Mehmet Gerz, Yapı Kredi Yatırım’ın araştırma müdürü… Borsanın geçen 3 yıldaki gibi devamlı yükseliş trendinde olamayacağını söylüyor. Ona göre, yeni dönemde borsa büyük fırsatlar tanıyacak. F...
Mehmet Gerz, Yapı Kredi Yatırım’ın araştırma müdürü… Borsanın geçen 3 yıldaki gibi devamlı yükseliş trendinde olamayacağını söylüyor. Ona göre, yeni dönemde borsa büyük fırsatlar tanıyacak. Fırsatlar ise “Satın alma adayı” şirketler ile “Artan iç talepten yararlanan” sektörlerden gelecek. Ancak, borsada trend hep yukarı değil, aşağıya da olabilecek. Gerz, “Aşağı yönlü de dalga boyu büyüyecektir. Önümüzdeki 1.5, 2 yıllık süreç içinde endeksin 35.000-50.000 bandında hareketlere sahne olduğunu göreceğiz” diye konuşuyor.
Piyasalar son dönemde oldukça hareketli günler yaşadı. Mart ayındaki 48.000 seviyelerinden başlayan geri çekilme 41.000 seviyelerinde taban oluşturdu. Bunun ardından Nisan ayı ortalarına kadar süren bir Merkez Bankası Başkanı seçimi tartışmaları yaşandı. Sosyal güvenlik yasa tasarısı nedeniyle IMF ile ilişkiler gözden geçirildi. Yurtdışı piyasalarda ise ABD Merkez Bankası (FED) ve Japon Merkez Bankası’nın faiz artırımı süreci nedeniyle global dalgalanmaların Türkiye’ye yansımaları gözlendi.
Tüm bu olumsuzluklara rağmen, güçlü makroekonomik göstergeler sayesinde endeks, 41.000 seviyelerinin üzerinde tutunmayı başardı.
Nisan ayının ortalarından itibaren ise global piyasalarda, gelişen piyasalara para girişinin devamı beklentisi, iç piyasada Merkez Bankası Başkanlığı, sosyal güvenlik yasası gibi sorunların çözümü piyasaları rahatlattı.
Yapı Kredi Yatırım Araştırma Müdürü Mehmet Gerz, 2006 ve 2007 yıllarında endeks bazında olmasa bile hisse bazında hareketli bir dönemin bizi beklendiğini söylüyor. Endeks bazında bakıldığında ise son aylarda 40.000–48.000 arasında görülen dalgalı ve yatay seyrin dalga boyları büyüyerek yakın gelecekte de süreceğini belirten Gerz’in piyasa beklentileri ve hisse önerileri üzerine beklentileri aldık:
-Borsa 2006’ın geri kalan döneminde nasıl bir seyir izler?
2006 yılının geri kalan döneminin ve 2007’nin yatay, dalgalı ama fırsatlarla dolu geçmesini bekliyoruz. Son 3 yıldaki gibi devamlı bir yükseliş olmasını beklemek fazla iyimserlik olur. İMKB’de şirket değerleri, 2-3 yıl önce olduğu gibi çok ucuz değil. Aşırı pahalı da değil. Bize yakın piyasalarda mukayese edildiğinde ortalama 13 Fiyat/Kazanç seviyeleri, normal seviyeler sayılır. Bu durumda İMKB daha yatay ve dalgalı bir seyir izleyebilir.
Son aylarda 40.000–48.000 arasında gördüğümüz dalgalı ve yatay seyir, dalga boyları büyüyerek yakın gelecekte de sürebilir. Dalga boyları büyüyecek derken, sadece yukarı yönlü olarak kastetmiyorum. Aşağı yönlü de dalga boyu büyüyecektir. Önümüzdeki 1.5, 2 yıllık süreç içinde endeksin 35.000-50.000 bandında hareketlere sahne olduğunu göreceğiz.
-Bu dönemde hisse senedi yatırımında nasıl bir strateji izlenmeli?
Yatay ve dalgalı dönemlerde bile iyi performans sergileyecek şirketler olacaktır. Bizce gelecek bir kaç yılın iki temel yatırım fikri olacak. Bunlar, satın alma adayı olan şirket ve sektörler.
Bankacılık sektöründe satın almalar yaşanıyor ve bu süreç daha devam edecek. Bunun yanında sigorta sektörü, perakende sektörü ve hizmet sektörü, yabancı ortaklık ve satın almalarda ön plana çıkacaktır.
İkinci temel yatırım kriterimiz ise artan iç talepten yararlanan sektörler. Türkiye’de alım gücü arttıkça, tüketim de artıyor. Bu açıdan bakıldığında ise inşaat, medya, otomotiv ve beyaz eşya ön plana çıkıyor.
-Hisse senedi seçimlerini geçecek olursak, mali sektörde beklentilerin nedir?Mali sektöre damgasını vurmaya devam edecek üç büyüme alanı var: “Konut kredileri, bireysel emeklilik sistemi ve bankacılıkta artan ücret ve komisyon gelirleri.” Konut kredilerinde ayda 1 milyar dolarlık bir büyüme var. Bireysel emeklilik sistemi 1 Ocak 2006’dan itibaren sağlanan yüzde 15 stopaj avantajı ile arzu edilen büyüme ivmesini yakaladı. Bankaların net ücret ve komisyon gelirinde geldiği noktayı özetlemek için 2005’te 5 büyük bankanın net komisyon gelirlerini vermek yeterli olacaktır:
İş Bankası, 667 milyon dolar; Garanti Bankası, 550 milyon dolar; Akbank, 475 milyon dolar; YKB: 378 milyon dolar ve Vakıfbank, 219 milyon dolar. Bunlar çok büyük rakamlar.
Bu üç büyüme alanına yatırım imkanı sağlayan banka ve sigorta şirketlerini dikkatle takip ediyoruz. Borsadaki her gevşemeyi, bu hisselerde alım fırsatı olarak öneriyoruz.
-Hisse bazında öneri yapar mısınız?
Bankacılıkta süren yabancı ilgisinin mali sektörün diğer önemli alanı olan sigortaya yayılmasını bekliyoruz. Sigortada özellikle bireysel emeklilik alanındaki hızlı büyümenin borsada yatırımcısını da memnun edeceğini düşünüyoruz. Bizim bu sektörlerde dikkat ettiğimiz şirketler, Anadolu Sigorta, Aksigorta ve Anadolu Hayat.
-Banka önerileriniz nelerdir?
Bankacılıkta kar büyümesinin 2006’da da devam edeceği beklentisiyle Garanti Bankası ve İş Bankası’nı öneriyoruz. Garanti, GE ortaklığından sonra şube sayısını arttırarak içerde büyürken, bölgede de satın almalarla büyümeye devam edecek. Bankanın kredi kartlarında ve komisyon ve bankacılık gelirlerinde çok ciddi bir başarı yakaladığını düşünüyoruz. İş Bankası’nın ise karlılığındaki artışın azalan karşılılar ve artan komisyon gelirleriyle 2006 ve 2007’de beklentilerin üstünde gerçekleşmesini bekliyoruz.
-Sanayi ve hizmet sektöründe hangi hisseleri öneriyorsunuz?
Türkiye’de istikrarın gelmesi ile çok canlı bir iç talep var. Faizlerin düşmesi ile artan tüketici kredileri de bu büyümeyi destekliyor. Canlı iç talepten en fazla otomotiv, beyaz eşya ve medya sektörleri olumlu etkileniyor. Bu açıdan bakıldığında Doğuş Otomotiv, Arçelik ve Doğan Gazetecilik hisselerini öneriyoruz.
-2006 yılında halka arzlara hız verildiği görülüyor? Halka arzlara olan ilgiyi nasıl görüyorsunuz?
Bu yıl 4 halka arz oldu. Özellikle son yapılan Vestel Beyaz Eşya ve Selçuk Ecza Deposu arzlarına yönelik ilginin yüksek olduğu görüldü. Önümüzdeki günlerde Bank Asya ve Coca Cola İçecek’in arzları olacak. Bu arzların piyasada özellikle yabancı ayağında iyi talep göreceğini düşünüyoruz.
40.000 seviyesinin üzerinden yapılacak arzlar, hem yeni yatırım fırsatları sunuyor hem de yeni yatırımcıların piyasaya girmesini sağlıyor. Yine bu yıl TAV, KVK İletişim, Türk Telekom gibi büyük arzların gerçekleşmesi bekleniyor. Tüm bunlar, piyasanın derinliğinin daha da artmasını sağlayacak.
-Global görünümle ilgili beklentileriniz nelerdir?
2001’den sonra FED’in yarattığı yüksek likidite, enflasyonu arttırmadı. Tüm dünyada menkul ve gayrimenkul fiyatlarını arttırdı. Dünya borsaları 5 yıldır çıkış eğiliminde. Artan para arzının enflasyona yansımaması, dünya ekonomisine ve ticaretine yeni entegre olan Çin sayesinde oldu. Çin başka bir gezegen gibi dünyanın her yerine ucuz mal ve dolaylı olarak ucuz iş gücü sağlayarak dünyada enflasyonun düşük kalmasını sağlıyor.
Enflasyonun ve faizlerin düşük seyrettiği bir dünyada global sermaye, son 3 yıldır artan ölçüde Türkiye gibi faizlerin yüksek, aktiflerin ucuz olduğu gelişmekte olan ülkelere hücum etti. Bu süreç, 2006’nın ilk aylarında artarak devam ediyor.
-Global sermayenin gelişen piyasalara doğru olan bu eğilimi devam edecek mi?
Bazı piyasalar “sürdürülemez” noktalara çıkmış durumda. Ancak, dünyada faizlerin yükselme eğilimine girmesi ile global likiditenin yavaşça çekilmeye başlaması ve yılın ikinci yarısından itibaren piyasalarda dalgalı bir seyir izlenmesi beklenebilir. Bunun ilk işaretleri, çok şişen Arap borsalarında hızlı düşüşlerin yaşanması ve İzlanda para değerinde düşüş olmasıdır. Daha da önemlisi ABD’de konut satış hızı azalmaya başladı. Bu fiyatlarda bir gerilemeye dönüşürse, global likidite döngüsünün artık terse döndüğü daha net görülecek.
Türk piyasasını değerlendirir misiniz? Piyasaların genelinde bir sorun bekliyor musunuz?
Geçmişin aksine bu kez Türkiye’de iç dengeler, dış dengelere göre daha kuvvetli. Politikada da olumsuz sürprizler beklemiyoruz. Türkiye 2007’de önce Cumhurbaşkanlığı sonra da genel seçimleri yaşayacak. Verilen siyasi mesajlardan hükümetin erken bir genel seçime gitmesine ihtimal vermiyoruz. Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik tedirginlik ise Başbakan Erdoğan’ın aday olup olmayacağı konusunda kendini gösterebilir. Bu noktada net bir siyasi açıklama olmasa da bizim tahminimiz de çoğunluğunki gibi Erdoğan’ın bir dönem daha yürütmenin başında kalmak isteyeceği yönünde. Kişi başına milli gelirin ikinci dönemde 5 bin dolardan 10 bin dolara yükseltme iddiası, muhtemelen bunu gerektirecek.
“Sanayi Ve Hizmet Sektöründe 4 Şirket Öneriyoruz”
Mehmet Gerz yönetimindeki Yapı Kredi Yatırım Araştırma Servisi, mali sektörde İş Bankası, Garanti Bankası, Aksigorta, Anadolu Sigorta ve Anadolu Hayat hisselerini yatırımcılara öneriyor. Şirketin sanayi ve hizmet sektöründe önerdiği şirketler ise Doğuş Otomotiv, Arçelik ve Doğan Gazetecilik. Yine holdinglerden Sabancı Holding, öneri listesinde yer alıyor. Mehmet Gerz, önerdikleri şirketlerle ilgili şu değerlendirmede bulunuyor:
Doğuş Otomotiv: Biz otomotivde satışları çok iyi giden ve çok iyi kâr beklediğimiz Doğuş Otomotiv’i öneriyoruz. “Döviz kurlarında hızlı artış, ithal araba satışlarına bir miktar sekte vurabilir” endişesine katılıyoruz. Ancak, bizce döviz kurlarında bu derece ciddi bir artış olmayacak. Volkswagen markasının Türkiye’deki gücü ile şirket sektörde Ford, Fiat ve Renault’un ardından sağlam bir dördüncüğe sahip.
Arçelik: Beyaz eşyada Arçelik’in yüzde 57 yurt içi pazar payının büyüyen bir ülke için çok değerli olduğunu düşünüyoruz. Nitekim Arçelik’in 2005 yıl sonu sonuçlarına göre yüzde 6.1 olan net kâr marjı, uluslararası beyaz eşya şirketlerinin üç katı kadar. Arçelik bununla yetinmeyip Avrupa’da markalar alıp Rusya ve Çin’e de yatırımlar yapıyor. Yani Türkiye ile birlikte büyüyen ve bunu yaparken kârlılıktan ödün vermeyen Arçelik, uzun vadede hissedarlar için değer yaratan bir şirket olmaya devam edecek.
Doğan Gazetecilik: Büyüyen sektörlerin başında medya geliyor. Hürriyet Gazetecilik, sektörün lideri konumunda. Ancak, bizim dikkat çektiğimiz şirket, grubun diğer firması Doğan Gazetecilik. 2006’da hem reklam pastası hem de reklam fiyatlarının yükselmesi ile lider gazetelerden Doğan Gazetecilik’e kayış olmasını bekliyoruz. Eskiden Milliyet olarak işlem gören şirket şimdi Milliyet dışında Posta, Fanatik ve Radikal gazetelerini çatısında bulunduruyor. Bu dört gazete toplamda Hürriyet’in 2.4 katı tiraja sahip. Oysa reklam payı Hürriyet’in yarısından daha az. Yazılı basında reklam büyümesinin önümüzdeki yıllarda Milliyet ve Posta’ya kaymasını bekliyoruz.
Sabancı Holding: Yine portföy önerimizde holdinglere yer veriyoruz. Son listemizde Sabancı Holding var. Daha önce Doğan Holding vardı. Ancak Doğan Holding, beklentimiz olan değerlere ulaştı.
“Cari Açık Ekonomide Önemli Soru İşareti”
Ekonomide bütçe performansının, büyümenin ve enflasyonun oldukça yolunda gittiğini söyleyen Mehmet Gerz, ekonomik başarının arkasındaki en önemli faktörün bütçe performansı olduğunu belirtiyor. Bu devam ettikçe piyasalarda global dalgalanmalar yüzünden gerilemeler olsa da bir kriz ortamına girilmesini beklemediğini anlatan Gerz sözlerine şöyle devam ediyor:
“Bütçe dışında diğer konuların detay olduğunu düşünebiliriz. Bir tanesi hariç: Hızla artmaya devam eden dış ticaret ve cari açık. Global olarak faizler düşük seyrettiği sürece Türkiye’ye cari açığın finansmanı için gerekenden çok daha fazla döviz girişi oluyor. Bu da döviz kurlarını bastırıp dalgalı kur sisteminin içindeki otomatik düzeltme mekanizmasının çalışmasını engelliyor. Bu noktada faizlerin daha hızlı düşmesi gerekiyor ki gelen global sermayenin en azından sıcak kısmı daha az gelsin. Sanıyorum yılın kalan kısmında enflasyon önceden belirlenen patikada yüzde 5’e doğru düşmeye devam ederse TCMB faizlerinde düşüş eğilimi devam edecek. Beklentim yıl sonuna kadar faizlerde yüzde 1 daha düşüş olması. Aynı zamanda gelişmiş ülke faizlerinde bir miktar yükseliş olunca “carry trade”denilen ve faiz farkına gelen sıcak para azalacak.
Türkiye’ye gelen sıcak para azalsa bile doğrudan yabancı sermaye ve uzun vadeli sermaye girişlerinde bir kesinti beklemiyoruz. Daha önce Avrupa Birliği’ne giren Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinde GSYİH’nin yüzde 4-7 arası cari açıkları 10 yıldır sürüyor ve yabancı yatırımlarıyla rahatça finanse ediliyor. Yeter ki Türkiye AB üyeliği yolunda sendelemesin.”
Önerileriniz borsa endeksine göre performansı nasıl?
2003 yılından beri her hafta hisse senedi önerisinde bulunup bunların performansını borsa endeksine göre ölçüyoruz. Hisse senedi seçiminde ana kriterimiz yatırımcıya para kazandıracak temel fikirleri tespit etmek. Bizim için en önemli üç kriter büyüme, kârlılık ve güven. Her hafta 6 ile 8 arası şirket hissesini hedef fiyatlarıyla birlikte açıklıyoruz. 2003 yılında borsa endeksi yüzde 55 artarken bizim önerilerimiz yüzde 125 artarak göreceli olarak yüzde 45 endeksin üzerinde getiri sağladı. Bu görece performans 2004 ve 2005’te yüzde 13 olurken, 2006 yılında şu ana kadar yüzde 15’e ulaşmış durumda. Enflasyonun yüzde 8’e düştüğü bir ortamda yüzde 15’lik bir getiri farkının önemli olduğunu hatırlatmak isterim.
Her yıl borsa endeksinin önemli miktarda üstünde getiri sağlamış olmamızı bahsettiğim hisse seçim kriterlerinin piyasa tarafından da kabul gördüğünün bir kanıtı olarak görüyoruz. Tabii son yıllarda borsada yabancı yatırımcı payının ciddi şekilde artması ile temel kriterler, spekülatif beklentilere göre çok daha önem kazandı.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?