İLAÇ DÜZENLEMELER SÜRÜYOR İlaç sektörü geçen yılı oldukça hareketli geçirdi. Pek çok yeni düzenleme getirildi. Bu yıl da sektörü etkileyecek gelişmeler sürüyor. Geçen yılın en önemli düzenlemeler...
İLAÇ
DÜZENLEMELER SÜRÜYOR
İlaç sektörü geçen yılı oldukça hareketli geçirdi. Pek çok yeni düzenleme getirildi. Bu yıl da sektörü etkileyecek gelişmeler sürüyor. Geçen yılın en önemli düzenlemelerinden biri sektörün kurumsallaşmasını sağlayan yasa tasarılarıydı. Şubat ayında dolar kurunun güncellenmesi, KDV oranlarında indirim yapılması ve AB’ye uyum çerçevesinde yeni bir yönetmelik çıkarılması yılın önemli gelişmeleri oldu. Bu yeni yönetmelikle Türkiye’deki ilaç fiyatları, Avrupa’da belirlenen 5 ülkedeki ilaç fiyatları arasındaki en ucuz fiyatlar baz alınarak belirlenmeye başladı.
Hükümet ve sektör temsilcileri arasında aylar süren görüşmelerin ardından ilaç fiyatlarında yüzde 14,5 indirim ve SSK’lıya serbest eczanelerden ilaç alma hakkı sağlandı. Bu bağlamda 2005 yılı içinde geri ödeme sistemlerinde değişiklik yapılmayacağı taahhüdü verilmesi, sektörü rahatlattı.
Bu yıl da önemli gelişmeyle başladı. Yılın başında veri koruma uygulamasını içeren yönetmelik yürürlüğe girdi. Bunun haricinde ayakta tedavi alan SSK hastalarının serbest eczanelerden ilaç alabilmelerini öngören yeni bir uygulama başlatıldı. Bu yıl pazardaki rakamları etkileyecek en önemli gelişme ise SSK satışlarının da raporlanmaya başlaması. Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği Genel Sekreteri Engin Güner, şu değerlendirmeleri yapıyor:
“Daha önce yalnızca ecza depolarından eczanelere yapılan satışlar raporlanıyordu. Oysa firmalar doğrudan SSK hastanelerine satış yapabiliyorlar ve SSK’ya yapılan bu satışlar raporlara yansımıyordu. Şimdi yansıyacak olması, ilk etapta ilaç satışlarının arttığına dair bir izlenim verebilir. Diğer etkisini hissedeceğimiz önemli gelişme de Yeşil Kart sahiplerinin ayakta tedavi hizmetlerine kavuşmuş olması. Bu uygulama ile daha fazla hastanın tedavi edilmesi söz konusu olacak.”
SSK satışlarının raporlanması satışlarda suni bir artış gösterecek olsa da hastanelerde yapılan tedaviyi kolaylaştırıcı yeni düzenlemelerin ilaç pazarına da artış olarak yansıması bekleniyor.
İPLİK
İHRACATTA ARTIŞ BEKLENİYOR
İplikçiler ihracatta başarılı bir yıl geçirdi. Pamuk ipliği ihracatı 2004’de değer bazında, yüzde 22, miktar olarak ise yüzde 13 arttı. İhracat 290 milyon dolar düzeyinde gerçekleşti. Genel iplik ihracatındaki artış; değerde yüzde 32, miktarda yüzde 20 oldu. Böylece 1 milyar 44 milyon dolarlık ihracat ile ilk kez 1 milyar dolar sınırı aşıldı. Buna karşılık da 1,4 milyar dolar ithalat gerçekleşti. İlk 3 aylık ihracatta da artış devam etti. Miktar olarak yüzde 24, değer olarak yüzde 5 artış var.
İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri Birliği (İTKİB) Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Öksüz, ihracatta artış beklentilerinin devam ettiğini belirtiyor. Fakat aynı şekilde artan ithalatı tedirgin edici buluyor. Girdi maliyetlerinin, başta enerji ve işçilik olmak üzere, özellikle hızla değer kazanan TL karşısında aşırı artması olumsuzluk yaratıyor.
Tekstil endüstrisinin en önemli hammadde tedarikçisi ve ihracatçılarından olan sentetik iplik ve elyaf üretiminde de geçen yıl artış kaydedildi. Ancak, sorunlar da var. Suni ve Sentetik İplik Üreticileri Birliği (SUSEB) Genel Sekreteri Eray Sanver, dampingli ithalatın önemli bir sorun olduğunun altını çiziyor. Bunun kontrol altına alınmasını beklediklerini söylüyor.
2003 yılındaki 960 bin ton olan sentetik (polipropilen, akrilik, polyester, polyamid) üretimi, geçen yıl 1 milyon 50 bin tona yükseldi. Gelecek yıl polyesterde yüzde 5civarında üretim artışı bekleniyor. Gerek ihracatta gerek iç piyasa satışlarında da aşağı yukarı yüzde 10-12 oranında artış olacağı düşünülüyor. İç tüketimde ise artış beklenen yüzde 6,5-7 oranında artış. Polyamidde ise yüzde 4-7 oranında değişen bir artış söz konusu olması bekleniyor. Polipropilende beklenen büyüme de ortalama yüzde 3-7 oranında.
ÇİMENTO
BÜYÜME DEVAM EDİYOR
Sektör 2002 yılında başlayan yükselişini 2004 yılında da sürdürmeye devam etti. Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği (TÇMB) verilerine göre, 2003 yılında 35,1 milyon ton olan çimento üretimi, 2004 yılında yaklaşık yüzde 10 artarak 38,8 milyon ton olarak gerçekleşti. İç piyasadaki çimento satışlarında yaşanan yaklaşık yüzde 9 oranındaki artışla birlikte 2003 yılında 28,1 milyon ton olan iç satışlar, geçen yıl 30,7 milyon tona yükseldi. Bu artışa rağmen, iç tüketim rakamları hala tepe noktası olan 1998 yılı rakamlarının yüzde 10 gerisinde. Ülke ekonomisindeki dengeli büyüme ve enflasyonla mücadele programının kesintisiz uygulanması durumunda, 1998 yılı iç tüketim rakamlarına en erken 2007 yılında ulaşılabilecek. Diğer taraftan, 2003 yılında 7,4 milyon ton olarak gerçekleşen çimento ihracatı, 2004 yılında yüzde 11 artarak 8,2 milyon tona ulaştı.
İhracattaki en önemli pazar Irak oldu. Gerek ambargo zamanında yapı sektörünün küçülmesi nedeniyle, gerekse savaş sonrası yeniden inşa döneminin başlaması sonucunda bu ülkenin büyük miktarlarda çimento ihtiyacı ortaya çıktı. Geçen yıl ülkeye yaklaşık 2 milyon ton ihracat yapıldı. Bu miktar çimento ihracatının yüzde 25’ine denk.
Pazardaki gelişmeler birkaç faktöre bağlı. Üretimdeki artış, yurt içi tüketim artışının yanı sıra ihracattaki yüksek performansın sürdürülebilirliğiyle bağlantılı. İhracatta düşük kur nedeniyle yaşanan sıkıntıların yanı sıra, ihracat pazarlarındaki büyümenin 2005 yılında da devamı büyük öneme sahip. Ayrıca, geçen yıl 2 milyon ton çimento ihracatı yapılan Irak pazarının geleceği, doğrudan doğruya bu ülkedeki siyasi istikrara bağlı.
Ekonomideki iyiye gidişin 2005 yılında da devam etmesi halinde, iç piyasadaki çimento satışlarında yüzde 5, üretimde ise yüzde 7-8 oranlarında artış bekleniyor.
OLUKLU MUKAVVA YIL İYİ BAŞLAMADI
Oluklu mukavva diğer sektörlerden doğrudan etkiliyor. Ekonomideki ve sanayideki olumlu gelişmeler sektöre hemen yansıyor. Hemen her sektörde kullanılan bir ambalaj olması, bu bağlantının nedeni. 2004 yılını büyümeyle kapatan oluklu mukavvacılar, içinde bulunduğumuz yıla da pek iyi başlamadı. Geçen yıl ton bazında yüzde 14,5, metrekarede ise yüzde 13,9 büyüyen sektör, 950 bin 984 tonluk üretim/tüketim rakamına ulaştı. İhracat da toplam içindeki yüzde 2,5’luk payını önceki yıla göre koruyarak 23 bin olarak gerçekleşti.
Oluklu Mukavva Sanayicileri Derneği (OMUD) Genel Sekreteri Hakkı Yücesoy, bu yılla ilgili şu değerlendirmeleri yapıyor:
“2005 yılı 2004 yılına göre iyi başlamadı. 2004 yılı birinci çeyrekte 2003’ün birinci çeyreğine göre yüzde 16,1’lik bir büyüme gözlemlenirken, 2005 yılı birinci çeyreğinde bu büyümenin yüzde 5’in altında kalacağını tahmin ediyorum. Ekonominin genel durumu sektörü doğrudan etkiliyor. Çünkü oluklu mukavva tüm sektörlerde kullanılan bir ambalaj.”
2004 yılındaki olumlu hava, çoğunluğu mevcut üretici firmaların ek yatırım kararlarına neden oldu. Dolayısıyla, üretim kapasiteleri arttı. Kısa dönemde sektördeki büyüme düşerse, üreticiler arasında rekabetin artabileceği düşünülüyor. Ancak, AB süreci umut veriyor. Uzun dönemde AB süreciyle beraber oluklu mukavva kutuya talebin artarak devam edeceği tahmin ediliyor.
Bu yıl için oluklu mukavva kutu üretim ve tüketim rakamının bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 8 civarında büyümesi bekleniyor. Buna göre rakamın 1 milyon 40 bin ton olacağı tahmin ediliyor.
TELEVİZYON
İÇ PAZARDA VERGİ SIKINTISI
Türkiye, elektronik ve beyaz eşya üretimi konusunda Avrupa'nın üretim üssü haline geldi. Sektörün uluslararası pazarlardaki başarısı ve üretim gücü her geçen yıl daha da artıyor. Özellikle televizyonda Avrupa’da ciddi pazar paylarına ulaşıldı. Türkiye'de geçen yıl 20 milyon adedin üzerinde TV üretimi gerçekleştirildi. Bu üretimin 17,8 milyon adedi ihraç edildi. Ancak iç pazarda sıkıntılar var.
Vestel Dayanıklı Tüketim Malları Pazarlama AŞ Elektronik Pazarlama Müdürü Gül Yücel’in değerlendirmeleri şöyle:
“Üretimin önemli bir bölümü ihraç edildi. İhracatın 9.6 milyon adetlik kısmını da Vestel yaptı. Bunlar dünya genelinde çok önemli rakamlar. Türkiye, bu alanda büyük bir üretici ve ihracatçı haline gelirken iç pazardaki gelişmeler konusunda da çok dikkatli olmalıyız. İç pazar TV talebi de son yıllarda giderek arttı. Ancak, ürün üzerinde çok yüksek bir vergi yükü de oluştu. Vergi yükünün bu kadar yüksek olması, pazarda kayıt dışı ürünlere talebi artırıyor.” Bugün yerli TV üreticileri özellikle 37 ekran TV ürün grubunda, kayıt dışı ürünlerle arasındaki yüzde 18 KDV, yüzde 6,7 ÖTV ve yüzde 16 bandrolden oluşan yüzde 40’lık vergi maliyeti farkı nedeniyle rekabette zorluk çekiyor. Diğer ürün gruplarında üreticiler, yüksek üretim hacimleri, kampanyaları, servis ve hizmet farklılıkları nedeniyle kayıt dışı ürünlere pazar vermiyor. Ancak artan bandrolün yanı sıra ÖTV de artırıldığında, daha yüksek fiyatlı ürün gruplarında da kayıt dışı ürünlerle rekabet zorlaşacak.
Yücel, “Gerek tüketicinin, gerek devletin gerekse Türkiye için büyük ihracatlar gerçekleştiren yerli üreticilerimizin kayıplarının önlenmesi için bu konuda önlem alınmalı” diye konuşuyor.
KARGO-KURYE
YENİ YASA TEDİRGİN EDİYOR
Geçen yılı oldukça başarılı bir şekilde geçiren kargo-kurye sektörü, yüzde 20 büyüdü. 2004 yılında sektörü tedirgin eden konu yeni karayolu taşımacılık kanunu ve beraberinde gelen belirsizlikler oldu. Bu konunun 2005 yılında da tartışmasının devam edeceği görülüyor. Kanun, sektörde genel bir düzenlemeyi hedeflerken eksik yönleri ve yüksek belge bedelleri ile sektörün tepkisini de çekti. Bunun yanında özellikle doların değer kaybı ihracatçıları endişelendirdi. Fakat kısa sürede birçok anlaşmanın Euro’ya bağlanması ve çevrilmesiyle bu sorun aşılarak özellikle yurtdışına gönderi yapan sektör temsilcilerine gönderi artışı olarak pozitif yansıdı.
TNT Ekspres Türkiye Genel Müdürü Turgut Yıldız, 2004 yılının özellikle son aylarında görülen gelişme trendinin 2005 yılının başında da devam ettiğini belirtiyor. Buna en büyük etken de 17 Aralık görüşmelerinin olumlu havası. Türkiye’ye doğrudan yatırım yapmak için bekleyen firmalar 17 Aralık sonrasında çalışmalarını ve araştırmalarını artırdı.
Yıldız, “Bunun en bariz örneği TNT’nin yurtdışındaki satış departmanlarından bize gelen ve yeni yatırım yapacak olan firmaların kargo-kurye ihtiyaçlarına yardımcı olmamız için yapılan çağrıların artışı. Daha önce ayda 3 veya 4 adet olan bu bildirimler Ocak 2005’ten itibaren aylık 10-15 sayısına ulaştı” diye konuşuyor.
Bu olumlu havanın devam etmesi ve AB uyum sürecinde sorun olmadığı sürece önümüzdeki dönemde de sektörde gelişmenin devam edeceği düşünülüyor. Ayrıca karayolu kanunundaki eksik ve aksak yönlerin giderilmesi önemli bir beklenti. Yıldız, bu yılki olumlu gelişmenin 2004 yılından daha büyük olacağı tahminini yapıyor. Yıllık taşınan toplam konşimento sayısının 2005 yılı için Türkiye genelinde 35 milyon adet olması bekleniyor.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?