Toplantı Özeti: "Türkiye'nin dış talebinin kademeli olarak toparlanacağı öngörüsü korunmakla birlikte, bu durumun ocak ayındaki tahminlere kıyasla daha gecikmeli olacağı değerlendirilmektedir."
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu'nun (PPK) 6 Mart toplantısına ilişkin özet yayımlandı.
Küresel ticarette korumacı eğilimlerin artması ve ticaret politikalarına ilişkin belirsizliklerin, son dönemde küresel büyüme görünümünü olumsuz etkilediği belirtilen özette, "Türkiye’nin dış ticaret ortaklarının ihracat paylarıyla ağırlıklandırılan küresel büyüme endeksinin 2025 yılında yüzde 2,1; 2026 yılında ise yüzde 2,4 oranında artacağı tahmin edilmektedir." denildi.
Özette şu ifadelere yer verildi:
"Türkiye’nin dış talebinin kademeli olarak toparlanacağı öngörüsü korunmakla birlikte, bu durumun ocak ayındaki tahminlere kıyasla daha gecikmeli olacağı değerlendirilmektedir. Hizmet sektöründe olumlu seyir devam ederken imalat sanayindeki zayıf görünüm korunmuştur. "
ABD ekonomisinin büyüme eğiliminin diğer gelişmiş ülkelerden olumlu ayrışmaya devam ettiği ifade edilen özette, "Küresel talep görünümü, korumacı eğilimlerdeki artış, arz yönlü faktörler ve jeopolitik riskler emtia fiyatlarının dalgalı bir seyir izlemesine neden olmaktadır. Küresel ekonomi ve ticaret politikalarına ilişkin artan belirsizlikler ile jeopolitik gelişmeler küresel iktisadi faaliyetin seyri açısından öne çıkan risk faktörleri olarak görülmektedir." değerlendirmesinde bulunuldu.
Özette, küresel enflasyonun son dönemde yatay bir seyir izlediği kaydedilerek, hizmet enflasyonundaki katılık devam ederken, ticaret politikalarında korumacı eğilimlerin enflasyon üzerindeki yukarı yönlü riskleri artırdığı ifade edildi.
Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde (GOÜ) faiz indirim süreçleri devam ederken son dönemde artan küresel belirsizlikler nedeniyle merkez bankalarının indirim süreçlerinde temkinli yaklaşımlarını sürdürecekleri değerlendirilen özette, bu süreçte GOÜ hisse senedi piyasalarından portföy çıkışlarının devam ettiği kaydedildi.
Özette, Türk lirası (TL) mevduat faizlerinin, politika faiz indirimi ile uyumlu bir şekilde, 24 Ocak haftasına kıyasla 178 baz puan gerileyerek 28 Şubat haftası itibarıyla yüzde 50,1 seviyesinde gerçekleştiği aktarılırken, "Aynı dönemde TL ticari kredi faizleri (Kredili Mevduat Hesabı ve Kredi Kartı hariç) 588 baz puan azalarak yüzde 48,5; ihtiyaç kredisi (Kredili Mevduat Hesabı hariç) faizleri 233 baz puan azalarak yüzde 64,8; konut kredisi faizleri 60 baz puan azalarak yüzde 39,9; taşıt kredisi faizleri ise 318 baz puan azalarak yüzde 36,8 seviyesinde oluşmuştur." denildi.
Bireysel kredilerin 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması 24 Ocak-28 Şubat döneminde yüzde 2,7 seviyesine gerilediği belirtilen özette, bu dönemde bireysel kredilerin tüm alt kırılımlarının büyümesinde gerileme görüldüğü kaydedildi.
Özette, TL ticari kredilerin 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması yüzde 2,3 seviyesinden yüzde 1,7’ye gerilediği ifade edilirken, kur etkisinden arındırılmış yabancı para (YP) ticari kredilerdeki 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması, bir önceki PPK dönemindeki yüzde 2,2 seviyesinden yüzde 2,0’a geldiği aktarıldı.
YP kredilerdeki gelişmeler dikkate alınarak sıkı parasal duruşun desteklenmesi amacıyla kredi büyümesine dayalı zorunlu karşılık uygulamasında 1 Mart 2025 tarihinde değişiklik yapıldığı vurgulanan özette, bu kapsamda, YP krediler için aylık yüzde 1 olan büyüme sınırının yüzde 0,5’e düşürülürken, YP kredi büyüme sınırından istisna tutulan kredilerin kapsamının daraltıldığı ifade edildi.
Özette, Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesaplarından çıkış stratejisi kapsamında tüzel kişilerin tüm KKM hesaplarında (YUVAM hesapları dahil) hesap açma ve yenileme işlemlerinin 15 Şubat 2025 itibarıyla sonlandırılmasına karar verildiği belirtilen özette şunlar kaydedildi:
"Ayrıca, tüzel kişi KKM hesapları, KKM’nin TL’ye geçişine ve yenilenmesine ilişkin hedeflerden çıkarılmıştır. Parasal aktarım mekanizmasının güçlendirilmesi amacıyla 4 Şubat’ta bankaların 1 yıla kadar (1 yıl dahil) vadeli TL cinsinden yurt dışı repo işlemlerinden sağlanan fonlar, yurt dışından kullanılan krediler ve yurt dışı bankalar mevduatı (katılım fonu) yükümlülükleri için zorunlu karşılık oranı yüzde 8’den yüzde 12’ye yükseltilmiştir."
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) brüt uluslararası rezervleri, 24 Ocak’tan bu yana 6,2 milyar ABD doları artarak 28 Şubat itibarıyla 173,7 milyar ABD dolarına yükseldiği aktarılan özette, Türkiye’nin 5 yıllık kredi risk primi (CDS) 22 Ocak’tan bu yana sınırlı miktarda düşerek 5 Mart itibarıyla 255 baz puan seviyesine gerilediği ifade edildi.
Özette, Türk lirasının 1 ay vadeli kur oynaklığının 5 Mart itibarıyla yüzde 9,1 seviyesine, 12 ay vadeli kur oynaklığı yüzde 17,3 seviyesine düştüğü ifade edilirken, "Önceki PPK toplantı haftasından bu yana Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) piyasasına 0,3 milyar dolar, hisse senedi piyasasına ise 0,5 milyar dolar olmak üzere toplam 0,8 milyar dolar net portföy girişi gerçekleşmiştir." denildi.
Özette, para politikası duruşunun kredi ve mevduat piyasaları ile iç talep üzerindeki etkilerinin yakından izlendiği bildirildi.
Gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH) verilerinin, önceki iki çeyrekteki sınırlı negatif büyüme oranlarını takiben, 2024 yılının son çeyreğinde iktisadi faaliyette toparlanmaya işaret ettiği belirtilen özette, bu dönemde, kampanyalar ve yaklaşan ücret güncellemeleri kaynaklı öne çekilen talebin, hanehalkının mal talebinin güçlü seyretmesine katkıda bulunduğu, buna bağlı olarak özel tüketimin büyümeye katkısının pozitif olduğu aktarıldı.
Özette, mal ve hizmet ihracatının çeyreklik bazda azaldığı, ithalatının ise arttığı anımsatılarak "Net ihracatın çeyreklik büyümeye katkısı negatife dönmüştür. Yılın son çeyreğinde talep kompozisyonundaki dengeli seyir bir miktar bozulurken, yılın genelinde yurt içi talebin büyümeye katkısında belirgin düşüşle birlikte net ihracatın pozitif katkısı ön plana çıkmıştır." değerlendirmesinde bulunuldu.
Aralık ayında perakende satış hacim endeksinde aylık bazda yüzde 0,4, çeyreklik bazda ise yüzde 4,2 oranında artış gerçekleştiği bildirilen özette, aynı dönemde ticaret satış hacim endeksi aylık bazda yüzde 4,7 oranında artarken çeyreklik yükselişin yüzde 4 olarak gerçekleştiği belirtildi.
Özette, hizmet üretiminin yanı sıra talebi hakkında da bilgi sunan hizmet üretim endeksinin aralık ayında yüzde 1,2 arttığı, çeyreklik bazda ise önceki iki çeyrekte daralma kaydettikten sonra yüzde 1 sınırlı yükseliş gösterdiği aktarıldı.
Özette, bu çerçevede, yurt içi talebin dördüncü çeyrekte öngörülenin üzerinde olmakla birlikte, enflasyondaki düşüşü destekleyici seviyelerde seyrettiği vurgulandı.
Öncü verilerin bu destekleyici görünümün yılın ilk çeyreğinde de sürdüğüne işaret edilen özette, şunlar kaydedildi
"Nitekim ilk çeyreğe ilişkin mevcut talep göstergeleri, tüketim harcamalarının önceki çeyrekteki artışı sonrasında daha ılımlı seyrettiği yönünde işaretler vermektedir. Kartla yapılan harcamalar, 2024 yılının son çeyreğindeki yükselişinin ardından ocak ve şubat aylarında aylık bazda azalış eğilimi sergilemiştir. Otomobil ve beyaz eşya satışları ilk çeyrekte bir önceki çeyreğe kıyasla, sınırlı oranlarda artmaya devam etmiştir. Aynı dönemde, imalat sanayi firmalarına yönelik anket verileri, iç piyasa siparişlerinin sınırlı bir artış göstermekle birlikte tarihsel ortalamasının altındaki seyrini sürdürdüğünü ima etmektedir."
Özette, aralık ayında sanayi üretim endeksinin, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış olarak aylık bazda yüzde 5, yıllık bazda ise yüzde 7 arttığı belirtildi.
Çeyreklik bazda sanayi üretiminin, ikinci ve üçüncü çeyreklerdeki sırasıyla yüzde 3,9 ve yüzde 1 gerilemenin ardından, dördüncü çeyrekte yüzde 3,4 arttığı ifade edilen özette, aralık ayında sanayi üretimindeki güçlü artışta tipik oynaklık sergileyen sektörlerin de etkisinin gözlendiği vurgulandı.
Özette, ana eğilimi izlemek amacıyla söz konusu sektörler genel endeksten dışlandığında, sanayi üretimindeki aylık artışın yüzde 2,1, çeyreklik artışın ise yüzde 1,5 oranı ile daha ılımlı olduğu aktarılarak, "İmalat sanayisine yönelik anket göstergeleri, 2025 yılının ilk çeyreğinde sanayi üretiminin ana eğiliminde yatay bir görünüme işaret etmektedir. Yakın dönemde petrol ve taşıt gibi sektörlere özgü gelişmeler nedeniyle oynaklıklar gözlenmekle birlikte, söz konusu unsurlar dışlandığında imalat sanayi kapasite kullanımında görece yatay bir seyir izlenmektedir." değerlendirmesinde bulunuldu.
İnşaat üretim endeksinin deprem kaynaklı inşa faaliyetlerinin süren desteğiyle birlikte, 2024 yılının son çeyreğinde çeyreklik bazda yüzde 4,5, bir önceki yılın aynı dönemine göre ise yüzde 11,1 artış kaydettiği bildirilen özette, 2024 yılının dördüncü çeyreğinde mevsimsellikten arındırılmış istihdamın, 32,8 milyon kişi seviyesinde gerçekleştiği ve çeyreklik bazda yüzde 0,4 oranında arttığı belirtildi.
Özette, bu dönemde, işgücüne katılım oranının yatay seyrettiği, işsizlik oranının 0,1 puan azalarak yüzde 8,6 seviyesine gerilediği aktarıldı.
Ocak ayında mevsimsellikten arındırılmış istihdamın, 32,5 milyon kişi seviyesinde gerçekleştiği ve çeyreklik bazda yüzde 0,7 oranında azaldığı kaydedilen özette, "Aynı dönemde, işgücüne katılım oranı çeyreklik olarak 0,5 puan azalış kaydetmiş, işsizlik oranı ise ocak ayı itibarıyla ilk çeyrekte yüzde 8,4 seviyesine gerilemiştir. Anket göstergeleri, 2025 yılı ilk çeyreğinde imalat sanayi firmalarının geleceğe yönelik istihdam beklentilerinde tarihsel ortalamanın altında seyreden bir görünüme işaret etmektedir." ifadeleri kullanıldı.
Özette, aralık ayında cari işlemler dengesinin aylık bazda 4,7 milyar dolar açık verdiği aktarıldı.
12 aylık birikimli cari açığın ise 10 milyar dolar seviyesinde gerçekleşerek bir önceki aya kıyasla 3 milyar dolar artış gösterdiği bildirilen özette, söz konusu seyirde, hizmetler dengesi fazlasındaki artışa karşın, enerji, altın ile enerji ve altın hariç dış ticaret açıklarındaki yükselişlerin etkili olduğu vurgulanarak, "Nitekim bu dönemde, 12 aylık birikimli hizmetler dengesi fazlası güçlü seyrini sürdürmüş ve 62,0 milyar ABD doları seviyesine çıkmıştır." denildi.
Özette, ocak ayında mevsimsellikten arındırılmış olarak ihracat ve ithalatın düşüş kaydettiği vurgulanarak, 12 aylık birikimli olarak bakıldığında ise dış ticaret açığında bir önceki aya göre artış gerçekleştiği aktarıldı.
Bu çerçevede, 12 aylık birikimli olarak cari açığın, ocak ayında artacağının öngörüldüğü dile getirilen özette, altın ithalatının, ocak ayında 1,5 milyar dolar seviyesinde gerçekleşirken, birikimli olarak 17,6 milyar dolar olduğu bildirildi.
Özette, mevsimsellikten arındırılmış olarak tüketim malı ithalatının, bir önceki aya göre gerilemekle birlikte tarihsel ortalamaların üzerindeki seyrini devam ettirdiği vurgulanarak, son dönemde tüketim malı ithalatının artışına yüksek katkı veren mücevher kalemi dışlandığında ise tüketim malı ithalatı bir önceki aya göre bir miktar arttığı belirtildi.
Özette, ocak ayına ilişkin dış ticaret verileri şubat ayı için geçici verilerle beraber değerlendirildiğinde, üç aylık ortalama eğilimlerin, ihracatın ılımlı bir artışla gücünü koruduğuna, ithalatın ise yatay seyrettiğine işaret ettiği aktarılarak şu değerlendirmelere yer verildi:
"Geçici veriler, şubat ayında mücevher ithalatında ılımlı bir seviyeyle beraber mücevher hariç tüketim malı ithalatında aylık bazda azalış ima etmektedir. Cari açığın finansmanı tarafında, bankacılık sektörünün 12 aylık birikimli uzun vadeli borç çevirme oranı, ocak ayında yüzde 141 civarında gerçekleşmiştir. Söz konusu oran, bankacılık sektörü dışındaki firmalarda yaklaşık yüzde 117 olmuştur. Bu çerçevede, yurt dışı borçlanma imkanlarının yüksek seviyelerini koruduğu gözlenmektedir."
Tüketici fiyatlarının şubat ayında yüzde 2,27 oranında yükseldiği ve yıllık enflasyonun 3,07 puan gerileyerek yüzde 39,05 olduğu anımsatılan özette, B ve C endekslerinin yıllık enflasyonunun sırasıyla 2,61 ve 2,44 puan azalarak yüzde 39,47 ve yüzde 40,21 olduğu belirtildi.
Yıllık enflasyona katkıların tüm ana gruplarda gerilediği vurgulanan özette, mevsimsel etkilerden arındırıldığında, aylık tüketici enflasyonunun gerilediğine ve ana harcama gruplarının tamamında yavaşlama kaydedildiğine işaret edildi.
Özette, şubat ayında temel mal enflasyonunun görece düşük seyrini korurken, hizmet enflasyonunun ocak ayına özgü artışın ardından yavaşladığı bildirildi.
Temel mal fiyatları şubat ayında azalırken bu gelişmede giyim ve ayakkabı grubunun ön plana çıktığı belirtilen özette, dayanıklı tüketim malları ve diğer temel mallarda ise fiyatların ılımlı bir seyir izlediği aktarıldı.
Özette, hizmet grubu başta olmak üzere diğer ana grupların aylık fiyat artışlarının ocak ayına kıyasla yavaşladığı ifade edildi.
Hizmet enflasyonunda, ocak ayına özgü zamana bağlı fiyat artışlarının büyük ölçüde gerçekleşmiş olması ve Sağlık Uygulamaları Tebliği (SUT) kapsamında yapılan değişikliklerin etkisinin öne çıktığı kaydedilen özette, SUT düzenlemesinin aylık tüketici enflasyonu üzerindeki etkisinin ocak ayında 0,56 puan yukarı yönlü, şubat ayında ise 0,29 puan aşağı yönlü olduğu vurgulandı.
Özette, şu bilgilere yer verildi:
"Toplamda muayene katılım payı düzenlemesinin yıllık tüketici enflasyonuna etkisi 0,34 puan olarak gerçekleşmiştir. Gıda fiyatları şubat ayında işlenmiş gıda öncülüğünde yüzde 3’ün üzerinde bir artış göstermiştir. Alt kalemler bazında bakıldığında, işlenmemiş gıda grubunda sebze fiyatlarındaki düşüş öne çıkmıştır. Bu dönemde ramazan ayına özgü unsurların da etkisiyle kırmızı et fiyatları güçlenmiştir. İşlenmiş gıda aylık enflasyonu şubat ayında yüzde 4,70 ile yüksek seviyede gerçekleşmiştir. Bu gelişmede ekmek, süt ve süt ürünleri ile işlenmiş et ürünlerinin etkisi belirgin olmakla birlikte artışların genele yayıldığı takip edilmiştir. Enerji fiyatları şubat ayında yüzde 3,58 oranında artmış, bu gelişmede Son Kaynak Tedarik Tarifesi’ne (SKTT) geçiş kaynaklı elektrik fiyatlarında gerçekleşen artış (yüzde 10,70) ön plana çıkmıştır."
Enflasyonun ana eğilimi ocak ayındaki artış sonrasında şubat ayında geriledi
Enflasyonun ana eğiliminin ocak ayındaki artış sonrasında şubat ayında gerilediği aktarılan özette, mevsimsellikten arındırılmış verilerle, B ve C göstergelerinde aylık artışların bir önceki aya kıyasla yavaşladığı belirtildi.
Özette, bu dönemde fiyat artışlarının işlenmiş gıdada sınırlı olmak üzere, B endeksini oluşturan grupların tümünde zayıfladığı kaydedilerek, şu ifadelere yer verildi:
"Dağılım ve model bazlı ana eğilim göstergeleri de şubat ayında enflasyonun ana eğiliminde düşüşe işaret etmiş, başta Medyan ve SATRIM olmak üzere dağılım bazlı göstergeler daha düşük değerler almıştır. Şubat ayı itibarıyla son üç aylık dönemde mevsim etkilerinden arındırılmış ortalama fiyat artışının, ocak ayındaki gelişmelerin etkisiyle, gerek hizmet (yüzde 4,10) gerekse kira hariç hizmetlerde (yüzde 3,72) yatay seyrettiği izlenmiştir. Öte yandan bu oran temel mallarda bir önceki aya kıyasla gerileyerek yüzde 1,59 düzeyine gelmiştir."
Hizmet sektöründe hakim olan fiyatlama davranışının önemli bir atalete ve şokların enflasyon üzerindeki etkilerinin uzun bir zamana yayılmasına neden olduğu belirtilen özette, şu ifadeler kullanıldı:
"Bu görünümle, hizmet enflasyonu mallara göre yüksek seyrini sürdürmektedir. 2024 yılının son çeyreğinde yavaşlama eğilimi gösteren hizmet enflasyonu, zamana bağlı fiyatlama yapan kalemlerin oluşturduğu etkiler ve SUT düzenlemesi kaynaklı olarak ocak ayında yükselmiştir. Şubat ayında ise bu etkilerin büyük ölçüde geride kalması ve yeni SUT düzenlemesiyle birlikte grup aylık artışı önemli bir gerileme kaydederek yüzde 3,61 seviyesinde gerçekleşmiştir. Aylık bazda kira enflasyonu, sözleşme yenileme oranındaki mevsimsel düşüşün yanı sıra sözleşmelerdeki artış oranının yavaşlamasıyla yüzde 5,24’e gerilemekle birlikte yüksek seyretmiştir. Kira dışındaki hizmetlerde de aylık enflasyon düşerek yüzde 3,16 düzeyinde gerçekleşmiştir. Bu dönemde mevsimsel etkilerden arındırıldığında ulaştırma ve haberleşme hizmetleri aylık enflasyonunun bir önceki aya kıyasla yükseldiği, diğer hizmetlerde daha belirgin olmak üzere, geriye kalan alt gruplarda yavaşladığı görülmüştür. Diğer hizmetler enflasyonundaki yavaşlamada SUT düzenlemesinin etkisi belirleyici olurken, eğitim hizmetlerinde özel okul ücretlerine bağlı yüksek artış eğilimi sürmüştür."
"Üretici enflasyonunda son dönemde gözlemlenen görece düşük seyir, tüketici tarafında mal fiyatlarını olumlu yönde etkilemektedir"
Özette, şubat ayında Perakende Ödeme Sistemi (PÖS) mikro verileri incelendiğinde sözleşme yenileme oranının mevsimsel etkilerle düşüş kaydettiği, yeni ve yenilenen sözleşmelerdeki kira artış oranının da gerileme eğiliminde olduğunun gözlendiği belirtilerek, şunlar kaydedildi:
"Gerek PÖS mikro verilerinden elde edilen yeni ve yenilenen sözleşmelerde oluşan gerekse konut değerleme raporları üzerinden takip edilen kira artış oranlarının TÜFE’deki mevcut yıllık kira enflasyonunun altında değerler aldığı ve gerileme eğilimini sürdürdüğü izlenmektedir. Yurt içi üretici fiyatları şubat ayında yüzde 2,12 oranında artmış, yıllık enflasyon 1,99 puan düşerek yüzde 25,21 ile gerileme eğilimini sürdürmüştür. Böylelikle, üretici enflasyonunda 2021 yılından bu yana kaydedilen en düşük seviyelere ulaşılmıştır. Şubat ayında ana sanayi grupları itibarıyla, enerji grubu manşet üretici enflasyonunu sınırlayan grup olurken, diğer ana gruplarda temelde personel maliyetlerindeki ve Türk lirasındaki gelişmelerin yansımasıyla aylık yüzde 2’nin üzerinde fiyat artışları kaydedilmiştir. Üretici enflasyonunda son dönemde gözlemlenen görece düşük seyir, tüketici tarafında mal fiyatlarını olumlu yönde etkilemektedir."
PPK Toplantı Özetinde, şubat ayında uluslararası emtia fiyatlarının yatay bir seyir izlediği aktarıldı.
Alt gruplar bazında bakıldığında, enerji dışı emtia fiyatlarında gerçekleşen artışın enerji fiyatlarındaki Brent petrol gelişmeleri kaynaklı gerilemeyle dengelendiğinin görüldüğü vurgulanan özette, tarımsal emtia fiyatlarında son 6 aydır süregelen artışların dikkati çektiği belirtildi.
Özette, şu ifadelere yer verildi:
"Öte yandan, kapsamı daha geniş olan FAO gıda fiyatları endeksinde eylül ayı itibarıyla aylık bazda gözlenen artışlar, yağ ve şeker alt grupları öncülüğünde aralık ve ocak ayında yerini düşüşe bırakmıştır. Ocak ayında ortalama 79,2 ABD doları seviyesinde olan Brent ham petrol fiyatları şubat ayında ortalama 75,2 dolar seviyesine gerilemiştir. Son dönemde oynak bir seyir izleyen petrol fiyatlarında aşağı yönlü daha belirgin olmak üzere her iki yönlü risklerin mevcut olduğu değerlendirilmektedir. Küresel Arz Zinciri Baskı Endeksi ocak ayında tarihsel ortalamasının bir miktar altında gerçekleşmiştir. Küresel ve Çin’e yönelik konteyner endeksleri şubat ayında gerilerken, kuru yük taşımacılık fiyat endeksleri birbirinden farklılaşan bir görünüm sergilemiştir. Döviz kuru sepeti, avro kurunda daha belirgin olmak üzere, şubat ayında yükselmiştir. Şubat ayında mevsimsel etkilerden arındırılmış imalat sanayi PMI verileri hem girdi fiyatlarında hem de ürün fiyatlarında artışa işaret etmiştir."
"Maliye politikasının artan eşgüdümü de dezenflasyon sürecine önemli katkı sağlayacaktır"
Şubat ayı Piyasa Katılımcıları Anketi sonuçlarına göre 2025 yıl sonu enflasyon beklentisi 1,3 puan yükselerek yüzde 28,3 seviyesine ulaştığı vurgulanan özette, şu değerlendirmeler yapıldı:
"2026 yıl sonu enflasyon beklentisi 0,4 puanlık bir güncelleme ile yüzde 19,1 düzeyinde gerçekleşmiş, diğer vadelerdeki beklentiler gerilemiştir. Gelecek on iki ay ve yirmi dört ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentileri sırasıyla 0,1 puan ve 0,5 puan aşağı güncelleme ile yüzde 25,3 ve yüzde 17,3 seviyesinde gerçekleşmiştir. 5 yıl sonrasına ilişkin enflasyon beklentisi yatay seyrederek yüzde 11,0 düzeyinde ölçülmüştür. Reel sektör beklentilerine bakıldığında ocak ayında yüzde 43,8 olarak ölçülen firmaların on iki ay sonrasına ilişkin yıllık enflasyon beklentisi, şubat ayında 1,9 puan azalarak yüzde 41,9 seviyesine gerilemiştir. Aynı dönemde hane halkının on iki ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentileri ise 0,4 puan yükselerek yüzde 59,2 seviyesinde gözlenmiştir. Mart ayı Piyasa Katılımcıları Anketi PPK kararından sonra yayımlanmıştır. Enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışları iyileşme eğilimi sergilemekle birlikte, dezenflasyon süreci açısından risk unsuru olmaya devam etmektedir."
Özette, Para Politikası Kurulu Kurulunun politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 45’ten yüzde 42,5’e indirilmesine karar verdiği anımsatıldı.
Para politikasındaki kararlı duruşun yurt içi talepte dengelenme, Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerinde düzelme vasıtası ile dezenflasyon sürecini güçlendirdiği aktarılan özette, şunlar kaydedildi:
"Maliye politikasının artan eşgüdümü de bu sürece önemli katkı sağlayacaktır. Enflasyonda kalıcı düşüş ve fiyat istikrarı sağlanana kadar sıkı para politikası duruşu sürdürülecektir. Bu doğrultuda, politika faizi; enflasyon gerçekleşmeleri, ana eğilimi ve beklentileri göz önünde bulundurularak öngörülen dezenflasyon sürecinin gerektirdiği sıkılığı sağlayacak şekilde belirlenecektir. Kurul politika faizine ilişkin atılacak adımları enflasyon görünümü odaklı, ihtiyatlı ve toplantı bazlı bir yaklaşımla belirleyecektir. Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda para politikası araçları etkili şekilde kullanılacaktır. Son dönem kredi büyümesi gelişmeleri göz önünde bulundurularak, makro finansal istikrarı korumak ve sıkı parasal duruşu desteklemek amacıyla ek adımlar atılmıştır. Kredi ve mevduat piyasalarında öngörülenin dışında gelişmeler olması durumunda parasal aktarım mekanizması ilave makroihtiyati adımlarla desteklenecektir. Likidite koşulları yakından izlenmeye ve sterilizasyon araçları etkili şekilde kullanılmaya devam edilecektir."
Özette, Kurulun politika kararlarını parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de dikkate alarak, enflasyonun ana eğilimini geriletecek ve enflasyonu orta vadede yüzde 5 hedefine ulaştıracak parasal ve finansal koşulları sağlayacak şekilde belirleyeceği vurgulandı.
Bu doğrultuda, tüm para politikası araçları kararlılıkla kullanılacağı belirtilen özette, Kurulun kararlarını öngörülebilir, veri odaklı ve şeffaf bir çerçevede alacağı aktarıldı.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?