“Banka, Medya Ve Otomotiv Çok Ucuz Kaldı”

Borsa, yurtdışı piyasalar ve AKP davasının etkisinde bir seyir izliyor. Endeks, volatil hareket ediyor. Bu nedenle yatırımcılar yüksek YTL faizi tercih ediyor. Finans Portföy Genel Müdürü Özgür Gün...

1.08.2008 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

Borsa, yurtdışı piyasalar ve AKP davasının etkisinde bir seyir izliyor. Endeks, volatil hareket ediyor. Bu nedenle yatırımcılar yüksek YTL faizi tercih ediyor. Finans Portföy Genel Müdürü Özgür Güneri, tüm risklere rağmen yatırımcılara portföylerine belli oranda hisse almalarını tavsiye ediyor. Hisse seçiminde ise değerlemelerin önemli olduğunu söyleyen Güneri, özellikle bankacılık, otomotiv ve medya sektöründe çok ucuz hisselerin olduğunun altını çiziyor. Güneri, dövizi ise yatırım aracı olarak tavsiye etmiyor.

Piyasalar açısından belirsizliklerin yoğun olduğu bir dönem yaşanıyor. Yurtdışı piyasalardaki belirsizliklere, mart ayında AKP kapatma davası da eklenince Türkiye’de dalgalanmanın boyutu daha da arttı. Ancak, geçen ay Raportörün kapatmama yönünde görüş bildirmesi, Türk piyasalarında bir miktar rahatlamayı beraberinde getirdi. Borsa, 32.600 seviyesinden, faiz yüzde 23 seviyesinden döndü.

AKP kapatma davasının 28 Temmuz’da görüşülmeye başlaması da karar ne olursa olsun belirsizliğin kısa sürede sona erecek olması nedeniyle piyasa tarafından olumlu karşılandı. Bu gelişmelere rağmen, Türkiye piyasalarının yurtdışı piyasalara bağlı hareket ettiğini hatırlatan Finans Portföy Genel Müdürü Özgür Güneri, belirsizlik döneminde endeks tahmini yapmanın zor olduğunun altını çiziyor. Yüksek YTL faizin cazip olduğunu ifade eden Güneri, endeks hissesi yerine cazip değerlemeye sahip hisseleri öneriyor. Güneri’nin piyasa beklentileri ve yatırımcılara tavsiyeleri şöyle:

*Piyasaların önündeki en önemli belirsizlikler nelerdir?
Önümüzde 2 önemli belirsizlik var: İlki yurtdışı piyasalardan, ikincisi iç siyasi gelişmelerden kaynaklanıyor. Yurtdışında para ve sermaye piyasalarındaki belirsizlik devam ediyor. Şirketlerin kâr rakamları geliyor. Burada bazı analistler, bankacılık sektöründe zararların artarak devam edeceğini düşünüyor. Bazı analistler ise zararlar konusunda dibe yaklaşıldığı yorumunu yapıyor. Benim görüşüm, zararların boyutunun artmayacağı, ancak bir süre daha devam edeceği yönünde.

*Yurtdışında bundan sonra neler olabilir?
Büyük yatırım şirketlerinin yöneticileri, iş hayatları boyunca yaşanan en büyük krizin olduğunu söylüyor. Böyle büyük bir krizin etkilerinin, kısa sürede ortadan kalkması mümkün olmayacak. Yılın geri kalan kısmında gelen her olumsuz veride krizin etkilerini hissedeceğiz.

Ne zaman piyasalar normalleşir ve FED faiz artırım sürecine girerse yurtdışı piyasaların dipten döndüğünün ilk önemli işareti olacak. Çünkü genel olarak bakıldığında hisse senedi piyasası, faizlerin düşürülmeye başladığı ilk süreçte olumlu tepki veriyor. Ama ondan sonra “Faiz indiğine göre, ekonomide yavaşlama var, kârlar olumsuz gelebilir” düşüncesiyle satış geliyor. Tersi durumda FED faiz artırdıkça da borsalar yukarı bir trend izliyor.

*AKP davasıyla ilgili gelişmeler, piyasaya nasıl yansır?
Yurtiçinde AKP kapatma davası önemli bir belirsizlik. Ancak, son olarak Anayasa Mahkemesi, AKP hakkındaki kapatma davasının 28 Temmuz'da görüşülmeye başlanacağını açıkladı. Davanın bir an önce sonuçlanacak olması iyi algılandı. Davanın görüşülme süresi ekim ayına uzatılsaydı, belirsizlik ortamı daha da uzamış olurdu. Görüşmelerden çıkacak sonuç, piyasalar tarafından yakından izlenecek. Bunu bekleyip görmek gerekecek. Davanın sonuçlanma sürecinde, yurtdışı piyasaların durumu da piyasalar üzerinde ayrıca etkili olacak.

*İMKB’nin performansını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Borsa temmuz ayı başında oldukça kötü bir performans sergiledi. Birçok hisse hak etmediği kadar düşük değerlemelerle işlem gördü. Ancak, sonrasında AKP davasıyla ilgili olarak Raportörün kapatılmama yönünde görüş bildirmesiyle borsa yüzde 15’e varan iyi bir performans sergiledi. Borsanın bu kadar iyi hareket etmesinin temelinde, bence değerlemelerin çok cazip olması yatıyor. Türk bankacılık hisseleri, uluslararası değerlemelere göre oldukça cazip seviyelerde.

*Yıl sonuna kadar olan süreçte endeks beklentiniz nedir?
Bu kadar yurtiçi ve yurtdışı belirsizliğin olduğu bir ortamda, endeks tahmini yapmak kolay değil. AKP’nin kapatılmasına yönelik ana belirsizlik ortadan kalkarsa endeksin yüzde 15-20 daha yukarı hareket ederek yılı kapatabileceğini düşünüyorum.

*Yatırımcılar, yıl sonuna kadar nasıl bir yatırım stratejisi belirlemeli?
YTL cazibesini koruyor. YTL varlıklar, faizler yüksek seyrettiği sürece cazibesini korumaya devam edecek. Ancak, bazı hisse senetleri hayli ucuzlamış durumda. Bazı bankacılık ve sanayi hisseleri özellikle izlenebilir. Otomotiv, medya, bankacılık ve hizmet sektöründen beğendiğim hisseler var. Bu tarz hisseler de yatırımcılar tarafından değerlendirilebilir. Bizim yılın geri kalanı için ana stratejimiz bu.

*Hisseler konusunu biraz daha açar mısınız?
Hisse bazında söylemem uygun olmayabilir, ancak sektör bazında bakıldığında bankacılık sektörü çok ucuzladı. Bankacılık, İMKB içinde de önemli bir yere sahip. Dolayısıyla, buraya gelecek alış ve satışlar, endeksin yönü üzerinde de etkili oluyor.

Sektörde, bazı bankalar da cazip değerlemelere sahip. Banka satın alarak aynı zamanda endeksin hareketine de ortak oluyorsunuz. Otomotiv sektörünü, medyayı cazip buluyoruz. Medya sektöründe bazı hisseler, uluslararası rakiplerine göre çok ucuz.

*Faizle ilgili beklentiniz nedir? MB’nin faiz politikasında nasıl hareket etmesini bekliyorsunuz?
MB, geçen ay faizleri 50 baz puan artırarak 16,75 seviyesine yükseltti. Son artırımdan sonraki PPK notlarını görünce daha iyi anlayacağız, ama analistlerin bazıları faiz artırımı beklemiyor. Bazıları da kısıtlı bir artırım bekliyor. Ben ikinci görüşe daha yakınım. 25 baz puan artırım daha olabilir. Haziran ayı enflasyonu beklentilerin altında geldi. Temmuz ve ağustos ayı enflasyon verileri ise çok kritik olacak. Buradan gelecek verilere göre MB’nin faiz artırımlarına ara vereceği sinyali çok önemli. Burada politik riskin ortadan kalkması da önemli. Politik riskin de kalkması halinde gösterge faizde, yeniden yüzde 20 seviyesinin altını görebiliriz. Geçmiş dönemde olduğu gibi MB’den hızlı bir indirim ve gösterge faizde yüzde 17 seviyeleri şu aşamada çok zor. Bence MB’nin en önemli ve isabetli hareketi, önümüzdeki 3 ayda faiz artırmamak olacak. Faiz indirimini konuşmak içinse erken.

*Döviz piyasasına yönelik olarak tahminleriniz ne yönde?
Dövizin yukarı hareket etmesi olasılığı, mevcut faiz seviyelerini dikkate aldığımızda az. Dövizi yukarı hareket ettirecek tek şey, yabancıların Türk piyasasından çok korkması ve riskleri daha fazla almak istemeyerek ülkeden çıkmak istemesi olur. Böyle bir ortam ise şu aşamada yok. Politika başta olmak üzere olumsuz durumlarda, kur üzerinde yukarı yönlü baskı tabii ki olacaktır. Ama bizim genel yaklaşımımız, döviz yükümlülüğünüz yoksa yatırım aracı olarak çekingen davranın şeklinde.

Eğer AKP kapatılmaz, yurtdışı piyasalarda düzelme yaşanırsa, kurların daha aşağı seviyelere geleceğini düşünüyorum. 1 dolar, 1,1 YTL seviyelerine kadar gevşeyebilir. Bunun dışındaki koşullarda, bu hedef seviyelere gelineceğini düşünmüyorum.

*Dolar/Euro paritesiyle ilgili beklentiniz nedir? Geçen ay parite 1,60’ın üzerine çıkarak rekor kırdı.
Doların, önümüzdeki dönemde Euro karşısında dalgalanmalar olsa bile değer kazanmaya başlamasını bekliyorum. Doların değer kazanması, başta petrol olmak üzere emtia fiyatlarında gerilemeleri beraberinde getirecektir. Burada İran krizini göz ardı ediyorum. Eğer dolar düşük kalmaya devam ederse petrolde fiyat artışları sürecektir ve bu global piyasaların istediği bir şey değil. Yılın son çeyreğinden itibaren ABD’de faiz artırımlarının yeniden gündeme gelmesi hem doları destekleyecektir hem emtia fiyatlarında düşüşü beraberinde getirecektir.

*Altın fiyatında nasıl bir seyir olabilir?
Altın fiyatlarında kısa vadede 1.000 dolar seviyeleri test edilebilir. Ancak sonrasında yeniden 900 dolar seviyeleri aşağı yönlü olarak görülecektir.

*Türkiye’de makroekonomik riskler arasında size en çok hangisi tedirgin ediyor?
Son dönemde özellikle cari açık konusunda tedirginlikler yaşanıyor. Ama, bence en büyük riski enflasyon oluşturuyor. Enflasyon kontrol edilebilir yapıda değil. Yani, talep bazlı değil. Ağırlıklı olarak emtia ve gıda fiyatlarındaki artışa bağlı yükseliş yaşanıyor. Bu nedenle enflasyonla mücadele konusunda yapılacaklar sınırlı. Enflasyonda baskı görürsek MB de faizleri yukarı çıkarabilir. Bu da ekonomide bir yavaşlamayı ve kârlarda gerilemeyi beraberinde getirir. Bu nedenle yatırımcılar, enflasyonu ilgilendiren veri ve beklentileri iyi analiz etmeli.

*Doğrudan yabancı sermaye yatırımı konusunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ekonomik anlamda politik belirsizliklerin yoğun olarak yaşandığı bir dönemdeyiz. Ancak yabancı sermaye, özellikle de doğrudan yabancı sermaye girişlerin devam ettiğini söyleyebiliriz. Hem özelleştirmelerde aktif rol oynadılar hem farklı sektörlerde potansiyeli olan şirketlere yatırımlarını sürdürdüler. Dolayısıyla doğrudan sermaye yatırımı anlamında Türkiye’ye karşı belli bir güvensizlik oluşmuş değil. Politik belirsizliğin de kısa süre içinde ortadan kalkması halinde Türkiye daha iyi bir konuma gelecektir.

“Yeni Ürünler Üzerinde Çalışıyoruz”

Emtiaya Dayalı Fon Gelecek
Yeni ürünler üzerinde çalışıyoruz. Son dönemde yoğun rekabet yaşanıyor. Burada kurumların değil, yatırım enstrümanlarının kendi içinde yaşadığı rekabetten bahsediyorum. Mevduat faizinin bu kadar yüksek olduğu bir dönemde, yatırımcılara farkı ürünlerle, farklı getiriler sunacak yatırım fonları üzerinde çalışıyoruz. İçinde emtiaya dayalı getirilerin oluşabileceği bir fon tipi planlıyoruz. Bunun tarihi henüz netleşmedi. Bir başka planımız da mevcut ürünlerimizde, yabancı yatırımcıların ilgisini çekebilecek işbirlikleri. Yabancı yatırımcılara pazarlama faaliyetinde bulunarak, mevcut cazip hisse seviyelerinden ve yüksek faiz oranlarından getiri fırsatları sunacağız.

Anapara Korumalı Fon Çıkaracağız
Anapara korumalı fonlarda da çalışmamız var. Bu fonlara piyasada ilgi olduğunu görüyoruz. 1-1.5 ay içinde bu tarz bir fonu da halka arz etmiş olacağız. Büyüklük konusunda şu aşamada açıklama yapamıyorum. Ancak dövize dayalı bir korumalı fon olacak. Bu fonlar için de yüksek mevduat ciddi bir rakip. Yılbaşından sonra faizlerde düşme eğilimi olmasıyla birlikte anapara korumalı fonlara ilginin artacağını söyleyebilirim.

“Hisse Seçiminde Değerleme Önemli”

Öncelik Ne?
Hisse senedi seçiminde öncelikle baktığımız konu değerleme. Bir şirketin banka, sanayi veya hizmet sektörü olduğu fark etmez, değerleme çok önemli. Bu şirket, hele piyasanın belirsiz olduğu dönemlerde uluslararası rakiplerine ve yerli rakiplerine göre çok ucuz değilse biz porfföy yönetim şirketi olarak o hisseyi satın almıyoruz.

Doğru Seçim
Momentuma bağlı hareket yapmıyoruz. Yani, “Piyasa çok iyi olacak, bu hisse piyasayla birlikte yukarı hareket eder” beklentisiyle hareket etmiyoruz. Çünkü bu karışık dönemlerde doğru hisse senedi seçemediğiniz zaman, büyük zararlara uğrayabilirsiniz.

Nasıl Bir Yatırım Sepeti Oluşturmalı?

Neler Olmalı?
Burada yatırımcının risk alma değeri çok önemli. Ama genel olarak 6 ay veya 1 yıllık bir süre için şunu söyleyebilirim: YTL sabit getirili menkul kıymetlerin, ağırlıkta olduğu bir yapı tercih edilebilir. Bu mevduat ve veya bono olabilir.

Hisse Senedi Şart
Bu portföyün içinde mutlaka ve mutlaka hisse senedi de olmalı. Hisse senedinin oranını yatırımcı kendi risk alma oranına göre belirlemeli. Bu yüzde 5’te olabilir, yüzde 25’te. İsteyen biraz daha fazla risk almak isteyebilir.

Buna Dikkat!
 Hisse konusunda bir de uyarı yapmak gerekiyor. Günlük dalgalanmalarda hisse pozisyonunu değiştirmeye çalışmasınlar. Hikayesi olan, değerlemesi olan hisseler, günlük dalgalanmalardan bağımsız, iyi getiriler sağlayacaktır.

Talip Yılmaz
[email protected]

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz