Eczacıbaşı Menkul Değerler Araştırma Müdürü Emre Akyol, Avrupa Birliği’nden müzakere tarihi alınması konusunda olumlu tahminler yapıyor. Bunun başta borsa olmak üzere tahvil ve eurobond piyasaların...
Eczacıbaşı Menkul Değerler Araştırma Müdürü Emre Akyol, Avrupa Birliği’nden müzakere tarihi alınması konusunda olumlu tahminler yapıyor. Bunun başta borsa olmak üzere tahvil ve eurobond piyasalarına olumlu katkı yapacağını söylüyor. Ona göre, 6 Ekim’de kar realizasyonu olsa bile, borsadaki çıkış yıl sonuna kadar devam edecek. Akyol, “Endeksin yıl sonuna doğru 2 sent civarına çıkabileceğini düşünüyoruz. 17 Aralık’a doğru AB beklentisi çok büyük ölçüde fiyatların içine girecektir. Mevcut seviyelerde borsaya girilebilir” diye konuşuyor.
Son iki ayda para ve sermaye piyasalarında çok hızlı dalgalanmalar yaşandı. Bu dalgalanmaların arkasında ise genel olarak Avrupa Birliği’ne (AB) ilişkin beklentiler vardı. Ağustos başındaki olumlu hava TCK’daki zina maddesi nedeniyle, bir anda dağıldı. Tartışmaların ardından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Brüksel ziyareti ve sonrasında gelen olumlu açıklamalar piyasaları rahatlattı.
Şimdilerde ise piyasaların yakından takip ettiği iki tarih var. Bunlardan ilki Türkiye’ye ilişkin İlerleme Raporu’nun açıklanacağı 6 Ekim. İkincisi ise müzakerelere başlanıp başlanmayacağının açıklanacağı 17 Aralık.
Eczacıbaşı Menkul Değerler Araştırma Müdürü Emre Akyol, 6 Ekim’deki İlerleme Raporu’nun Türkiye açısından son derece olumlu olacağını düşünüyor. 17 Aralık’taki toplantıda Türkiye’ye yeşil ışık yakılması ihtimalinin kuvvetlendiğine inanıyor. Buna bağlı olarak da hisse senedi fiyatlarının yükseleceğini, Hazine bonosu faizlerinin ise düşeceğini söylüyor. Akyol’a göre, olumlu beklentilerin gerçekleşmesi halinde yıl sonunda borsa 2 sent, faizler ise yüzde 20 seviyelerinde olacak.
Emre Akyol, piyasalardaki dalgalanmaların nedenlerini, sektör ve hisse bazında beklentilerini Capital’e anlattı:
Piyasalarda çok hızlı dalgalanmalar yaşanıyor. Bunun en önemli nedeni de AB’ye ilişkin beklentiler. Size göre bu dalgalanmalar normal mi?
Piyasaları hareketlendiren en önemli beklenti AB beklentisi. Türkiye’nin AB süreci aslında 1959 yılından beri devam ediyor. 1996 başında Gümrük Birliği’ne giriş, 1999’da aday ülke statüsüne kavuşmak ve en nihayetinde gözler 2004 yılı Aralık ayına çevrildi. Dolayısıyla, uzun bir yol ve alınmış önemli bir mesafe var. Önümüzde de çok önemli bir tarih var.
Hükümet’in, kısa sayılabilecek bir süre içerisinde Kopenhag Kriterleri’ne uyum anlamında önemli mesafe alındığı da söylenebilir. Dolayısıyla, 17 Aralık’ta Türkiye’ye yeşil ışık yakılması ihtimali güçlendi. Neticede böyle uzun bir yol sonrasında ve böylesine önemli bir beklenti öncesinde piyasalarda dalgalanmalar yaşanması normal karşılanmalı.
Piyasaların moralini bozan zina konusundaki gelişmeler ve AB ülkelerinin buna verdiği olumsuz tepkiler miydi?
Aslında her şey son derece yolunda gidiyordu. Ancak, Ağustos’un son haftasından itibaren zina tartışması işin içine girdi ve ortam gerildi. Bu süreçte, AB’den net bir tavır geldi ve TCK olmadan müzakerelere başlanmayacağı söylendi.
Ancak, 23 Eylül’de Başbakan’ın Brüksel’de gerçekleştirdiği temaslarda, bu sorunun aşılacağını gördük. Bu aşamada Türkiye ile ilgili yazılacak raporun artık olumlu çıkacağını düşünüyoruz. Raporun sonunda Türkiye ile ilgili açık bir tavsiye olacağını da unutmamak gerekiyor. Dolayısıyla, önümüzde iki önemli tarih var. Bunlardan ilki 6 Ekim, diğeri de 17 Aralık. 6 Ekim’deki raporun olumlu açıklanması artık çok yüksek ihtimal. Bu beklenti ile piyasalarda fiyatlar yeniden şekillenecektir. Eczacıbaşı Menkul Değerler olarak bizim baz senaryomuz, 17 Aralık’ta AB’den bir müzakere tarihi alacağımız yönünde.
Türkiye 40 yılı aşkın süredir AB yolunda ilerliyor. Şu anda da çok önemli bir aşamanın arifesindeyiz. Dolayısıyla hem finansal piyasalar hem de reel sektör AB’den gelecek haberleri dikkatle izliyor.
Peki bu beklentiler ışığında önümüzdeki dönemde piyasalarda nasıl bir trend bekliyorsunuz?
Brüksel’de yapılan açıklamaların ardından 6 Ekim’deki raporun olumlu çıkacağını düşünüyoruz. AB ile müzakerelere başlama ihtimali artık çok yüksek. Karar pozitif olduğu takdirde de, tüm piyasalar, özellikle de hisse senedi piyasası oldukça iyi bir performans gösterecektir.
Şu anda Hazine bonosu bileşikleri yüzde 24,5-25 civarında. Gelecek bir yıllık enflasyon beklentisinin yüzde 10 civarında olduğu dikkate alındığında, reel faizlerin hala yüzde 13 seviyelerinde olduğu görülüyor. Reel faizlerin yıl sonuna kadar 3 puan daha gerilemesi mümkün olabilir.
Eurobond piyasasına ise bu beklentiler biraz erken yansımış durumda. Şu anda 2030 vadeli Eurobond’un getirisi yüzde 8 civarında. Bu da 300 baz puanın biraz üzerinde bir spread’e denk geliyor. Bu nedenle bu cephedeki yükseliş diğer piyasalara göre daha sınırlı olacaktır. Çünkü, Türkiye, şu anda kredi notu çok daha yüksek olan ülkelerin spread’lerinin bile daha üzerinde işlem görüyor.
Özellikle hisse senedi piyasasının olumlu etkileneceğini söylediniz. Borsa için beklentileriniz neler?
Biz temel beklentinin borsada olacağını düşünüyoruz. AB süreci Türkiye’nin büyüme hızına olumlu katkı yapacaktır. Yüksek ve sürdürülebilir büyüme oranları önümüzdeki yıllarda yakalanabilir.
Diğer taraftan hem politik risk hem de bir takım makro ekonomik çalkantıların olma riski düşeceğinden, hisse senedi piyasası olumlu tepki verecektir. Dolayısıyla, tüm alternatif piyasalar içerisinde en fazla primin borsa tarafında olacağını düşünüyoruz.
Genel olarak beklentileriniz olumlu. Yıl sonunda endeksin nerede olmasını bekliyorsunuz?
Biz endeksin yıl sonuna doğru 2 sent civarına çıkabileceğini düşünüyoruz. 17 Aralık’a kadar olan süreçte AB beklentisi çok büyük ölçüde fiyatların içine girecektir. Mevcut seviyelerde borsaya girmek için uygun görünüyor.
Şu anda borsadaki en büyük sıkıntının para girişi olmaması olduğu söyleniyor. Ancak ,2 sent için borsaya para girişi olması şart. Size göre bu giriş ağırlıklı olarak yerli mi yoksa yabancı yatırımcılardan mı olacak?
Ben açıkçası piyasada para olmadığı konusuna çok fazla katılmıyorum. Şu anda yurtdışından da piyasaya yüksek ilgi olduğunu görüyoruz. Ama yerli yatırımcıların da ilgisi yok değil. Dolayısıyla, biz hızlı sayılabilecek bir yükselişin olası olduğunu düşünüyoruz.
Ama bireysel yatırımcılar açısından baktığımızda, geçmişte yaşanan deneyimlerin de etkisiyle borsaya karşı soğuk bir bakış olduğunu söyleyebiliriz. Ama önümüzdeki dönem, AB beklentisi devam ettiği müddetçe iyimserliğin arttığı ve borsaya ilginin de yükseldiği bir dönem olacaktır.
Bugüne kadar yıl sonu yaklaştıkça yabancı yatırımcıların önemli bir kısmının piyasadan çıktığı gözleniyordu. Olumlu AB beklentileri, bu görüntüyü terse çevirebilir mi?
Borsada bir takım beklentiler alınıp satılıyor. 6 Ekim’deki İlerleme Raporu’ndan sonra bir miktar kar satışı görmemiz beklenebilir. Ama biz borsada yükselen trendin devam edeceğini düşünüyoruz. Çünkü, AB beklentileri canlı kalacak. 17 Aralık’ta Türkiye ile ilgili karar verildikten sonra da portföyler yeniden şekillenecek. Yabancı yatırımcıların yıl sonuna doğru bir miktar pozisyon kapattıkları doğrudur. Ama her zaman aynı şey olacak diye bir kural yok. Bir yerde çok ciddi bir fırsat varsa, zamana bakmaksızın yabancılar da bu fırsatı değerlendirmek isteyecektir.
Peki yükselişte dinamo etkisi gösterecek sektör ve hisse senetleri hangileri olacak?
AB’den en fazla olumlu etkilenecek sektör ve hisse senetleri ön plana çıkacaktır. Örneğin, medya sektörü ilginç olacaktır. Çünkü, Türkiye’de reklamcılık sektörü ve reklam harcamaları, benzer gelir yapısına sahip ülkelere göre oldukça geride. Şu anda reklam harcamaları GSMH’nin binde 4’ü civarında. AB ile birlikte biz bu rakamın binde 7-8 seviyelerine rahatlıkla çıkabileceğini düşünüyoruz.
Bu da önümüzdeki 5-6 yıl içinde reklam harcamalarının en azından ikiye katlanabileceği anlamına geliyor. Bu sektörde en beğendiğimiz hisse Hürriyet Gazetecilik. Bunun yanı sıra, medyadaki etkinliği nedeniyle Doğan Holding’i de beğeniyoruz.
Medya dışında hangi sektörlerde hareketlenme olacağını düşünüyorsunuz?
Sigortacılık, Türkiye’de daha henüz gelişme sürecinde olan bir sektör. Doyuma ulaşma noktasından son derece uzak. AB, bir takım standartları da gündeme getireceğinden sigortacılık sektörünün hızlı bir büyüme trendinde olması son derece olası. Sigortacılık sektöründe en beğendiğimiz hisse senedi ise Aksigorta.
Ayrıca, uzun süredir işlerin oldukça yavaş gittiği inşaat sektöründe de bir hareketlenme olduğu görülüyor. Bu sektörde en beğendiğimiz hisse ise Çimsa. Değerleme olarak oldukça ucuz. Diğer taraftan, her ne kadar önümüzdeki yıl otomotiv sektöründe bu yılın üzerine çok ciddi bir büyüme beklemesek de Tofaş’ın da fiyat olarak oldukça cazip olduğunu söyleyebiliriz.
Yabancı yatırımcıların şu anda Türkiye’ye bakışı nasıl? Daha çok hangi hisse senetleriyle ilgileniyorlar?
İçinde bulunduğumuz dönemde yabancı yatırımcıların Türkiye’ye ilgilerinin artarak devam ettiğini görüyoruz. 2003 yılında da ciddi bir yabancı talebi vardı ve para girişi olmuştu. Bu para girişinin 2004 yılında da devam ettiğini görüyoruz. Hem net para girişinde hem de yabancıların toplam işlem hacmindeki payının artmış olması iyi bir gösterge. Bu da ilgilerinin devam ettiğini gösteriyor.
Aslında yabancı yatırımcılar dediğimizde çok da homojen bir kesimden bahsetmiyoruz. Bunların bir kısmı Türkiye’ye yatırım yaptıklarında, iyi bir potansiyel gördüklerinde küçük bir hisseye yatırım yapıp, bunu 5 yıl tutmayı düşünebilirler. Diğer kısmı ise kısa vadeli beklentilerle hareket edebilir. Vade uzadıkça yatırım yapılabilecek hisse sayısı da artıyor. Ama baktığınızda, şu anda yabancı yatırımcıların ağırlıklı olarak İMKB-30, hatta İMKB-10’a daha çok ilgi gösterdiklerini görüyoruz.
“Ab Süreci Ekonomide Verimliliği Artırır”
Sizin de dediğiniz gibi bu uzun bir yol. Piyasaların şimdiden bu denli tepki vermesi normal mi?
AB’den bir müzakere tarihi almış olmak, kesin olarak AB’ye üye olmak anlamına gelmiyor. Özellikle Türkiye örneğine bakacak olursak bu oldukça uzun ve zor bir yol olacak. Katılma müzakerelerinde 31 değişik dosya, konu başlığı incelenecek. Bu dosyaların her birinin tamamlanabilmesi için üye ülkelerin tek tek ‘evet’ oyu vermesi, veto etmemesi gerekiyor.
Ayrıca tüm dosyalar tamamlandığında hepsinin bir kere daha üye ülkeler tarafından onaylanması gerekiyor. Katılma anlaşması imzalandıktan sonra dahi, bir tek üye devlet parlamentosu bunu onamaz ise üye olamazsınız. Bazı ülkelerse bunu basit bir yasama onamasından çıkarıp referandum platformuna çekebilir. Dolayısıyla Türkiye’nin müzakerelere başladıktan sonra da yolu bir hayli uzun ve zor. Ama Türkiye’nin bu yola giriyor olması bile çok olumlu.
Bu süreçte dorudan yabancı yatırımların da artacağı bir dönem olacaktır. Bu, örneğin Polonya, Macaristan ya da Çek Cumhuriyeti’nde yaşanan kadar hızlı olmayabilir. Bu ülkelere 10 yıllık bir süreçte toplam 100 milyar doların üzerinde bir doğrudan yatırım gelmişti. Ancak olumlu etkileneceğimiz bir dönem olacağı kesin. Bu süreç doğrudan yabancı yatırımların arttığı, daha yüksek büyüme oranlarının yakalandığı, politik istikrarın daha yüksek olduğu ve ekonomide verimliliğin arttığı bir dönem olacaktır. Bu da hem reel sektör hem de finansal piyasalar açısından son derece olumlu. Tüm bunları bir araya getirdiğinizde de finansal piyasalardaki hareketlilik de daha iyi anlaşılıyor.
“Bireysel Yatırımcılar Fonlara Yönelmeli”
Genel olarak beklentiler olumlu. Ancak özellikle bireysel yatırımcılar oldukça çekingen. Size göre bireysel yatırımcılar, borsada yatırım yapmak için nasıl bir strateji izlemeli?
Bireysel yatırımcılar açısından hisse senedi tercihi yapmak oldukça zor ve zaman alıcı bir iş. Bireysel yatırımcılar, eğer zamanlarının çok önemli bölümünü bu piyasaya ayıramayacaklarsa tek tek hisse senedi almaktansa, yatırım fonlarına ilgi göstermeliler. Çünkü yatırım fonları, bu konuda üst düzey eğitim görmüş profesyönellerin belki de 24 saat getirileri artırmaya çalıştıkları enstrümanlardır. Piyasadaki hareketlere göre fonların kompozisyonları süratle değiştirilebilir ve gerekli önlemler alınır. Tüm bunların bireysel yatırımcılar tarafından yapılması oldukça zordur. Dolayısıyla benim bireysel yatırımcılara tavsiyem, güvenilir bir kuruma birikimlerini emanet etmeleri ve tek tek hisse senedi seçmek yerine hangi yatırım fonuna yatırım yapacaklarını seçmeleri. Bunu yaparken de yatırım fonlarının kısa dönemli getirilerine değil, minimum 5 yıllık getirilerine baksınlar. Çünkü kısa dönemli getiriler, çoğu zaman yanıltıcı olacaktır.
“Büyük Bankaları İzlemekte Yarar Var”
Bankacılık sektöründe ciddi bir yeniden yapılanma gerçekleşti. AB süreci bankacılık sektörünü nasıl etkileyecek?
Bu süreçten tabii ki bankalar da olumlu etkilenecektir. Çünkü, yüksek ve sürdürülebilir büyüme yakalanabilirse bankaların karlılığı da olumlu olacaktır. Bankacılık sektörü bir değişim sürecinde. Çünkü uzun yıllar boyunca devlet borçlanma senetlerinden sağlanan çok yüksek getirilerle kârlılıklarını devam ettirdiler. Enflasyonun düşmesiyle birlikte artık esas faaliyet gelirlerinden para kazanmaları gerekecek. Dolayısıyla önümüzdeki yıllar bankalar için bir değişim, gelişim ve konsolidasyonun devam ettiği bir dönem olacaktır. Banka hisselerinin AB sürecinde borsadaki yükselişte yine lokomotif rol üstleneceklerini de söyleyebiliriz.
Peki bu lokomotif rolün kahramanları büyük bankalar mı olacak?
Bulunduğumuz ortam ve bankacılık sektörünün tüm dünyadaki gelişimi, bankaların birleşerek ölçek ekonomisinden daha fazla yarar sağlamalarını gerektiriyor. Küçük bankalar ise, butik diyebileceğimiz özel işler yapmak zorunda. Ben içinde bulunduğumuz ortamda bir çok Türk bankasının özellikle yabancı bankalar için iyi birer alım fırsatı yarattığını düşünüyorum. Ayrıca bankacılık sektöründe konsolidasyon yaşanmasının kaçınılmaz olduğunu düşünüyorum. Bu da ya bir takım küçük bankaların birleşmesi ya da daha muhtemelen büyük bankaların küçük bankaları satın alması şeklinde olacak. Şu sıralarda yatırımcıların ağırlıklı olarak büyük banka hisselerini izlemesinin doğru bir strateji olacağını söyleyebilirim.
Ayrıca borsada yükseliş süreci yaşanacaksa bankalarla birlikte büyük holdingler de prim yapacaktır. Koç Holding ve Sabancı Holding hisseler özellikle yabancı yatırımcılar tarafından yakından izlenecektir.
Belgin Bayır Levent
[email protected]
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?