Genel Seçim Senaryoları

 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından piyasalar genel seçimlere ve tabii ki yurt dışı piyasalara odaklanacak. İç piyasada seçim anketleri gündemi belirleyecek. Dışarıda ise özellikle ABD’den...

1.05.2007 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından piyasalar genel seçimlere ve tabii ki yurt dışı piyasalara odaklanacak. İç piyasada seçim anketleri gündemi belirleyecek. Dışarıda ise özellikle ABD’den gelecek veriler izlenecek. Bu ayki sayımızda önümüzdeki süreci, konusunda uzman 4 analiste yorumlattık. Bunlar; Raymond James Başekonomisti Özgür Altuğ, Global Menkul Değerler Stratejisti Arzu Odabaşı, İş Bankası Hazine Müdürü Erdal Aral ve Denizbank Fon Yönetimi Bölüm Müdürü Mehmet Haşim Artuk.

Genel olarak aldığımız izlenim, AKP’nin olduğu güçlü bir hükümet ve carry trade’i bozacak gelişmeler olmadığı taktirde, borsa 50.000’lerin de üzerine çıkabilir. MB’nin seçim sonrasında faiz indirmesiyle 15 bileşikler görülür. Dolar kurunda ise 1.30 seviyelerine inilir. Ancak, uzmanlar, yurtdışına, seçim öncesi koalisyon beklentisinin yaratacağı olumsuzluklara ve siyasi gerilime de dikkat çekiyorlar.

Faiz

Denizbank Fon Yönetimi Bölümü Müdürü Mehmet Haşim Artuk

“Seçim Öncesi Faizler İnmez, Bu Yatırım Fırsatı Olabilir”

 Faiz, Fonlama Maliyetinin Altında
MB, kısa vadeli faiz oranlarını açıkladığı üzere düşürmese bile bono faizleri muhtemelen gecelik faiz eşdeğerinin altında seviyelerde işlem görmeye devam edecek. Genel seçimlerden sonra Türkiye’nin risk primlerinde bir gerileme yaşanırsa MB, kısa vadeli faizleri bir parça aşağı çekebilir. Genel seçimlerden sonra tek parti ya da uyumlu bir koalisyon hükümeti kurulursa (tek risk ve çok uzak ihtimal, hükümet kurulamaması), Türkiye’nin risk pirimi azalır ve MB’nin faiz indirimleriyle birlikte faizler 15 bileşik seviyelerine geriler.

Seçim Öncesi Faiz İnmez
Genel seçimlerden önce ise bir faiz indirimi ihtimalini çok olası görmüyorum. MB geçen yıl mayıs ayındaki dalgalanmalarda faiz yükselttikten sonra dünya piyasaları toparlamasına rağmen faiz indirmesi gerektiği halde indirmedi. Şu an kısa vadeli faizler gereğinden fazla yüksek olmasına rağmen seçim öncesi bir riske girmek istemiyor.
Olumsuz hava, ancak yurt dışında bir sıkıntı yaşanmasıyla ortaya çıkar o zaman da sıkıntının boyutuna göre 21-23 bileşik arasını görürüz. Yurt dışında olumsuz gelişmeler olmadığı sürece, bono faizleri fonlama maliyetinin biraz altında seyredecek.

Yatırımcılara Tavsiyeler
 Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve genel seçimler öncesinde oluşabilecek sıkıntı ve volatilite, genel olarak alım fırsatı olarak görülebilir. Ancak burada dikkat etmemiz gereken ve gerçekleştiğini hissetiğimiz anda bir adım geri atmamızı gerektirecek durumlar olabilir. Petrol fiyatlarının yüksek seyretmesi ve enflasyon üzerinde sıkıntı yaratmaya devam etmesi. Yurt dışındaki şirketlerin finansal yapılarının bozulması ve batma riski içine girmesi. Yurt dışında bankaların kredi limitlerini kapatmaları ya da kısmaları. Türkiye’de beklenmedik büyüklükte bir siyasi çalkantı yaşanması. Bu gelişmeleri görmediğimiz takdirde rahatlıkla uzun vadeli tahvillere, hisse senedine yatırım yapıp, uzun vadeli döviz borçlanarak YTL’ye yatırım yapmaya devam edebiliriz.

Raymond James Başekonomisti Özgür Altuğ

“Borsada Yüzde 25 Kazanç Potansiyeli Var”

Seçim Baskısı Alım Fırsatı
Geçmiş dönemlerde genel seçimlerden üç ay önce genel bir satış baskısı, piyasalar üzerinde hakim oluyordu. Bu satış baskısı, bu seçimler öncesinde de karşımıza gelebilir. Yatırımcılara bu satış baskısının yurt dışında çok olumsuz bir gelişme olmadığı sürece alım fırsatı olarak kullanılmasını tavsiye ediyoruz. Anketlerden çıkan sonuçlara göre ise Meclis’e seçimlerden sonra dört partinin girmesi durumunda, içinde AKP’nin bulunmadığı ikili veya üçlü koalisyon seçenekleri, piyasa algılamasını bozabilir.

En Büyük Risk Abd
Yurt dışını toplam üç alan olarak incelemek gerekiyor. Birincisi, nispeten az sorunlu gözüken AB Merkez Bankası. AB’de şu anda bir faiz artırım süreci mevcut değil. İkincisi, Japonya–Çin ekseni. Burada da yatırımcıları tedirgin etme potansiyeline sahip gelişmeler oluyor.

Asıl önemli olan ve takip edilmesi gereken taraf ise ABD. Şirket kârlılıkları giderek azalıyor.
Ekonominin yavaşlıyor ama enflasyondaki düşüş aynı oranda değil. Belirsizliğin arttığı ama faiz indirimlerinin bekleneceği bir süreç var önümüzde. Fakat FED, Amerikan ekonomisi çok yavaşladığı için faiz indirmeye başlarsa, bunun geçmiş dönemdeki tecrübelere dayanarak gelişmekte olan piyasalardaki algılamasının beklenenin aksine çok kötü olacağı unutulmamalı. FED takvimine gelince 9 Mayıs, 28 Haziran ve 7 Ağustos şimdilik takip edilmesi gereken ilk üç toplantı olarak karşımıza çıkıyor.

Ülke Risklerine Dikkat
 Cari açık, çok büyük bir makroekonomik risk. Ancak, cari açığın en az üç yıl daha Türkiye’nin karşı karşıya olduğu en büyük risk değil. Çünkü, sıcak para ve Türkiye’ye yönelik yatırımlar sayesinde bu süre içinde cari açık risk olmaktan çıkıyor. Yatırımcılar kısa vadede cari açık verilerinden çok bütçe verilerini izlemeli. Seçimlerin hemen öncesinde T. Telekom ödemesine ve yeni tedbir paketine rağmen bütçede bozulma gözlenirse, bu Türkiye’yi daha riskli bir ülke yapar. Tabi bütün bunların yanında yıllık bazda yüzde 10 seviyesinin altına inmemekte direnen enflasyon rakamları da takip edilmeli.

Borsa’da Yüzde 25 Getiri mi?
ABD ‘de olumsuz bir şey yaşanmaz, ABD ile İran arasında büyük bir gerginlik olmaz ve Türkiye’de de seçimler atlatılırsa, Türk mali piyasalarında belki de önceki iyi yıllarda bile görmediğimiz iyimser bir hava yakalanabilir. Bunları rakama dökecek olursak 1.30 çevresinde hareket eden bir dolar kuru, kademeli şekilde yüzde 15’lere çekilen bono faizleri ve yüzde 25’den fazla yukarı potansiyel vadeden bir borsa.

Ama Türkiye’deki mevcut fiyatlamaları bozabilecek riskler de var. ABD’de faiz ve enflasyon konusunda sıkıntı yaşanabilir. Körfez’de gerginlik tırmanabilir. Seçimlerden içinde AKP’nin olmadığı çok partili bir koalisyon çıkabilir.

İnce keskin bir çizgi üzerinde şimdilik iyi şekilde devam eden ve diğer gelişmekte olan piyasalardan dolar bazında yüzde 20 daha fazla artan bir piyasa karşımızda dururken yatırımcıya öneride bulunmak hiç kolay değil. Ama benim önümüzdeki bir yıllık dönemdeki sepetim, yüzde 45 bono, yüzde 35 borsa ve yüzde 20 Euro.

Borsa

“8-9 Mayıs 2007’deki Fed Toplantısına Dikkat”
Global Menkul Değerler Stratejisti Arzu Odabaşı

Kısa Vadede İyimserlik Sürüyor
 Geçen ay küresel likiditeye yönelik endişelerin azalmasıyla Cumhurbaşkanlığı seçimi gerginliğine rağmen risk alma iştahı tekrar yükseldi. Mart ayı enflasyon rakamları da beklentilerinin altında kaldı. Bu gelişmeler endeksin tekrar 48.000 tarihi zirvesine yönelmesini sağladı. YTL ise değer kazanmaya devam etti. Son iki yıldır ABD ekonomisinin ve bu paralelde ABD Merkez Bankası’nın (FED) izlediği faiz politikasının belirleyici olduğu global piyasalarda, orta vadeli riskler devam ediyor. Ancak, kısa vadede artan risk iştahı ve “carry trade” konusundaki endişeler, şimdilik gündemin gerisinde kaldı ve iyimserliğin devam sağlandı.

Orta Vadede Abd Ve Japonya

 Hisse senedi piyasası, önümüzdeki süreçte global piyasalardan gelecek haberlere odaklanacak. Bunun başında da ABD’de büyüme verileri ile FED’in faiz politikası ve Japon Merkez Bankası (BoJ)’nın vereceği faiz kararlarına odaklanılacak.
ABD’de mart ayı enflasyon verileri, şubat ayına göre kısmen daha pozitif bir görünüm sergilerken, gelecek dönemlere ait belirsizlik ve enflasyondaki artış eğilimine yönelik etkisini sürdürmeye devam ediyor.

BoJ’un tahminler doğrultusunda yılın son çeyreği ve sonrasında faiz artış kararı izlenecek. Ayrıca FED’in faiz politikası ile ilgili olumlu ve/veya olumsuz gelişmeler hisse senedi piyasalarını aynı doğrultuda etkilemeye devam edecek. Faiz politikalarına bağlı olarak İMKB 3,55–3,70 sent aralığını denemek üzere yukarı yönlü hareketini sürdürecek.

Fed Faizi 5,25’te Kalacak
ABD ekonomisinde gelinen son noktaya bakıldığında konut sektöründeki zayıflığın devam ettiği, tüketim sektöründe ve işgücü piyasasında ise genel olarak olumlu yapının korunduğu görülüyor. Enflasyon tarafında ise, özellikle çekirdek enflasyonun halen FED’in hedef seviyesinin üzerinde gerçekleştiği görülüyor. Enflasyonun hedeflerin üzerinde olmakla birlikte orta vadeli trendin düşüş eğiliminde olduğunu belirten FED’in bununla birlikte büyümedeki yavaşlamadan daha çok enflasyonu bir risk unsuru olarak görmeye devam ettiğinin altı da çizilmeli. Bir sonraki toplantısını 8-9 Mayıs tarihlerinde yapacak olan FED’in, ABD ekonomisinin şuan içinde bulunduğu durum itibariyle değerlendirdiğimizde, bir süre daha yüzde 5,25 seviyesindeki kısa vadeli faizleri sabit tutma olasılığının yüksek.

Yatırımcıya Öneriler
 Olumlu beklentilerin oluşması durumunda yatırımcıların, ekonomik büyümeden olumlu yönde etkilenmesini beklediğimiz agresif sektör/şirketlere yönelmesini tavsiye ederiz. Söz konusu sektörler ise, medya, sigorta, holdingler, banka, cam, inşaattır. Aksi durumda ise göreceli olarak defansif olduğunu düşündüğümüz, perakende satış, içecek, gibi ekonomik daralmadan daha az etkilenmesini beklediğimiz sektörlere yönelmelerini tavsiye ederiz.

“Yatırımcıya Döviz Yerine Ytl’ye Geçme Öneriyoruz”
İş Bankası Hazine Müdürü Erdal Aral


Yabancılar Ytl, Yerliler Döviz Alıyor
 Yabancı yatırımcılar carry trade’in devam edeceği öngörüsü ile yüksek YTL getirisini tercih ederken, yerli yatırımcılar dövizde anapara kazancını hedefliyor. Bankalardaki döviz mevduatının toplamı 2006 yılı Mart ayına göre bu yıl aynı dönemde yüzde 30,8 oranında artarak 63,6 milyar dolardan 83,2 milyar dolara çıktı. Yurt içi yerleşiklerin payı ise döviz mevduatında 2006 yılı Haziran ayına göre yüzde 30,9 oranında artarak 61,4 milyar dolardan bu yıl aynı dönemde 80,4 milyar dolara ulaştı. Yurt içi yerleşiklerin mevduatındaki artış, büyük oranda gerçek kişilerin döviz alımlarından kaynaklanıyor. Yurt içi yatırımcıların davranış tarzı daha çok devalüasyon beklentisi, cari açık, siyasi gelişmeler ve dış piyasa volatilitesi ile şekilleniyor.

Sistemdeki döviz likiditesi ise BDDK verilerine göre 19,5 milyar dolar seviyelerinde bulunduğundan bankalar ve yatırımcılar küçük düzeltme hareketlerinde dahi kârlarını realize etme eğilimi gösterecek ve bu nedenle dövizdeki hareket sınırlı kalacak.

Mayıs Haziran’da Döviz Düşüyor
Geçen yıllara bakıldığında Mayıs-Haziran aylarında dövizde ortalama yüzde 0.20 seviyelerinde değer kaybı görülüyor.

Önümüzdeki dönemde de benzer bir hareket yaşanması mümkün. Yine turizm mevsimi nedeniyle yaz dönemi öncesinde döviz satışlarının hız kazanabileceği beklentisi, kurun yukarı yönlü hareketlerini sınırlamada rol oynayabilir.

Diğer yandan, önceki yıllara göre bankalar açık pozisyonları sınırlı düzeylerde tutuyor. Son verilere göre 1,4 milyar dolar civarında olan toplam açık pozisyonu, piyasadaki günlük işlem hacmi ile karşılaştırıldığında oldukça düşük seviyelerde.

Seçim Sonrasında Dalgalanma
 Genel seçimler sonrasında AB karşıtı bir koalisyon oluşması durumunda döviz piyasasındaki dalgalanmalar artar. Ancak, Dolar/YTL opsiyon piyasasındaki oyuncuların aldığı mevcut pozisyonlar önümüzdeki dönemdeki muhtemel dalgalanmanın sınırlı olacağı beklentisine işaret ediyor. Bu çerçevede; önümüzdeki dönemde de dar bantlı volatilitenin sürmesi en muhtemel senaryo olarak gözüküyor. Ekonometrik modellere göre yıl sonuna kadar kurda bandın üst sınırı yüzde 95 güven aralığında yaklaşık 1,5800 olarak görülüyor.

Yatırımcılar Ytl’ye Geçmeli
Yatırımcılar, piyasadaki döviz likiditesi, MB döviz rezervlerinin mevcut düzeyi ve yabancıların risk alma iştahlarını yakından izlemeli. Böylece döviz kurundaki yükseliş hareketlerini fırsat olarak değerlendirip YTL cinsi enstrümanlara yatırım yapmalı. Volatilitenin dar bantta seyredeceği varsayımıyla uygun volatilite seviyelerinden türev ürünlerle pozisyon alarak getirilerini artırmalı. Yine yatırımlarının vadelerini seçimlerin belirsizliğinin azaldığı dönemlerde uzatarak kredi spreadlerinin daralması öncesinde pozisyonlarını artırmalı.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz