Doğan Cansızlar / Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı Doğan Cansızlar, Sermaye Piyasası Kurulu’nun başkanı... Göreve geldiğinden bu yana büyük bir dönüşüm ve yapılanma üzerinde çalışıyor. Ama...
Doğan Cansızlar / Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı
Doğan Cansızlar, Sermaye Piyasası Kurulu’nun başkanı... Göreve geldiğinden bu yana büyük bir dönüşüm ve yapılanma üzerinde çalışıyor. Amacını ise başta küçük yatırımcılar olmak üzere, ortak haklarını korumak olarak açıklıyor. Piyasaların gelişimini ise önemli bir hedef olarak gösteriyor. Bu amaçla, büyük bir teknoloji yatırımı başlattıklarını, bütün süreçleri elektronik ortamda izleyeceklerini söylüyor. Cansızlar, kurumun stratejileri ve hedeflerini anlatırken, çok ilginç açıklamalarda da bulundu.
Bir taraftan ``Aracı kuruluşlar ve özel şirketler müşterimizdir'' diyor, bu kuruluşları yatırımcılara zarar getirmemeleri için denetlemekle yükümlü Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı Doğan Cansızlar:
``Aracı Kuruluş ve TOBB üyelerinin artık SPK üyeliğine atanacak olması bir çıkar çatışması yaratmaz. Bu üyeler bir ihtilaf halinde temsil ettikleri bu grupların çıkarını unuturlar!''
Diğer taraftan aynı Cansızlar, ``Şirket yönetimine geçici bir süre de olsa el koyma yetkisi almak için'' Adalet Bakanlığı ve diğer kanallar yoluyla çaba sarf ettiklerini açıklıyor.
Bu, zor durumdaki pek çok küçük yatırımcı ve kamu vicdanı için büyük bir rahatlama! Çünkü, SPK´nın eline bu yetkinin geçmesi, sopasının ucuna bir topuz bağlaması manasına geliyor: Bu yetki sayesinde SPK, örneğin borsada işlem gören bir şirketin küçük yatırımcılarının aleyhine şirketi boşalttığını tespit ettiğinde, aynı BDDK´nın Yapı Kredi Bankası´nın yönetimine el koyduğu gibi, bu şirketlerin yönetimine el koyabilecek.
Peki gerçek Cansızlar hangisi? Çizgiyi aşan şirket ve aracı kuruluşlara haddini bildirmek için kılıcını bileyen, yatırımcıların sevgilisi Cansızlar mı? Yoksa görevini etrafı kırıp geçirmeden, herkesi hoş tutmaya çalışarak yapan uzun yılların bürokratı Cansızlar mı?
SPK´nın başına geldiği 2000 yılının sonbaharından bu yana iki arama konferansı yapan ve kurulu ilgilendiren konularda stratejik açılımları belirleyen Maliye Müfettişi kökenli Cansızlar, SPK yönetimindeki tarzını oturtmaya başladı. Bu tarzın ayrıntılarını ve yukarıdaki sorunun yanıtını, Milli Emlak´ın eski Genel Müdürü, şimdinin Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı Doğan Cansızlar´ın Capital ile yaptığı söyleşide bulacaksınız:
Göreve geldikten sonra ne yaptınız?
Göreve başladığımızda bir arama konferansı yaptık. İlgili kim varsa çağırdık. Bir sene içinde oldukça mesafe kaydettik. Ardından ikincisi geldi. Şimdi ondan sonra da bir süre geçti. Düzenlemeleri aşağı yukarı tamamlamış sayabiliriz. Tabii tamamlanması gereken bazı hususlar var ama asıl hedef modern anlamda bir sermaye piyasası açısından altyapı hazırlamaktı.
Neleri gerçekleştirdiniz?
Muhasebe Standartları Kurulu’nu oluşturduk. Vadeli İşlem Borsası´nı faaliyete geçirmesi ile ilgili borsa şirketini kurduk. Mevzuatı sadeleştirme çalışmalarımız sürüyor. Yeni Sermaye Piyasası Kanunu´ndaki müesseselerin hayata geçirilmesi ile ilgili olarak daha önce düzenlemesi olmayan konularda çeşitli düzenlemeler yaptık.
Hangi konular bunlar?
Aracı Kuruluşlar Birliği, Yatırımcıları Koruma Fonu, Merkezi Kayıt Kuruluşu, Değerleme Şirketleri, Konsolide Tablolar, Enflasyon Muhasebesi, Emeklilik Fonları gibi konular. Bununla da kalmadık, ikinci arama konferansından sonra Kocaeli Üniversitesi´ndeki Türkiye Sanayi Sevk ve İdare Enstitüsü (Tüside) ile sürekli kurumsal gelişim projesine başladık.
Nedir bu proje?
Tüside, çoğu kamu kuruluşlarına hizmet veriyor. Projenin üstünde aşağı yukarı 6 aydır çalışıyoruz. Buradaki tüm çalışanlar 420 kişiyi buluyor, amaç bunların arasında bir kurumsal kültür yaratmak. SPK´nın vizyonu nedir, buna göre oluşan misyon nedir? SPK´nın çalışanlarını yönlendirmek. Stratejik planlama, performans değerleme, özgüven gibi hususlarda yönetim teknikleriyle ilgili 250´ye yakın kişi eğitim aldı.
Misyon ve vizyon nedir?
Misyonumuz, dünya standardında bir SPK yaratmak... İkincisi, sermayenin tabana yaygınlaştırılmasıyla ilgili misyonumuz var. Üçüncüsü, daha etkili ve verimli daha az maliyette hizmette bulunulması. Dördüncüsü ise müşteri memnuniyeti.
Müşterinizi aracı kurumlar mı?
Şirketler, aracı kuruluşlar, yakından uzaktan kim varsa.
Yeni yaptığınız sistemle, Borsa´da yapılan manüpülasyonların kaçta kaçını yakalayacaksınız?
Yakalama da olabilir, yakalamadan önleyici tedbir de olabilir. Manüpülasyon bir anda olmaz. Bir zaman süreci vardır. Aşırı fiyat hareketlerinin ortaya çıkması durumunda, bunlar tamamlanmadan önlenecektir.
Ne kadarını yakalayabilirsiniz?
Caydırıcı olacaktır.
Oran?
Oldukça caydırıcı olacaktır.
SPK´nın yeterince yaptırımı var mı?
Yaptırım konusunda herhangi sıkıntımız yok. Çünkü, Sermaye Piyasası Yasası’nda ilgili oranlar, hapis cezaları olsun var. Orada bir sorun yok.
Bazen bilgi almada sorun çıkıyor?
Öyle olduğunda mahkemeler yoluyla o bilgileri alıyoruz.
Yani hiç mi sorununuz yok?
Yok. Sadece bazı gelişmiş piyasalardaki denetleyici aktörlerin yetkisi dahilinde olan şirket yönetimine el koyma yetkisi yok bizim.
Direkt cezaya gidemiyorsunuz...
İdari para cezası verebiliriz. Adli yargıya başvurabiliriz. Bir suç söz konusu olduğunda suç duyurusunda bulunabiliyoruz. Ama şirket yönetimine geçici bir süre olsa da el koyma, yönetme gibi yetkimiz yok.
Bunu değiştirmek kolay olsa gerek, bir yasayla...
Öyle.
Bu yönde bir çabanız var mı?
O yönde çalışıyoruz.
Bir tarih? Olumlu bir gidiş?
Bir kanun meselesi olduğu için bir tarih veremem. Bir de tabii Türk Ticaret Kanunu´yla (TTK) ilgili Adalet Bakanlığı’nda bir çalışma grubu oluşturuldu. TTK tamamen değiştirilecek. Biz de o gruba katılıyoruz. Bazı değişiklikler yaptırmaya çalışıyoruz.
İnşallah işiniz sadece oraya kalmaz? Çünkü uzun sürebilir...
Yok hayır. Ama olması gereken bir değişiklik o zaten. AB ile ilgili. Sanırım kısa sürede çıkarırız.
Sadece sizin değil, o konuda esas örneğin Rekabet Kurumu´nun sıkıntısı var. Yaptırımları yeterli olmuyor, kararlar çok geç çıkıyor...
Doğru. Tabii ticaret yaşamını regüle eden tüm kurumların sorunu.
Çünkü idare para cezası çok caydırıcı olmuyor...
Yo öyle demeyin, gerçekten son dönemde 5-10-20 milyar liralık cezalar verdik.
Niye vergi muafiyetinin uzatılmasını istiyorsunuz?
Dünyanın gelişmiş piyasalarına baktığınız zaman, mali sektör içinde bankacılık her zaman önde gelir. Fakat sermaye piyasalarından fon toplamak, bankalardan fon toplamak kadar maliyetli değildir ve geri ödemesi yoktur. Çok daha iyi koşullarda finansman imkanınız vardır. Gelişmekte olan piyasalarda da o manada sermaye piyasaları çok teşvik edilmiştir.
Bizde de zaman içinde önemli teşvikler getirildi. Ama bu teşvikler gün geçtikçe önemini kaybetmiş, geçici hale gelmiştir. Bunlardan bir tanesi de hisse senedini elinde bulundurmayla ilgili üç aylık süre. (Üç aydan uzun tutulunca hisse senetleri satış kazançlarından vergi verilmiyor.) Eğer bir değişiklik olmazsa, 2003 başında bu muafiyet kalkacak. Biz bu muafiyetin 10 yıl daha uzatılmasını istiyoruz.
Vergi konusundaki istekleriniz sadece bu mu?
Hayır. İkincisi bu kanunların dışında, sermaye piyasaları ile ilgili ek mali mükellefiyetler var. Bunların da yeterli ve derin bir piyasa olması açısından uzatılmamasını istiyoruz. Ek maliyetin giderilmesi yabancı sermayenin gelmesi açısından da yerli sermayenin sermaye piyasalarına yöneltilmesi açısından da önemli.
Diğer bir husus olarak da, halka açık şirketlerin Kurumlar Vergisi’nde bir değişiklik istiyoruz. Şu anda vergi oranı yüzde 33. Halka açıklıkları arttıkça, Kurumlar Vergisi’nin de yüzde 10´lara kadar düşmesini talep ediyoruz. Kurumlar Vergisi’nin zaten toplam vergi gelirinin içinde payı düşük. Yüzde 7-8. Kısa vadede çok fazla gelir kaybına sebebiyet vermez. Orta ve uzun vadede gelir yaratıcı bir faktör olur.
Bireysel emeklilik sermaye piyasalarını nasıl etkileyecek?
Bireysel emeklilik, kurumsal yatırımcılar açısından oldukça önemli. Noksanlığını hissettiğimiz, kurumsal yatırımcının boşluğunu dolduracak bir düzenlemeydi bu. Onunla ilgili gerek Hazine, gerekse biz gerekli düzenlemeleri yaptık.
Şimdi şirketlerin Hazine´den izin alması, sonra da bize gelmeleri gerekiyor. Herhangi bir müracaat olmadı bize. Hazine´ye müracaat yapıldığını biliyoruz.
Ne gibi bir fayda bekliyorsunuz bu uygulamadan?
Gelişmiş ülkelere bakıldığında, bireysel emeklilik vasıtasıyla milli gelirin yarısına yakın kadar tasarrufun sermaye piyasalarına kanalize edildiği görülüyor.
Büyüklük ne kadar olur?
Orta vadede Gayri Safi Milli Hasıla´nın (GSMH) yüzde 5-10´u kadar. Borsa’nın toplam değeri GSMH´nin yüzde 20´lerindedir. O bakımdan oldukça ciddi bir rakam.
Amerika´da enerji şirketi Enron ve onunla birlikte birkaç şirkette muhasebe sistemlerinde yapılan yolsuzluklar ortaya çıktıktan sonra Amerika´da şirketler dünyasında ciddi bir deprem oldu. Hem bu şirketler iflas noktasına geldiler, hem de bunları denetleyen bağımsız denetim şirketleri. Bu durum sizin işinizi etkiledi mi?
Şimdi tabii Enron ile birlikte, diğer bazı şirketlere ve sonra Avrupa´ya yansıdı bu durum. Bağımsız denetim firmalarının denetlediği firmalarda çok büyük muhasebe skandalları yaşandı. Bunlar muhasebe denetiminin ne kadar çok önemli olduğunun göstergesi.
Ama böyle skandallardan, bağımsız denetimin tamamen gereksiz olduğu sonucunu çıkarmamalı. Hata her yönde olabilir. En gelişmiş piyasa olan piyasalarda olduğuna göre dünyanın her yerinde olabilir.
Enron´u denetleyen Arthur Andersen bayağı etkilendi ama...
Bayağı etkilendi. Bağımsız denetim firmaları bayağı etkilendi. Tabii şirketlere olan yatırımcı güveni dış piyasalarda azalmış oldu. Fakat Türkiye´de bizim şimdiye kadar büyük çaplı bir skandallar yaratacak muhasebe sorunumuz olmadı. Amerika´dan farklı olarak, biz, SPK olarak, burada yapılan denetimlerin kalite kontrolünü sondajlama yöntemi ile yapıyoruz. Bunu senede bir-iki şirket için yaparız. Ama tabii bütün denetim firmalarınkini alarak değil.
Ama Amerika´da denetim firmalarının denetim işleriyle, danışmanlık hizmetlerini Amerika’nın SPK´sı SEC ayırmak istedi. O kanunen başaramadı ama sonuçta gelen baskılardan dolayı şirketlerin büyük bölümü gönüllü olarak bu iki faaliyetlerini ayırmaya başladılar. Türkiye´de böyle bir durum gerçekleşebilir mi?
Şimdi danışmanlık ile denetimi ayrı olmalıdır. Bizde de o yönde gelişme olacaktır. Hatta aynı şirketteki bir denetçinin, aynı şirketi denetlememesine yönelik uygulamalara gidiyoruz. Örneğin, “Bir denetim şirketindeki bir denetçi, bir firmayı sadece 5 yıl denetleyebilir, sonra başka kişi yapmalıdır” şeklinde bir düzenlemeye gideceğiz.
Böyle bir uygulamayı denetçi firma için düşünmüyor musunuz? Aynı şirketi bir denetçi firma 5 yıldan fazla denetleyemesin, 5 yıldan sonra başka bir firma alsın gibi...
Yok, hayır. Çünkü, şirketi tanıyan bir bağımsız denetim firması daha iyi vakıf olur olaylara ve daha kısa sürede denetim yapar. Biz şimdilik aynı şirket içinde aynı kişinin bir şirketi çok uzun süreler denetlememesine çalışacağız.
TMSF´ye devredilen bankaları da bağımsız denetçiler denetliyordu. Bunların olumsuzlukları anlaması gerekmez miydi? Bunları da denetleyecek misiniz?
Bankacılıkla ilgili konu farklı. Bankacılıkla ilgili konularda BDDK yetkili olduğu için...
Ama bunlar veya bazı şirketleri de sonuçta Borsa´da işlem görüyorlar. Sizin göreviniz de bundan mağdur olan yatırımcıyı korumak...
Şirketlerle ilgili bir sıkıntımız yok bizim. Onlar SPK´nın yetkisi dahilinde. Onlar denetlenir.
Peki bu şirketlerle ilgili yapılan denetlemelerde bankalarıyla ilgili sorunların bazıları ortaya çıkmaz mıydı?
Şimdiye kadar çıkmadı. Bankalar ile ilişkisi ayrı bir konudur, muhasebe yönetimleri ayrı bir konudur. Şirketlerle ilgili bir sorun çıkmadı. Ama bankalar konusunda bir şey diyemeyeceğim. Çünkü, BDDK yetkili. Ama o şirketlerin denetçilerinin denetimini yapacağız.
Bu sorunlar sonradan ortaya çıkıp da bazı bankalar TMSF´ye alındığında, siz bu bankaların iştiraklerini denetleyen bağımsız denetim firmalarını daha yakından inceliyor musunuz?
Tabii daha bir mercek altına alıyoruz.
SPK´da müşterilere daha iyi hizmet vermekten bahsediyorsunuz. Aslında Sermaye Piyasası Kurul´u içinde sizin müşterileriniz de olacak. Kanuna göre Aracı Kuruluşlar Birliği´nden bir, TOBB´dan bir üye bir dahaki seçimlerde kurula girebilir. Bu bir çıkar çatışması yaratmıyor mu? Sonuçta siz aracı kuruluşları, TOBB´un üyesi olan özel sektör şirketlerini denetliyorsunuz... Siz bir aracı kuruluşu kapatmanız gerekeceği zaman o üye karşı çıkmaz mı, çünkü orayı temsil ediyor...
Kuruluşları temsilen gelen arkadaşlarımız kararlarını verirken kuruluşlarına olan bağlılıklarını unutmalılar.
Unutmazlarsa, unutturur musunuz?
Hayır öyle değil, unuturlar. Unutmaları gerekir.
“İMKB’Yİ ÖZELLEŞTİREBİLİRİZ”
İMKB´nin özelleştirilmesi konusu nedir?
Şimdi Vadeli İşlemler Piyasası’nı İzmir´de kuruyoruz. Türkiye´nin ilk özel borsası olacak. İMKB ve Altın Borsası kamu kuruluşudur. Özel bir borsanın bu şekilde kurulması bir ilk adım. Dünyadaki trendler bu yönde. O yüzden İMKB´nin özelleştirilmesi yolunda adımı atacağız. Halka açılması, blok satışı...
24 saat borsa hedefiniz var?
Dünya piyasalarındaki gelişmeler hep o yönde. Saat farkından oluşan bütün piyasa şirketlerine talep olsun diye oraya gideceğiz.
Bu Ameraka´daki Nasdaq gibi, ama NYSE bunu kendine tehdit olarak görüyor. Siz böyle bir borsa açarsanız, İMKB´yi tehdit etmez mi?
Bu tabii tamamen teknolojiye bağlı olarak düşünüyoruz.
“SPK’DA ‘E-DEVLET’İN PROTOTİPİ OLUŞUYOR”
Sizin esas işleviniz piyasaların denetlenmesi. Bu konuda bir çalışmanız vardı. Bir denetim merkezi oluşturmak. Bunun için bir bina aldınız...
O proje zaman çizelgesi çerçevesinde devam ediyor. Aksaklık sadece bina ile ilgili. Teknik altyapı hazırlıkları devam ettiği için, sanırım bu senenin sonunda buradan gideceğiz. O zaman buradan büyük bir bölümünü taşıyacağımız SPK´nın yeni binasını, özellikle ileri teknolojiyi de kullandığımız bir merkez haline döndüreceğiz.
Bugün yapamadığınız ne yapacaksınız orada?
Bir defa yazıyla ya da telefonla isteyip, o şekilde bize gönderilen evrakları ortadan kaldıracağız. Bütün bilgiler elektronik ortamda gelecek. Örneğin halka açık 845 şirketin tüm bilgi belgeleri elektronik ortamda alınacak.
Bu sistemin içinde borsa olacak mı?
Aynen, mali bilgiler, tablolar, elektronik ortamda gelecek. Borsa olacak. Artı gelen bilgileri SPK’da havuzda toplayacağız. Diğer üniteler SPK bünyesinde bu havuzdan bilgileri kullanacak. Şu anda her birim ayrı ayrı mükerrer bilgileri firmalardan istiyor. Onu ortadan kaldırıyoruz. E-devletin tam bir prototipini buraya yapmaya çalışacağız. Gelen bilgileri e-imza adı altında kabul etmiş olacağız. Bu e-devletin çok önemli bir prototipi.
Onun için bazı hukuksal düzenlemeler...
Var tabi çalışmamız var, sonuçlanma aşamasına getiriyoruz. E-imza konusunda Adalet Bakanlığı´nda bir çalışma var. Onlara katılıyoruz. Ancak, biz bunu başlatmak istiyoruz. Türkiye´de ilk olacak.
İkincisi, teknik altyapı yeni binada hazırlandıktan sonra, modern anlamda piyasa gözetim merkezi oluşturacağız. Yani piyasalardaki tüm faaliyetleri izleyeceğiz, özellikle bizim borsalar izlenecek, herhangi bir olumsuzluk ortaya çıkması durumunda anında borsanın uyarılması sağlanacak.
Yani bir yazılım olacak olumsuzlukları fark edince uyaracak...
Aynen, tabii insan faktörü önemli ama insanın 10-15 dakikada fark ettiği bir durumu, saniyelerle programlayarak fark edeceğiz.
ENFLASYON MUHASEBESİ 2003’DE BAŞLAYACAK MI?
Enflasyon Muhasebesine 2003´ün başında geçilecek mi?
Hem uygulamada bir paralellik olması bakımından, hem de kriz ortamında girmeyelim diye 2003´ün başını uygun gördük. Ama isteyenler şimdiden bu sisteme geçebilirler. 2003´ün başından itibaren her iki tabloyu da açıklayacaklar.
Türkiye Bankalar Birliği ve özel sektör bunu istemiyordu. Niçin onlar açısından zararlı olacaktı ki?
Vergi açısından ayrı bir bilanço, SPK açısından ayrı bilanço olmaması gerekir. Enflasyon muhasebesine göre belirlenen bilançolarda çoğunlukla daha yüksek kar çıkıyor. Bankalar ve şirketler, “yapacaksak paralel gidelim, iki türlü bilanço uygulamayalım” diyorlardı. Vergiyi Maliye Bakanlığı´nın bilanço sistemine göre vereceğiz, dolayısıyla yüksek olacak. SPK´ya da enflasyon muhasebesine yönelik bilanço yollayacağımız için yatırımcılara da zarar etmiş veya az kar etmiş görüneceğiz. Bu her iki sistemin de kötü taraflarını topluyor bizim için diyorlardı. Kötü görüneceklerdi.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?