Goldcorp Al, Gasrpom Sat

İlhami Koç / İş Yatırım Genel Müdürü    Türkiye’de çok sayıda yatırım enstürmanı var. Üstelik son yıllarda sayılar artıyor, yeni seçenekler de ekleniyor. Ancak, yatırımcı için dünya küçü...

1.04.2003 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
İlhami Koç / İş Yatırım Genel Müdürü  
 
Türkiye’de çok sayıda yatırım enstürmanı var. Üstelik son yıllarda sayılar artıyor, yeni seçenekler de ekleniyor. Ancak, yatırımcı için dünya küçülüyor. Son dönemde sayıları artan bir yatırımcı tipi, dünyanın dört bir yanındaki piyasalarda işlem yapıyor. Venezüella’da tahvil, Güney Afrika’da altın şirketi hissesi alıyor. Bazıları bütün piyasaları yakından izliyor, anlık işlemler dahi yapıyor. Kimi durumda müthiş kar rakamlarına da ulaşanlar oluyor.  
 
Türkiye’de yatırımcı açısından tasarruflarını değerlendirme seçenekleri son yıllarda iyice arttı. Ancak, yine de sınırlı sayıda enstrüman olduğu da bir gerçek. Döviz, hisse senedi, fon, altın, yatırım fonu, Euro bond, mevduat ve diğerleri… Herkes Türkiye sınırları içinde sunulan tasarruf seçeneklerini değerlendirip, parasını o yönde muhafaza etmeye bakıyor.  
 
Ancak, bazıları bununla yetinmiyor… Türkiye’deki seçenekleri sınırlı ve o dönemde karlı görmeyen yatırımcılar, uluslararası piyasaları tercih ediyor. Türkiye tahvilleri yerine Venezüella’yı, İMKB’den hisse almak yerine Gasprom’u tercih ediyor. Bir anlamda Latin Amerika’dan Uzakdoğu’ya, Asya’dan Afrika’ya, dünyanın dört bir yanındaki yatırım seçeneklerini göz ardı etmiyor.  
 
İş Yatırım, müşterilerine bu olanağı sunan şirketlerden. Genel müdür İlham Koç, 1991 yılından bu yana uluslararası piyasalarda yatırım olanağı sunduklarını ve şu anda bu tipte 50 müşterilerinin olduğunu söylüyor. “Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin tahvil ve hisse senetlerine işlem yapıyoruz” diyen İlhami Koç, dünya piyasalarına yönelik işlemler ve ilgi gören yatırım araçları konusunda sorularımızı şöyle yanıtladı:  
 
Hangi uluslararası piyasalarda işlem yapıyorsunuz?  
 
1991’de gelişmekte olan ülkelerdeki hisse senedi alım satımıyla dışa açılmaya başladık. Şimdi gelişmiş ülkelerin tahvillerine kadar işlem gerçekleştiriyoruz. Müşterilerimiz adına uluslar arası piyasalarda hisse senedi, şirket tahvili, ülke tahvilleri alım satımı yapıyoruz. Bu işlemlerimizin hacmi, 2001’deki hacmi 5 milyar dolara kadar ulaşmıştı, 2002’deki hacmimiz ise 3 milyar dolar civarında.  
 
Yani, ABD, Rusya, Brezilya gibi ülkelerin tahvil ve hisse senetlerinin alım satımını yapıyorsunuz…  
 
Bunlarla da sınırlı değil. İlginç, egzotik kağıtlar da var. Tahvil piyasalarında en yoğun işlemleri gelişmekte olan pazarlarda yapıyoruz. Bunların başında Türkiye’nin ihraç ettiği Eurobond’lar var.  
 
Ancak, diğer gelişmekte olan ülkelerin dış borçlanma tahvillerini alıp satıyoruz. Bunlar arasında Brezilya, Venezüella, Meksika ve Ekvator gibi ülkeler var. Geçmiş yıllarda Arjantin kağıtlarında iyi işlem yapmıştık.  
 
Bu ülkeler dışında Rus şirketlerin kağıtlarında oldukça aktifiz. Örneğin, en son Gasprom’un tahvil ihracına ciddi bir oranda katıldık. Bizim müşterilerimiz sadece yerli yatırımcılardan oluşmuyor, uluslararası kurumlar, yabancı müşterilerimiz de var.  
 
Uluslararası kurumlar derken neyi kast ediyorsunuz?  
 
Bu alım-satımları, sadece yerli müşteriler için yapmıyoruz. Örneğin Dubai’den bir banka bize geliyor ve “Bize şu kağıttan bulur musunuz?” diye soruyor, biz de buluyoruz. Ya da bir Rus şirketi, “Gazprom’un kağıtları çıkacak, bizim adımıza girip alır mısınız?” diyor. Bu tür aracılık işlemlerini de yapıyoruz.  
 
Bu piyasalar için müşterilerinize sunduğunuz fırsat ve öneriler nedir?  
 
Bizde yatırım araçları denildiği zaman, İMKB Endeksi, tahvil-bono, A ve B tipi fon akla geliyor. Oysa, biz bir sürü kağıt alıp satıyoruz. Bunları da dikkate aldığımızda en fazla getiren nedir diye baktık.  
 
Ne getirdi?  
 
Biz bunları dörde ayırdık. Birincisi, gelişmekte olan ülkeler, gelişmiş ülkeler. Bunları da tahvil ve hisse senedi olarak ikiye ayırıyoruz. Diyelim ki, Amerika’da hisse senetlerinde en çok getiri nerede olmuş, en çok hangi alt endeksler getiri sağlamış diye baktık. Orada, en çok metal ve cam ile altın hisselerinin getirileri olmuş. Aynı şekilde ilaç endeksinin getirisi yüksek oldu.  
 
Müşterilerinizin yaptığı işlemlerde en yüksek getiri nereden sağlandı?  
 
Altın hisse senetlerinden... Altın şirketlerinin hisse senetlerinden alan çok müşterimiz oldu. Ve gerçekten çok kazandılar. Gelişmiş ülkeler grubunda yapılan yatırımlarda en çok getiri buradan sağlandı ve müşterilerimiz arasında bu şirketlerin hisse senetlerinden alan çok oldu.  
 
Geçen yıl hisse senedi piyasaları için olumsuz bir yıldı. Ancak, sektör ve hisse bazında iyi getiriler de sağlandı. Özellikle altın madencilik şirketlerine yatırım yapanlar iyi kazandı. Örneğin, bu sektörün başlıca şirketlerinden Harmony Gold yüzde 132, Newmont Mining yüzde 45, Goldcorp Inc yüzde 45 ve Coeur D’alene  yüzde 41 getiri sağladılar.  
 
Müşterilerimiz arasında ise yıllık bazda dolar bazında yüzde 100’e yakın getiri sağlayan da oldu.  
 
Bu şirketleri müşterilerinize siz mi önerdiniz, yoksa onlar mı seçtiler?  
 
Biz de öneride bulunuyoruz. Ama müşterinin de buna yatırım yapmaya yatkın olması gerekiyor. Her müşteriye bu önerilerle gitmiyoruz. Bu işe girecek müşterinin, daha önce yurt dışında hisse senedi alıp satıp birisi olması gerekiyor.    
 
Müşteriniz bu yatırımlardan ne kadar getiri sağladı?  
 
Alıyor, satıyor, bir süre sonra yeniden alıyor. Bu tür hesapları, müşteri bazında yapmak biraz zor. Biz, bu hisse senetlerinin 2002 ve bu yılın ilk 2 ayında ne kazandırdığına bakıyoruz. Altın hisseleri yüzde 30 civarında getiri getirdi. Müşterilerin rakamları büyük olduğu için, ciddi getiriler oldu. Altın hisse senetlerinde 10 milyon dolar civarında işlem yapıldığını söyleyebilirim. Bu yatırımlardan yüzde 30 civarında getiri sağlandı. Ama bazı müşteriler, aldı sattı, tekrar aldı. Onların getirisi daha da fazla olabilir.  
 
Dolayısıyla buradan çıkan sonuç şu: Gelişmiş ülkelerin hisse senetlerine yatırım yapan yatırımcılar, genelde para kaybettiler. Çünkü, 2000 yılı başından bu yana aşağı yönde bir trend var. Ama böyle olması, hisse senedi bazında da aslında birtakım şirketlerin kazandırmış olmadığı anlamına gelmiyor. Yeter ki, onu seçmesini bilin.  
 
Örneğin, geçen yıl altın ve savunma sanayi sektörlerinin performansı yüksekti. 2002 yılında  yıl savunma sanayine yatırım yapanlar oldu ama sayıları sınırlıydı ve yükselişi geç fark ettiler. Ama altın hisse senedi alanlar, iyi bir getiri sağladılar.  
 
İkinci örnek?  
 
Bir de çeşitli ülkelere yatırım yaparak kazanlar da var. Gerektiğinde gelişmekte olan ülkeler piyasalarının hisse senetlerine girenler de oldu. Ülke borsalarına bakıldığında Pakistan Borsası, 2002’de yüzde 117 kazandırdı. Bunun en önemli nedeni, Amerika’dan gelen yardımdı. Çek Cumhuriyeti yüzde 35, Rusya ise yüzde 38 getiri sağladı.  
 
Pakistan’da yatırım yapan oldu mu?  
 
Hayır, bizim müşterilerimiz arasında olmadı. Çünkü, ülkenin piyasa likiditesi sınırlı ve yerel para birimiyle alım yapılması gerekiyor. Ancak, bu ülkelerin ADR’ları varsa, onların alınmasını öneriyoruz.  
 
Bu ülkeler içerisinde alım satım yapılan bir Rusya var. Onun dışında müşterilerimizden kimse gidip Pakistan borsasında alım satım yapmadı. Rusya’nın, şirketlerinin ADR’ları olduğu için rahat oluyor. Örneğin gidip uluslararası piyasalardan Gasprom hisse senedi alabiliyorsunuz.  
 
En iyi kazanç Gasprom’da mı oldu?  
 
Hisse senedi piyasasında alım satım yapan müşteriler arasında Lukoil ve Gasprom’da kazananlar oldu. Rusya iyiydi, bu kağıtlara ilgi yüksek idi.  
 
Bir de tahvil piyasasına yatırım yapanlar var. Bunlar da gelişmiş ülkelerin ve gelişmekte olan ülkelerin tahvil piyasaları... Gelişmiş ülkelerin tahvil piyasalarının getirileri çok düştü, sermaye kazancı azaldı.  
 
Gelişmiş ülkelerin tahvilleri, riski daha çok dağıtmak için mi alınıyor?  
 
Bazı müşteriler, artık risk almak istemiyor ve parasını bir yerde park etmeyi tercih ediyor. Bu tür müşteriler, gelişmiş ülkelerin tahvillerini alıyorlar. Aslında, bu müşteriler için “İşlem yapıyorlar” demek de doğru değil, “park ediyorlar” demek daha doğru olur.  
 
Ama sermaye kazancı elde etmek isteyenler, gelişmekte olan ülkelerin tahvillerine yöneliyorlar. Birinci sırada Türkiye kağıtları yer alıyor. İyi getiri sağladığı için, işlemlerimizin yüzde 80’ini oluşturuyor. 2002’de en yüksek getiri ise Rusya tahvillerinde oldu.  
 
Müşterileriniz arasında Rusya kağıtlarından iyi getirisi sağlayan oldu mu?  
 
Bu tahvillere yatırım yapan müşterilerin ne kazandığını tam söyleyemem. Ancak, Rusya piyasası ortalama yüzde 34 kazandırdı. Bu piyasada işlem yapan müşterilerimiz arasında bekleyenler de, haftalık işlem yapanlar da oldu.  
 
Türkiye yüzde 19 kazandırdı. Polonya yüzde 13, Venezüella yüzde 19, Meksika yüzde 16 getiri sağladı. Brezilya ise yüzde -5’e indi. 2003’ün ilk 2 ayına baktığımızda ise en yüksek getiri Brezilya kağıtlarında oldu ve yüzde 12 getiri sağladı.  
 
2003 yılında Latin Amerika mı öne çıkacak?  
 
Öyle olması muhtemel. Çünkü, Amerika’da faizler en dip seviyeye inmiş durumda. Bu da gelişmiş ülkelerin tahvillerine yatırım yapılmasını daha cazip kılıyor. Gelişmiş ülkelerin piyasalarında fazla bir seçenek yok. Rusya, bir hayli değerlenmiş durumda. Türkiye, stratejik konumu nedeniyle satın alındı sayılır.  
 
Geçen yıl düşüş yaşanması nedeniyle, şimdi Latin Amerika’ya ilgi var. Venezüella’ya bakalım, petrol ihraç ediyor ve geliri olan bir ülke. Bu ülkenin tahvilleri, iç karışıklık nedeniyle değer kaybetti. Ama başkan direndi ve işler yoluna gitmeye başladı.  
 
Yatırım için o ülkenin bir hikayesi gerekiyor. Rusya’da artık hikaye yok, bitti. Petrol fiyatlarının çok düşeceğini ve Rusya’nın gelirlerinin azalacağını bilseniz, Rusya kağıtlarını açığa satıp, kazanabilirsiniz. Ama öyle bir beklenti olmadığı için yeni bir hikaye de yok.  
 
Brezilya örneği var. Seçimlerden önce Lula gelecek diye kıyametler koparıldı ve olumsuz senaryolar çizildi. Bunun sonucunda Brezilya tahvilleri dibe vurdu. Lula geldi, ülkenin sistemin dışına çıkacağına dair bir gösterge yok. Bu kez tekrar güven oluşmaya başlıyor.  
 
İlginç olabilecek ülke tahvilleri, hisse senetlerine yatırım yapan müşterileriniz var mı?  
 
Çok likit olmayan piyasaya pek girmek istemiyorlar. Kazakistan kağıtları vardı, ama onlar da bir hayli değerlendi. Türk bonolarında da iyi işlem oluyor. Örneğin Türkcell ve Vestel’in tahvilleri de yatırımcıların ilgisini çekiyor. Türkcell  tahvilleri, 2001 ve 2002’de çok iyi para kazandırdı. 2001’de Türkcell tahvilleri, bir ara 60 doların altına düşmüştü, ama şu anda 100 doların üzerine çıktı.  
 
2 bin 500 müşteriniz arasında bu tür işlem yapanların oranı nedir?  
 
Portföyünde yabancı ülkelerin tahvil ve hisse senedini bulunduran, alım satımını yapan müşteri sayısı 50 civarında. Bunların bir kısmı çok yoğun işlem yapmıyor. Bunların yarısı kadarı aktif olarak dış piyasalarda işlem yapıyor.  
 
Bizim görevli arkadaşımız, Amerika’daki piyasa kapanana kadar burada işlem yapıyor. Çünkü, Amerika’da, Latin Amerika’da olan bir gelişme, ertesi sabah Türk piyasalarını etkileyebiliyor. Bunu önceden görme şansımız oluyor.  
 
POTANSİYEL LATİN AMERİKA’DA  
 
Sizce hangi ülkelerin tahvilleri, gelecekte yükselme potansiyeline sahip?
 
 
Bence, bu yıl Venezüella tahvillerinde hala büyük potansiyel var. Çünkü, ülkedeki iyileşmenin, tahvillere yeni yeni yansıdığını düşünüyorum. Brezilya, hala değerlenebilir ve yükselişini sürdürebilir. Meksika ve Ekvator için benzer bir potansiyelden bahsedilebilir. Şu anda en çok ilgi duyulan ülkeler bunlar.  
 
Bu ülkelerde yükseliş potansiyeli var ama ne kadar yükselebileceğini, fırsat getiri oranının ne olduğunu söylemek çok zor. Büyük yatırımcı bankalar da, şu sıralarda daha çok Latin Amerika ülkeleriyle ilgili konferanslar düzenliyor. Orada bir potansiyel olduğunun farkındalar ve bu pazara yöneliyorlar.  
 
TELEKOM YENİDEN YÜKSELİŞTE  
 
Bu yıl hisse, sektör olarak ne öneriyorsunuz? Sizce fırsat hangi sektörlerde?
 
 
İnternet ve yazılım, telekom, ofis elektronikleri ve biyo-teknoloji, 2003 yılının ilk 2 ayında en çok kazandıran sektörler oldu. Geçmişte bu sektörlerdeki şirketlerin hisseleri çok şişmişti. Özellikle son yıllarda telekom şirketleri çok borçlanmıştı ve fiyatları çok düştü. Telekom ve telekoma bağlı sektörlerde batan battı, birleşenler oldu, herkes bir yerde yeniden yapılanma sürecinden geçti. Şimdi artık bu şirketler, kârlı bilançolar üretmeye ve toparlanmaya başladılar.  
 
Eskiden güven bunalımı vardı, insanlar bilançolardan şüphelenmişti. Enron ve Worldcom gibi şirketler bu şüpheleri haklı çıkarmıştı. Şimdi ise Amerika’da öyle cezalar, yaptırımlar getirildi ki, kimse artık o bilançonun doğruluğundan şüphe etmiyor. Bilançolarla ilgili güven sorunu aşıldı.  
 
Bu aşamada, dibe vurmuş olan ve tekrar yukarı dönme olasılığı olan sektörlerin var olup olmadığına bakıyorsunuz. Bakıldığında ise telekom öne çıkıyor. Telekom dışında, telekoma bağlı teknoloji sektörünün iyi bir potansiyeli var.  
 
Yılın ilk 2 ayına bakıldığında, geçen yıl çok düşen internet servis sağlayıcı ve telekom  sektörü şirketlerinin, en çok kazandıranlar olduğunu görüyoruz. Bu şirketlerden Alcatel yüzde 68, Equant yüzde 32, France Telecom yüzde 28, Vodafone  yüzde 16, Telefonica ise yüzde 14 oranında yükseldi. Bu şirketler, yatırımcılara genel piyasa getirilerinin oldukça üzerinde kazandırdılar.  
 
 
 
 
 
 
 

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz