“Dalga Sürecek, Riskleri Dağıtın”

Piyasalar, yurtdışındaki olumsuz ekonomik hava ve AKP’ye karşı açılan kapatma davası nedeniyle sıkıntılı bir süreçten geçiyor. Borsa, 37.000 seviyesinin de altını test etti. Faiz, yüzde 22 seviyele...

1.07.2008 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

Piyasalar, yurtdışındaki olumsuz ekonomik hava ve AKP’ye karşı açılan kapatma davası nedeniyle sıkıntılı bir süreçten geçiyor. Borsa, 37.000 seviyesinin de altını test etti. Faiz, yüzde 22 seviyelerinde. Sadece YTL, kayıplarını telafi etmiş durumda. Deniz Yatırım Genel Müdürü Hüseyin Sami Çelik, yabancı yatırımcının siyasi riskler karşısında çıkışını artırması halinde son çeyrekte dövizde de hareket bekliyor. Bu süreçte yatırımcılara riski dağıtmalarını tavsiye eden Çelik, faizi cazip buluyor. Hisse seçiminde bilançosu güçlü hisseleri öneriyor ve “Otomotiv, enerji, holding, perakende ve medya hisselerine dikkat” diye konuşuyor.

Türkiye’de piyasalar oldukça hareketli bir dönemden geçiyor. Aralık 2007’de 57.000 olan İMKB-100 Endeksi, haziranda 37.000 puana kadar geriledi ve dünyanın en sert düşen borsalarından biri oldu. Yüzde 69’u yabancı takasında olan İMKB’de yabancı yatırımcıların satış eğiliminin devam etmesi, düşüşün bir miktar daha devam edeceğinin göstergesi.

Yerli yatırımcı da ilk 6 ayda aldığı darbe sonrasında, yeni pozisyon açmakta isteksiz.
YTL, döviz karşısında mart ve nisandaki kayıpların çoğunu telafi etti. Ancak, cari işlemler açığının artması YTL üzerindeki baskıyı da artırıyor. Küresel likidite her daraldığında YTL tehlike altında kalıyor. AKP aleyhine açılan kapatma davası sonrasında yıllık bileşik faiz yüzde 17’den yüzde 22’ye çıktı. Hedeften iyice sapıp çift haneli seviyelere yükselen enflasyon, MB’nin enflasyon hedeflemesi politikasına güveni iyice azalttı. Tabii yurt dışında artan belirsizlikler de unutulmamalı.

Deniz Yatırım Genel Müdürü Hüseyin Sami Çelik, endeksin 36.500’ü de kırması halinde önemli destek noktasının 33.500 olacağını söylüyor. Siyasi belirsizliğin artması ve yabancı para çıkışının artmasının döviz piyasasında hemen hissedileceğini kaydeden Çelik, YTL’nin özellikle son çeyrekte gücünü koruyamayacağı kanaatinde. Siyasi krizin atlatılması ve enflasyonun dizginlenmesi durumunda mevcut faiz seviyesinin orta vadede cazip olduğunu söyleyen Çelik Capital’in sorularını yanıtladı:

*Türkiye’de siyasetin piyasalara etkisini nasıl değerlendiriyorsunuz? Kapatma davası, piyasalarda tam olarak fiyatlandı mı?
AKP kapatma davası, savcının Anayasa Mahkemesi’ne iddianamesini verdiği mart ayından bu yana yatırımcıların kaygıyla izledikleri bir konu. Yabancı yatırımcıların davanın ciddiyetini daha geç kavradıkları söylenebilir. Ancak son dönemde onlar da artık Türkiye üzerindeki yatırım kararlarını bu dava üzerinden veriyor. Sık sık kapatma davasıyla ilgili risklerin fiyatlara tam olarak yansıtıldığı söyleniyor. Ancak iktidar partisinin kapatılması ve başbakanın da içinde bulunduğu bir gruba siyaset yasağı gelmesi durumunda, bir kötüleşme olmayacağını düşünmek çok mantıklı gelmiyor. Siyasi ve ekonomik istikrarın tekrar inşa edileceğine yatırımcılar ikna olmazsa, piyasalarda sert bir satış dalgasının görüleceği kesin. Bu ihtimalleri düşününce kapatma davasının tam olarak fiyatlandığını söylemek kolay değil.

*Yatırımcılar, yıl sonuna kadar nasıl bir portföy oluşturmalı?
Her zaman olduğu gibi risk dağıtılmalı. Yani tek bir yatırım aracına yönelmek yerine hisse senedine ve faize dağılım yapılmalı. Döviz riski açısından bir miktar döviz kontratı düşünülebilir. Bütçe politikasında popülist politika uygulanmaz ve bütçe disiplini devam ettirilirse mutlaka tahvillere portföylerde yer verilmeli. Çeşitli nedenlerle belki bileşik faizler daha da yükselebilir. Ancak bütçe disiplini bozulmadığı sürece yüzde 21-23 arasındaki bileşik faizler cazip bir yatırım aracı olur. Hisse senetleri piyasasında ise mali yapısı sağlam olan son 2 çeyrek itibarıyla vergi öncesi kârlarında (FAVÖK) azalma olmayan şirketlere yatırım yapmak daha uygun görünüyor.

* 37.000 seviyesinin de altına gerileyen borsada hisse alım zamanı mı?
 Kısa vadede borsa, yukarı potansiyelini hemen realize etmeyebilir. Zor bir sonbahar geçireceğiz ve tüm dünyada risk algılaması hızla arttığı için potansiyel gelişmeleri erken satın alabilecek portföy miktarı çok küçüldü. Mevcut ucuz fiyatlarda uzun süreli bir yatay seyir göze alınmalı.

Bütün bunların ışığında seçici davranarak, mali yapısı sağlam olan son 2 çeyrek itibariyle faiz, amortisman, vergi öncesi kârlarında (FAVÖK) azalma olmayan şirketlerden uzun vadeli yatırım açısından otomotiv, enerji, holding, perakende ve medya hisseleri düşünülebilir.

* Yurtdışı piyasalardaki son görünümü nasıl değerlendiriyorsunuz?
FED ile AB Merkez Bankası (ECB), bugün ekonomilerinin içinde bulunduğu durumda ne yapacaklarını kestiremiyor. FED’in uyguladığı para politikası esnek. Belli bir enflasyon hedefine bağımlı kalma zorunluluğu olmadığı gibi enflasyon çok abartılı bir seyir izlemedikçe ekonominin resesyona girmemesine daha çok önem veren bir yapısı var.

Bu amaçla 2007 ortasında başlayan kredi krizinin yaratacağı ekonomik ve finansal tahribatı azaltmak için politika faizini yüzde 2’ye kadar indirdi. Halen enflasyonun yüzde 4,3 olduğu düşünülürse mevcut enflasyona göre reel faiz negatif. Diğer bir deyişle, para politikası oldukça gevşek. Bu gevşeklikle ABD ekonomisinin resesyona girmeden krizi atlatması amaçlanıyor.

FED çekirdek enflasyonu önemsiyor ve çekirdek enflasyon yatay seyrediyor. Bu da FED’in elini rahatlatıyor.

*Peki ECB, bu durumda nasıl hareket ediyor?
ECB’nin durumu farklı. Ekonomi çok ciddi resesyon sinyalleri vermediği sürece önceliği enflasyonla savaşa veriyor. Yüzde 2’nin biraz altında olarak resmen açıklanan açık bir enflasyon hedefi var. Bu hedef orta vadeli. Diğer bir deyişle, kısa süreli (geçici) olduğu düşünüldüğü sürece ECB yüzde 2’nin üzerine çıkan enflasyona reaksiyon gösterip para politikasında sıkılaşmaya gitmeyebiliyor. 

*Bundan sonra FED ve ECB ne yapar?
Bugün FED faiz artıramıyor çünkü ekonomi belirsizlik içinde. Ancak faiz indirimlerini durdurmakla yetiniyor. ECB faiz indiremiyor çünkü enflasyon yavaş yavaş yükseliyor ve Euro ekonomilerinde de ciddi bir yavaşlama yok. Faiz farkı, dolar tarafından kapansa ABD ekonomisinin bunu hazmedememesi söz konusu. Çünkü ekonomi resesyona girmese de durgunluk içinde. Faiz farkı Euro tarafından kapatılmaya çalışılsa son 8 yılın en yüksek düzeyinde olan enflasyonun daha da hızlanması söz konusu. Bu durumda merkez bankaları ya paralize şekilde oldukları yerde kalacak ve enerji fiyatlarının daha da artmaması için dua edecek ya da buna bir önlem olarak beraber aynı oranda faiz artırımına gidecekler.

*Yurtdışı piyasalardaki dalgalanma ne zaman sona erer?
Yurtdışında yaşanmakta olan krizin, geçmişteki benzer krizler düşünüldüğünde, 4 ana aşaması var: Birincisi, bilanço tahribatı. Krizin ortaya çıkması zaten bilançoların darbe alması demek. Bilançolarda ne kadar bir tahribat olduğu tam olarak bilinmediği sürece bu aşama ve finansal piyasalardaki çalkantı devam ediyor. İkincisi, yeniden yapılanma aşaması. Bankalar öncelikle kriz nedeniyle yazdıkları zararları telafi etmek üzere sermayelerini artırıyor. Bunu ne ölçüde yaptıklarına bağlı olarak aynı zamanda kaldıraçlarını da azaltıyorlar. Üçüncüsü, krizin ekonomiyi daraltıcı etkisi. Kaldıracın azalmasıyla artan kredi sıkışıklığı ister istemez tüketim ve yatırım finansman kanallarını daraltarak ekonomiyi olumsuz etkiliyor. Son aşama ise otoritelerin aldıkları önlemlerle kredi kanallarının açılması ve vermeye devam ettikleri likiditenin yeniden reel ekonomiye yayılarak ekonomik büyüme sürecini başlatması. Risk almaya başlanacak dönem işte üçüncü aşamanın bittiği görülüp de son aşamaya gelindiği zaman. Henüz bunun için erken. Global ekonominin, ABD önderliğinde yeniden istikrarlı büyüme trendine girdiği görülene kadar beklenecek.

Üç Yatırım Aracında Beklentiler

35.000 Altı Mantıksız
İMKB-100 Endeksi’nin yeni bir para girişi başlayana kadar 35.000 - 41.000 aralığında yatay seyretmesi beklenebilir. 35.000 altı rakamlar, borsada işlem gören şirketlerin mevcut özkaynaklarıyla karşılaştırıldığında 2001 krizi sonrasındaki seviyeye işaret ettiği için, oldukça mantıksız ve çok düşük ihtimalli.

Döviz 1,40’ı Görebilir
 Borsa ve bono tarafında yaşanacak her çıkış YTL’ye yansıyacağı için, YTL’nin bu seviyelerde tutunması, işlerin iyi gitmesine bağlı. Siyasi belirsizlik, enflasyon ve cari işlemler açığının yüksekliği, yabancı yatırımcıyı rahatsız ediyor. AKP kapatma davasının kararı yaklaştıkça, yılın sonuna doğru baskı artacak. YTL’nin yılın ikinci yarısında değer kaybetmesi, yılı da dolar karşısında 1.40 civarında bir seviyede kapatması olası.

Faiz Biraz Daha Artabilir
 Tahvil piyasasında yeni yatırımcılar, kağıt almak için faiz artırımlarının sonunun gelmesini bekliyor. Ayrıca temmuz-ağustos döneminde Hazine’nin yüklü iç borç ödemeleri, ihalelerde faizi bir miktar daha artırabilir. Önümüzdeki iki ayda mevcut yüzde 22’nin altındaki gösterge faizin bir miktar artması beklenebilir. Ancak faizin yüzde 23’ün üzerine çıkması, hele fonlama maliyeti yüzde 17,6’yken, düşük bir ihtimal.

Faiz Yüzde 20’ye Düşebilir
 Enflasyonun yıl sonunda yüzde 11-12 civarında bitirmesi, fiyatlara yansıdı. MB’nin bundan sonra faizleri 50 (belki sonra bir 25) baz puan artırması ve sonra sabit bırakması bekleniyor. Ülke risk primini daha da artıracak bir siyasi gelişme olmazsa, faiz yıl sonunda yüzde 20’ye kadar düşebilir. AKP için yıl bitmeden bir kapatma kararı çıkarsa, faizlerin yukarı doğru hareketlenmesi beklenebilir.

Deniz Yatırım Ve Deniz Türev Birleşiyor

İki Şirketin Profili
 Deniz Yatırım, Türkiye’de hisse senedi piyasasının lideri ve güçlü bir organizasyona sahip. Deniz Türev, VOB’un faaliyete geçmesiyle birlikte, türev piyasalarda uzmanlaşmak üzere ayrı bir yatırım şirketi olarak kuruldu ve kısa sürede bu alanda öncü kurumlarından biri haline geldi. İki şirket, birbirleriyle çok sıkı bir işbirliği içinde.

Neden Birleşiyorlar?
 Ancak özellikle hukuki ve operasyonel birtakım zorluklar yaşanıyor. İki farklı kurum olması sonucunda, müşterilere verilen hizmetin bölünmesi, aşılması gereken bir sorun olarak karşımıza çıktı. Bu nedenle müşteri odaklı, hizmet kalitesi yüksek ve verimli bir yapı kurmak için Deniz Yatırım ve Deniz Türev şirketlerimizi tek çatı altında toplanmak zorunlu hale geldi.

Deniz Yatırım İlk Üç Arasında
 Deniz Yatırım, sermaye piyasası ve yatırım bankacılığının her alanında faaliyet gösteriyor ve piyasaların lider kurumları arasında. Hisse senedi işlemlerindeki pazar payı açısından Türkiye’nin önde gelen aracı kurumları arasında yer alıyoruz. Son 5 yılın ortalamasında yüzde 5,16’lık pazar payıyla ilk 3’teyiz. 136 noktada, 322 çalışana ve 120 bin yatırımcı hesabına ulaştık.

Kurumsal Finansmanda Öncüyüz
Yatırım bankacılığında Türkiye’nin en önemli markalarından biriyiz. 2004-2008 yılları arasında gerçekleşen halka arzlarda yurtiçinde 93 bin 977 yatırımcıdan toplam 2,9 milyar dolar tutarında talep toplayarak sektörün lider kurumu olduk.

Talip Yılmaz
[email protected]

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz