Borsayı yurt dışındaki olumsuz haberler ve AKP Kapatma davasında yaşanan gerginliklerle birlikti sıkıntılı bir yaz bekliyor. Yaz aylarının “para kazanma değil, parayı koruma dönemi” olduğunu söyley...
Borsayı yurt dışındaki olumsuz haberler ve AKP Kapatma davasında yaşanan gerginliklerle birlikti sıkıntılı bir yaz bekliyor. Yaz aylarının “para kazanma değil, parayı koruma dönemi” olduğunu söyleyen Fortis Portföy Genel Müdürü ALP KELER, faizin cazip bir yatırım aracı olduğunu belirtiyor. Tüm risklere rağmen hisse alacaklara ise satış, özelleştirme, değerli arazi gibi beklentisi olan hisseleri tavsiye eden Keler, sektörel bazda da gübre, emtiaya dayalı sektörler ve bankacılık sektörüne dikkat çekiyor.
Yurt dışında özellikle de ABD’den gelen son datalar olumsuz. Büyüme hedefleri aşağı çekildi. Enflasyon beklentileri yükseltildi. Petrol fiyatları, yeni zirve seviyeleri test ederek genel olarak dünya ekonomilerinde enflasyon baskısını artırmaya devam ediyor. Türkiye’de de gıda ve petrol fiyatlarına bağlı olarak enflasyonist baskının artığı bir dönemden geçiyoruz. AKP’nin kapatma davasıyla ilgili yaşanan gerginlikler de buna eklenince, İMKB’nin değer kaybı yılbaşından bu güne yüzde 30’lara ulaştı. Siyasi gerginlikler, diğer gelişmekte olan piyasalarla Türkiye’nin ciddi boyutlarda ayrışmasına yol açtı. Reel faizlerde bu dönemde 2-3 puanlık yükselişlerin olduğunu gördük. Yüksek reel faizler ise bir ara 1,35 YTL seviyesine gelen dolar kurunu yeniden baskı altına aldı.
İşte böyle sıkışık bir ortamda “getiri sağlama dönemi değil, parayı koruma döneminin” yaşandığını söyleyen Fortis Portföy Genel Müdürü Alp Keler, yüksek reel faizlerin oldukça cazip olduğunu belirtiyor. Hisse senedi piyasasında ise yaz aylarında genel trendin aşağı yönlü olacağı yorumunu yapan Keler, “Ancak beklentisi yüksek sektörlerin şirketleri ile iyi hikayesi olan ve bu hikayeyi destekleyici haber akışı yaşanan hisselerde cazip getiriler olacak” diyor. Keler’in piyasalara yönelik beklentileri ve Fortis Portföy’ün hedefleri şöyle:
* Genel olarak yurtdışındaki ve yurt içindeki hava nasıl?
Kısa vadede yurt dışı piyasalarda tablo olumsuz. Çünkü son gelen ABD enflasyonu yüksek çıktı. FED, büyüme beklentisini düşürdü, enflasyon hedefini yukarı yönlü revize etti. Bu iki faktör aynı anda gelince FED’in faiz politikası üzerinde baskı arttı. Bu gelişmeler sonrasında 2007 Temmuz’unda başlayan krizde dip arayışının devam ettiğini söyleyebilirim. Uzun vadeli yatırım yapma isteğinde olan büyük kurumsal yatırımcılar da önünü daha net görmeden yatırım yapmak istemiyor. Bu yatırımcılar, ikinci ve üçüncü çeyrek bilançolarını da görmek isteyecek.
İç piyasada ise global piyasaların etkisi çok yüksek. Özellikle büyüme modelimizin dışarıya bağlı olduğu dönemde bu yıl portföy yatırımlarında azalma var. Yine dünyada petrol fiyatlarının 135 dolarlara varması ve daha yukarı rakamların konuşulması, cari dengeyi olumsuz etkiliyor. Projeksiyonlarda 42 milyar dolar cari açık konuşulurken, 50 milyar dolar ifade edilmeye başlandı. Hükümet de siyasi belirsizlerden dolayı, ekonomiye yeterince odaklanamıyor. Bu faktörler, 2008’de İMKB’de diğer borsalara göre daha sert düşüşleri beraberinde getirdi. Yılbaşından bu güne yüzde 30’lara varan kayıplar söz konusu. Sadece borsa değil faiz ve dövizde de sıkıntı oldu. Faiz, 15,5’ten 19,5’e yükseldi. Doları kuru 1,15’ten bir ara 1,35 seviyelerine çıktı.
* Bundan sonra yurtdışı borsalarda yaz ve sonbahar beklentiniz nasıl?
Üçüncü çeyreğe kadar yukarı hareket beklemiyorum. Hatta aşağı yönlü hareketlerin ön plana çıktığı bir dönem yaşayacağız. Üçüncü çeyrekten sonra bilançolarda krizin derinliğinin görülmesi ve yine ABD’de genel seçimlerin atlatılmasıyla biraz daha rahat nefes alınabilir. Tabii bu süreçte büyüme ve enflasyon verileri izlenmeye devam edecek. Portföy yöneticileri olarak çok uzun vadeli projeksiyon yapamadığımız bir dönemdeyiz. Bu süreci “para kazanma değil, parayı koruma dönemi” olarak değerlendiriyoruz.
* İMKB’de nasıl bir trend izleriz?
İMKB’nin Fiyat Kazanç (F/K) oranı yüzde 9.5-10’la, dünya piyasalarına göre oldukça cazip. İMKB’nin son 5 yıllık ortalamalarına göre, F/K oranı olarak dip noktalardayız. Cazip olması, yabancı yatırımcıları mutlaka olumlu yönde etkiliyor. Ancak bu etkinin harekete geçebilmesi için dünyada konjonktürün değişmesi lazım. Dünya piyasalarında yatırım açısından elverişli bir dönem olmadığı için İMKB ne kadar ucuz olursa olsun, talep görmüyor. Bu şartlar altında önümüzdeki aylarda İMKB’de bir miktar daha aşağı seviyenin görülmesini bekliyorum. 38.000 seviyeleri önemli destek noktası olarak karşımıza geliyor. 38.000’in kırılması halinde 35.000 seviyelerine kadar sarkma yaşanabilir.
* Böyle bir ortamda özellikle hangi tip hisseler yatırımcılar tarafından tercih edilmeli?
Bu dönemde küçük ve orta ölçekli hisselerde iyi seçim kriterine bağlı olarak çok iyi getirilerin elde edilebileceğini düşünüyorum. Örneğin 2002-2007 döneminde büyük şirketler, ortalama yüzde 400 civarında getiri sağladı. Aynı dönemde küçük ve orta ölçekli, likiditesi yüksek şirketler grubu, ortalama yüzde 500 kazandırdı. Böyle bir kazancı diğer yatırım araçlarından sağlayamazsınız. Dolayısıyla, burada hisse seçim kriteri ve ihtisaslaşma çok önemli. Küçük ve orta ölçekli şirketler arasında belirli hikayesi olanlara yatırım yapan yatırımcılar, piyasa koşullarından bağımsız kazançlar yazabilir. Bu yıla bakıldığında İMKB’nin yüzde 30’a yakın düştüğü bir ortamda bile çok cazip getiri sağlayan sektör ve şirketler var. Doğru, hikayesi olan ve hikayesinde tetikleyici haber akışı olan hisselerde çok iyi fırsatlar söz konusu.
* Yılbaşından bugüne kadar olan sürede sizin dikkatinizi çeken sektör ve şirketler hangileriydi?
Öne çıkan sektör gübre oldu. Özellikle Gübre Fabrikaları ve sonrasında Bagfaş yüksek getiriler sundular. Gübre, sadece Türkiye’de değil tüm dünyada benzer eğilim gösterdi. Gıda ve perakende sektörü iyi performans sergiledi. Tat, Banvit buna örnek gösterilebilir. Yine çimento sektörü, çok kârlı olmasıyla birlikte İMKB’den daha parlak bir tablo sergiledi. Yani bilançosu, hikayesi ve beklentisi iyi hisseler kazandırdı.
* Faizde beklentiniz nedir? Yükselişin ardından kısa vadede bir geri çekilme yaşanır mı?
İçerideki enflasyonla bağlantılı olarak son dönemde yeni bir yukarı hareket gözlendi. Özellikle petrol ve gıda kaynaklı enflasyonist baskı, Merkez Bankası’nın hedeflerini de olumsuz yönde etkiliyor. Son gelen nisan ayı enflasyon datası beklenenden de olumsuz oldu. Mayıs ve haziran enflasyon verilerini iyi analiz etmemiz gerekiyor. Enflasyon yükseliyor ama bunun yanında büyüme hedefleri de aşağı yönlü hareket sergiliyor. Enflasyon ve büyüme bir yerde dengeye oturacaktır. Kısa vadede yüzde 10’un üzerinde enflasyon rakamlarını şahsen beklemiyorum. Yıl sonu beklentimiz yüzde 9,5 seviyesinde. Bu hedefimizin faiz tarafında fiyatlandığını düşünüyorum. Geçen ay, MB beklentiler dahilinde faizi 50 baz puan artırdı. Önümüzdeki 2 ayda 100 baz puan daha artırılması yönünde beklentimiz var. Yine bu beklenti de bileşik faizde fiyatlandı. Özellikle faiz tarafının yüzde 19,5 seviyelerine yükseldiği bir ortamda, diğer tüm yatırım araçlarına göre biraz daha ön plana çıkıyor. Faizin bu seviyelerden önümüzdeki dönem için yine çok cazip olduğunu düşünüyorum. Bu cazibe ister istemez, hisse senedi piyasasını da olumsuz etkileyebiliyor.
* Faizin yüksek seyretmesi, dövizde de baskı yaratmıyor mu?
Faizlerin nominal olarak yükselmesi, döviz üzerindeki baskıyı artırıcı bir unsur. Faizin ön planda olduğu bir ortamda, döviz kısa vadede yükselişler yaşayabilir. Ama global piyasalarda ciddi bir bozulma olmadığı sürece, dövizdeki yukarı hareketler sınırlı olacaktır. Yani düşük kur, yüksek reel faizin olduğu bir dönem geçirme ihtimalimiz yüksek. Tabii, yurt dışında havanın bozulmamasına bağlı bir senaryo bu.
* Yatırımcılar sonbahara nasıl bir portföy yapısıyla girmeli?
Dünyada finansal piyasalar ve emtia piyasalarında çok farklı bir konjonktür var. Bu konjonktürde temkinli portföylerin hazırlanması gerekir. Dünyada son yıllarda yaşanan yükselişin geri dönüşü yaşanıyor. Bunun son noktasına geldiğimizi eldeki datalar itibarıyla söyleyemiyoruz. Böyle bir dönemde getiri amaçlı değil, koruma amaçlı strateji çizilmesi gerektiği kanaatindeyim. Kısa dönemde faiz cazip. Hisse senedinde seçici olunmalı. Sektörel bazlı veya hikayesi olanlarda hisse alımı yapılabilir. Bunu da yapabilen yatırımcı var, yapamayan var. Ancak riskler dikkate alındığında özellikle amatör yatırımcılara portföy yönetim şirketleri aracılığıyla alım yapmalarını tavsiye ediyorum. Hisse oranı, yatırımcının risk profiliyle alakalı olarak değişebilir. Risk alabilenlere, İMKB’deki ciddi fırsatları önerebilirim. Ama faiz tarafı daha baskın. Dövizde ise biraz daha yurt dışını iyi takip etmek gerekiyor. Ama portföyde büyük oranda döviz önermiyorum.
“50.000’in Üzerini Öngörmüyorum”
Dünya konjonktürünün dönmesi halinde bu seviyeden çok ciddi alımlar gelir. F/K olarak cazip olması ve yabancı yatırımcıların fırsat arayışı içinde olması, bu alımlarda etkili olur. 45.000 buranın kırılmasıyla 50.000 seviyeleri söz konusu olur. Ancak yıl sonunda 50.000 seviyelerinin üzerini kesinlikle beklemiyorum. Bunun temel nedeni, öncelikle AKP kapatma davası ve ekonomik gelişmelerle, yurtdışında kısa vadeli olumsuz beklentilerimin güçlü olmasından kaynaklanıyor. Ben biraz daha olumsuz görüş bildirenlerin tarafındayım. 42.000-35.000 bandı içinde bir hareket görmeyi bekliyorum.
Hikaye Yazması Beklenen Sektörler
Sigorta
Sektörde yabancı ilgisi yüksek. Garanti, Koç Allianz gibi şirketlerin satışında piyasa çarpanlarının çok üzerinde değerlemeler ortaya çıktı.
Enerji
Özelleştirmelerle bağlantılı olarak hikaye yazabilecek bir sektör. Elektrik üretim ve dağıtım ihalelerine girecek şirketler yakından izlenmeli.
Bankacılık
Konjonktürel olarak bankacılık sektöründe gelen bilançolarda, dünyadaki gibi bir sıkıntı yaşanmadığı görüldü. Bu, çarpan bazında bankaların defter değerlerini yükseltiyor. Piyasa değerleri ise borsanın düşmesiyle gerilediği için PD/DD olarak bankalar cazip hale geliyor. Bu sektörün ayrıca altını çizmek gerekiyor. Çünkü küçük orta ölçekli şirketlerin yanında İMKB’nin lokomotifi bankalar da var. Bankacılık sektörünün performansının artması için dünya piyasalarında konjonktürün dönmesi gerekiyor.
Madencilik
Emtia fiyatlarının yükselmesinden dolayı, madencilik sektörüyle uğraşan şirketlere ilginin yüksek olduğunu görüyoruz. Yine demir çelik şirketleri emtia fiyatlarındaki artıştan iyi etkileniyor.
Hisse Bazında Gelişmeler
Sektör bazında gelişmelerin yanında hisse bazında hikaye yaratabilecek gelişmelere de bakmak gerekiyor. Küçük ve orta ölçekli şirketlerde, satış olabilir, arazi satışı olabilir, halka arz olabilir, hikaye bitmez. Mutlaka hikayesi olan, İMKB’ye göre rölatif olarak iyi performans gösteren hisseler var.
Fortis Portföy, Yeni Ürünler Çıkaracak
“Ana Ortağımız Yabancı”
Fortis Portföy olarak sektörde farklı bir yapımız var. Yüzde 100 ana ortağımız uluslararası bir portföy şirketi olan Fortis Investments. Bu şirket, Fortis’in dünyadaki varlık yönetim şirketi. Bu şirketten çok ciddi know-how sağlıyoruz. Fortis Investments, dünyada ABN Amro AssetManagement ile birleşti. 300 milyar dolarlık bir varlık yönetiyorlar. Bu 2 şirket de gelişmekte olan piyasalar konusunda rakiplerine göre farklılaşmış durumda. Bu yapı içinde biz de konw-how’u Türkiye’de değerlendiriyoruz.
Anapara Korumalı Fonu İlk Biz Getirdik
Örneğin Anapara Korumalı Fonlarda ilk satışı, 21 Kasım-7 Aralık 2007 arasında biz yaptık. Bu ürün, yatırımcılar tarafından çok sevildi. Fonların sektörde toplam büyüklüğü 300 milyon YTL’ye ulaştı. A tipi fonlar pazarının 700 milyon YTL olduğu düşünülürse, bu 5 ay gibi kısa bir sürede ciddi rakam. Bu ürünün çok ciddi büyüyeceğini, toplam yatırım fonu pazarının yüzde 20’sine kadar ulaşacağını düşünüyoruz. 26,5 milyar YTL’lik fon pazarının 22,5 milyon YTL’si likit fon. Bu çıkarıldığında likit fon harici pazarın yüzde 10’una ulaştı.
500 Milyon Dolarlık Fon
Fortis Investments şu anda dünyadaki en büyük Türkiye hisse senedi fonunu yönetiyor. Lüksemburg’ta 2005’te kurulan fonun büyüklüğü, 200 milyon Euro. Yine Japonya’da kurulu 150 milyon dolar büyüklüğünde Türkiye hisse senedi fonu var. Bu 2 fonun haricinde Fortis Investment ile AMN Amro AssetManagement’ın birlikte yönettiği 800 milyon Euro’luk Avrupa gelişmekte olan hisse senedi fonu var. Bunun da yüzde 10’u Türkiye’den oluşuyor. Tüm bu fonların danışmanlığını biz yapıyoruz. Toplamda 500 milyon doları bulan ve yurtdışında kurulu bulunan fona danışmanlık hizmeti veriyoruz. 2007 yılı başında başladığımız bu işte bir ilki gerçekleştirdik.
Küçük Ve Orta Ölçekli Hisse Fon Temmuz’da
Son olarak Küçük ve Orta Ölçekli Hisse Senetler Hisse Fonu adı altında bir fon çıkacağız. SPK’ya bu fonun başvurusunu yaptık. İzin alır almaz, tahminim temmuz ayında satışını yapacağız. İMKB’de büyük hisselerin yüzde 70’i yabancının elinde. 1,5 milyar dolar piyasa değerinin altında işlem gören ancak likiditesi yüksek hisse senedi grubunda, yabancı ağırlığı yüzde 30 seviyesinde. Bu hisselerde yeteri kadar detaylı araştırma yapılmadığını düşünüyoruz. Bu şirketleri inceleyen araştırma ekibimiz var. Bu A tipi fon, bu tarz hisselerden oluşacak. Piyasadaki trendlerden bağımsız, hikayesi olan, likiditesi ve mali yapısı iyi hisselere yatırım yapılacak.
Talip Yılmaz
[email protected]
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?