İMKB 100 Endeksi birkaç ay öncesinde 48 bin düzeyindeydi. Kimsenin aklına 40 binin altı gelmiyordu. 35 binli düzeyleri “hayal” olarak değerlendirenler vardı. Ancak, haziran ayında 33 binli düzeyler...
İMKB 100 Endeksi birkaç ay öncesinde 48 bin düzeyindeydi. Kimsenin aklına 40 binin altı gelmiyordu. 35 binli düzeyleri “hayal” olarak değerlendirenler vardı. Ancak, haziran ayında 33 binli düzeyleri de gördük. Herkeste bir panik, endeksin yönü konusunda merak var. Ekspres Yatırım Genel Müdürü Haluk Alperat, borsada 2 sent seviyelerinde yapılacak alımların, büyük fırsatlar sağladığını söylüyor. “Hemen almanıza gerek yok. Ancak, 2 sent, hatta düşerse 1.8 sentten alanlar hiçbir zaman zarar etmezler” diye konuşuyor. Ona göre, İMKB 30 hisselerinden alınacak hisseler birkaç yıl içinde çok iyi getiriler sunacak.
Bu sayfaları dikkatle izleyen okurlarımız hatırlayacaklar… Mayıs sayısında Yapı Kredi Yatırım Araştırma Müdürü Mehmet Gerz ile bir söyleşi-analize yer vermiştik. Bu sayfalarda şu başlık kullanılmıştı: “Borsa 35-50 bin arasında dalgalanır.”
Endeksin 40 binin üzerinde olduğu dönemde bu değerlendirme çok sayıda çevreden, okurdan tepki almıştı. Ancak, bu yazı yayına hazırlandığında İMKB 100 Endeksi 33 bin düzeyine inmiş, hatta bir süre önce 31 bine de yaklaşmıştı.
Aradan zaman geçti, piyasalar dalgalandı, farklı bir tablo ile karşı karşıyayız. Şimdi yine bir başka yatırım uzmanının analizini sayfalarımıza taşıyoruz. Ekspres Yatırım’ın genel müdürü Haluk Alperat… Denizbank Finansal Hizmetler Grubu’nun bünyesinde yer alan ve ağırlıklı olarak yabancılarla çalışan şirketin genel müdürü olan Haluk Alperat, yatırımcıların bu iniş-çıkışlara kanmadan 2 sent civarından endeks kağıtlarında yapacakları alımların 1-2 yılda büyük getiriler vaad ettiğini söylüyor. Seçim atmosferinin atlatılmasından sonra doların tekrar 1.40 seviyelerini test edeceğini, bileşik bononun yüzde 15 seviyelerine gerileyeceğini borsanın tekrar yükselişe geçeceğini belirten Alperat’la yaptığımız söyleşide ilginç açıklamalar birbirini takip etti:
Dalgalanma Devam Eder Mi?
İşler iyi gittiğimi zaman bizim kendimize güvenimiz çok artıyor. İhtiyatlılığı biraz elden bırakıyoruz. Son dönemde sanki böyle bir şey yaşandı. Aslında işler iyi giderken, tedbirler alınabilirdi, birkaç hata üstü üste yapıldı. Bu hatalar olmasaydı, bu kadar fazla etkilenmezdik.
Bir de tabii ki, politik belirsizlik olan bir döneme denk gelmesi kritik oldu. Hem genel seçimler, hem de Cumhurbaşkanlığı seçiminin yaklaşmış olması kırılganlığı arttırdı. Piyasalar açısından bazı açıklamalar olmasaydı, daha iyi olurdu. Ancak benim inancım, bir konsensüs sağlanarak bu seçimin yapılacağı yönünde. Piyasalardaki algılama eğilimi de bu yöne doğru dönmeye başladı. Erken seçim konusu ile hala belirsizliğini korumaya devam ediyor.
Hisse Yatırımcı Ne Yapmalı?
Endeks 40.000 seviyelerinin üzerindeyken, doğru hisseyi seçme zamanıydı. Ancak, şimdi farklı bir durum var ortada. Türkiye’nin gözde şirketleri yüzde 40 oranında geriledi. Endeksin ilk 30 şirketine yatırım yaptığınızda dolar bazında 1-2 yılda çok iyi getiriler elde edersiniz. 2007 yılında seçimlerle birlikte beklediğimiz stabilite gelecekse ve hisseler bu oranda değer yitirmişse, orta uzun vadeli yatırım çok iyi getiriler sağlar. Tabii bu arada yerli yatırımcının iniş çıkışlara kanmaması, endeksin dip noktalarından portföyünü boşaltmaması gerekir.
Alımın Doğru Zamanı
İlla şimdi alım yapılmasına gerek yok. Borsa önümüzdeki süreçte yeni fırsatlar verecektir. 2 sent civarında, hatta düşerse 1.8 sentten alınacak hisselerden zarar edilmez. 1-2 yıl içinde Hazine bonosundan, dövizden elde edilemeyecek getiriler sağlanacak.
Bu tür yatırımlar için hisse senedi uzmanlığına da gerek yok. Endeks-30 hisselerine yoğunlaşılıp, bu hisselerden portföy hazırlanması yeterli olacaktır.
Yeni Dönem İçin Portföy
Her yatırımcının risk kriteri farklıdır. Ancak ben YTL-döviz ikilisi arasında her zaman YTL’ye inanan biri oldum. Geçmiş dönemde, devletin borçlanma ihtiyacı nedeniyle, şu anda da ekonominin gidişatındaki iyileşme nedeniyle, YTL yatırımlarının her zaman daha fazla kazandırdığını düşündüm ve sonuçlar da bu yönde gerçekleşti. Bu nedenle varlıkların YTL’de durmasından yanayım.
Hazine bonosu, mevduat ve başka sabit getirili kıymetler ile hisse senedi bölümüne bakacak olursak, yüzde 50-50 iyi bir dağılımdır. Endeks 3 sent seviyesindeyken önerimiz yüzde 80 sabit getiri, yüzde 20 hisse şeklindeydi.
Yabancının Eğilimi Değişti Mi?
Hisse yatırımcısı ile bono yatırımcısı çok farklı. Son dönemde yaşanan Türkiye’den çıkış çok ağırlıklı olarak bono yatırımcısından oldu. Çünkü, bonoda başka ülkelerde, örneğin Japonya’da çok ucuz kaynaklarla borçlanan yatırımcılar, bir de kendilerini leevrage ederek, bizim gibi yüksek faiz veren ülkelerin bonolarına yatırım yapıyorlar. Likidite şartları değiştiği anda da, yavaş yavaş gelmiş olmalarına rağmen, çıkışları ani oluyor.
Hisse yatırımcısında ise çeşitli kategoriler var. Bir grup, uzun zamandır Türkiye’ye yatırım yapıyor. Piyasanın durumuna göre hisse oranını azaltıyor veya artırıyor. Bu yatırımcı tipleri 2.5-3 sent arasında hisse portföyünü azalttı. Hatta endeksin geldiği son noktalarda hisse almaya başlayan yatırımcılar var. Tabii ki FED ve bizdeki seçimler nedeniyle temkinli olmaya da devam ediyorlar.
Bir de İMKB’ye sonradan giren fonlar oldu. Son zamanda ağırlıklı olarak da bu yatırımcıların satışları oldu. Toplama bakıldığında bonodan 5-10 milyar dolar arasında yabancı satışının olduğu konuşuluyor. Bu rakamın hisse senedi piyasasında ise 200-400 milyon dolar arasında olduğu belirtiliyor.
“Dolar Yeniden 1.40’ı Görebilir”
Döviz: Durulmanın ne zaman olacağını şu aşamada söyleyemiyorum. Genel inancım piyasanın önündeki en başta seçim gibi belirsizliklerin ortadan kalkmasıyla doların tekrar 1.40 seviyelerine hatta bunun altına gelebileceğimiz şeklinde. Ancak bu aşamada dalgalanma boyutu artarak devam edecek gibi görünüyor.
Bono: Türkiye için en önemli konu, reel faizler. Faizleri 8’e çekmek için çok sıkıntılar yaşandı. Yüzde 6.5 faiz dışı fazlayı vermek için, dünyanın en pahalı arabalarını kullanıp, içine de en pahalı benzini dolduruyoruz. Ancak bu sayede, reel fazileri yüzde 8 seviyesine çekebilmiştik. Ama birkaç küçük hata ve uluslararası piyasaların etkisiyle reel faizler, 10 seviyelerine geldi. Kanımca çok büyük dalgalanmalar olmadığı sürece reel faizler 10 seviyelerinde kalacak. Bu da yüzde 20’nin biraz üzerinde bir nominal faize dek geliyor. Ancak yine piyasanın önündeki risklerin seçimlerle birlikte kalkması ile birlikte bono faizleri yüzde 14-15 seviyelerine gevşer.
Global Piyasalarda Neler Olacak?
Fed Ne Yapacak? Tüm dünya piyasalarında öncelikli olarak etkili olan kurum FED. Japon Merkez Bankası’nın 0 (sıfır) faiz politikasından vazgeçebileceğini açıklaması ise, en son yaşanan dalgalanmalarda etkili oldu.
Ancak, şu anda FED’in faiz artırımlarının devam edeceği endişesi devam ediyor. Haziran ayındaki toplantıda faizin 5 puandan 5.25’e çıkmasına kesin gözüyle bakılıyordu. Daha sonra yapılacak toplantıda 25 baz puanlık bir artırım beklentisi 2 hafta öncesine kadar oldukça düşüktü. Ancak, son dönemde yapılan anketlerde yüzde 5.50 faiz beklentisi yüzde 50’nin üzerine çıktı. Zaten son dönemde yaşadığımız çalkantılar temelde bu endişelerden kaynaklanıyor.
Yüksek Faizin Etkisi 2002 yılından bu yana global likiditenin etkisiyle gelişen piyasalara iyi bir para girişi oldu. Bu dönemde biz de Türkiye olarak iyi konumlandık ve global likiditeden payımızı fazlasıyla aldık. Tüm gelişmekte olan piyasalar, olumlu bir dönem yaşarken, biz daha da iyi bir performans gösterdik ve İMKB olarak en fazla kazandıran piyasalar arasında yer aldık. Şimdi tersine dönen bir döneme giriyor olabiliriz. 2-3 yıllık sıkıntılı bir dönem yaşayabiliriz. Ama bu 1996-1997’lerdeki gibi sıkıntılar yaşayacağımız anlamına gelmiyor. Çünkü, Türkiye’de dahil tüm ekonomiler daha güçlü konumda. Bir kriz olmaz ama durgun, sakin bir dönem geçirilir.
Yabancıların Türk Piyasasına İnancı Devam Ediyor
Şekerbank’ın Satışı Şekerbank’ın yüzde 33.98’i 424.7 milyon YTL gibi iyi, daha önceki anlaşmaya göre çok bir bedelle Kazak Bank Turan Alem Group’a satılıyor. Çalkantılı bir dönemden geçiyor olmamıza rağmen, bu ilginin devam etmesi, orta uzun vadede Türkiye’ye olan inancın bir göstergesi olarak çok önemli. Yıllar boyunca yurtdışı yatırımcılara Türkiye’nin makroekonomik göstergelerinin düzeleceğini, bu nedenle Türkiye’ye yatırım yapmalarını tavsiye eder, ancak ikna edemezdik. Ancak şimdi böyle bir iknaya gerek olmadan gelip yatırım yapmaya başladılar.
Satın Almaların Etkisi Bu satın almaların bütün piyasaya etkisi var. Yurtdışında hisselerin gerçek değerlerine ulaşmasına sağlayan en önemli faktörlerden biri bu satın almalardır. Bir hissenin değeri düşükse, başka bir şirket bunu gerçek değerine yakın bir fiyattan teklif veriyor ve hissenin fiyatını yükseltiyor.
Türkiye’ye bakıldığında ise öyle dönemler oldu ki şirketler 1/10 değerine kadar düştü. Bu ortamda bile inanç olmadığı için almak isteyen olmadı. Şirket sahipleri de oldukça çekimser davrandılar. Bu nedenle de hisseler olması gereken değerlerine yaklaşamadılar. Türk piyasasına inançla birlikte şirketlerin gerçek değerlerinden alıcı ve satıcılar oluşmaya başladı. Bu durum hisselerin değerinin çok fazla düşmesine izin vermiyor.
Yarın Neler Olur? Türkiye’de daha büyük yatırımların olabileceği enerji, otoyollar, limanlar gibi altyapı projelerine yabancı yatırımcı ilgisinin yüksek olmasını bekliyorum.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?