SERAMİKİÇ SATIŞLARDA YÜZDE 17 ARTIŞDevlet İstatistik Enstitüsü’nün (DİE) verilerine göre, 2005’te en çok büyüyen sektör yüzde 22,2 oranıyla inşaat oldu. 2004 yılında da “en hızlı büyüyen” unvanını ...
SERAMİK
İÇ SATIŞLARDA YÜZDE 17 ARTIŞ
Devlet İstatistik Enstitüsü’nün (DİE) verilerine göre, 2005’te en çok büyüyen sektör yüzde 22,2 oranıyla inşaat oldu. 2004 yılında da “en hızlı büyüyen” unvanını alan sektör, yüzde 16,5 gelişme kaydetti.
2005 yılının ikinci çeyreğinden itibaren büyümesini katlayan inşaat sektörü, 2006’ya da hızlı girdi. 2005’in ilk 6 ayında yüzde 19,5 oranında büyüme kaydetti. Bu büyüme, inşaatın yanı sıra yan sanayi ile birlikte yaklaşık 4 bin kalemde üretim yapan 380 sektörü de hareketlendirdi. 2005’te yapı ruhsatı verilen bina sayısı Ocak-Haziran döneminde yüzde 39 arttı. Konut talebinin yüksek olmasına rağmen arzın yetersiz olması sektördeki büyümeyi tetikledi.
İnşaat sektöründe yaşanan bu canlanma seramik sağlık gereci sektörünü de olumlu yönde etkiledi. 2005 yılının ilk 6 ayında sektörün üretimi, bir önceki yıla göre yüzde 28,3 oranında artarak 5 milyon 705 bin adet olarak gerçekleşti. Yurtiçi pazar satışları ise önceki yıla göre yüzde 33,2 oranında artış kaydetti.
Seramik kaplama malzemelerinde de üretim ve yurtiçi satışlar arttı. İhracat ise yüzde 7 oranında azaldı. 2005’in Ocak-Haziran döneminde üretim, önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 6 artışla 96 milyon metrekarenin üzerine çıktı. İç satışlardaki büyüme oranı ise yüzde 17 oldu. İç satışlar 47 milyon metrekareden 55 milyon metrekareye çıktı.
Gayrimenkul sektöründeki hareketlilik, mortgage’ın devreye girmesi ve bina yapımının hız kazanması seramik sektöründe büyümenin katlanacağı beklentisi yaratıyor. Yılın ilk yarısında sektörün geçen yılın rakamlarının üzerine çıkacağı yapılan tahminler arasında.
DERİ
DERİCİLER TANITIM ATAĞINA GEÇTİ
Sektör 2005 yılına, başta Çin olmak üzere Uzakdoğu ülkelerinden yapılan ithalatın yarattığı haksız rekabet nedeniyle sıkıntılı bir başlangıç yaptı.
Türkiye Deri Sanayicileri Derneği Genel Sekreteri Onur Görgün, “İthalattan kaynaklanan haksız rekabetin yanı sıra bir de ülke içerisinde suni derilerin doğal deri gibi lanse edilip tüketicinin aldatılarak satışının yapılması da yerli üreticilerimizi zor durumda bırakan bir diğer etken oldu” diyor.
Öte yandan sektör için önemli olan BDT ülkeleri pazarında da ucuz Çin mallarının rağbet görmesi, ihraç pazarlarında da daralmaya neden oldu. Haksız rekabete, aşırı değerli YTL, yüksek işçilik, vergi oranları, girdi maliyetleri gibi olumsuzluklar da eklenince sektör rekabet gücünü yitirdi.
2003 yılında kayıtlı deri ürünleri ihracatı 1 milyar doları biraz aştı. 2004 yılında ihracat rakamı 1 milyon 400 bin doları buldu. 2005 yılının 10 aylık dönemindeyse ihracat tutarı 810 milyon doları buldu.
Görgün, “Dünya deri ürünleri ihracatı 106 milyar dolar, ithalatı ise 119 milyar dolar düzeyinde. Dünya deri ihracatı içinde ülkemizin payına bakıldığı zaman beklenenin oldukça uzağında olduğu görülüyor. Dünya ticaretinden yüzde 1 pay alıyoruz” diyor.
Yılın 10 aylık verileri 2005’in 1 milyar dolar düzeyinde ihracatla kapatılacağını gösteriyor. Ancak sektörün gelecek hedefleri büyük. Yıl içinde başlayan “Deri Tanıtım Kampanyası” sayesinde iç satış ve ihracat rakamlarının artacağı öngörülüyor. Ayrıca komşu ülkelerin ötesine geçip ihraç pazarlarını ABD, Japonya gibi ülkelere yayma kararı alan sektör, ilk hedef olarak gözünü 5 milyar dolar ihracat rakamına dikti.
HAZIR ÇORBA
HAZIR ÇORBADA TÜKETİM ARTIYOR
Hazır yemek trendinin ivme kazanması hazır çorba tüketimine de yansıyor. Çorba tüketimi oldukça fazla olan Türk toplumu hazır ürün tüketimini de artırıyor. Türkiye’de ev yapımı ve hazır olmak üzere toplam çorba tüketimi 1,5 milyar litre. Bunun yüzde 20’sini hazır ürünler oluşturuyor. Unilever Knorr Ürün Müdürü Behiye E. Arsan, şu açıklamaları yapıyor:
“Her 10 evin 4’ünde her gün, 10 evin 9’unda en az haftada bir kez çorba içiliyor. Toplam çorba pazarının içinde hazırların payı da giderek artırıyor. Bugün Türkiye’de içilen çorbanın yüzde 15’in üzerindeki kısmı hazırlar oluşturuyor.
2004 yılında oldukça yüksek bir ivme ile büyümeye devam eden hazır çorbalar, yıllık büyümesini bir önceki seneye göre değer bazında yüzde 14 olarak tamamladı. 2004 yılında pazarın değeri yaklaşık 50 milyon dolara ulaştı. Bu büyümenin arkasında, Unilever’in Knorr markasının pazar lideri olarak vermiş olduğu desteğin önemi büyük. Uzun seneler çok fazla bir yenilik getirilmemiş olan hazır çorba pazarına farklı ihtiyaçlara cevap veren Saray Çorbaları, Yöresel Çorbalar ve Çocuk Çorbaları gibi yenilikleri taşıyarak büyümenin itici gücü olmayı başardık.”
Sektör 2005 yılına yavaş başladı. Ekim-kasım aylarında ise tekrar büyüme trendine girildi. 11 ayın sonunda hazır çorba pazarı hacim olarak yüzde 5 büyüme gösterdi. Büyümede en önemli etkiyi ise yeni ürünler ve eski ürünler için yapılan relansmanlar yaptı.
2005 yılı sonu için yapılan tahminler pazarın hacim bazında yüzde 5 büyüyeceği yönünde. Arsan, “2006 yılında ise pazar büyümesinin geçmiş senelere paralel olarak gerçekleşmesini bekliyoruz. Knorr olarak, hazır çorba pazarındaki açık ara lider konumumuzu sürdüreceğiz” diyor.
LEASING
YILSONU HACMİ 4 MİLYAR DOLAR
Leasing sektörünün 2005 yılı 9 aylık verileri artış gösteriyor. Sektörde 2004 yılının aynı dönemdeki işlem hacmine göre dolar bazında yüzde 42 artış gerçekleşti. Ocak-Eylül döneminde toplam 2,9 milyar dolar tutarında leasing sözleşmesi imzalandı. Finansal Kiralama Derneği (Fider) verilerine göre, 2004 yılını 3 milyar dolara yakın bir işlem hacmiyle kapayan sektör bir önceki yıla göre dolar bazında yüzde 35 büyüme kaydetmişti. 2005 yılı ilk çeyrekten itibaren leasing işlemlerinde artışın devam ettiği görüldü.
Leasing işlemlerinin mal gruplarına göre dağılımına bakıldığında da, sektörün yüzde 74 oranıyla en çok makine ve teçhizat yatırımlarını finanse ettiği görülüyor. Bu grubun içerisinde üretim ekipmanları, tekstil makineleri, baskı ve ambalaj tesisleri, iş makineleri gibi ekipmanlar yer alıyor. Bu gruba 9 aylık dönemde 2,2 milyar dolar tutarında finansman yapıldı.
Bu dönemde kara, hava, deniz ulaşım araçlarının payı yüzde 13 olarak gerçekleşirken finansman tutarı 376 milyon dolar olarak kaydedildi. Bilgisayar ve büro ekipmanlarının payı yüzde 6, yapılan finansman tutarı ise 180 milyon dolar oldu. Gayrimenkul finansmanı ise 189 milyon dolar olarak kayıtlara geçti.
Kiracıların faaliyet gösterdiği sektörler açısından bakıldığında ise 2005 yılı 9 aylık dönemde finanse edilen projelerin yüzde 46’sı imalat sanayiinde faaliyet gösteren kuruluşlara, yüzde 45’i ise hizmet sektöründe faaliyet gösteren kuruluşlara yapıldı. İmalat sanayiinin içinde en yüksek paylar tekstil, gıda, kâğıt ürünleri sanayi ile metal sanayiine ait. Hizmet sektöründe en önde inşaat, taşımacılık ve sağlık sektörü geliyor.
Ayrıca 9 ayda leasing yoluyla yapılan yatırımların içinde tarım sektörünün payının arttığı görülüyor. Geçmiş yıllarda tarım sektörüne sağlanan finansmanın payı yüzde 1-1,5 arasındayken, 2005’in 9 ayında yüzde 7’ye ulaşarak, tarıma sağlanan kaynak 210 milyon dolara yükseldi. Sektör yıl sonunda işlem hacmini artıracak. Beklenen rakam 4 milyar dolar seviyesinde.
BEYAZ ET
SEKTÖRÜ KUŞ GRİBİ VURDU
Son 2 yıldır sürekli krizlerle boğuşan beyaz et sektörüne bu yıl da kuş gribi darbesi geldi. Sektör 2005 yılına maliyetlerin altında yaptığı satışlar nedeniyle zararla girdi. 2005 yılına girerken 25 bin ton civarında olan stoklar, 2005 yılının ilk çeyreğinde 35 bin tona çıktı. Nisan ayında toparlanmaya başlayan fiyatlar mayıs ayında tekrar duraklama ve gerileme eğilimine girdi. Yılın ilk yarısında fiyatlar 3,5 ay süreyle maliyetlerin altında kaldı. Yılın ikinci yarısında ilk 3 ay kârlı bir dönem yaşandı. İşte bu sırada kuş gribi devreye girdi.
Beyaz Et Sanayicileri ve Damızlıkçılar Birliği (Besd-Bir) Yönetim Kurulu Başkanı M. Kemal Akman, “Ekim ayının başında kuş gribi sonucu yaşanan panik nedeniyle tüketim ilk haftada yüzde 10 seviyesine kadar geriledi. Kanatlı eti fiyatlarında da yüzde 50 düşüş yaşandı. 2005 yılına damgasını vuran kuş gribi olayı ilk görüldüğü noktada 21 günlük karantina süresinde tamamen yok edilmiş olmasına rağmen, ne kanatlı eti tüketimi, ne de satış fiyatları normal seviyesine çıkmadı” diyor.
Ekim ayı başından beri maliyetlerin altına düşen fiyatlar hala kârlı hale gelmedi. Tüketim normal dönemin ancak yüzde 50-60’ına kadar yükselebildi. Yılsonuna kadar bu durumun devam etmesi bekleniyor.
Kuş gribi ihracatı da vurdu. 2004 yılında kanatlı eti ve sakatatı ihracatı 29,2 bin ton olan sektör, 2005 yılının 10 ayında bu rakamı 44,2 bin tona yükseltti. Ancak hastalık nedeniyle ihracat tamamen durdu.
Haziran ayında yapılan üretim hesaplamalarında, üretimin bir önceki yıla göre yüzde 1,5 artışla 1 milyon 61 ton olmasını bekleyen sektör, şimdi yılsonu için geçen yılın altına inileceğini düşünüyor. 2006 yılının ilk 3 ayının 2005 yılının ilk yarısıyla benzer olacağı tahmin ediliyor.
DEMİR-ÇELİK
İHRACAT AZALMASI İÇ PİYASAYA YÖNELTTİ
Demir çelik sektörü 2005 yılına, Çin’den kaynaklanan talep artışları ve daha sonra Çin Hükümeti’nin ekonomiyi soğutma tedbirleri üzerine talepte gözlenen düşüş sebebiyle, girdi ve nihai ürün fiyatlarında büyük dalgalanmaların yaşandığı bir ortamda girdi. Tüm dalgalanmalara rağmen, 2004 yılında dünya çelik üretimi yüzde 9 civarında artarak, 1 milyar ton, Türkiye ham çelik üretimi ise yüzde 12 oranında artarak 20,5 milyon ton olarak gerçekleşti.
Demir Çelik Üreticileri Derneği Genel Sekreteri Dr. Veysel Yayan, “Sektördeki dalgalanmalar ve maliyet artışlarının baskısından en az seviyede etkilenmek isteyen çelik üreticilerinin, birleşmeler, devralmalar veya özelleştirme kapsamındaki satın almalar yoluyla, uluslararası düzeyde güçlerini birleştirme eğilimleri, 2005 yılında da devam etti. Son olarak LNM, Ispat ve ISG şirketlerinin birleşmesi sonrasında ortaya çıkan, 70 milyon ton üretim kapasiteli Mittal Steel, tek başına dünya çelik üretiminde yüzde 7 paya sahip oldu” diyor.
2005 yılının 10 aylık döneminde, yüzde 1,5 oranında artışla, 17,4 milyon tonluk ham çelik üretildi. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 10 aylık dönemdeki demir çelik ürün ihracatı, miktar bazında yüzde 14,8 oranında azalışla 8,6 milyon ton, değer bazında ise yüzde 11,1 oranında azalışla 3,8 milyar dolar olarak gerçekleşti. Sektör ihracatta yaşanan gerilemeyi dengeleyebilmek için iç piyasaya yöneldi. Tüm olumsuz şartlara rağmen üretimini yüzde 1,5 civarında artırarak dünya çelik üretiminde 11’inci sıraya yükseldi.
Sektörde 2005 yılında yurtiçi talepte gözlenen canlanmanın 2006 yılında da devam edeceği ve üretim artışının süreceği tahmin ediliyor. 2006 yılında ham çelik üretiminin, ekonomik büyümeye paralel olarak, yüzde 7 civarında artışla, 22,5 milyon ton seviyesine ulaşacağı öngörülüyor.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?