22 Temmuz’da genel seçimler yapılacak. Buradan çıkacak siyasi şablon, piyasaları da yakından ilgilendiriyor. Garanti Portföy Genel Müdürü GÜR ÇAĞDAŞ, Türkiye’nin seçim öncesi ve sonrasında genel çi...
22 Temmuz’da genel seçimler yapılacak. Buradan çıkacak siyasi şablon, piyasaları da yakından ilgilendiriyor. Garanti Portföy Genel Müdürü GÜR ÇAĞDAŞ, Türkiye’nin seçim öncesi ve sonrasında genel çizgisinde ciddi bir değişiklik beklemiyor. Seçimler sonrasında MB faizlerinde düşüş bekleyen Çağdaş, YTL enstrümanları öneriyor. Son yıllarda borsada sigorta, banka ve çimento şirketlerinin değerlemelerinin arttığının altını çizen Çağdaş, “Yeni dönemde ise enerji, medya ve otomotiv şirketleri öne çıkacak” diyor.
Türkiye, gerek Kuzey Irak’taki gelişmeler gerek seçim tarihinin yaklaşması nedeniyle siyasi gündemi yoğun bir dönem geçiriyor. Geçmişte, böyle dönemlerde faiz ve döviz sert yukarı hareketler yaparken, borsada sert satışlar gözlenirdi. En azından bundan önceki beş seçimde yukarıda belirttiğimiz hareketler olmuştu. Ancak bu gün gelinen noktada, piyasalar yurtdışı piyasalara entegre bir şekilde global likiditeden pay almaya devam ediyor. Borsada sert düşüş gözlenmiyor. Dolar dip seviyelerde, gösterge faiz yüzde 19,12 olan bileşik seviyesinin altında. Tüm bu şartlar altında geçtiğimiz günlerde 10’uncu kuruluş yıldönümünü kutlayan Garanti Yatırım Genel Müdürü Gür Çağdaş’ın piyasa beklentileri aldık. Çağdaş, YTL enstrümanlara güvenmeye devam ediyor ve hisse alacak yatırımcılara ise enerji, medya ve otomotiv sektörü şirketlerini öneriyor. Çağdaş’ın sorularımıza verdiği cevaplar şöyle:
- Bu ay borsa tarihindeki 6’ıncı genel seçimler yapılacak. Bu seçimlerden ne bekliyorsunuz? Piyasalara yansıması ne olur?
Bizim beklentimiz, iki veya üç partili bir Meclis şablonunda AKP’nin tek başına veya kuvvetli bir koalisyonla yoluna devam edeceği yönünde. Bu, genel olarak piyasaların da beklentisi. Bu partilerle birlikte, yaklaşık 25-30 bağımsız adayın da Meclis’e girme ihtimalinin bulunduğu da unutulmamalı. Bu çerçevede seçimlerden sonra Meclis’te ılımlı bir cumhurbaşkanı adayının önerilerek 367 kabul oyunun bulunmasını ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin de tamamlanmasını bekliyoruz. Temelde ciddi bir sorun beklentimiz yok. AB çıpası ve IMF ile stand-by süreci, ekonomiyi iyileştirip stabilize etti. Yaşanacak iç ve dış şoklara karşı daha dayanıklı hale getirdi. Dolayısıyla önümüzde genel seçim ve cumhurbaşkanlığı seçimi gibi 2 tane önemli eşik olmasına rağmen, piyasalar olumlu seyrine devam edecektir.
Gündemimizde önemli ve hassas bir konu daha var; Kuzey Irak. Burada da ABD ile birebir yapılan görüşmelerden ortak bir tutum sergilenmesine yönelik bir sonuç çıkacağı sinyalleri alınıyor. Genel seçimler öncesi piyasaları sarsacak bir gelişmenin olmasını beklemiyorum.
— Piyasalarda temel belirleyici olan uluslararası piyasalarda, genel trendi değiştirecek bir dalgalanma bekliyor musunuz?
Türkiye, artık 5-10 yıl önceki gibi sadece iç dinamiklerle hareket etmiyor. Uluslararası piyasalardaki gelişmelere oldukça duyarlı. Uluslararası ekonominin bir parçasıyız artık. Bu durumda başta FED olmak üzere uluslararası Merkez Bankalarının faiz politikaları ve global likidite önemli. FED, büyüme ve enflasyon rakamlarını dikkate alarak faiz artırımına ara verdi. Özellikle geçen ay 10 yıllık kâğıtlardaki faiz hareketinin durulduğu gözleniyor. Yine başta ABD olmak üzere gelişmiş piyasalarda büyümenin yavaşlaması, gelişen piyasaların ise global piyasalardaki büyümede ağırlığının artması, göreceğimiz gelişmeler olacak.
— Sonuçta Türkiye global likiditeden pay almaya devam edecek mi?
ABD enflasyonunun yüksek seyretmesi durumunda FED’in faiz artırımına devam etmesi ve gelişen piyasalara para akışının yavaşlaması gibi bir durum söz konusu olabilir. Ama şu anda bunun yumuşak bir şekilde gerçekleştiğini görüyoruz. Beklentimiz, Türkiye’nin mevcut konumu ile ortaya koyduğu performansını sürdürerek global likiditeden ciddi bir pay almaya devam etmesi yönünde.
- Yurtdışından sermaye akışının yapısında bir değişiklik söz konusu mu?
Bundan 3-5 yıl önce Türkiye’ye gelen yabancı kaynağın yüzde 70’i sıcak para şeklindeydi. Yabancı fonlar sermaye piyasalarına giriş yapar, kârını gördükten sonra satarak hızla ülkeden çıkardı. Şimdi yüzde 70 seviyelerinde doğrudan yatırım var. Bu oldukça sağlıklı bir gelişme. 2007 sonu itibariyle 20 milyar doları aşan bir doğrudan yatırım söz konusu olabilecek.
- Bu beklentileriniz paralelinde seçim öncesi ve sonrası dönemde borsa, faiz, döviz üçgeninde beklentileriniz nedir? Yatırımcılara ne tavsiye ediyorsunuz?
Türkiye, hala dünyada en yüksek reel faizi veren ülkelerin başında geliyor. Geçtiğimiz dönemlere bakıldığında YTL cinsi yatırımlar, döviz cinsi yatırımlara göre daha iyi getiri sağladı. YTL’nin önümüzdeki dönemde de çok daha cazip olmaya devam edeceğini düşünüyorum. Seçime kadar olan süreçte faizin yüzde 17,5-18,5 bandında hareket etmesini bekliyorum. Seçim sonuçlarının piyasa beklentilerine paralel oluşmasıyla birlikte faizlerin aşağı geleceğini düşünüyor ve yatırımcılara ağırlıklı olarak uzun vadeli YTL cinsi tahvilleri öneriyorum.
- Seçim sonrasında bu yıl sonuna kadar MB’nin faiz indirimi yapacağını düşünüyor musunuz?
Enflasyonda başlamış olan düşüş eğiliminin önümüzdeki dönemde devam etmesi beklenmekte. Ancak MB, yapısal reform sürecindeki gelişmeleri, gelirler politikasındaki ayarlamaların ve kamu kesimi faiz dışı harcamaların enflasyon üzerindeki olası yansımalarını yani seçim ekonomisi uygulanıp uygulanmadığını dikkatle değerlendiriyor. Dolayısıyla seçim sonrası bu belirsizliklerin ortadan kalkmasıyla, faiz indirimi yeniden gündeme gelebilir.
- Dolar kurundaki beklentiniz nedir?
Global likidite, gerek doğrudan yatırım gerekse sıcak para olarak Türkiye’ye girmeye devam ediyor. Bu ortamda dolar kurunun 1,30-1,35 bandında hareket etmesini beklemekle beraber daha aşağı seviyelerin global likiditeye bağlı olarak görülmesi de mümkün.
- Borsada beklentiniz nedir, öne çıkacak sektörler hangileri olur?
İMKB’nin de seçimlere kadar, 45.000-47.000 endeks seviyeleri arasında hareket edeceğini öngörüyorum. Dolar, faiz ve borsaya baktığımızda, YTL enstrümanların cazip olduğu ve seçim sonrasında da bu görünümün devam edeceği görüşündeyim.
Borsada ise yatırımcılara özellikle Kurumsal Yatırımcılar Derneği Başkanı olarak, bireysel tasarruflarını doğrudan hisse senedi olarak değil, ağırlıklı hisse senedi yatırımı yapan fonları alarak değerlendirmelerini tavsiye ediyorum. Çünkü artık bireysel yatırımcının kendi eforuyla bunu takip etmesi ve dolayısıyla da getiri yaratması oldukça zor. Bu bakımdan, fonları kullanarak yatırım yapmaları, gelişen koşullar itibariyle önemli.
Ama genel olarak bakıldığında son 4-5 yılda bankacılık, sigorta ve çimento şirketlerinin bilanço büyümesi ve değer artışları öne çıktı. Önümüzdeki birkaç yılda ise enerji, medya, inşaat ve otomotiv şirketlerinin öne çıkacağını düşünüyoruz.
- Mayıs 2006 dalgalanmasının ardından fon pazarı 24 milyar dolardan 13 milyar dolara geriledi. Ardından bu yılın başından bu yana yakalanan ivmeyle 18 milyar dolara geldi. Yeni enstrümanlarla fon pazarı büyümeye devam eder mi?
Türk sermaye piyasalarının önemli eksiklerinden biri, enstrümanların sınırlı olmasıydı. Son dönemde eksik olan garantili fon, korumalı fon ve serbest fon ürünlerinin de yatırımcıya sunulmasıyla ciddi bir eksiklik giderilecek. Düzenlemeler devam ettikçe, fon endüstrisinin hem ağırlığının artmasına hem de ekonomiye olan katma değerinin yükseldiğine şahit olacağız.
Kurumsal sermaye, ülke ekonomileri için oldukça önemli bir unsur. Ekonominin düzgün çalışmasının başlıca gerekliliklerinden biri. Bunun araçları da yatırım fonlarıdır. Türkiye’nin içinde bulunduğu olumlu koşullar ve potansiyel, yatırım fonları pazarının katlanarak büyüyeceğini gösteriyor. Biz portföy yönetim şirketleri, üzerimize düşeni yaparak Türkiye’ye katma değer yaratmaya devam edeceğiz.
- 10’uncu yılını kutlayan Garanti Portföy’ün geldiği noktadan memnun musunuz? Bundan sonraki hedefleriniz nedir?
Türkiye’deki kurumsal yatırımcı eksikliği piyasanın kolay manipüle edilmesine neden oluyordu. Kurumsal yatırımcıların piyasada var olması ile birlikte sermaye piyasalarına daha uzun bir bakış açısı getirdik. Garanti Portföy, birçok ilke ve yeniliğe imza attı. Yaşanan 10 yılda önemli yerlere geldi. Gelişen ve değişen Türkiye’de Garanti Portföy dinamik yapısı ve üstlendiği önemli rolün bilinciyle lider konumunu sürdürmeye devam edecek.
Bu Seçim Sonrası Piyasa Farklı Olabilir
- Seçim sonrasında İMKB-100 Endeksi’nin yönü nasıl olur? Bundan sonra önceki beş seçimde olduğu gibi seçim sonrasında hızlı bir yükseliş olur mu?
2007 genel seçimlerini önceki beş seçimden farklı bir yerde konumlandırmak gerekir. Zira seçimlerin hemen ertesinde gündeme Cumhurbaşkanlığı seçimi gelecek. Oluşacak Meclis aritmetiğine bağlı olacak bu süreç, eğer üzerinde ortak uzlaşıya varılan bir adayın seçilmesiyle atlatılırsa İMKB-100 Endeksi, yıl içinde görmüş olduğu en yüksek seviye olan 48.500’ü geçip 50.000’li seviyelere doğru hareketlenebilir.
Yatırım Fonlarının Potansiyeli Çok Büyük
2006 yılı itibariyle tüm dünyada yönetilen yatırım fonu miktarının 20 trilyon dolar civarında olduğunu söyleyen Gür Çağdaş, özellikle gelişmiş piyasalarda yönetilen fon büyüklüğünün GSMH’nin yüzde 40’ı ile 60’ı arasında olduğunun altını çiziyor ve sözlerine şöyle devam ediyor:
“Bizde bu oranın sadece yüzde 4 seviyesinde olduğu düşünülürse Türkiye’nin sahip olduğu potansiyel tüm açıklığıyla ortada. Önümüzdeki 5 yılda Türkiye’de kolektif yatırım araçlarındaki büyüklüğün GSMH’nin yüzde 20’sine ulaşacağını öngörüyorum.”
Üç Yeni Yatırım Fonu Çıkarıyor
Yakın zamanda yeni ürün çıkaracak mısınız?
Garanti Portföy, yılın ikinci yarısında borsa yatırım fonu, serbest fon ve garantili fon olmak üzere üç yeni fonu yatırımcılara sunacak. Gür Çağdaş, bu üç ürünle ilgili şu bilgileri veriyor:
Borsa Yatırım Fonu
Bir endeksi baz alan ve bu endeksin performansını yatırımcılara yansıtmayı amaçlarken cazip yatırım imkanları ve avantajları ile hızla büyümeye aday yatırım fonlarıdır. Bu fonlar, aynı zamanda hisse senetlerinin yüksek likidite ve kolaylıkla alınıp satılabilme ile yatırım fonlarının riski dağıtma, yatırım yaptığı piyasaların getirilerinden yatırımcıları yararlandırma gibi özelliklerini birleştiriyor.
Serbest Fon
Sadece SPK tarafından tanımlanmış olan nitelikli yatırımcılara satılabilecek olan serbest fonlar ise, mevcut yatırım fonlarına oranla oldukça esnek bir yapıya sahip olacak. Diğer fonların tabi olduğu sınırlamalara tabi olmadan yönetilen ve aynı zamanda borçlanabilmenin yanı sıra açık pozisyon taşıma yetkisi olan bu fonlar, yatırımcıya daha yüksek risk karşılğı daha yüksek getiri potansiyeli sunuyor.
Garantili Fon
SPK tebliği sonrasında portföy yönetim şirketlerinin Garantili Yatırım Fonları ve Koruma Amaçlı Yatırım Fonları ile ilgili çalışmaları da devam ediyor. Satın alındığı tarihten itibaren belirli bir süre elde tutma zorunluluğu olan bu fonlar, yatırımcının başlangıç yatırımının belirli bir bölümünün, tamamının ya da başlangıç yatırımının üzerinde belirli bir getirinin taahhüt edildiği fonlardır.
Talip Yılmaz
[email protected]
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?