Erbakan Malkoç
Konuşan otomobil üretecek
Erbakan Malkoç, DizaynVip’in sahibi. 100’ün üzerinde mühendis ve tasarımcıdan oluşan ekibiyle kişiye özel otomobiller tasarlıyor. Çıraklıktan gelip sıfırdan kendi işini kuran Malkoç’un müşterileri arasında Ömer Sabancı’dan Ferit Şahenk’e kadar birçok ünlü ve zengin isim var. İnsanların nasıl özel terzileri ve kuaförleri oluyorsa onlara özel tasarlanmış otomobilleri de olmalı düşüncesinden yola çıkan Malkoç, 2 yıl önce Uluslararası Marka Liderleri Zirvesi Lob’in Europe’ta, “Avrupa’nın En İyi Otomobil Tasarımı” ödülünü kazandı. Geçen yıl da ABD’de dünyada otomobil tasarımında teknolojiyi en iyi kullanan firma seçildi. Malkoç, çıraklıkla başlayan kariyerini ve bugün geldiği noktayı şöyle anlatıyor: DÖNÜM NOKTASI
“Annemi babamı kaybedip Ardahan’dan İstanbul’a göç ettikten sonra bir otomobil tamirhanesinde çırak olarak çalışmaya başladım. Çok çalışıp, çok sabredip, çok fazla itilip kakıldıktan sonra usta oldum. O döneme kadar hiç para kazanamadım. Usta olduktan sonra meslektaşlarımla hayallerim uyuşmadı. Onlar rutini yapma çabası içerisindeydi. 1992’de hayallerimi gerçekleştirmek için 20 metrekarede kendi atölyemi açtım. Bu yola çıktığım zaman herkes, ‘Hayal kuruyorsun, yapamazsın’ diyordu. Ancak kimsenin hayal edemeyeceği ve riske girip arabaları değiştirip dönüştüremeyeceği bir işe girmem dönüm noktam oldu. “8 AY İŞSİZ KALDIM”
2000’de büyük bir kırılma yaşadım ve kişiye özel otomobiller konusunda yoluma devam etme kararı aldım. 2009’da ise Avrupa standartlarına dolayısıyla TÜVTÜRK’e takıldık. İşsiz kaldık, hatta batma noktasına geldik. Ancak yılmayarak Avrupa’daki testlerden geçtik ve Avrupa’ya satış yapma hakkını aldık. Akıllı telefon ve tablet üzerinden kontrol sağladığımız otomobiller, Avrupa’dan ve ABD’den birçok ödül kazanmamızı sağladı. Çok fazla hayal kuran bir insanım. Tamirci çıraklığından başladığım kariyerimi, bugün dünyanın en iyi tasarımcısı ödülleriyle taçlandırdım. 20 metrekareden 10 bin metrekareye ve 100’den fazla çalışan sayısına ulaştık. Türkiye’de adı bile konuşulmayan otomobil dönüşümü sektörünü yarattık. 50 ÜLKEYE İHRACAT
Bugün DizaynVip olarak Almanların kum taşımak için ürettikleri otomobilleri, Rolls-Royce’un müşterilerine satıyoruz. 50 ülkeye ihracat yapıyoruz. Hedefim, Türkiye’yi otomobil dönüşüm konusunda çekim merkezi yapmak. Bugün dünya üreticilerinin hiçbirinin aklında olmayan bir üretim yaptık. İstanbul AutoShow 2015’te dünyanın ilk ses komutuyla hareket eden otomobilini görücüye çıkarttık. Ayrıca Mercedes-Benz ile vip otomobil dönüşümünde Van Partner’lık antlaşması yaptık. Bundan sonraki hedefim, dünyanın her yerinde Mercedes adı altında DizaynVip otomobillerinin satılmasını sağlamak. Kullanıcıyla sohbet eden bir otomobil teknolojisiyle uğraşıyoruz. Önümüzdeki yıl bir aksilik olmazsa bu otomobili piyasaya süreceğiz.”
DANIŞMAN NE ÖNERİYOR?
Yönetim Danışmanı Ufuk Çakmakçı, dünyaya açılıp global bir oyuncu olmayı planlayan DizaynVip’in kurucusu Erbakan Malkoç’a, şu önerilerde bulunuyor: YARATICILIK ŞART
KOBİ’ler sundukları ürünle hedef kitlesine değer katmalı. Kullanıcıya değer katan ürün ve hizmetin yaratılabilmesi içinse insana dair iki özelliğe ihtiyaç duyuluyor. Bunlardan birincisi yaratıcılık… Yani var olan kaynakların alışıla gelmişliğin dışında kullanılarak değer yaratılması. FIRSATLARI YAKALAMAK
İkincisi ise bu yaratıcılığın hayata geçebilmesi için gereken liderlik becerisi. Burada liderliği hata yapmaya ve ondan öğrenmeye özendirme, görünür olan kaynaklar ve fırsatlar kadar görünür olmayan kaynak ve fırsatların ışığa kavuşturulması için gerekli odağın belirlenmesi olarak düşünebilirsiniz.
~ Mahmut Aslan
“İLK 5’E GİRMEK İSTİYORUZ”
Bagozza, İtalyanların erkek giyiminde en ünlü markalarından biri. Müşterileri arasında George Clooney’den Nicolas Cage’e birçok ünlü Hollywood yıldızı var. Sadece erkeklere özel koleksiyon hazırlayan markanın ürettiği takım elbiselerin fiyatıysa 2 bin TL ile 7 bin TL arasında değişiyor. Bagozza’nın dönüm noktasıysa 9 yıl önce Türkiye’nin önde gelen erkek giyim üreticilerinden Öme Grup tarafından satın alınması oldu. Sultanhamam’da kurulan Öme Grup’un ikinci kuşak temsilcisi Mahmut Aslan tarafından satın alınıp Türkiye’ye getirilen marka, daha sonra başta Rusya olmak üzere yurtdışında mağazalaşmaya odaklandı. Bugün yurtdışında 100 mağazaya ulaşan Bagozza’nın yönetim kurulu başkanı Mahmut Aslan, lüks erkek giyiminde geldikleri noktayı ve hedeflerini şöyle paylaşıyor:
İTALYAN MARKASINI SATIN ALDI
“Babam Ömer Aslan’ın kurduğu Öme Grup’un hikayesi, 1978’de Sultanhamam’da başladı. 2000’li yılların başında Fransızların ünlü moda markası Dechamps’ın Türkiye distribütörü olduk. İlk ciddi ihracatımızı o yıllarda Azerbaycan’a yaptık. Bu ihracatın ciddi satış rakamlarına ulaşması Dechamps’ın Fransa merkezinin dikkatini çekti. Hızlı büyüyen bir grup olarak Dechamps markasını satın almak istedik. Ancak Fransızların buna yanaşmaması üzerine yönümüzü İtalya’ya çevirdik. İtalya’da Napoli merkezli Bagozza markasını 2006’da satın aldık. Yaklaşık bir 1 milyon dolarlık yatırımla markaya yeni bir kimlik kazandırdık. “ÖZSERMAYEYLE BÜYÜDÜK”
1978’den bugüne özsermayemizle geldik. Bu nedenle finansman olarak bir sıkıntı yaşamadık. Büyümemizde kırılma noktasını Kurtlar Vadisi dizisinde Necati Şaşmaz’ı giydirerek yakaladık. Yurtdışı ihracatla büyüyen şirketimiz, bu sayede Anadolu’da da satış patlaması yakaladı. Azerbaycan ve Rusya pazarı da büyümede lokomotif oldu. Ürünlerimizin hedef kitlesini yüksek gelir grubuna sahip insanlar oluşturuyor. Ünlü işadamlarının da ürünlerimizi kullanmaları büyümemizde etkili oldu. 2010’da düzenlenen Dünya Kupası’nda Güney Afrika takımının resmi sponsoru olduk. Bu sponsorluk da markamızın bilinirliğini artırdı. “ELİTLERİ GİYDİRİYORUZ”
Sadece A ve üzeri müşteri kitlesine hitap eden bir markayız. Diğer firmalar gibi daha ucuz bir alt markamız yok. Kaliteden kesinlikle ödün vermeden koruyoruz. 10 bin metrekare kapalı alana sahip fabrikamızda, 700’e yakın çalışanımız var. En son teknolojiyle ürettiğimiz giysileri dünya elitlerine giydiriyoruz. Bugün Bagozza’nın Rusya’da 30, Ukrayna’da 12 olmak üzere yurtdışında toplam 100 mağazası bulunuyor. Önümüzdeki dönemde hedefimiz Türkiye’de de mağazalaşma sürecine girmek. Yurtiçinde pazarlama ve reklam çalışmalarına ağırlık vereceğiz. Hedefimiz 5 yılda Türkiye’de 1 olan mağaza sayımızı 10’a çıkarmak. Yurtdışında da mağaza sayımızı 2021’e kadar 200’e çıkarmak istiyoruz. Hedefimiz erkek giyiminde dünyanın en kaliteli ilk 5 markası arasına girmek.” DANIŞMAN NE ÖNERİYOR?
Peppers&RogersGroup Türkiye Ülke Genel Müdürü Serdar Uçar, yurtdışından sonra Türkiye’de de mağazalaşmaya odaklanan Aslan’a pazarlama konusunda şu önerilerde bulunuyor: DOĞRU STRATEJİ
KOBİ’lerin genellikle büyük pazarlama bütçeleri olmadığı için doğru pazarlama aracının seçilmesi çok kritik. Düşük bütçeyle maksimum etkiyi yaratmak gerekiyor. Bu nedenle KOBİ’lerin müşterilerine konuşacakları, anlatacakları marka deneyimleri yaşatmaları çok önemli. SOSYAL MEDYA
Mağazanın kendisinin de marka için bir tanıtım noktası olduğu unutulmamalı. Sosyal medyanın da günümüzde etkin kullanılması, düşük bütçelerle başarılı sonuçlar alınmasını sağlıyor. Çoğu zaman sadece marka ismini ve sloganını söyleyen kitlesel reklamlar, KOBİ’ler için istenen güçte marka bilinirliğini yaratmakta yetersiz kalabiliyor.
~ Cafer Kara
İstanbul dönüm noktası
Cafer Kara, Çukurova Kent Yapı’nın kurucusu. 53 yaşındaki Kara, devlet memurluğundan gelen sıra dışı bir girişimci. Çukurova Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra Köy Hizmetleri’nde mühendis olarak çalıştı. Yaklaşık 10 yıllık memurluk hayatının ardından 31 yaşında çocuklarının geleceğini düşünüp kendi şirketini kurmaya karar verdi. Başlangıç sermayesiyse kayınvalidesinin eşine verdiği Adana’daki daireler oldu. Böylece hayalindeki inşaat şirketini kuran Kara, Adana ve Mersin’de büyüdükten sonra 5 yıl önce İstanbul pazarına girdi. Bugüne kadar İstanbul, Adana ve Mersin’de 5 bine yakın konut üreten Kara, geçen yıl 30 milyon TL’lik satış yaptı. Kara, memurluktan girişimciliğe geçişini şöyle anlatıyor: MEMURLUKTAN GELDİ
“İş hayatına kamuda başladım. Çukurova Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra Köy Hizmetleri’nde mühendis olarak Şanlıurfa’da GAP projesi kapsamında Harran Ovası sulama çalışmalarında görev yaptım. Yaklaşık 10 yıllık kamu hizmetim oldu. Gelecekte çocuklarıma güvenle emanet edebileceğim, onların da üzerine yeni değerler ekleyerek geliştirebilecekleri, sürdürülebilir bir iş kurma düşüncem vardı. Bu nedenle 31 yaşında kendi işimi yapma kararı aldım. Mühendislik eğitimi almış olmamın da etkisiyle inşaat sektörüne yöneldim. Kamu hizmetim sırasında Şanlıurfa’da öğretmenlik yapan eşimle birlikte memleketimiz Adana’ya geri dönerek eşimin ailesiyle Çukurova Kent Yapı’yı kurduk. “SERMAYEDAR KAYINVALİDEM”
Son 22 yıldır Adana’da, son 5 yıldır da İstanbul’da konut projeleri üretiyoruz. İlk sermayemiz çok sınırlıydı. Eşimin annesi dairelerini çocuklarına sermaye olarak verdi. 22 yılda Adana ve Mersin’in en değerli lokasyonlarında 4 bine yakın konut ürettik. En önemli dönüm noktamız 5 yıl önce İstanbul’a gelişimiz oldu. İstanbul’daki ilk projemiz, Çukurova Tower, Kartal’ın en yüksek rezidans projesi olarak bölgesinde sembol oldu. Bu projeyi 2 yılda tamamlayarak 2014’te teslim ettik. Rakiplerimize göre en önemli farklılıklarımızdan birisi her zaman merkezi lokasyonlarda ve gelişime açık bölgelerde prim potansiyeli yüksek projeler inşa etmemiz oldu. Geçen yıl ciromuz 30 milyon TL olarak gerçekleşti. Bu yıl ise 35 milyon TL ciro hedefliyoruz. “GYO OLMAK İSTİYORUZ”
Bu yıl yeni projemiz Çukurova Balkon’a başladık. Ekonominin ve sektörün durağan bir dönemi olmasına rağmen nisanda satışına başladığımız projenin yüzde 30’unu sattık. Önümüzdeki dönemde en önemli hedeflerimizden biri, kentsel dönüşüm projeleri. Faaliyetlerimizi İstanbul’a taşımamız şirketimizin kurumsallaşması yolunda çok önemli adımlar atmamızı sağladı. Gelecek 5 yılda büyük projelere imza atmak, Adana’da önemli bir marka olan şirketimizin İstanbul’da da aynı şekilde bilinirliğini yüksek hale getirmeyi hedefliyoruz. Ayrıca ailemizin diğer inşaat şirketleriyle birlikte sermayenin kurumsallaşması yolunda önemli adımlar atıyoruz. Bu noktada GYO olmak için çalışıyoruz.”
DANIŞMAN NE ÖNERİYOR?
Sistem Global Danışmanlık Kurucu Ortağı Hüseyin Karslıoğlu, 5 yıl önce Adana’dan çıkıp rotasını İstanbul’a çeviren Cafer Kara’ya yeni girdiği bu pazarda bilinirliğini artırması için şu tavsiyelerde bulunuyor: NE YAPILABİLİR?
Anadolu’dan İstanbul’a gelen firmalar için en önemli sorunlardan biri kendilerini bu pazarda doğru tanıtmak. Bunun için bu firmalar bilgilendirme amaçlı sektörel seminerler, özel eğitim günleri düzenleyebilir. Sektörün bilinen sorunlarıyla ilgili olarak konunun uzmanlarıyla eğitim programları yapmak da etkili sonuçlar yaratabiliyor. SOSYAL İÇERİKLİ PROJELER
Sosyal içerikli projelere katılmak da son derece önemli. Örneğin özürlü vatandaşlar için ofisler dizayn eden örnekler yapmak, bu konularda proje yarışmaları düzenlemek pazarda gündeme gelmelerini sağlayabilir. Üniversitelerle işbirlikleri ve ortak projeler yapmak da doğru tanıtımda etkili olabilir.
~ Ömer Özpehlivan
"Fermuarda global olduk"
Dr. Ömer Özpehlivan, Türkiye’nin en büyük fermuar şirketi EMC Fermuar’ın yönetim kurulu başkanı. Aynı zamanda Fermuar Sanayicileri Başkanı. Özpehlivan, 20 yaşında girdiği fermuar sektöründe kısa sürede dünyanın en büyük oyuncuları arasında girdi. Sadece Türkiye’nin değil bölgenin de en büyük fermuar şirketinin sahibi oldu. Şimdi hedefi sektöründe dünyanın en büyüğü olmak. Bu hedef doğrultusunda sektörün İngiltere ve İtalya’daki önde gelen oyuncularıyla işbirlikleri yapan Özpehlivan, “Artık dünyanın herhangi bir yerinde üretilen bir kot pantolonda bizim ürettiğimiz fermuar, düğme, perçin, etiket ya da diğer tekstil aksesuarlarını görebilirsiniz” diyor. 30 yıl önce girdiği fermuar işinde yılda 50 milyon TL ciro yapan Özpehlivan, başarısının ipuçlarını ve gelecek planlarını şöyle anlatıyor: HEMŞEHRİCİLİK ETKİLİ OLDU
“Aile olarak yarım asrı aşkındır ticaret ve tekstil sektörünün içindeydik. Ben de 20’li yaşlarda İstanbul’un en köklü ticaret merkezlerinden Mercan’da ticaret hayatına başladım. O dönemde hızla gelişen hazır giyim ve tekstil sektörü bende ciddi anlamda fermuar sektörüne ilgi uyandırdı. Günü doğru okuyarak işe atıldığımda henüz 20’li yaşlardaydım. İşe başladığım dönemlerde, başlangıç sermayesi yerine kişiliğiniz en büyük kriterdi. Bu açıdan kendimi fazlasıyla şanslı hissediyorum. Çünkü işe başladığım yıllarda mevcut birçok Malatyalı hemşerim denim sektöründe faaliyet gösteriyordu. Tabi benim de Malatyalı oluşum onlar için önemli bir tercih sebebi oldu. KRİZLER KIRILMA NOKTASI
Akılcı ve güçlü yatırımlarla sektörel bilinirliğimi artırdım. Bugün ulaştığımız global yapımız esasen o günlerde aldığımız stratejik kararların sonucunda oldu. Ekonomik krizler de dönüm noktalarımızdı. En ağır krizlerde bile teknoloji ve insan yatırımlarımızı sürekli arttırdım. Krizler bittiğindeyse sektörel rekabet gücümüz daha optimum düzeydeydi. Yurtdışı pazarları iyi analiz edip gelişmelere anında reaksiyon göstermek ve fırsatlar karşısında hızlı olmak da önemli oldu. Niş pazarlara dönük geliştirdiğimiz özel ve teknik ürünler de marka yolculuğumuzda önemli mihenk taşları oldu. Bugün İstanbul ve Malatya’daki tesislerimizde 420 kişiyi istihdam ediyoruz. Yurtdışı ofislerimizdeyse 40 çalışanımız var. 5 YILLIK HEDEF
5 yılda global yapımızı daha da güçlendirmek istiyorum. İhracat odaklı büyümemizi sürdürüp yurtdışı satış noktalarımızı daha da artıracağız. En büyük hedefim, fermuarda dünyanın en önemli oyuncusu olmak. Geçen yıl İngiliz fermuar devi Slik Grup’la yaptığımız anlaşmayla markanın 33 ülkedeki üretim ve satış haklarını aldık. Bu sayede İngiltere hazır giyim pazarının yüzde 80’inde kalite ve servisiyle onaylanmış bir marka olduk. Yine İtalya’nın Metal Bottoni markasıyla yaptığımız işbirliği bizlere Avrupa denim sektörünün kapılarını araladı. Önümüzdeki dönemde Hindistan ve Fas projelerimizi devreye sokuyoruz. Kısa sürede Avrupa’ya hazır giyim üreten bu ülkelerle ticari işbirliğimizi daha da yukarıya taşıyacağız. Bir başka projemiz de dünyada bir ilk olacak Fermuar Müzesi’ni kurmak olacak.” DANIŞMAN NE ÖNERİYOR?
MBCO Strateji Danışmanlık ve www.kobiortagim.com kurucusu Mehmet Buldurgan, dünyanın sayılı fermuar üreticileri arasına girmesine karşın Uzakdoğu’nun ucuz fiyat politikası karşısında zorlanan Özpehlivan’a, şu tavsiyelerde bulunuyor: FİYAT DIŞI REKABET
Türkiye’deki firmalarımızın Uzakdoğu’nun düşük fiyat politikasına karşın temel yaklaşımı, fiyat rekabeti yapmayarak fiyat dışı rekabet unsurlarına odaklanmak olmalı. Özellikle AR-GE konusunda çalışmalar yaparak yenilikçi/yaratıcı ve fark yaratan unsurları öne çıkarmak gerekiyor. REKABET GÜCÜ YÜKSEK
Çin’e karşı şu anda Türkiye’deki tekstil ve konfeksiyon sektörlerinin en önemli rekabet gücü olan lojistik ve termin (erken teslim) avantajını da iyi kullanmak lazım. Bütün bu çalışmalardan da sonuç alınmazsa Çinli üreticiyle ortak bir joint venture kurabilirler.
~ Reşat Keskin
Kart işi kırtasiye devi yarattı
Keskin Color, tam bir aile şirketi. 52 yıl önce Fransızca öğretmeni bir girişimci ve kardeşi tarafından kuruldu. 1970’lerden 1990’ların ortasına kadar tebrik kartı, poster ve takvim basıp satan şirketin dönüm noktasıysa sonradan girdiği defter imalatı oldu. Bu sayede Türkiye’nin kırtasiye devlerinden biri haline gelen şirketin başında bugün 2’nci kuşaktan Reşit Keskin var. 1963’te başlayan ve uzun yıllar devam eden kartpostal işinden dolayı Türkiye’nin yakın geçmişine ait çok zengin bir fotoğraf arşivine sahip olduklarını söyleyen Keskin Color Yönetim Kurulu Başkanı Reşit Keskin, yıl sonunda İstanbul Selimpaşa’daki yeni binalarına geçeceklerini söylüyor. Keskin, markalarının öyküsünü şöyle anlatıyor: ÖĞRETMEN AMCANIN FİKRİ
“Şirketimizin temelleri 1963’te atıldı. O zamanlar Pendik Lisesi’nde Fransızca öğretmeni olan amcam Naci Keskin, İstanbul’un tarihi ve turistik yerlerinin fotoğraflarını çekip daha sonra bunları basarak yerli ve yabancı turistlere satıyormuş. Şirketimizin temelleri bu şekilde atıldı. Tek renkli ofset makinesi, bir giyotin ve bir lak makinesiyle matbaacılığa adım attığımız 1966’da sermayemiz o günün parasıyla 500 bin liraydı. Büyümemizde en önemli kırılma noktası da Pierre Loti’deki 700 metrekarelik binamızdan bugün Güneşli’deki 4 bin metrekarelik matbaa binamıza geçmemiz oldu. YENİ SEKTÖRE GİRDİ
Kartpostalcılıkla başladığımız faaliyetlerimize yıllar içinde tebrik kartı, turistik yayınlar gibi kağıttan kırtasiye ürünlerini de eklememiz önemli dönüm noktaları oldu. 20 yıl önce girdiğimiz kağıttan kırtasiye sektöründe, 2000’de Walt Disney, Hasbro gibi birçok uluslararası firmanın lisansını aldık. Çocuklar tarafından sevilen pek çok karakterin kağıttan kırtasiye ürünlerinin üretimini ve pazarlamasını yaparak ciromuzu yıllar içinde yükselttik. Özellikle son yıllarda ofis ürünlerinin kırtasiye koleksiyonumuzdaki yerini ve çeşidini artırdık. İlk kurulduğunda 3 kişinin çalıştığı şirketimizde bugün 200 çalışan bulunuyor. Hedefimiz 4 bin metrekarelik üretim alanımızı yıl sonunda Selimpaşa’daki 15 bin metrekarelik fabrikamıza taşımak. İHRACAT ARTACAK
Yıllar içinde ihracat rakamlarımızı ve ihracat yaptığımız pazarları geliştirdik. Kısa vadede hedefimiz, yeni binamıza taşınıp makine parkımızı genişleterek ihracata ağırlık vermek ve iç piyasadaki pazar payımızı artırmak. Vadelerin uzun olması sebebiyle en büyük sıkıntıyı finans alanında yaşıyoruz. Kurumsallaşma süreci içindeyiz ve son iki yıldır bu amaçla danışmanlık alıyoruz. İki yıl önce ISO 9001, OHSAS 18001 ISO 14001 kalite belgelerimizi aldık. Yetişmiş, kalifiye personel bulmanın zorluğunu uzun süredir yaşıyoruz. Bu yüzden özellikle mavi yakada iş başı eğitimlerine büyük önem veriyoruz. Vasıfsız olarak aldığımız personeli yetiştirmek ve kalifiye eleman olarak kazanmak en büyük hedefimiz.” Bunun dışında yılların getirdiği tecrübeyi teknoloji ile birleştirip hayata geçirmek istediğimiz, kendi sektörümüzle ilgili bazı projelerimiz var.” DANIŞMAN NE ÖNERİYOR?
Finans danışmanı ve Paraşüt kurucu ortağı Sean X. Yu, vadelerin uzun olmasından dolayı en büyük sıkıntıyı finansman alanında yaşayan Reşit Keskin’e şu önerilerde bulunuyor: NAKİT AKIŞINA DİKKAT!
Nakit akışı bir şirketin finansal yönetiminin kalbidir. Nakit akışını sağlıklı bir şekilde izleyebilen işletmeler doğru bir finansal yönetim yapabilir. Bu doğrultuda küçük ve orta ölçekli işletmeler hayatlarını kolaylaştıran finansal yazım programlarından yararlanabilir. VADELERİNİN KONTROLÜ
Son dönemde bizim de gerçekleştirdiğimiz birçok yazılım işletme sahiplerine 30 günlük nakit akışlarını izleyebilme, otomatik ödeme yapma ve tahsilat hatırlatmaları hizmeti veriyor. Bu sayede de KOBİ’ler ödeme vadelerini rahatlıkla takip edebiliyor.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?