Yabancı Satmak İstemiyor, Borsada Düşüş İçin Neden Yok

Halil Acartürk, K Yatırım Genel Müdürü… Türkiye’nin çok iyi bir ivme yakaladığını,borsanın da bundan olumlu etkilendiğini söylüyor. “AB yolundaki Türkiye için 38 bin endeks düşük” diye konuşuyor. O...

1.01.2006 02:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

Halil Acartürk, K Yatırım Genel Müdürü… Türkiye’nin çok iyi bir ivme yakaladığını,borsanın da bundan olumlu etkilendiğini söylüyor. “AB yolundaki Türkiye için 38 bin endeks düşük” diye konuşuyor. Ocak ayı ve sonrasında güçlü kar satışları için bir neden görmediğine dikkat çekiyor. Ardından da “Aksine, Türkiye’nin kredi notunda artışın devam edeceği beklentisi var. Not artırımları, uzun vadeli düşünen ve Türkiye’ye daha önce hiç gelmemiş dev yabancı fonların gelmesine neden olacak” diyor.

İMKB 2006 yılında adeta önlenemez yükselişlere sahne oldu. Ekonomide istikrarlı büyümenin yakalanması, enflasyonun dizginlenmesi ve en önemlisi yılın son çeyreğinde AB ile müzakere sürecinin başlaması bu yükselişlerin ana sebepleri oldu. Yabancı yatırımcıların Türkiye’ye aktif olarak girmesi ile birlikte, bugüne kadar Türkiye ile hiç ilgilenmemiş fonlar da piyasalarımıza girdi. 2006 yılında piyasa oyuncularının kafasındaki belki de en önemli soru şu: “Bu yükselişten sonra kar satışı gelecek mi?”

K yatırımYönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Halit Acartürk, “Ben bunun için bir bahane görmüyorum” diyor. ABD ve Avrupa’daki faiz artırımlarının piyasalardaki likiditeyi emdiğini söyleyen  Acartürk, şu anda uluslar arası piyasalar açısından tek riskimizin bu olduğunu söylüyor.

Olası bir kar satışında bile düşüşün 1-2 bin puanla sınırlı kalacağını söyleyen Halil Acartürk, borsadaki 2006 yılı beklentilerine ilişkin sorularımızı yanıtladı:

-Borsa 2006 yılına 38 binin üstünde girdi. Geçen yıl bu zamanlar endeksin böyle bir performans sergileyeceğini düşünüyor muydunuz?
Aslında sadece endeks rakamlarına bakarak yorum ve beklentilerinizi sıraladığınızda 38 binli seviyeler hayal gibi görünür. Ama Türkiye’nin beklentilerine bakıldığında, gelinen bu seviyenin bile düşük olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Çünkü, AB ile müzakere tarihi almış bir ülkenin borsasından bahsediyoruz. Siyasi istikrarı yakalamış, ekonomide istikrarlı büyümeyi sağlamış, enflasyonu disiplin altına almış ve yıllar sonra tek haneli rakamlara ulaşmış bir ülkenin borsasının şüphesiz tüm uluslararası yatırımcıların gözdesi olması kaçınılmazdı.

Zaten borsada yabancı paylarına baktığımızda da İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’na ilginin yoğunluğunu görebiliriz. Hatırlarsanız, Ağustos ayından sonra bir dönem borsa tamamen Brezilya Borsası’na endeksli hareket ediyordu. Yani gelişmekte olan ülke borsalarındaki yükseliş bizim borsamıza da aynen yansıdı. Daha sonra bu ülke borsalarında kâr satışları gelmesine rağmen bizde bu kâr satışları görülmedi.

-Nedeni nedir?
Türkiye’ye gerek sabit gerekse portföy yatırımı amacıyla her geçen gün yepyeni yabancı yatırımcı geliyor. Borsa açısından baktığımızda, Türkiye’de daha önce hiç yatırım yapmamış yabancı fonları görüyoruz. Böyle bir durumda önceden yatırım yapan fonlar da kâr satışı yaparak ellerindeki malları kaptırmak istemediler.

2005 yılı sonunda yaşanan hareket, uzun yıllardan sonra ilk defa erken başladı. Borsa tahminlerin üzerinde kapandı. Siz bu hareketin ne zamana kadar devam edeceğini tahmin ediyorsunuz?
Tabii ki burada borsanın önümüzdeki 1-2 yıl ya da 3-4 yıl aralıksız yükseleceğini söylemek doğru olmaz. Biliyorsunuz, borsa siyasi gelişmelere anında tepki verebiliyor. Önümüzdeki dönemde, özellikle 2 yıl sonra eğer daha erkene alınmaz ise seçim var. Borsalar seçimleri sevmez. Ayrıca Cumhurbaşkanlığı seçimi var. Uzun vadeli baktığımızda 2007’de sıkıntılı bir tablo ortaya çıkıyor.

2006 ise pek böyle görünmüyor. 2006’da Türkiye’yi en fazla etkileyecek risk uluslararası piyasalarda yaşanacak likidite sorunu. Eğer böyle bir sıkıntı yaşanırsa, Türkiye bundan en çok etkilenecek gelişmekte olan ülkelerin başında geliyor.

-Peki bu likidite şoku eğer yaşanırsa ne zaman Türkiye’yi etkiler?
Öncelikle likidite şokunun neden beklendiğine bakmak lazım. Şu anda dünyada likidite fazlalığı devam ediyor. Fakat faiz artırımları bu likiditeyi emmeye başladı. 2006’da dünyada faiz artırımları sürer ve buna ABD Merkez Bankası da katılırsa, likiditedeki yıllık bazda büyüme düşmeye başlayacaktır. Şu anda yıllık bazda yüzde 10’lar seviyesinde olan likidite büyümesi, bahsettiğimiz senaryo sonucu yüzde 5’in altına düşerse gelişmekte olan ülkeler için hiç de iyi olmayacaktır.

Eğer bir likidite şoku olacaksa, bunun 2006’nın ortalarında olmasını, dolayısıyla Türkiye piyasalarının da bundan aynı dönemde etkileneceğini düşünüyorum. Bu senaryo tabi ki sadece olasılık üzerine kurulu. Böyle bir şokun olacağı anlamına gelmez. Böyle bir şokun olup olmayacağını 2006 yılında dünyanın diğer ekonomilerinin alacağı faiz kararlarıyla yakından takip edeceğiz.

-Borsada ocak etkisi beklentisi devam ediyor. Bazı uzmanlarda bu etkinin bu yıl farklı yaşanacağına yönelik beklentiler var. Sizin tahmininiz nedir?
Borsada, “Endeks ocak ayında yükselir” diye genel bir kanı vardır… Oysa bunu 3 aylık dönem olarak incelediğimizde farklı bir tablo ortaya çıkıyor. Yükseliş trendinin etkili olduğu son 3 yıl içinde, yılın ilk üç aylık dönemlerinde, endeksteki artış oranın yüzde 3’lerin altında kaldığını görüyoruz. Yani son 3 yılın ilk 3 aylık döneminde borsada kazançların, diğer aylara göre düşük olduğu görülüyor.

Fakat içinde bulunduğumuz dönem ile geçmiş dönemler arasında Türkiye’nin ekonomik görünümü arasında ciddi bir fark var. AB ile müzakerelere başlamış, yapısal reformlarını sürdüren bir Türkiye’nin yabancılar açısından halen cazibesinin sürdüğünü düşünüyorum. Yüzde 67’lere ulaşan yabancı payının önümüzdeki dönemde daha da artması muhtemel.

2006’da bence borsada en belirleyici olacak gelişme, yabancı yatırımcılardan çok yerli yatırımcıların tutumu olacak. 2005’te borsada yaşanan çıkışta, geçmiş yıllardaki yükseliş trendlerinde gördüğümüzün aksine yerli yatırımcıların etkisi neredeyse yoktu. Yerli yatırımcılar ya da tasarruf sahipleri 2005’te borsadan çok konutla ilgilendiler. 2006’da reel faizlerin düşük seyretmesi, dövizin neredeyse kalmayan cazibesi ve özellikle gayrimenkul modasının etkisini azaltacak olması yerli yatırımcıların borsaya ilgisini artıracak.

Bir de halka açık şirketlere kâr dağıtma zorunluluğunun getirilmesi, yerlilerin borsaya dikkatini çekecek. Burada da Kurumlar Vergisi’nin 10 puanlık düşüşü şirketlerin kârlılığının artması dolayısıyla dağıtacakları temettünün daha yüksek olması etkili olacaktır.

-Uzun süredir ciddi bir kâr realizasyonu yaşanmadı. Sizce ocak ayında sert bir kar satışı yaşanır mı?
Borsalarda ciddi bir kâr satışının yaşanması için gerçekten ciddi bir bahane olması gerekiyor. Ocak ayı için şimdilik böyle bir bahane görülmüyor. Belki borsaya getirilen verginin bir etkisi olabilir. Ama bunun çok ciddi bir satış getireceğini düşünmüyorum.

-Olası bir kâr satışında borsa endeksinin nereye kadar gerileyebileceğini düşünüyorsunuz?
Dediğim gibi, kâr satışının bahanesinin gücüne bağlı. Pozisyon değiştirmeyle ilgili bir kâr satışı olursa, bunun 1-2 bin puanlık düşüşü aşmayacağını düşünüyorum. Eğer gerek yurtiçinde siyasi ve ekonomik ciddi bir problem gerekse yurtdışında yaşanacak olumsuz bir gelişme kâr satışının hızını artırabilir. Fakat kısa vadede böyle ciddi satış getirebilecek bir risk görünmüyor.

Aksine, Türkiye’nin kredi notunda artışın devam edeceği beklentisi var. Not artırımları, özellikle uzun vadeli düşünen ve Türkiye’ye daha önce hiç gelmemiş dev yabancı fonların piyasaya girmesine neden olacak. İşte o zaman yabancı payının yüzde 80’lere ulaştığını görebiliriz.

YENİ ALIM YAPMAK İSTEYEN NE YAPSIN?

-Borsada yeniden alım yapmak isteyenler kar satışlarını mı beklesinler, yoksa alım yapsınlar mı?
Buna hemen geçmişten kısa bir örnek vereyim. 3 Ekim’de AB ile müzakerelere başladık. Herkes 3 Ekim’de beklenti biteceği için bir düşüş olabileceğini, kâr satışı gelebileceğini düşünüyordu. O dönemde de gelişmekte olan ülkelerde ABD’de faiz artırımı endişesiyle fon çıkışı yaşandı. Yani dediğimiz gibi kâr satışı için iyi bir bahane vardı. Borsa endeksi de 30 binli seviyelere çekildi. Ama kısa sürede yükselişe geçerek rekor kırdı.

-Bu kâr satışı sırasında küçük yatırımcıların alım yaptığını düşünüyor musunuz?
Bence bırakın küçük yatırımcıları, büyük yatırımcıların bile böyle bir dönemde ciddi pozisyon alabildiğini sanmıyorum. Borsada orta ve uzun vadeli düşünüldüğünde, her seviye alım için uygun oluyor. 2006’da borsa rüzgarının devam edeceğini düşünüyoruz. Bu yüzden beklentisi ve özellikle temettü verimliliği yüksek olan şirketlere yatırım yapılabilir.

“LEASİNG VE DEMİR-ÇELİK UYKUDAN UYANACAK”

BANKACILIK HİSSELERİ 2005’te özellikle yabancıların ilgi odağı olan ve birçok ortaklığın yaşandığı finans kesimine bağlı olarak borsada da bankacılık hisselerinde ciddi yükselişler yaşandı. Reel sektör hisselerindeki yükseliş, finans kesiminin hayli altında kaldı.

İBRE REEL SEKTÖRDEN YANA 2006’da ibrenin reel sektörden yana döneceğini düşünüyorum. Özellikle inşaat ve çimento sektörlerindeki şirketlerin performansı yüksek olabilir. Otomotiv ve perakende mağazacılığı da ön plana çıkacak sektörler arasında görüyorum. Leasing ve demir-çelik sektörü de uykudan uyanacak sektörlerin başında geliyor.

“2006’YA HALK ARZLAR DAMGASINI VURACAK”

-Borsa, 2006’da, önceki yıllardan farklı olacak mı? Ya da borsada geçmiş yıllardan farklı olarak neler göreceğiz, borsayı farklı olarak neler etkileyecek?
Öncelikle borsanın 2006’da 2005’ten daha iyi olacağını söyleyebilirim. 2006’da borsaya damgasını büyük ölçekli halka arzlar damgasını vuracak. 2004’te 12, 2005’te de 9 halka arz oldu. 2005’te Vakıfbank gibi büyük ölçekli halka arzın başarıyla yapıldığını gördük. Gelecek dönemde de beklenen halka arzlar arasında Coca-Cola İçecek, Kanal D, Vestel Beyaz  Eşya, K.V.K. ve Halkbank gibi büyük ölçekli halka arzlar bulunuyor. Ayrıca 2006’da borsada ciddi şirket birleşmeleri olacağını düşünüyorum. Aynı grubun aynı sektörde faaliyet gösteren birkaç şirketi var. Bu şirketlerin tek çatı altında birleşmelerine şahit olacağız.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz