En Çok Kazandıranların Yeni Yatırım Taktikleri

Ekonominin en hareketli dönemini, geleneksel olarak yılın son 4 ayı oluşturur. Eylül, Ekim, Kasım ve Aralık ayları, üretimden satışlara her alanda canlılık anlamına gelir. Bu dönemde para piyasalar...

1.09.2006 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

Ekonominin en hareketli dönemini, geleneksel olarak yılın son 4 ayı oluşturur. Eylül, Ekim, Kasım ve Aralık ayları, üretimden satışlara her alanda canlılık anlamına gelir. Bu dönemde para piyasaları hareketlenir, döviz ve borsada geçmiş ayların üstünde bir ivme yaşanır. Yine böyle bir döneme giriyoruz. Üstelik bu yıl, geçmiş yıllardan farklı beklenti ve gelişmeler de var. Avrupa Birliği müzakereleri, uluslar arası piyasalar ve FED’in izleyeceği politikalar… Bütün bunlar, yatırımcıları, yine zor ve hareketli bir dönemin bekleyeceğini gösteriyor. Hisse senedinden dövize, faizden yatırım fonlarına, 4 ayda karar vermek çok zor olacak.

Bu ortamda yatırımcıların nasıl bir seyir izlemesi gerektiğini yönettikleri yılbaşından bu şyana yüksek getiri elde etmiş A ve B tipi fonların yöneticilerine sorduk. Yaptığımız çalışmaya A tipi fon yöneticisi olarak Deniz Portföy Fon Yöneticisi Mehmet Pınar, Dündas Ünlü Fon Yönetim Müdürü Osman Nuri Özcan, Strateji Menkul Fon Yönetim Müdürü Bülent Topbaş ve Tekstil Menkul Fon Yöneticisi Mehmet Erensoy katıldı.

B tipi fonlarda ise Bank Pozitif Hazine Müdürü Murat Özkefeli, İş Portföy Portföy Yöneticisi Zeki Müderrisoğlu, Global Menkul Değerler Fon Yöneticisi Abdullah Kunt, Fortis Portföy Varlık Yönetimi Yöneticisi İbrahim Çetiner ve Sanko Menkul Değerler Hazine Müdürü Aytun Bilgin, piyasalar hakkındaki görüşlerini bildirdi:

A Tipi Fon Yöneticileri Borsa İçin Farklı Düşünüyor

Mehmet Pınar: Cumhurbaşkanlığı seçimi, AB müzakereleri, limanların açılıp açılmaması, Ortadoğu’daki gelişmeler, İran’ın nükleer faaliyetleri, Lübnan’a asker gönderme tartışmaları ve yatırımcıların risk olarak algılayacakları siyasi gündemi oluşturacak. Dünyada devam etmekte olan faiz artırımları da gelişmekte olan ülkelere para akışını yavaşlattı. Önümüzdeki aylarda ABD ekonomik verileri ve FED’in faiz arttırması konusundaki tavrı, büyük önem taşıyor. Bu yüzden borsada getiri sınırlı ve hareket, yatay dalgalı bir seyirde olabilir.

O. Nuri Özcan: Önümüzdeki dönemde, ekonominin yavaşladığı, reel faiz oranlarının yüksek seyrettiği bir ortamda borsanın geçtiğimiz 2 ay yaşanan hızlı yükselişteki ivmesini azaltarak, döviz ve tahvil & bono piyasalarının yönüne paralel bir seyir izlemesini ve yükselmekte zorlanmasını bekliyoruz.

Bülent Topbaş: Endeks üzerinde belirleyiciliği olan bankaların son dönemde yaşanan çalkantıları, az hasarlı atlattığını söyleyebiliriz. Yaklaşık 11 fiyat/kazanç oranındayız. Bilançolar da fena gelmiyor. Bu yüzden fiyat seviyelerinin uygun olduğunu söyleyebiliriz. Bankacılık sektöründeki satın alma ve birleşmelerin yoğunluğu nedeniyle fiyat düzeyleri doyum seviyesinde. Bu yüzden genel olarak endeks hızlı yükselmez. Ama sektör ve hisse bazında yılın geri kalan dönemi için iyimserim. 40.000’e doğru tekrar hareketlenebiliriz.

Mehmet Erensoy: Kıbrıs’ta yaşanabilecek olumlu gelişmeler ve Türkiye’nin Ortadoğu’daki öneminin ortaya çıkması, AB Türkiye ilişkilerinde de daha pozitif bir hava yakalanmasını sağlayabilir. Bu durumda, global likidite şartlarının olumlu seyretmesiyle borsa 45.000-48.000 bölgesindeki zirvesini test edebilir.

B Tipi Fon Yöneticilerine Göre  Borsayı Zor Bir Dönem Bekliyor

Murat Özkeseli: Kısa vadeli alım satımlar ile para kazanmayı hedefleyen yatırımcılar için ciddi riskler, önümüzdeki dönemde de var. Uzun vadede bakıldığında ise Mayıs ve Haziran aylarında yaşanan sert düşüşlerde dahi yabancı portföylerinin büyük ölçüde korunduğunu görüyoruz. Bu da hisse senedi piyasası ile ilgili olumlu beklentilerin devam ettiğinin bir göstergesi.
 
Zeki Müderrisoğlu: Şirketlerin 6 aylık bilançolarının açıklandığı bu günlerde finansal çalkantının etkisi, bankaların sermayelerinde hemen erimeye yol açarken, sanayi şirketlerinde etki sınırlı kaldı. YTL’deki değer kaybının ve faizlerdeki yükselişin etkilerinin sanayi şirketleri bilançolarında üçüncü çeyrekte görülmeye başlanması bekleniyor.
FED’in faiz artırımlarına ara verdiği bir dönemde uluslararası yatırımcıların gelişmekte olan ülkelere olan ilgisinden Türkiye de payını alacak. Yıl sonuna kadar borsa olumlu bir seyir izler.

Abdullah Kunt: AB üyelik süreci ve jeopolitik konumu nedeniyle Türkiye’nin giderek artan önemine paralel olarak hisse senedi piyasasının da ciddi bir potansiyel taşıdığına inanıyorum. Ancak, önümüzdeki 4 ayda bunun bir seferde kendini göstermesini beklemek gerçekçi olmaz. Bir de yükselen petrol fiyatları ve FED faiz artırımı riski de göz ardı edilmemeli diye düşünüyorum.

İbrahim Çetiner: 2006 yılının başından bu yana sert iniş ve çıkışlara sahne olan İMKB'yi yılın geri kalanında da yoğun bir siyesi ve ekonomik risklerle dolu gündem bekliyor. Sonuç olarak ciddi risklerle yüz yüze gelebileceğimiz 4 ay yaşayacağımızı düşünürsek İMKB’nin aşağı yönlü, ancak dalgalı bir seyir geçirmesi muhtemel görünüyor.

Aytun Bilgin: 2006 yılı Mayıs Haziran döneminde yaşanan satış dalgası, piyasalarda ciddi hasar meydana getirdi. Bunun bir düzeltmesini yaşamamız muhtemeldi ki yaz ayları ile birlikte bu harekete başladık. Düzeltmenin eylül ayı ile beraber nerelere kadar devam edeceğini göreceğiz. Ama bu alış dalgasının uzanacağı noktadan gelecek satışlara karşı hazırlıklı olmak gerekiyor. Borsayı önümüzdeki dönemde çok zor ve yorucu zaman dilimi bekliyor.

En Çok Kazandıran 9 Yöneticinin  Dövizdeki En Son Hesapları

A Tipi Fon Yöneticileri Ne Diyor?

Mehmet Pınar: Yıl sonuna kadar dolar, 1.40-1.55 aralığında hareket edebilir.

O. Nuri Özcan: Orta vadede FED’in faiz artırım ihtimalinin azalması nedeniyle, YTL’nin diğer para birimleri karşısında değerli kalmasını bekleyebiliriz.

Bülent Topbaş: MB, gecelik faizleri 17.5 seviyelerine çekerek döviz üzerinde önemli bir baskı kurdu. Risklere ilişkin algılamalarda değişikliğe neden olacak bir gelişme olmadığı takdirde, 1 dolar+1 Euro’dan oluşan şu an 1.660 seviyelerinde olan döviz sepetinin, yıl sonuna doğru en fazla 1.7'lere geleceğini düşünüyorum.

Mehmet Erensoy: Döviz cephesi, global likiditedeki gelişmelerden etkilenmeye devam edecek. Bununla birlikte global likiditedeki daralmalar, cari açık sorunu nedeniyle YTL’yi diğer gelişmekte olan ülkelerden daha fazla etkileyebilir.
Murat Özkefeli: Orta ve uzun vadede YTL enstrümanlarda yatırımlarını değerlendirenler, dövize göre daha yüksek bir getiri elde edecekler.

Zeki Müderrisoğlu: Yıl sonuna kadar döviz piyasasının, önemli risklerin gerçekleşmemesi durumda, yatay bir seyir izleyeceğini öngörüyoruz.
Abdullah Kunt: Döviz piyasası için yılın son 4 ayı, rüzgarların yeniden sert esmeye başladığı bir dönem olabilir. Yabancıların Türkiye riskini azaltmayı seçmeleri halinde, kurda yukarı yönlü hareketler görürüz. Bununla birlikte dolar için beklentim, yılı 1.54–1.60 bandı içinde ve muhtemelen 1.55’e daha yakın bir seviyede tamamlayacağı yönünde.

İbrahim Çetiner: Yurtiçi siyasetteki gerginliğin azalması, bono ve hisse senedine gelen yabancı talebinin artmasıyla sakinleşen piyasada, 2006 yılının enflasyon rakamları, Ortadoğu'da yaşanacak gelişmeler ve yurtiçi siyasi gelişmeler önem taşıyacak.

Aytun Bilgin: Döviz riski olan ticari işletmeler veya kredi sahipleri, 1,4100 seviyelerinden dolar pozisyonlarını kapatabilir. Dolar için 1.40 seviyesinin altı şu anda yatırımcılara uzak görünse de yeniden 1.30’ları görebiliriz.

2006’nın Son 4 Ayında Faiz En İyi Yatırım Aracı

A Tipi Fonları Yönetenlerin 2006 Sonu Faiz Stratejileri

Mehmet Pınar: Gecelik fonlamanın yüzde 19 seviyelerinde bulunması, tahvil piyasasında faizleri yüzde 19 ile sınırlıyor. Yüzde 19’un altını bile görse faizin bu seviyenin altında kalıcı olması zor. Ancak, enflasyon rakamlarının olumlu gelmesi ile yüzde 19’un altına kalıcı düşüş olabilir. Fakat burada da piyasanın iyimserliği abartmayacağını ve gösterge tahvilde faizin yüzde 18 ile sınırlı kalacağını düşünüyorum.

O. Nuri Özcan: Reel faizlerin yüksek seyrini sürdürdüğü mevcut seviyelerden YTL cinsi DİBS’lere yatırım yapmanın, hisse senedine göre cazip olduğuna inanıyoruz. Yine MB’nin enflasyonu düşürme konusundaki kararlılığı YTL cinsi bonoların cazibesini artıran bir diğer unsur. Reel getirilerin bu seviyelerden, piyasalardaki dalgalanmalardan fazla etkilenmeyecek uzun vadeli yatırımcılar açısından fırsat yarattığına inanıyoruz.

Bülent Topbaş: Faizin seyrini, önümüzdeki ayların enflasyon gerçekleşmeleri ve global faiz hadleri belirleyecek. Global faiz hadlerinde MB’nin tedbir almasını gerektirecek hızlı değişimler olacağını düşünmüyorum. Yıl sonuna doğru yüzde 17’lere yaklaşan faizleri tekrar görebiliriz.

Mehmet Erensoy: Faiz cephesindeki gelişmeler, enflasyon beklentisindeki gelişmelere paralel olacak. MB, enflasyonla mücadelede kararlı olduğunu göstermek için, gecelik faizleri (şu anda 17,5 seviyesinde) piyasa beklentilerine paralel olarak yıl sonuna kadar 50 baz puan daha artırabilir. Buna karşılık 2007’de enflasyon beklentisinin düşmesiyle, tekrar faiz indirimleri gündeme gelebilir.

B Tipi Fon Şampiyonları Faizde Daha Temkinli mi?
 
Murat Özkefeli: Yıl sonu enflasyon beklentilerinin yüzde 10 -11 civarında olduğunu göz önüne aldığımızda, mevcut faizlerin oldukça cazip olduğunu söylemek mümkün. Yine de bu alanda uzun vadeli yatırım yapmayı düşünen yatırımcılara, değişken faizli tahvilleri öneriyoruz.

Zeki Müderrisoğlu: MB’nin kısa vadeli faiz oranlarını 425 baz puan artırmasına rağmen, piyasa enflasyon beklentisi ile hedeflenen enflasyon arasındaki fark nedeniyle, yıl sonuna kadar 50 baz puan faiz artırımı olasılığı yüksek. .

Abdullah Kunt: Son yaşanan global çalkantı sonrası MB’nin kısa vadeli faizleri hızla yükseltmesi faizi yeniden yatırım yapmak için cazip bir hale getirdi. Önümüzdeki dönemde vergisel avantajlar da dikkate alındığında B tipi fonlara ilgi artacak. Yüksek riski sevenlere,
stopajlı da olsa 2008 vadeli bonoları, orta risk iştahındaki yatırımcılara 2007 vadeli stopajsız bonoları öneriyoruz. Fon alacaklara ise B tipi tahvil bono ve/veya değişken fon öneriyoruz.

İbrahim Çetiner: Enflasyon beklentilerinin yüksek seyrettiği bir ortamda MB, bu beklentileri aşağı çekmek ve enflasyon hedeflerini yakalamak için yüksek faiz politikasına bir müddet daha devam edebilir. Ayrıca, global gelişmelere paralel olarak YTL'nin değerindeki değişimler de enflasyon ve faizlerin seyri açısından önemli. ABD'de faiz artırımlarına ara verilse bile Avrupa ve Uzakdoğu ülkelerinde faiz artırımlarına devam edileceği tahmin ediliyor.

Aytun Bilgin: 17.5-18.5 seviyesi aşağıda çok kuvvetli bir bariyer olarak duruyor. Bu seviyeler kırılmadan aşağı yönde bir faiz hareketi beklemiyorum. Yeniden uzun vadeli bono yatırımı yapmak için, faizlerin daha yukarılarda oluştuğu seviyeleri beklemek gerekir.
Kısa vadeli faizlerin yüksek olması da uzun vadeli alım konusunda çok aceleci davranmaya gerek bırakmıyor.

A Tipi Fon Yöneticileri 2007 Yılı İçin Ne Düşünüyor?

Mehmet Pınar: 2007’de, bu yıl yapılan faiz artırımlarının ülke ekonomilerindeki etkilerini göreceğiz. Faiz yatırımcısının yüksek getiri elde edeceği bir yıl olmasını bekliyorum. Dünyada faiz artırım trendi ve Türkiye ekonomisindeki cari açık riski olduğu sürece, yüksek faiz politikasının devam edeceğini düşünüyorum. Cumhurbaşkanlığı seçimi, AB müzakereleri, seçimler ve yüksek faiz, borsanın önündeki engeller olarak sıralanabilir. Fakat genel seçimler sonrası yükseliş görebiliriz. Olumsuz bir gelişme olmadığı sürece İMKB’de 28.000 desteğinin kırılmasını beklemiyorum. 40.000 puan ise geçilmesi zor bir direnç seviyesi.

O. Nuri Özcan: Küresel faiz oranlarında ve global likiditenin risk algılamasında önemli bir değişiklik olmadığı takdirde piyasaların önümüzdeki yıl yurtiçi siyasi ve ekonomik gelişmelere odaklanacağını öngörüyoruz. Siyasi gelişmelerin piyasalar üzerinde olası etkilerini fiyatlamak zor. Ancak, mali disiplinden ödün verilmediği takdirde, 2007 yılı için ciddi bir risk öngörmüyoruz.

Bülent Topbaş: Şimdilik rafa kalkmış AB ile ilgili sorunlar yıl sonuna doğru ve 2007'in başında gündemimize tekrardan oturacak. Nisan ve Mayıs aylarındaki Cumhurbaşkanlığı ve ardından sonbahardaki seçim takvimi, çalkantılı bir yıl yaşayacağımızın işaretlerini veriyor. 2007 için yatırımcılar, içinde yabancı menkul değerlerin de olduğu dengeli bir portföy oluşturmalı. YTL cinsinden sabit getirili araçlarda uzun vadeli değişken kupon faizli tahviller iyi bir yatırım aracı. Hisse senedi piyasasında ise sektör ve hisse bazında seçici olmalı.

Mehmet Erensoy: 2007 başındaki Cumhurbaşkanlığı ve sonundaki genel seçimlerin yaratacağı belirsizlik, piyasalar üzerinde etkili olacak ve olası yükselişleri sınırlayacak. Cumhurbaşkanlığı seçimi, iç politikada uyumsuzluk yaratmazsa 2007’nin ilk yarısı pozitif etkilenecek.

B Tipi Fon Yöneticilerinin 2007 Hesaplarında Ne Var?

Murat Özkefeli: YTL cinsi yatırım araçlarının önümüzdeki yıl da ön planda tutulması gerektiğini düşünüyorum. Kamu borçlanmasındaki olumlu gelişmeler, DİBS’lerin performanslarının orta vadede tatmin edici olacağını işaret ediyor. Özellikle değişken faizli ve kupon ödemeli tahvillere, portföylerde ağırlıklı olarak yer verilmeli. Ayrıca, YTL cinsi özel sektör tahvilleri de yatırımcılar için yeni bir enstrüman. Döviz cinsi yatırım enstrümanlarına portföylerde sınırlı yer verilmeli.

Zeki Müderrisoğlu: 2007 yılında Türkiye’nin önünde iki seçim riski var.
FED’in faiz artırımlarına ara vermesi belki de faiz indirimlerine başlaması, global likiditenin gelişmekte olan ülkelere akışının artmasına neden olabilir. Cumhurbaşkanlığı seçiminin iyi yönetilmesi, siyasi risklerin bertaraf edilmesi açısından olumlu olacak. Yatırımcıların 2007 yılında yıl sonu enflasyonuna inancının artması, MB’nin faiz indirimlerine tekrar başlamasına yardım eder.

Abdullah Kunt: İçerdiği seçim riskleri sebebiyle 2007, başlı başına sürprizlerle dolu bir yıl olmaya aday. Bununla birlikte Cumhurbaşkanlığı seçimini risk unsuru olarak görmüyorum. Seçim sebebiyle mali disiplinden taviz verilmesini beklemiyorum. Ancak bu taviz verilirse yeni sürprizlere her zaman için hazırlıklı olmakta fayda var.

İbrahim Çetiner: Global gelişmelerden bağımsız olarak 2007 yılında yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimi ve genel seçimler öncesinde piyasalarda yaşanabilecek olası dalgalanmalara karşı MB, yüksek faiz politikasına devam edecektir.

Özellikle 2007 yılı içerisinde gündeme gelecek olan Cumhurbaşkanlığı seçimi ve genel seçimler çerçevesinde seçim ekonomisi yaşanması olasılığı ve global piyasalardaki faiz artırımı dalgasının devam edip etmeyeceği önemli olacak. Seçim ve global likiditenin etkisiyle 2007 yılı içerisinde döviz piyasasında dalgalı bir seyir yaşanması bekleniyor.

Aytun Bilgin: 2007’de faiz ve enflasyon baskısı nedeniyle genel olarak hisse senedi getirileri için iyimser beklentimiz yok. 2007 yılı hisse senedi piyasaları için tüm dünyada olumsuz bir hava beklentisi taşıyorum. Faizler ise aslında şu anda bile bütün dünyada yüksek. Biz de ise iki önemli seçim ve daralan dünya ekonomisi, 2007 yılını kısa vadeli faizlerde geçirip genel seçimler sonrası için yapılacak portfoye fırsat alımlarını takip etmek yönünde olmalı.

 

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz