Kritik Dönemin Öne Çıkanları

Hayriye Turgay / HSBC Yatırım Araştırma Müdürü Hayriye Turgay, HSBC Yatırım’ın araştırma müdürü... “Kısa vadeli de olsa önümüzü görmeye başladık” diyor. Ona göre hisse senetleri gerektiğinden faz...

1.08.2001 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

Hayriye Turgay / HSBC Yatırım Araştırma Müdürü

Hayriye Turgay, HSBC Yatırım’ın araştırma müdürü... “Kısa vadeli de olsa önümüzü görmeye başladık” diyor. Ona göre hisse senetleri gerektiğinden fazla düştü, dolayısıyla çok ucuzladı. İMKB’de her sektörden çok cazip hisseler var. Turgay, “Fiyatlar oldukça düşük, bu nedenle borsada şu anda yatırımcıların mutlaka hisse senedi olmalı. Sağlam şirketlere yatırım yaptığınız zaman fiyatların aşağı gitme olasılığı da düşüyor” diyor.

Borsada yatırım yapmak artık bir sanat haline geldi. Çünkü, borsa uzun süren düşüş trendinden çıkmak için bir türlü güç bulamıyor. Tam her şey yoluna girdi derken, siyasi arenada yaşanan gerginlik, başta borsa olmak üzere, döviz ve faiz cephesini de hareketlendiriyor. Para piyasaları bir türlü sakinleşmiyor.

Son olarak bu dalgalanmaları temmuz ayında yaşadık. Ankara’da siyasiler arasında yaşanan çekişmenin ardından, borsa 7 binli seviyelere düşerken, faizler yüzde 100’lerin üzerine çıktı. Şubat ayındaki devalüasyondan sonra tüm piyasaların odak noktası haline gelen dolar ise 1 milyon 500 bin liranın üzerine çıkarak, hem bireysel hem de kurumsal yatırımcıların adeta ecel terleri dökmesine neden oldu. Ve Ankara’dan gelen istifa haberiyle piyasalar önemli oranda rahatladı. Bunun ardından da en azından kısa vadeli beklentiler olumluya dönmeye başladı.

"Kısa vadeli de olsa önümüzü görmeye başladık" diyenlerden biri de HSBC Yatırım Araştırma Müdürü Hayriye Turgay.  Borsada fiyatların çok ucuzladığını söyleyen Hayriye Turgay, bu nedenle, "Yatırımcılar mutlaka hisse senedi portföyü oluşturmaya başlamalı" diyor.

Borsada kazanmanın sırrının seçicilikte yattığını belirten Turgay, temeli sağlam ve fiyatı çok kolay hareket etmeyen hisse senetlerinin tercih edilmesi gerektiği kanısında. Yılbaşında oluşturdukları ve haftalık olarak  bazı değişiklikler yaptıkları 10 hisse senetlik portföyleriyle yüzde 22,46 getiri sağladıklarını belirten Hayriye Turgay, piyasalara ilişkin beklentilerini ve favori hisse senetlerini Capital'e anlattı.

Piyasalarda önümüzdeki dönemde nasıl bir trend bekliyorsunuz?

Kısa vadede durum piyasa beklentileri olumluya dönüyor. Hazine'nin 24 Temmuz'daki ihalesine beklenenin üzerinde talep geldi. Hatta ihaleye bireysel yatırımcılardan da oldukça yüklü bir talep olduğu söyleniyor. Dolar fiyatları düşüşe geçti. Turizm ve işçi gelirleri sisteme olumlu yansıyor. Bu yıl büyük miktarda cari fazla vermemiz bekleniyor. Tüm bunlar olumlu gelişmeler.

Ancak, kısa vadede beklentilerimiz olumlu dönse de, borsada çok güçlü bir çıkış beklemiyoruz. Zaten yaz ayları mevsimsel olarak durgun geçer. Bu yıl ekstra olumsuzluklar da oldu. O yüzden eylül ayına kadar, yani önümüzü biraz daha net görene kadar borsada çok hızlı bir çıkış beklemiyorum. Endeks bu seviyelerde kalır, ancak bu dönemde de öne çıkacak hisse senetleri olacak.

Bu ortamda para kazanmak mümkün mü?

Tabii ki... Yatırımcıların yapması gereken en önemli şey doğru seçim yapmaları. Rast gele bir hisseyi almak şu aşamada hiç mantıklı değil. Çünkü, borsa çok hareketli günler geçiriyor.

Dolayısıyla daha sağlam ve fiyatı çok kolay hareket etmeyen hisseler seçilmeli. Fiyatlar oldukça düşük, bu nedenle borsada şu anda yatırımcıların mutlaka hisse senedi olmalı. Sağlam şirketlere yatırım yaptığınız zaman fiyatların aşağı gitme olasılığı da düşüyor. Yani kazanmak için seçici davranmak şart.

Peki size göre bu dönemde hangi sektörden hangi şirketler ön plana çıkacak?

Aslında bu dönemde hisse senedi seçimi yaparken sektör bazında bakmamak önemli. Çünkü, sektör genelinde kötü bir gelişme izlenirken, sektörün içindeki bazı şirketler öne çıkabiliyor. Bu nedenle biz de portföyümüzü oluştururken değişik sektörlerden hisseler bulundurmaya çalıştık.

Örneğin enerji, otomotiv, beyaz eşya, holding, petrol ve hatta bankacılıktan bile beğendiğimiz ve portföyümüzde bulundurduğumuz hisse senetleri var.

Enerji sektöründen hangi şirket ya da şirketler yatırım için cazip?

Enerji sektöründe en beğendiğimiz şirket Ak Enerji. Şirket bu yıl çok iyi bir performans gösterdi. Bunun da en önemli sebebi elinde çok fazla nakit olması, hatta bunu da dövizde değerlendiriyor olması. Bu, şirketin önemli bir avantaj elde etmesine neden oldu. Çünkü, devalüasyonla birlikte çok yüksek bir finansal gelir elde etti. Bunun da ötesinde bu yıl kapasitesini ciddi bir biçimde artırdı. Dolayısıyla büyüyen, sürekli büyüme potansiyeli olan bir şirket. Çünkü, satış problemi yok. Bize göre enerji sektöründe en fazla büyüme potansiyeli olan şirketlerden biri.

Enerji sektöründe yatırım yapmaya uygun başka şirketler var mı?

Enerji sektöründe değil ama enerji sektörüne çok büyük yatırım yapan holdingler var. Bunların başında da Alarko Holding geliyor. Bunun yanı sıra, Koç Holding de kısmen enerji işine giriyor. Bu iki şirketteki beklentilerimiz iyi. Ama direk olarak enerji sektöründe beklentisi olan başka şirket yok.

Alarko Holding'deki beklentiniz nedir?

Holding olması nedeniyle onu net aktif değerine göre değerliyoruz. Buna göre şu anda yüzde 25’e yakın iskontosu var. Çünkü, Alarko Holding’in fiyatı son dönemlerde bir hayli geriledi. Bu da enerji sektörüne özel bir takım problemlerden kaynaklandı. Yani sektöre yönelik soruşturmalar Alarko'yu da olumsuz etkiledi. Şirkete özgü bir problem yok. Alarko’nun da çok güçlü bir nakit akışı var. Dolayısıyla bu yıl net kar büyümesi gösterecek ender firmalardan bir tanesi olarak görüyoruz.

Bir de enerji sektöründeki iştiraki Altek var. Altek’i halka açmayı planlıyorlardı. Ancak, mevcut piyasa koşulları nedeniyle, şu anda bundan vazgeçmiş durumdalar. Sadece Altek’in değeri bile 65 milyon dolar olarak hesaplanıyordu ki, Alarko Holding bu şirketin hisselerinin aşağı yukarı yüzde 38’ini elinde bulunduruyor. Tüm bunlar Alarko Holding'i yatırım yapılabilir şirketler arasına sokuyor.

2001 yılı Koç Holding'in iştirakleri için pek de parlak geçmiyor. Ancak, siz Koç Holding'i de önerdiniz. Buradaki beklentiniz nedir?

Esasında holdinglerde temettü geliri önemli ve 2000 yılı Koç Holding için dolayısıyla iştirakleri için oldukça iyi bir yıldı. Çünkü, holding en çok otomotiv ve beyaz eşyada varlık gösteren bir firma. Geçen yıl da bu sektörler iyi olduğu için bu yıl firmanın gelirleri de ona bağlı olarak artıyor. Bir olumsuz yanı, biraz nakit çıkışı oldu. Çünkü, bir Koç Grubu şirketine iştirak etti. Bu nedenle finansal gelirlerinde biraz azalma olabilir, ancak yine de geçen yılın iştirakleri açısından son derece iyi geçmesinden dolayı karlılığının kötü olmayacağını düşünüyoruz.

Koç Holding”in şu andaki stratejisi otomotivde ihracata ağırlık vermesi. Beyaz eşyada ise birleşmelerle büyümeyi artırmaya çalışıyor. Dolayısıyla kar marjlarını artırıyor. Bu nedenle, 2001 yılında genelde bu sektörler kötü olsa bile, 2002 yılında ekonomi tekrar büyümeye başladığında Koç Holding’in de büyüme göstereceğini düşünüyoruz.

Ayrıca, Koç Holding doğal gaz, enerji ve sigara üretimi gibi yeni bir takım alanlara giriyor. Bunlar da holdingin büyümesini destekleyecek alanlar.

Net aktif değerine göre primli gözüküyor?

Evet... Mevcut net aktif değerine göre şu anda yüzde 15 primli işlem görüyor. Ancak, hedef net aktif değerine göre ise yüzde 28 oranında iskontosu var. Çünkü, normalde Koç Holding net aktif değerine göre yüzde 60 primli işlem görür. Dolayısıyla şu anda son derece cazip seviyede olduğunu düşünüyoruz.

Alarko ve Koç Holding dışında holdinglerden başka beklentisi olan var mı?

Doğan Yayın Holding var. Son dönemlerde Doğan Yayın Holding’in fiyatında, dış faktörlere bağlı olarak çok ciddi gerilemeler oldu. Çünkü, geçen yılın başında yeni teknoloji şirketleri yurtdışında çok revaçtaydı. Ancak, daha sonra bu trendin tersine dönmesi, Türkiye’de yeni teknolojiyi temsil eden Doğan Yayın Holding'i olumsuz etkiledi.

İçsel bir faktör olarak da ekonomideki daralmadan Doğan Yayın Holding’in bazı iştiraklerinin kötü etkileneceği düşünülüyordu. Bunun nedeni de en önemli şirketi Hürriyet Gazetecilik'in devalüasyonun etkisiyle kağıt hammadde fiyatlarının artması ve şirketin net karının düşmesi beklentisiydi. Tüm bunlar holdingin fiyatına yansıdı. Biz şu anda tüm bu olumsuz beklentilerin çok fazlasıyla fiyata yansıdığını düşünüyoruz.

Şirketin aslında değerinin oldukça ucuz olduğunu düşünüyoruz. Çünkü, şu anda Hürriyet de iç piyasadaki durgunluk nedeniyle bir takım maliyetini düşürücü önlemler almaya gitti.

Dolayısıyla finansal tabloları eskisine oranla çok daha sağlıklı. Biz karlılık açısından şirket için 2001 yılının çok parlak olmayacağını düşünüyoruz, ancak finansal açıdan da çok daha sağlıklı bir yapıya kavuşacağını tahmin ediyoruz. Buna göre, yaptığımız net aktif değeri çalışmasında da, Doğan Yayın Holding’in yüzde 38 iskontolu işlem gördüğünü tespit ettik. Dolayısıyla orada çok büyük bir yukarı potansiyel görüyoruz.

Otomotiv sektöründe geçen yılın aksine ciddi bir yavaşlama yaşanıyor. Bu yavaşlamanın önüne geçecek şirketler var mı?
Otomotiv sektörünün genelinde geçen yıla göre ciddi bir düşüş var. Ancak, biz Ford Otosan'ı yatırım yapılabilir şirketler arasında görüyoruz. Tabii ki Ford Otosan da sektördeki düşüşten olumsuz etkileniyor. Ford Otosan yüzde 70 pazar payıyla en büyük ticari araç üreticisi konumunda. Buna rağmen satışları geçen yıla göre, yüzde 35 civarında geriledi. Bir de Gebze'de devam eden ve ihracata yönelik çalışması planlanan bir fabrika yatırımı var. Bu yatırım da şirketin nakit akımını olumsuz etkiliyor. Fakat bunlar hep 2001’in sonuçlarına yansıyacak.

Borsanın her zaman beklentileri çok önceden satın aldığı biliniyor. Bu nedenle biz de Ford Otosan'ın 2001 yılı beklentilerinin satın alındığını düşünüyoruz. O yüzden de biz 2002 yılına bakıyoruz. 2002 yılında şirketin yatırımları meyvelerini vermeye başlayacak. Özellikle ihracata yönelik çalışacağı için önümüzdeki yıldan itibaren çok daha iyi olacak. Dolayısıyla şu andaki rasyolara göre değil, 2002 ve 2003 yılındaki beklentilere göre değerlendirme yapıyoruz.

Tofaş Oto Fabrika'da bu yıl Doblo ile ciddi bir ihracat atağına kalktı. Tofaş'ı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Tofaş Oto Fabrika, 2001 yılında kar artışı beklediğimiz ender şirketlerden biri. Onun da nedeni zaten Doblo... Genelde ihracata yönelik sunulan bir ürün. Tofaş'ın ilk çeyrek sonuçlarına baktığımızda, Doblo hariç satışları düşerken, onu da dahil ettiğimizde dolar bazında ciro yüzde 100’ün üzerinde artış gösterdiğini görüyoruz. Çünkü, Doblo İtalya ve tüm Avrupa genelinde çok tutulan bir model oldu. Çok ciddi bir başarı sağladı. Zaten bu başarı sağlanmamış olsaydı Tofaş Oto Fabrika da otomotiv sektöründeki küçülmeden çok kötü bir biçimde etkilenebilirdi. Doblo sayesinde negatif büyümeden etkilenmemiş oldu.

Tofaş Oto Ticaret'le birleşmesi şirketi nasıl etkileyecek?

Aslında kısa vadeli de olsa bu şirket için bir olumsuzluk. Çünkü, altı aylık bilançoda iki şirketin birleştirilmiş bilançosu olacak. Tofaş Oto Ticaret, çok yüksek kur farkı giderleri nedeniyle zararda olan bir şirket. Dolayısıyla kısa vadede bilançosu olumsuz etkilenecek.

Ama ikinci yarıda Doblo sayesinde satışlarını, buna bağlı olarak da karlılığını ciddi bir biçimde artıracağına inanıyoruz. Bu nedenle Tofaş Oto Fabrika'nın 2001 ve 2002’nin en iyi performans gösteren şirketlerinden biri olacak diye düşünüyoruz.

Beyaz eşya sektörü de krizden olumsuz etkilendi. Ancak Vestel ağırlıklı olarak ihracat yapıyor. Bu faktör Vestel'i nasıl etkiler?

Vestel’i de ihracatı yüzünden beğeniyoruz. En yüksek ihracat yapan şirketlerden bir tanesi. İhracat oranını ilk çeyrekte daha da artırdı. Geçen yıl yüzde 60 civarındaydı. Bu yıl yüzde 80’e kadar çıktı. Dolayısıyla çok esnek bir firma. İç piyasa daraldığı zaman, ihracatını daha da artırıyor. Kapasite konusunda da oldukça agresifler. Geçen yıl 6 milyon adet olan üretimlerini,  bu yıl 8.4 milyon adete çıkarmayı planlıyorlar. Dolayısıyla iç piyasadaki daralmadan etkilenmiyor. Tamamen ihracata yöneliyor.

Peki anti-damping konusu sizi rahatsız etmiyor mu?

Anti-damping soruşturmasının yasal prosedüre göre 15 Kasım 2001 gibi sonuçlanması bekleniyor. Biz bu soruşturmanın şirketin lehine sona ermesini bekliyoruz. Aslında anti-damping soruşturması Vestel’in üzerinde baskı oluşmasına neden oluyor. Eğer o karar açıklanır ve beklediğimiz gibi Vestel'in lehine sonuçlanırsa, fiyatının çok daha yukarılara çıkacağına inanıyoruz.

Peki beyaz eşya sektöründeki diğer şirketler...

Beyaz eşya sektörü ekonomideki daralmadan en kötü etkilenen sektörlerden biri. Bu şirketlerin yarı yıl bilançoları da iyi gelmeyecek. Üçüncü çeyrek bilançoları da kötü gelebilir. Örneğin Arçelik, borsadaki hayatında ilk defa zarar açıkladı. Bu da yatırımcıda negatif bir tepki oluşturdu. Ancak, Arçelik'in şu andaki piyasa değeri 600 milyon dolar. Olması gereken yerler burası değil. Beyaz eşyada yılın son dört ayında satışların arttığını düşünürsek, son çeyrek de Arçelik'in bilançolarında da düzelme olacağını düşünüyorum. Zaten görebileceğimizin en kötüsünü gördük diye düşünüyorum.

Petrol Ofisi yeniden yapılanmayla birlikte öne çıkan şirketlerden biri haline geldi...

Son dönemde en beğendiğim hisse senetlerinden biri Petrol Ofisi. Şirket özelleştirildikten sonra, özellikle karlılığını artırmaya ve maliyetlerini kısmaya yöneldi. Bence özelleştirmenin en başarılı örneklerinden biri. Çünkü sonuçlardan da görüyoruz, karlılığı sürekli artıyor, maliyetleri düşüyor.

Pazarlamaya çok önem veriyorlar. Pazar payları da bu sayede ciddi bir biçimde büyüdü. Özellikle de büyük şehirlere yayılmayı planlıyorlar. Bu yıl karlılığı ciddi anlamda artış gösterecek şirketlerden biri de Petrol Ofisi olacak.

Tüpraş'ta iç piyasadaki daralmaya rağmen, büyümesini sürdürüyor. Tüpraş hakkındaki beklentileriniz neler?

Tüpraş ilk beş ayda durgunluğa rağmen iç piyasa satışlarını yüzde 4.5 oranında artırma başarısını gösterdi. İhracatta ise yüzde 36 civarında bir artış yaşandı. Tüpraş’ın zaten rafineri marjları, Avrupalı şirketlerden çok daha yüksek. Dolayısıyla maliyetleri daha düşük.

Karşılaştırdığımız zaman Tüpraş, Avrupalı rakiplerine göre daha iyi bir konumda. Geçen yıl LPG sübvansiyon uygulaması şirketi olumsuz etkiliyordu. Çünkü, sübvansiyona ilişkin ödemeleri devletten geç alıyorlardı. Bu yıl sübvansiyona ilişkin ödemeler kalktı. Dolayısıyla devletten alacaklarını çok daha çabuk almaya başladı. Bu şirketin nakit akışını olumlu etkiledi. Ayrıca depremden dolayı sigorta şirketinden alacağı vardı. 70 milyon dolar civarındaki bu parayı ikinci çeyrekte tahsil etti.

Bunlar hep altı aylık bilançoya yansıyacak şeyler. Bu arada üçüncü halka arz söz konusu. Şu anki piyasa şartlarında gerçekleşmesi zor, ancak en iyi ihtimalle dördüncü çeyrekte olabilir. O zaman da halka açıklık oranının yüzde 51’in üzerine çıkacağı düşünülüyor. Yani tamamen özel bir şirket olacak. Bu da tabii yatırımcı açısından son derece olumlu.

Peki bankacılık sektöründe en beğendiğiniz banka hangisi?

Bankacılık sektöründen Garanti Bankası var. Bankanın İtalyan Intesa ile ortaklık görüşmeleri devam ediyor. Bunun yanı sıra, yine grup bankalarından Osmanlı ve Körfez birleşme hazırlığında. Tüm bunlar Garanti Bankası hisselerinin son dönemde iyi bir performans göstermesine neden oldu. Mevcut durumda gerek birleşme, gerekse Intesa’nın bankaya ortak olması gibi yeniden yapılandırmalar bankayı çok olumlu etkileyecek. Ekonomik program da başarılı bir şekilde sonuçlandığı takdirde Garanti Bankası sektörde çok olumlu etkilenecek bankalardan biri olacak.

Yeniden yapılanma diğer bankaları nasıl etkileyecek?

Aslında bankacılıktaki konsolidasyondan sonra dört büyük bankanın yine piyasada olacağını ve yeniden yapılanmadan olumlu etkileneceğini düşünüyoruz. Son dönemlerde Garanti Bankası biraz daha öne çıksa da diğer üç büyük banka hisselerini de sürekli takip ediyoruz. Bu geçiş döneminde hangisinin daha öne çıkacağı ve bu döneme ayak uyduracağı önemli.

Bu arada şunu söylemeliyim ki, İş Bankası en beğendiğim hisse senetlerinin başında geliyordu. Fakat şu anda değeri çok geriledi. Bunun da en önemli nedeni girdikleri cep telefonu işi. O pazarda hem rekabet çok fazla, hem de şansız bir dönemde, yani ekonominin daraldığı bir dönemde piyasaya girmesi şirketi kötü etkiledi. Ancak, İş Bankası lokomotif şirketlerden bir tanesi. Eğer yabancı yatırımcılar yeniden piyasaya girerse İş Bankası'na da ciddi bir şekilde talep gelecektir.
 
"YABANCILAR BEKLEMEDE"

Yabancı yatırımcılar ne zaman gelecek?

Şu anda piyasadaki yabancı yatırımcı sayısı oldukça düşük seviyelerde. Hatta yok denebilecek kadar az. Ancak, yeni giriş de olmuyor. Tabii piyasada olmamaları nedeniyle çıkış da olmuyor. Dolayısıyla bu bana göre piyasalar açısından son derece olumlu. Çünkü, en küçük bir yabancı yatırımcı çıkışı piyasaları çok olumsuz etkiliyordu.

Yabancı yatırımcıların bir süre daha Türk piyasalarına girmesini beklemiyorum. Çünkü, onlar da önlerini görmek istiyorlar. Hemen her şey düzelmiş gibi bakmamak lazım. Artık uygulama dönemini görmeden kimse piyasaya girmek istemiyor.

Bu arada yurtdışı piyasalarda da durum biraz kritik. Bu da yabancı yatırımcıları piyasadan uzak tutan bir başka etken. Şu anda Arjantin, Brezilya ve Türkiye aynı kategoride değerlendiriliyor ve yabancılar tarafından dikkatlice izleniyor.

"ERDEMİR'İN FİYATI ÇOK UCUZ"

Borsanın lokomotif hisselerinden Erdemir'de ciddi bir düşüş yaşandı. Bu neden kaynaklandı?

Erdemir’in çok fazla satıldığını düşünüyorum. Şu anda piyasa değeri 400 milyon dolar civarında ve kesinlikle bunun çok üzerinde olması gerekir. Demir çelik sektörü, geçen yılın son çeyreğinden itibaren dünya genelinde kötü bir döneme girdi ve fiyatlarda ciddi anlamda düşme yaşandı. Tabii bu faktör de Erdemir'i olumsuz etkiledi.

Bu arada döviz bazında borçlarının yüksek oluşu da şirketin kur farkı gideri yazmasına neden oldu. Bunlar nedeniyle de hissede çok fazla satış yaşandı. Ama bu değerlerin Erdemir için çok düşük olduğunu düşünüyoruz. Bu fiyatlardan rahatlıklı Erdemir hisselerinin alınabileceğini düşünüyorum.

 

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz