“Yabancılar Çok İştahlı, Borsada Hedef 50 Bin”

Mart ayı içinde çalkantı sonrası global likiditenin yönü ile ilgili endişeler gözlenmeye başladı. Ancak Ahmet Erelçin, yaşanan gelişmeleri çalkantı olarak yorumluyor. Erelçin, İMKB’nin rakiplerine ...

1.04.2007 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

Mart ayı içinde çalkantı sonrası global likiditenin yönü ile ilgili endişeler gözlenmeye başladı. Ancak Ahmet Erelçin, yaşanan gelişmeleri çalkantı olarak yorumluyor. Erelçin, İMKB’nin rakiplerine göre daha düşük oranlara sahip olduğunu yine reel faizlerin hala çok yüksek olduğunu kaydediyor. “Uluslararası fonlar, daha riskli ama getirisi yüksek bölgelerde yatırım yapmaya devam edecek” diyen Erelçin, cumhurbaşkanlığı seçimini de risk olarak görmüyor ve endekste 50.000 hedefini veriyor.

Mart ayı içinde şubat ayının sonlarında başlayan uluslararası piyasalar kaynaklı bir dalgalanma yaşandı. Bu dalgalanmadan en fazla etkilenen ülkelerden biri de Türkiye oldu. Borsa, 44.500’lerden 38.000’lere gerilerken, gösterge faiz yüzde 19,12 olan fonlama maliyetinin de altından yüzde 20.5 düzeyine çıktı. Yine dolar kuru 1,38 seviyelerinden 1,44’lere yükseldi. Ayın ortasından itibaren ise uluslararası piyasalar ile birlikte Türkiye’de de sular duruldu ve piyasalar büyük ölçüde eski seviyelerine geldi. Ancak yaşanan bu dalgalanmanın bir trend dönüşü olum olmadığı tartışmaları başladı. Bazı yorumcular, son 3 yıldır yükselen bir trend içinde olan piyasalarda artık kâr satışı zamanın geldiğini ifade ederken, farklı görüş ise bunun trend dönüşü değil, bir çalkantı olduğu yönünde. Uluslar arası piyasalar kaynaklı yaşanan gelişmelerin bir çalkantı olduğunu düşünenlerden biri de HSBC Yatırım Murahhas Azası ve HSBC Portföy Genel Müdürü Ahmet Erelçin. Bu çalkantının yabancı yatırımcılar tarafından yeni maliyet fırsatı olarak kullanıldığını da kaydeden Erelçin, yabancı fonların, demografik yapıdaki değişiklik nedeniyle son 10 yılda risk alma iştahının arttığını anlatıyor. “Bu nedenle yüksek getiri sunan gelişen piyasalara para girişi devam edecek. Hisse ve bono yatırımlarının yanında gayrimenkul gibi alanlarda da yatırımlar artarak sürecek” diyen Ahmet Erelçin’le piyasalar, doğrudan yatırımlar ve HSBC Yatırım ve HSBC Portföy’ün hedefleri üzerine konuştuk:

1. Piyasalarda neler oluyor, bir trend değişimi mi var?
Bu bir düzeltme hareketidir. Çünkü, ABD ekonomisinde sert bir düşüş yerine, yumuşak geçiş olacağı görüşümüzü koruyoruz. Yumuşak geçiş görüşü devam eteği sürece, bir trend değişiminden bahsedemeyiz.

2. Piyasalarda ne zaman dalgalanma olsa, karşımıza cari açık riski çıkıyor. Türkiye dalgalanmadan daha fazla etkileniyor. Bu hala ciddi bir risk mi?
Son 18 aydır cari açık konusu Türkiye’nin gündeminde önemli bir yere sahip. Tabii ki bu kadar yüksek bir cari açık Türkiye’nin kırılganlığını artırıyor. Mutlaka yatırımlarda göz önüne alınması lazım.

Ama bu yoruma rağmen, yabancı yatırımcıların son 18 ayda YTL cinsi sabit getirili enstrümanlardaki portföylerinde ciddi artış oldu. “Cari açık çok fazla” diye şikayet ediliyor. Ama buna rağmen alım yapıyorlar.

Bundan 18 ay önce yabancıların sabit getirili yatırım araçlarındaki payı 5-6 milyar dolar seviyelerindeydi. Şimdi bu rakam, 25 milyar dolar seviyelerine çıktı. Hem cari açık yüksek diyoruz, hem de 18 ayda 18 milyar dolar civarında yabancılar yeni pozisyon açıyor. Bunu iyi analiz etmek lazım.

3. Yabancılar YTL’ye yatırım yaparken Merkez Bankası verilerine bakıldığında döviz cinsi mevduat (DTH) kaleminde son 7-8 ayda ciddi bir artış olduğu görülüyor. Yerli yatırımcı yanlış strateji mi izliyor?
Yerli yatırımcı uzun vadeli bir yatırımcı. Profesyoneller kadar piyasayı yakından takip etmiyor ve portföy değişikliğine gitmiyor. Bunun yanında son 20 yılda yaşanan gelişmelerden ciddi dersler aldı. Geçmişin olumsuz deneyimleri, piyasalarda yaşanan düzeltmelerde su yüzüne çıkıyor.

Aslında 2000 yılından 2006 Mayıs’ına kadar baktığımızda DTH’larda çok ciddi düşüş olmuştu. Tasarrufların içinde dövizin payı yüzde 52’lerden yüzde 27’lere geriledi. Son dönemde oran yüzde 32’lere kadar yükseldi. Ancak şunu söylemek gerekir ki, yerli yatırımcı artık düşük seviyeden maliyet yapıyor, yüksek seviyeden satıyor. Yani dövizde doğru strateji izlemeyi öğrendi.

4. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin piyasalara yansımasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Çok büyük riskler beklemiyorum. Şu an için piyasalarda temel belirleyici olan yabancı yatırımcıların ne yapacağı. Cumhurbaşkanlığı seçim süreci Nisan ayında başlayacak. Temelde iki olasılık var. Başbakan Erdoğan Çankaya’ya aday olacak veya olmayacak. Yerli yatırımcı, bu iki olasılığı risk olarak algılıyor.

Ancak, bu durum yabancı yatırımcının risk algılaması içinde yok. Bu riski fiyatlara koymuyor. Asıl belirleyici olacak faktör, genel seçimlerdir. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sonuçları, genel seçimlerin sonuçlarını etkileyebilir. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin hemen ardından Kasım ayına bırakmadan genel seçimlerin yapılması ise piyasa tarafından olumlu algılanır. Çünkü, piyasaların önündeki belirsizlik ortadan kalkmış olur.

5. Merkez Bankası ne zaman faiz indirmeye başlayacak?
Bizim tahminlerimiz, MB’nin faiz indirimine yılın son çeyreğinden, yani genel seçimlerden önce başlamayacağı yönünde. Yalnız bu görüşümüz sadece seçimlerle ilgili değil. MB Para Politikası Kurulu toplantısının sonuçlarına bakıldığında enflasyon, mali disiplin ve seçim dönemi harcamaları konusunda ciddi uyarılar var. Etkileri hissedilmeye başlayan kuraklıkla birlikte yaz aylarında meyve sebze fiyatlarında artış olabilir.

Bu ortamda MB yönetimi, faiz indimi konusunda hızlı kararlar almayacaktır. Muhtemelen son çeyrek beklenecek. Bu beklentilerimizle birlikte bu yıl faiz indirimi öngörümüzü yüzde 1,5’ten 0,5-0,75 seviyesine çektik.

6. Gösterge bileşik faizdeki beklentiniz nedir? Fonlama maliyeti olan 19.12 seviyesinin altı görülebilir mi?
Türkiye’nin tarihinde negatif fonlamaların uzun süre korunduğu dönemler oldu. MB ve Maliye politikalarına olan güven artarak devam ederse 3-5 aylık negatif fonlamalar taşınır.

Bunun yanında fonlama maliyetine kimin açısından baktığınız önemli. Mevduat toplayan bankalar açısından bu oran, fonlama maliyetinin altında. Japon Yeni borçlanıp Türkiye’de yatırım yapanlar için ise oran veya yüzde 3’le Euro borçlanıp YTL’ye çevirenler için ise getiriler fonlama maliyetinin üzerinde seyretmeye devam ediyor.

7. Hisse senedi piyasasına giriş devam eder mi?
Global likiditede trendin dönmediği senaryosundan hareketle hisse senedi piyasasına girişin devam etmesini bekliyorum. Hisse senedi piyasası, 2006 yılında rakiplerine göre oldukça geride kaldı. Yani alternatif yatırım imkanlarına göre İMKB hala ucuz. Yani, 2006’da gelişen piyasalar endeksi yüzde 29 değer kazandı. İMKB ise yüzde 5 değer kaybetti.

Bu yıl bütün gelişen piyasalar arasında İMKB relatif açıdan çok düşük Fiyat/Kazanç oranlarına ve Defter Değeri oranlarına sahip. Bunlar, İMKB’de beklentileri artırıyor. 45.000’in üzerinde, bu yıl 50.000 seviyelerinin görülmesi de mümkün.

8. Döviz piyasasında nasıl bir seyir olur?
Yine global likidite beklentimizden hareketle, Türkiye’ye kaynak aktarımı 2007 yılında da devam edecek. Çünkü, Türkiye hala dünyada en yüksek reel faizi veren ülke. Bu nedenle bono piyasasına giriş devam ediyor. Artan doğrudan yatırımların yanında, özelleştirmeler de hızlandırılırsa kurda çok büyük bir yükselme beklenmemeli.

Demografik Yapıdaki Değişim Gelişen Piyasalara İlgiyi Artırıyor

Ortalama Yaşam Uzadı
 Son yıllarda dünyada çok önemli değişiklikler oluyor. Bunun temelinde yatan ise demografik değişim. Bu konuyu açmak gerekirse, yatırıma dönüştürülen para ağırlıklı olarak ABD ve AB ülkelerinde toplanıyor. Paranın toplanması, sigorta ve emeklilik fonları ile oluyor. ABD ve Avrupa’da beklenen hayat süresi uzadığı için emeklilik fonlarında ciddi bir sıkıntı var. İnsanlar 65 yaşında emekli oluyor. Beklenen 75-77 yaşına kadar ortalama yaşam süresinin olması. Ona göre de portföy yapısı oluşturulmuştu. Bu ülkelerde ortalama yaş 85 seviyelerine kadar yükselmeye başladığında eldeki portföylerin uzayan emeklilik süresini finanse edememesi gibi ciddi bir sıkıntı doğdu.

hed

Eski Portföy Dağılımı
Son 10 yıl içinde bu portföylerin dağılımında ciddi bir değişiklik gözlenmeye başladı. Geçmişte ağırlıklı olarak sabit getirili menkul kıymetler ve hisse senedi portföyleri vardı. Yüzde 60 gelişmiş piyasa sabit getirili yatırım araçları, yüzde 40 gelişmiş borsaların hisse senetleri gibi bir dağılım söz konusuydu.

Yeni Portföy Dağılımı
 Bu gün gelinen noktada sabit getirili yatırım araçlarının portföylerdeki ağırlığı, getiri potansiyeli düşük olduğu için yüzde 20-30 seviyelerine kadar düştü. Kendi ülkelerinin hisse senetleri yüzde 20-30 seviyelerinde. Büyümenin nerede olacağına baktıklarında gelişmekte olan ülkeler, gelişmiş ülkelerden çok daha hızlı büyüyor. Dolayısıyla gelişen ülke piyasalarının borsaları daha yüksek getiri sağlıyor. Böylece gelişen ülke piyasalarındaki ağırlıklarını artırmaya başladılar.

 

Yüksek Getiri Peşindeler
Ayrıca bundan 10 yıl önce 0 olan gayrimenkul yatırımları, bu gün yüzde 10 seviyelerine geldi. Bir diğer önemli değişimlik 10 yıl önce 0 olan hadge fon yatırımları ve sermaye korumalı fonlarda yüzde 15 seviyelerine varan artışlar olmuş. Yani artık ABD ve AB’li sigorta ve emeklilik şirketleri, daha yüksek getiri peşindeler. Böylece artan yaş nedeniyle yükselen risklerini fonlamaya çalışıyorlar. Bu ihtiyaç devam ettiği sürece de gelişmekte olan ülkelere fon akışı devam edecek.

Japonya’daki Faiz Artırımı Piyasalar İçin Risk Değil mi?

- Japonyo Merkez Bankası’nın (BoJ) faiz artırımı da söz konusu. Bu durum yön değişikliğine neden olabilir mi?
BoJ’un faiz artırım süreci “Carry Trade” denilen para trafiğinin akışını değiştirebilir. BoJ, faiz artırmaya başlayınca, söz konusu para maliyet kazanmaya başladı. Maliyet söz konusu olunca da bazı fonlar, pozisyonlarını ters çevirebilir, diye bakıyoruz.

Ancak, bunu söylemek için çok erken. Çünkü, BoJ faizleri 0 idi. Şimdi yüzde 0,5 seviyesinde. Bu seviyede bile, dünyadaki en ucuz fonlamanın Japonya’da olduğunu gösteriyor. Global likiditeyi olumsuz etkileyecek konu, BoJ’un faiz artırımının sürekli ve büyük boyutta olması. Ne zaman oran yüzde 4’lere gelir. O zaman global likiditenin dönmesi söz konusu olabilir.

Hatırlanacağı gibi ABD Merkez Bankası (FED) faizleri yüzde 1’den başlayıp yüzde 5,25 seviyesine kadar geldi. Yüzde 3,75- 4 seviyesinden sonra faiz artırımları piyasaları rahatsız etmeye başladı. Yüzde 1 ile yüzde 4 arasında böyle bir rahatsızlık söz konusu değildi. Yani kısa orta vadede BoJ’un faiz artırımlarını bir risk olarak görmüyoruz.

-Ama son dönemde bazı uluslararası yatırımcılar, bu durumdan tedirgin olmuş gözüküyor.
Bundan tedirgin olan yatırımcılar tabiî ki olacak. Artık göz ardı edilemeyecek düzeye geldiğinde, yapı itibariyle hızlı hareket eden hedge fonların hareketleri nedeniyle piyasalarda çalkantı yaşanabiliyor. Yaşanan son gelişmeleri de bu anlamda bir çalkantı olarak algılamak gerekiyor. Ancak buna rağmen gelişen piyasalara olan fon akışının, düzeltmenin yaşandığı dönemde bile devam ettiğini görüyoruz.

Hsbc Yatırım Ve Portföy Yeni Döneme Nasıl Hazırlanıyor?

Para Kazanmak Zorlaşıyor
Her iki piyasada da şimdiye kadar piyasanın genel şartları nedeniyle çok temel az sayıdaki ürünlere odaklandık. Hisse senedi alıp satmaya odaklandık. Yatırım fonlarında ise özellikle likit fon yönetimine odaklandık. Artık bu piyasa değişiyor. Yatırımcının ihtiyaçları artmaya başlıyor. Yüksek reel faizler de bittiği için kolay para kazanma dönemi bitti. Türkiye’de enflasyonla mücadele devam ettiği ve faizleri aşağı çektiği sürece, reel faizler düşmeye devam edecek ve para kazanmak daha zorlaşacak.

Yeni Dönem Başlıyor
Durum böyle olunca aracı kurum ve portföy yönetim şirketleri olarak katma değeri olmayan aracılık işlemlerinden, katma değeri olan alanlara geçiş yapacağız. Bu aşamada da yatırım danışmanlığı, yeni ürünler (vadeli ürünler başta olmak üzere), mortgage piyasasının genişlemesiyle varlığa dayalı menkul kıymet ürünleri, önem kazanacak. Özel sektör tahvilleri de tekrar gündeme gelecek. Yani bir ürün çeşitlemesi söz konusu olacak. Bu ürün çeşitlemesiyle de portföyler zenginleşecek. Ama zenginleşen porftöyler arasında doğru seçimi ve dağılımı yapmanın önemi artacak. Tüm bu nedenlerle portföy yönetimi ve yatırım danışmanlığı alanlarına odaklanacağız.

Bireysel Emeklilik Önemli
Portföy yönetiminde asıl önemli fırsat, bireysel emeklilik alanında. Nüfusun çok az bir kısmı özel emeklilik poliçelerinden faydalanıyor. Genç nüfus dikkate alındığında bu alanda çok ciddi bir büyüme söz konusu olacak. Dikkat ederseniz, son dönemde yabancı şirketlerin emeklilik şirketlerine olan ilgisi yüksek. 

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz