filosu ise toplam pastadan ancak yüzde 30 pay alabiliyor.

 

Türk filosunun 1998 yılından itibaren sürekli kan kaybettiğini belirten Mehmet Hatip, yaş ortalaması 20'nin üzerinde olan deniz ticaret filosunun süratle yenilenmesi gerektiğini vurguluyor.

 

"Türk Deniz Ticaret Filosu'nu geliştirmek için sektörümüz devletten kaynak talep etmemektedir" diyen Hatip, sadece bir otomatik finansman modeli olan kamu yüklerinin taşınmasında uzun vadeli kontrat imkanı tanınmasını istediklerini ifade ediyor ve şunları söylüyor:

 

"Türkiye'nin ekonomik yapılanması ne yazık ki bir borçlanma kısır döngüsü içine girmiştir. Ülkemizin süratle gerçek kaynak ihtiyacı vardır. Kaynak temini için başvuracağımız en önemli enstrümanlar turizm ve denizciliktir".

 

ÇİMENTO

 

TALEP DARALMASI YAŞANIYOR

 

Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği (TÇMB) verilerine göre, geçtiğimiz yıl çimento sektörü, 25 milyon ton iç satış, 5 milyon ton ihracat ve 29 milyon 900 bin ton üretim gerçekleştirdi. Bir önceki yıla göre 2001'de üretim ve iç satış düşerken, ihracat miktarı yaklaşık yüzde 40 artış kaydetti.

 

TÇMB Yönetim Kurulu Başkanı Adnan İğnebekçili, 2001 yılını çimento sektörü açısından şöyle değerlendirdi: "2001 yılı, çimento sanayi için tarihinin en önemli talep daralmasının yaşandığı yıl olmuştur. İç talepteki daralmanın menfi etkilerini bir nebze de olsa hafifletmek üzere ihracata daha fazla ağırlık veren sektör, ihracatını bir yıl içersinde yüzde 40 mertebesinde arttırarak bir rekora imza attı. Böylece, toplam 8 milyon 600 bin ton çimento ve klinker ihracatı ile Avrupa'nın en büyük ihracatçı ülkesi konumuna geldi."


Bu yılın ilk 3 ayında, talepteki daralmanın devam ettiğini belirten İğnebekçili, "Her ne kadar, yoğun kış şartlarının bu talep düşüşünde etkisi olsa da, ekonomik durgunluğun yoğun biçimde devam ettiği ve piyasalarda canlanmanın henüz başlamadığı yorumunu yapmak daha doğru olacaktır. İhracat ise tüm menfi şartlara rağmen, tek çare olarak imkanı olan tüm fabrikalara, öncelikle başvurulan bir satış şekli olmaya devam etmektedir" diyor.


Talebin kısa sürede toparlanmasını beklemediklerini belirten Adnan İğnebekçili'nin beklentileri şöyle: "En iyi ihtimalle, talebin toparlanması 2-3 senelik bir süreyi kapsamaktadır. Dolayısıyla, ihracatın devamında zaruret vardır. Ayrıca, fazla kapasite probleminin kronik sorun olarak tüm sektörü tehdit eder hale gelmesi nedeniyle, piyasa şartları paralelinde üretim kısıtlaması ve kapasite kullanımının düşürülmesinin gereği vardır.

 

BİTKİSEL YAĞ

 

YENİ HASAT İÇİN İYİ BİR EKİM BEKLENİYOR

 

Türkiye’deki bitkisel yağ üretimi, Trakya Birlik verilerine göre 2000-2001 döneminde 613 bin 600 ton olarak gerçekleşti. 2001-2002 döneminde ise bu rakam 458 bin tona düştü. Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği (BYSD) verilerine göre Türkiye her yıl ortalama 1 milyon ton tohum ve 650 bin ton bitkisel yağ ithalatı gerçekleşiyor. BYSD Başkanı Faruk Sarı, ortaya çıkan bu tabloyu şöyle değerlendiriyor:

 

"Türkiye'de bitkisel yağ hemen hemen yüzde 100 dışa bağımlı bir sektör. Yağın yaklaşık 3'te biri Türkiye'de üretiliyor, gerisi yurt dışından ithal ediliyor. Dolayısıyla, dünya fiyatları arttığında bire bir tepki veriyor. Geçtiğimiz yıl uygulanan devalüasyon bizim sektöre yaramadı ve ihracat 30-40 bin ton gibi çok düşük rakamlarda kaldı."

 

Geçtiğimiz hasat dönemine kuraklık sebebiyle erken başlandığını, bu yüzden rekoltenin düşük kaldığını belirten Trakya Birlik Genel Müdürü Cemalettin Uslu, "Eylül ve Ekim 2001'de Rusya ve Ukrayna'da hasatın başlamasıyla, rekolte miktarının beklenenden çok düşük olacağının anlaşılması üzerine, iç ve dış piyasalarda ayçiçek tohumu ve ham ayçiçek yağı fiyatları yükselmeye başlamıştır" diyor.

 

Fiyatların daha fazla artmasını önlemek için işlem gören ayçiçek yağı fiyatları emsal alınarak Birlik tarafından fiyat belirlendiğini söyleyen Uslu, böylelikle fiyat artışlarının durdurulduğunu, fakat bu açıklamadan sonra hiç ham ayçiçek yağı satılmadığını belirtiyor.

 

Fiyat artışları karşısında hükümet tarafından ayçiçeği ithalatında uygulanan yüzde 27,9 oranındaki gümrük vergisi yüzde sıfıra ham ayçiçek yağındaki gümrük vergisi ise yüzde 37.2'den yüzde 12'ye indirildi. Şu an 30 fabrikanın çalışmadığını belirten Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği Başkanı Faruk Sarı'nın beklentileri şöyle: "Bu gümrük oranlarının ayçiçekte yüzde sıfır, ham ayçiçek yağında ise yüzde 25 olacağına inanıyoruz. Böylelikle Türk üreticisi ithal baskısından kurtulmuş olacak ve üretim artacaktır. Bu yıl 2001'deki fiyatlar nedeniyle iyi bir ekim olacağını düşünüyoruz."

 

 

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz