“32 Bine Dönülmez, Zirve Hedefi 44 Bin”

Borsa, yaşanan yurtiçi ve yurtdışı gelişmelerle dalgalı bir trend izliyor. Riskler dikkate alındığında ise orta ve uzun vadeli bir çıkış beklenmiyor. Marbaş Menkul Değerler Genel Müdürü Hamdullah C...

1.09.2008 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

Borsa, yaşanan yurtiçi ve yurtdışı gelişmelerle dalgalı bir trend izliyor. Riskler dikkate alındığında ise orta ve uzun vadeli bir çıkış beklenmiyor. Marbaş Menkul Değerler Genel Müdürü Hamdullah Ceylan, bu tarz dalgalı dönemde, endeksin aşağı hareketlerinin alım fırsatı olarak değerlendirilmesini öneriyor. Düşük seviyelerde cazip değerlemelere sahip hisselere alım yapılmasını tavsiye eden Ceylan, “Bu seviyelerden döviz borçlanmayın. Kısa vadeli bono yerine orta vadeli bono pozisyonu taşıyın” diyor.

ABD’de Ağustos 2007’de başlayan kredi krizi 1 yılını doldurdu. Kriz etkilerini özellikle 2008’in ilk çeyreğinde gösterdi. Kötü gelen bilançolar, krizin reel sektöre de yansıyacağı endişelerini beraberinde getirdi. İMKB bu olumsuz haberlerden, 2007’de sağladığı yüzde 40’lık yüksek getiri de eklenince daha fazla etkilendi. Yani hızlı çıkışın düşüşü de sert oldu.

Buna bir de Mart 2008’de AKP’ye kapatma davasının açıldığı haberi eklendi. Sonuçta temmuz ayı başı itibarıyla endeks 32.000 seviyelerine gerilerken dolar 1,35 YTL ve faiz 1,23 seviyelerine yükseldi. Ancak sonrasında çok ucuzlayan İMKB’ye alımlar gelmeye başladı. AKP’nin kapatılmama kararı da gelince İMKB’deki yükseliş hızlandı.

Ağustos ayına gelindiğinde borsanın 45.000-46.000 seviyelerine gelebileceği yönünde yorumlar yapılıyordu. Ama gelinen noktada yurtdışı piyasalarda krizin derinleşeceği endişesi, bu beklentileri geri plana itti. Borsa, 43.500 seviyelerinden 40.000 bandının altına geriledi.

Marbaş Menkul Değerler Genel Müdürü Hamdullah Ceylan, geri çekilmenin 36.000 seviyelerine kadar süreceği kanaatinde. Yıl sonuna kadar olan süre içinse borsanın son gördüğü yukarı seviye olan 43.500-44.000’i gösteriyor. Bu dönemde endeksin aşağı hareketlerinde F/K olarak ucuz, beklentili hisseleri öneren Ceylan, orta uzun vadeli bekleyenlere ise faizi tavsiye ediyor.

Marbaş Menkul Değerler Genel Müdürü Hamdullah Ceylan’ın piyasalara yönelik beklentisi ve yatırımcılara tavsiyeleri şöyle:

*Borsada yukarı hareketin devamı beklenirken yurtdışına bağlı yeni bir satış dalgası geldi. Yurtdışındaki son durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kredi krizinin finansal piyasalara yansımasından sonra bu durumun, resesyonu beraberinde getirip getirmeyeceği konuşulmaya başlandı. Büyüme ve enflasyon verileri, resesyonist eğilimin güçlü olduğunu gösterdi. Resesyonun yanında emtiaya dayalı enflasyon kaygıları da artınca stagflasyon, yani durgunluk ortamında enflasyon ortamı oluştu. Bunun çok kalıcı olmayacağını düşünüyorum. Çünkü durgunluk ortamında fiyatlar düzenli artmıyor. Emtia fiyatlarında da gerileme yaşanıyor. Yani enflasyonist baskının azalacağı görülüyor. Yeni resesyonist ortam bir süre daha devam edecektir. Ancak özellikle finans piyasalarında yaşanan krizin devam edeceği görülüyor.

hed

*Sonbaharda yatırımcılar yurtdışı piyasalar haricinde içerde hangi gelişmeleri takip edecek?
Makro göstergeler ve siyasi gelişmelerin yanında son dönemde bölgesel faktörlerin de yakından izlenmesi gerektiği görülüyor. Gürcistan Rusya savaşının ateşi düşmüş gibi görünüyor. Ancak bu bölgede her an yeni gelişmeler olabilir. Yine İran’a askeri bir müdahale tartışılıyor. ABD’deki kasım seçimleri öncesinde siyasi bir unsur olarak İran’a askeri müdahalenin olması ihtimali var. Sonuç olarak yurtdışında bölgesel risklerimiz söz konusu. Bu risklerin artması, kurlarda yukarı hareketi beraberinde getirebilir.

*Peki makro ekonomik göstergelerle ilgili düşünceniz nedir? Yatırımcı, en çok hangi verileri izlemeli?
Cari açık önemli bir problem olarak görünüyor. Ancak asıl takip etmemiz gereken parametre, faiz politikası. Merkez Bankası (MB), sıkı para politikasını tercih ediyor. Her türlü şok hareketine karşı faiz silahını elinde güçlü parametre olarak kullanmaktan çekinmiyor. Bunu da defalarca gösterdi. Şu andaki reel faiz düzeyi devam ettiği sürece, kurlarda genel bir yükseliş eğilimi beklemek yeni şartlar oluşmadığı sürece yanlış olur.

*Tüm gelişmeler neticesinde endekste ağustos ayında bir düzeltme yaşandı. Bu geri çekilme daha devam eder mi?
Endeks, temmuz ayında çok sert yukarı hareket yapmıştı. Ağustos ayında borsanın bir düzeltme yapmasını bekliyorduk. Ancak yurtdışı piyasalarda, finans şirketlerinde yeni batak kaygıları düzeltmeyi sertleştirdi. Bu düzeltme 36.000, hatta 35.000 seviyelerine kadar devam edebilir. Ancak, yurtdışında yeni bir olumsuz haber gelmediği sürece, endeksin bu seviyelerin altına gevşemesini beklemiyorum.

35.000-36.000 seviyelerini ise yurtdışı piyasalara göre denge seviyeleri olarak görüyorum. Çünkü, Türkiye borsası, Avrupa ülkelerinden daha yüksek değerlemelerde işlem görüyor. 35.000-36.000’de İMKB ve yurtdışı piyasalar dengeye oturur.

Yani 32.000 seviyelerine tekrar geri gelmeyiz. 32.000 endeksi görmek için Amerika’da 10.000 seviyesinin altı görülmeli. Yani 32.000 seviyeleri rasyonel değil. Ancak gelirse de bu seviyeler ciddi alım fırsatı anlamına gelir. Çünkü, düşüş uzun vadeli olmayacaktır. Yine bu seviyelerde Fiyat/Kazanç oranı, İMKB’yi dünyanın en ucuz borsalarından biri yapar.

*Borsalar yılın son dönemlerinde geleneksel olarak yukarı hareket eder. Sonbaharda dünya piyasalarında ve İMKB’de yukarı bir hareket bekliyor musunuz?
Bunu tahmin etmek çok zor. Geçtiğimiz dönemde ölçülebilen rakamlarla yola çıkıyorduk. Bu dönemde finansal kriz hala ciddi şekilde gerek spekülatif gerek temel değerlere dayalı olarak devam ediyor. Bence ağustos ayı içinde olası yıl sonu endeks seviyemizi, yani 43.500-44.000 civarı seviyeleri gördük. Bundan sonraki yükselişlerde yine bu seviyeler zirve olur.

Piyasalar ile ilgili olarak şu anda derinliği ölçülemeyen ya da önümüzdeki dönemde ilgili ön görüde bulunulamayan bir kriz ortamından geçiyoruz. Yerli yatırımcı geçtiğimiz dönemlerde bu tarz ortamlarda çok zarar gördü. Zarar görmemek için aşırı beklenti içinde olmamak lazım. Temkinli olup düşüşlerde fırsatçı yaklaşımlarla hisse senedi alınmalı.

*Piyasa beklentileriniz paralelinde yatırımcı nasıl bir portföy hazırlamalı?
Bu şartlarda temkinli olma adına paranızın yüzde 20’lik kısmıyla döviz pozisyonu alabilirsiniz. Geri kalan miktar ise orta vadede tutulmak üzere bonoda ve hisse senedinde bölüştürülmeli.

Hisse senedi seçimi yapılırken 2009 yılı beklentileri de dikkate alınmalı. Çünkü bu süreçte gerek dünyadaki gerek Türkiye’deki piyasalarda, makro dinamiklerden dolayı kalıcı sert yükselişleri beklememek gerekiyor. Dünyada düşüşlerden resesyonlardan söz ediyorsak kalıcı yükselişleri beklemek yanlış olur.

*Yani hisse senedi seçiminde nasıl bir strateji izlenmeli?
Bu dönemde yaşanan iç ve dış şokların etkisiyle ciddi ıskontolu fiyatlar ortaya çıkabilir. Örneğin herkesin kötümser olduğu 32.000 endekse yaklaşılırsa piyasada beklentiler kötü olsa da değerlemelere bakılarak fırsatçı yaklaşımlarla hisse alınmalı. Yerli yatırımcı, geçmiş dönemden bugüne kadar hisse senedini yatırım aracı olarak görüp reel gelir elde etmeye çalışmadı. Kısa yoldan zengin olmak istedi. Ancak Hazine bonosundan yıllık yüzde 20 kazanıyorsanız hisseden de o miktarlarda kazanınca mutlu olmak gerekir. Yani belli bir getiri elde edince hisseden çıkıp değerleme olarak daha cazip hisselere yönelmeyi bilmeliyiz.

Emtialarda düşüşten dolayı ileriki dönemde bu sektörün kârlılığında gerileme olabilir. Bu tarz gerileme beklenen sektörler geri planda tutulmalı. Hem iç piyasada sektöründe güçlü hem ihracat ayağı güçlü ucuz kalmış hisseler bulunabilir.

*Euro/dolar paritesinde doların değer kazanması Türkiye’yi nasıl etkiler?
Geçtiğimiz dönemde yüksek cari açığa rağmen doların Euro karşısındaki değer kaybı, örtülü olarak ihracatçıyı desteledi. Çünkü Türk şirketleri hammaddesini ağırlıklı olarak dolar alıp yüzde 70 oranında Euro bölgesine satış yapıyor. Yani parite hareketi ihracat ve büyümeye büyük destek oldu.

Şimdi kurlarda Euro/dolar paritesinde kalıcı bir düşüş olursa bu bizim büyümeyle ilgili problemimizi ortaya çıkarır. İhracatçı eskisi gibi rahat olmaz. Bunun ikinci bir olumsuz sonucu cari açığa olur.

“Bankacılık’ta Açık Pozisyon Takip Edilmeli”

Değerler Düştü
 Banka hisseleri temmuz başında yarı yarıya eridi. 20 milyar dolarlık bir banka, 10 milyar dolara geriledi. 6 aylık süre içinde temel bir sorun olmazsa bir hisse bu kadar değer yitirmez. Haksız bir fiyatlama olur. Bankalarda da aynı şey oldu. BDDK’nin fonksiyonel olarak işlemesi, banka hissedarları ve ülkemiz açısından ciddi bir şans oldu. Oradaki fiyatlamanın yanlış olduğu görüldü.

Kârlar İyi
Temel verilere bakıldığında geçmiş dönem kadar yüksek olmasa da bankacılık sektörü iyi kârlar açıklıyor. Yine dünyaya kıyasla Türkiye’deki bankacılık sektörü ciddi bir şekilde dinamik ve rasyolar açısından güçlü.

Açık Pozisyon Riski
Yalnız son dönemde bankacılık sektöründe açık pozisyonun yükseldiği gözleniyor. 2001 krizinden sonra 5,9 milyar dolarlık açık pozisyonla en yüksek seviyelere gelinmiş durumda. Açık pozisyon, yatırımcılar tarafından yakından takip edilmesi gereken bir unsur.”

Faiz Ve Dövizde Beklentiler

Faiz Orta Vadede Cazip
 Faizde yüzde 23 seviyelerinin üzerini gördük. Ardından yüzde 18,7-19 bandına gelindi. Bu seviyelerde tahvile bonoya yatırım yapmak biraz sabır gerektirir. Çünkü dış riskler ortaya çıkınca faizde yukarı doğru hareket söz konusu olabilir. Ancak reel anlamda hala ciddi faiz veriyoruz. Dolayısıyla kısa vadede yukarı hareket olasılığından dolayı bu seviyeleri çok fazla önermiyoruz, ama orta uzun vade için faiz iyi getiri sunuyor.

Döviz Borçlanmayın
Kurlara bakıldığında ise riskler dikkate alındığında tahmin yapmak çok zor. Kurun bu seviyelerde olmasını gerçekçi bulmuyorum, samimi bir fiyatlama olduğunu da düşünmüyorum. Kur farkı, enflasyon ve faiz hadlerinin birlikte hesaplanarak oluşturulduğu bir farktır. Bu politika geçtiğimiz dönemde işimize yaradı, ancak bundan sonra işimize yarayacak uzun vadeli bir politika değil. Sonuçta döviz cinsinden bu seviyelerden borçlanmamak gerekir.

“İşlem Hacmimiz Büyüyecek”

2003’te Gedik Grubu Aldı
 Marbaş 2003 yılında Gedik Yatırım tarafından borsanın duayen isimlerinden Bedii Ensari’den satın alındı. Bu dönemde Marbaş Menkul Değerler, pazarda yüzde 0.10’luk payla 90’ıncı sıradaydı. 2008’in ilk 7 ayı itibarıyla yüzde 2,6 pazar payıyla 12’nci sıraya kadar yükseldik. Gedik Yatırım’ın kurumsal tecrübesinden faydalanarak yeniden yapılandık. Büyük montanlı yerli yatırımcılarla çalıştık. Sonuçta bu seviyelere geldik.

Serbest Yatırım Fonu Kuracak
 Fon yönetimi kökenli bir profesyonelim. Buradaki tecrübemi de kullanarak serbest yatırım fonu kurma planımız var. Gerekli izinlerin alınmasıyla birlikte 2009’un ilk çeyreğinde fonu kurmuş olacağız.

VOB’da Büyüyoruz
VOB’a gireli daha 3-4 ay olmasına rağmen ciddi bir işlem hacmine ulaştık. Özellikle hisse kontratların çıkmasıyla birlikte burada işlem hacmimizin daha da büyümesini bekliyoruz.

Talip Yılmaz

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz