“Dalga Devam Edecek, Uzun Vade Yatırım Zamanı”

Piyasa oldukça zorlu bir sürece girdi. Bu durum doğal olarak Türk piyasalarını da olumsuz etkiliyor. İşte bu karışık durumda bile yatırımcılar düşen piyasada nasıl kazanabileceğinin analizini yapıy...

1.09.2007 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

Piyasa oldukça zorlu bir sürece girdi. Bu durum doğal olarak Türk piyasalarını da olumsuz etkiliyor. İşte bu karışık durumda bile yatırımcılar düşen piyasada nasıl kazanabileceğinin analizini yapıyor. TEB Portföy Genel Müdürü Ömer Yenidoğan, faizin hala cazip olduğunu söylüyor. Borsada ise kısa vadede dalgalanma bekliyor. Ancak, Türkiye’nin potansiyeli nedeniyle uzun vadede kazanç potansiyeline dikkat çekiyor: “Türkiye’nin büyüme senaryosu devam ettiğinden endeksten çok şirket bazlı bir potansiyel görüyoruz.”
 
Kredi piyasalarında başlayan dalgalanma kısa sürede hisse senetleri piyasalarına da sıçradı. İki piyasa arasındaki etkileşimin bu derecede fazla olmasının başlıca sebebi ise yükselen boçlanma maliyetleri ve daralan kredi olanakları dolayısıyla şirket satın alma aktivitesinde önemli azalmalar beklenmesi oldu. Bu durum likidite sıkışıklığını da beraberinde getirdi. FED’in açıklamaları ise piyasaya biraz rahat soluk aldırdı. Ancak yaşanan hareketler kısa vadede bitecek gibi durmuyor.

Bu durum doğal olarak Türk piyasalarını da olumsuz etkilemeye devam edecek. Bu ortamda bile YTL’nin cazip bir yatırım aracı olduğunu söyleyen TEB Portföy Genel Müdürü Ömer Yenidoğan, hisse senedi seçiminde ise risk algılamasının önemli olduğunu söylüyor. Yenidoğan, borsanın yükseleceğine inananlara banka ve diğer finans hisselerini, dalgalanmanın süreceğine inananlara daha defansif olan perakende, ilaç ve enerji hisselerini öneriyor:

-Piyasada yaşanan sıkıntılarının nedenlerini anlatabilir misiniz?
Temmuz ayının ortasından beri kredi piyasalarında bir güven krizi yaşanıyor. Kriz, hisse senetleri piyasalarının olumsuz etkilenmesine sebep oldu. Bu endişelerin asıl kaynağı, bir süredir konuşuluyor olmasına rağmen, hedge fonların ABD’deki düşük kredi dereceli konut kredisi sektöründeki pozisyonlarıydı. Yatırımcılar, fon yatırımlarından çıkmaya çalışırken yatırım fonlarının taşıdıkları bazı enstrümanların likit olmamasından dolayı bu likidite ihtiyacına cevap verememeleri, para piyasasında bir takım zorluklar yaşanmasına sebep oldu.

Aynı zamanda, finansal kuruluşların garanti altına alınmış kredilerini de para piyasalarından fonlamak istediler. 6 Ağustos 2007 haftasında, kısa dönemli finansman ihtiyacı dolayısıyla artan talep ve bazı bankaların bundan dolayı likidite sorunu yaşamaları para piyasalarında tansiyonu artıran ana sebep oldu.

9 Ağustos 2007 günü ise Avrupa para piyasalarında bankalar arası borçlanma oranının yüzde 4,7 çıkması, işlemleri neredeyse imkansız hale getirdi. Bütün bunlar da artık birbirleriyle etkileşimi çok yüksek olan tüm piyasalara satış baskısı getirdi. Global yatırımcılar bu satışlarda varlık değerlemelerinden çok, likiditeyi göz önünde tutarak satış yaptılar.

Sizce bu hareket bir düzeltme midir? Yoksa trendin döndüğünün işareti midir?
Mevcut dalgalanmanın boyutu halihazırda Mayıs 2006’nın üzerinde. Bundan sonra gelecek dalgalanmanın boyutunu kestirebilmek epey güç. İpotek piyasası endişeleri, 2008 yılında da devam edecektir. Ancak, piyasalara olan etkisinin başka bir sürpriz çıkmaz ise ilk an kadar sert olması ihtimali düşük.

Hareket her ne kadar başlangıçta durumsal gözükse bile, olası yapısal etkileri olup olmadığını görmek için de henüz çok erken. Düşüncemiz, bu olayların Amerika üzerinde yapısal etkileri olması. Ancak, Avrupa, Japonya ve gelişmekte olan ülkelerdeki etkisinin net olarak anlaşılabilmesi için takip etmemiz gerekiyor.

-Bu beklentileriniz paralelinde piyasalar nasıl hareket eder?
Piyasaların yıl sonuna yaklaşırken, geçen yıllara oranla daha dalgalı ve kırılgan olacağını öngörüyoruz. Bununla beraber şu anda dünyadaki en yükseklerden olan YTL‘nin reel faizi cazibesini koruyacak. Bu bağlamda, hazine bonosu-devlet tahvili faizlerinin orta ve uzun vadede oldukça iyi seviyeler olduğunu söylemek çok yanlış olmaz.

Hisse senetlerinde ise kısa dönemde dalgalanmalar devam ederken, uzun dönemde Türkiye’nin büyüme senaryosu devam ettiğinden endeksten çok şirket bazlı bir potansiyel görüyoruz.

Döviz için ise bir şey söylemek oldukça zor. Geçtiğimiz dönemdeki volatilitesini devam ettirecektir ve fiyat hareketleri her iki yönde de sert olacaktır, diye düşünmekteyiz.

Yeni hisse senedi almak için ideal endeks düzeyi nedir?
Hisse senedi yatırımı yapmak isteyen yatırımcılara, özellikle bu dalgalı piyasa koşullarında ideal endeks seviyesini vermektense, endeksin her aşağı çekildiği seviyeden ortalama yapacak şekilde hisse senedi pozisyonu almalarını ve pozisyonlarına da uzun vadeli bakmalarını öneriyoruz.

Yıl sonuna kadar yurt dışı piyasaları olumlu-olumsuz etkileyebilecek başka gelişmeler bekliyor musunuz?
ABD’deki kredi piyasalarında ve buna paralel finansal şirketlerden gelebilecek olumsuz haberler, yine piyasanın yönünü negatife çevirebilir. Büyüme/enflasyon rakamları da yakından izlenmeli. Merkez bankalarının tutumları, olası faiz indirimleri, büyüme tarafından gelen iyi haberler, piyasayı olumlu etkileyecektir.

FED, BoJ ve AB Merkez Bankası’nın bundan sonraki faiz politikaları ile ilgili beklentileriniz nelerdir?
FED’in 18 Eylül’deki toplantısında veya daha önce 25 baz puanlık bir indirimi yapması ihtimali, piyasalar tarafından halihazırda satın alındı. Buradaki esas soru, indirimin daha yüksek olup-olmayacağı ve yapılan indirimlerin piyasayı rahatlatıp rahatlatmayacağı.
Örneğin FED’in 50 baz puanlık bir faiz indirimi ile başlaması, piyasaları çok olumlu etkiler. Normalde faiz artırımı beklenilen Japonya Merkez Bankası’nın yaşanılan dalgalanmayı göz önünde tutarak faiz arttırmamasını ve yıl sonuna kadar faizleri olduğu seviyede bırakmasını bekliyoruz.

AB Merkez Bankası’nın ise piyasalardaki bu dalgalanmadan önce faiz artırmasını bekliyorduk. Ancak, FED’den beklendiği gibi faiz indirimi gelmesi halinde, faiz artırım sürecinin bir süre için askıya alınmasını bekliyoruz.

Piyasa dalgalanmalarında FED’in müdahalesi tarzı hareketler devam edecek mi?
Merkez bankaları ilk beyanatlarının tersine bu konuda seyirci olarak kalmayacaklarını gösterdiler, biz müdahale edeceğini düşünmekteyiz. Burada soru, müdahalelerin boyutu ve ne zaman başarılı olacağı.

Yıl sonuna kadar iç piyasaları olumlu olumsuz etkileyebilecek gelişmeler nelerdir?
İç piyasaları olumsuz etkileyebilecek gelişmeler, siyasi alanda seçimi geçirmiş olmamıza rağmen bilinen bazı riskleri içinde taşımakta ekonomik olarak ise bütçe dengelerinde seçim sürecinde görülen bozulmanın yılın kalan döneminde telafi edilip-edilmediği olacak. Dünya piyasalarındaki olası daralmanın, Türkiye’nin büyümesini zorlayacağı da bir gerçek.

Sepet Oluşturun
Piyasa oldukça zorlu bir süreçten geçiyor. Bu süreçte yatırımcılar, nasıl bir portföy oluşturacağı konusunda kararsızlık yaşıyor. Ömer Yenidoğan, bu konuda şu değerlendirmeyi yapıyor:

“Biz her zaman müşterilerimize kendi risk ve getiri beklentilerine göre tüm yatırım ürünlerini kapsayan sepet yapmalarını öneriyoruz. Bu sepette de özellikle reel getirisi yüksek olan YTL cinsinden sabit getirili menkul kıymetlere ağırlık vermelerini, kendi risk algılamalarına bağlı olarak da hisse senedi taşımalarını öneriyoruz.”
Yenidoğan 3 risk algılamasına göre şunları öneriyor:

Risksiz Portföy Önerisi
Kısa-orta vadeli hazine bonoları ya da bunlara yatırım yapan yatırım fonları.

Dengeli Portföy Önerisi
 Yüzde 10 hisse senedi, yüzde 30 aylık mevduat, yüzde 30 orta vadeli hazine bonosu ve yüzde 30 uzun vadeli devlet tahvili veya benzer profildeki yatırım fonları.

Riskli Portföy Önerisi
Yüzde 40 hisse senedi ve yüzde 60 uzun vadeli devlet tahvili.
Ancak bir kez daha altını çizmekte yarar varki hisse senedi yatırım süresi perspektifi uzun vadeli olmalı. Ben özelikle piyasaları yakından takip etmeyen bireysel müşteriler için kendi risk yapılarına uygun yatırım fonlarını önemli bir alternatif olarak görüyorum.

Bu Üç Sektöre Dikkat Edin

Yeni dönemde hangi hisse senetleri, neden prim yapabilir? Bu dalgalı süreçte gözden düşen sektörler, hisseler var mı?
Son günlerde yaşadığımız sert fiyat hareketlerinden dolayı daha defansif bir pozisyon taşımak isteyen yatırımcılara talebin daha düzenli olmasını beklediğimiz enerji, ilaç ve perakende sektörlerini öneriyoruz. Risk iştahını koruyan yatırımcılara ise olası faiz düşüşünden ve Türkiye’nin büyümesinden önemli ölçüde yararlanacak olan, başta bankalar olmak üzere, finansal sektör ve dayanıklı tüketim sektörü hisselerini öneriyoruz.

Üç Farklı Ürünü Piyasaya Sunacak
TEB Portföy’ün stratejik önceliğinin uzmanlık gerektiren fonlarda sahip olduğu öncü konumu korumak olduğun söyleyen Ömer Yenidoğan, yine gelişeceğine inandığı alternatif yatırım ürünlerinde de benzer bir başarı elde etmek istediklerini kaydediyor. Yenidoğan bu anlamda yıl sonuna kadar anapara korumalı fonlar, yabancı menkul kıymet fonları ve farklı nitelikte yeni yatırım fonlarını piyasaya sunmayı planladıklarını ifade ediyor. Yenidoğan konuyla ilgili şunları söylüyor:

“Anapara korumalı ürünlerde yüzde 100 Ana Para Korumalı Kıymetli Madenler Serisi Fonu, yüzde 100 Ana Para Korumalı Parite/Döviz Serisi Fonu ve yüzde 100 Ana Para Korumalı Hisse Senedi Serisi Fonu ilk olarak çıkarmayı planladığımız fonlar arasında. Bu fonların satışı ile birlikte piyasa da ilk olma özelliğine sahip olacağız. Bu ürünlerle daha önce şu veya bu şekilde sermaye piyasalarından uzak kalmış bir çok müşterimize bu piyasalara daha düşük riskle girebilmeleri için fırsat vermiş olacağız. Bu ürünlerle birlikte bireysel, ticari ve de kurumsal portföy yönetiminde müşteri sayısı ve portföy ağırlığı olarak ilk üçteki yerimizi korumak hedefimiz olacak. Bunlara ek olarak sektördeki en geniş dağıtım kanallarından birine sahip olan TEB Portföy, 2008 yılında dağıtım kanallarını daha da genişletmeyi planlıyor.”

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz