Mart ayından itibaren hızlı bir yükseliş yaşayan İMKB’de kâr realizasyonu beklentileri arttı. Özellikle yükselişte lokomotif görev üstlenen bankacılık hisselerinde doygunluk noktalarına ulaşıldı. B...
Mart ayından itibaren hızlı bir yükseliş yaşayan İMKB’de kâr realizasyonu beklentileri arttı. Özellikle yükselişte lokomotif görev üstlenen bankacılık hisselerinde doygunluk noktalarına ulaşıldı. Bizim Menkul Değerler Genel Müdürü REŞAT KARABIYIK orta vadede ise 42.000-50.500 bandında hareket bekliyor. Yüzde 60 hisse ve hisse ağırlıklı fonlar öneren Karabıyık, banka yerine sanayi hisselerine dikkat çekiyor.
Dünya çapında risk alma iştahındaki artış, bol ve ucuz likidite ve resesyondan çıkış sinyallerinin güçlenerek devam etmesi, yurtdışı borsalarda yükseliş trendini başlattı. Türkiye’nin mali sektörünün krize oldukça güçlü girmesi ve MB’nin faiz indirimleri, İMKB’nin diğer borsalara göre çok daha iyi performans sergilemesini sağladı. Sert yükselişin ardından ise bir kâr realizasyonu beklentisi arttı. Artan emtia fiyatları, Avrupa bölgesinde ekonomik toparlanmanın yavaş olacağı endişesi, piyasanın fiyatladığı IMF beklentisinde olumsuz gelişmeler ve MB’nin faiz indirimlerine son vermesi olasılığı piyasaların temel riskleri olarak sayılabilir.
İşte böyle bir piyasada Bizim Menkul Değerler Genel Müdürü Reşat Karabıyık, orta vadade 42.000-50.500 bandına dikkat çekiyor. Yatırımcılara ise banka yerine sanayi hissesi ağırlıklı bir portföy tavsiye ediyor. Karabıyık’ın piyasa beklentileri, yatırımcılara tavsiyeleri ve Bizim Menkul Değerler’le ilgili hedefleri şöyle:
Özellikle piyasaların geldiği bu noktaları nasıl değerlendiriyorsunuz? Piyasaları bu noktaya hangi faktörler taşıdı?
Lehman Brothers yaklaşık 1 yıl önce batmıştı. Bu batışı izleyen dönemde şimdiye kadar alışılmamış büyüklükte destek paketleri açıklandı ve merkez bankaları para politikalarını gevşetmeye başladı Ardından risk algılamalarında meydana gelen artışla birlikte piyasalar mart ayından sonra yükselişe geçti.
Türkiye’de bankacılık sektörünün krizi sorunsuz atlatması, MB’nin agresif faiz indirimlerinin sektörün karlılığına ilişkin beklentileri artırması ve imzalanması beklenen olası IMF anlaşması, İMKB’nin en çok yükselen borsalar arasına girmesini sağladı.
Ağustos ve Eylül ayı sıkıntılı geçiyor. 48.000 yukarı yönlü aşılamıyor. Piyasa doygunluğa ulaştı mı?
Kriz sonrasında 22.500 puanı test eden İMKB 100 Endeksi, 48.000 puanlara kadar mali sektör öncülüğünde neredeyse soluksuz yükseldi. Eylül ayı itibariyle açıklanan ekonomik veriler ve IMF anlaşmasına yönelik spekülasyonlar nedeniyle bu seviyeyi geçemedi.
Birçok önemli borsanın aksine İMKB Endeksi, kriz öncesi seviyelerine, yani iç ve dış ekonomik yapı olarak risklerin bu kadar dikkatle algılanmadığı ve olmadığı dönemlere, çok yaklaştı.
Türkiye’nin ekonomik yapısının ve makro dengelerinin uluslararası piyasalardaki iyileşme sinyallerine mevcut durumları itibari ile çok hızlı tepki verebileceğine inansak da İMKB’de yıl sonuna kadar 42.000-50.500 aralığındaki bir seyrin daha muhtemel olabileceğini düşünüyoruz.
Piyasaları sonbaharda etkileyebilecek önemli iç ve dış faktörler nelerdir?
Tüm dünyada yaşanan sert yükselişin ardından bir kâr realizasyonu beklentisi devam ediyor. Doların değer kaybıyla birlikte artan emtia fiyatlarının para politikası üzerindeki baskısı artabilir.
Avrupa’nın ekonomik toparlanmanın yavaşlaması, içerde vergi indirimlerinin bitmesi ile talepte yaşanacak azalmanın olumsuz etkisi hisseler üzerinde baskı oluşturacak unsurlardan.
Piyasaları uzun süredir olumlu yönde etkileyen IMF sürecinin olumsuzlukla sonuçlanması ve MB’nin faiz indirimlerine son vermesi, piyasaları etkileyebilecek olumsuzluklar olarak sıralanabilir.
MB’nin faiz indirim politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Faiz indirimleri daha ne kadar devam eder?
Küresel mali krizin etkilerinden biri de hiç şüphesiz dünya merkez bankalarının, politika faizlerini dip seviyelere kadar çekmesini gerektirecek zemini hazırlaması. Global talepte, krizle birlikte yaşanan keskin daralma dolayısıyla düşüş trendine giren enflasyon ortamı ve likiditenin sıkılaşması, merkez bankalarına parasal genişleme politikalarında yapabileceği çok fazla seçenek bırakmadı. Bu konjonktür içerisinde merkez bankaları ardı ardına faiz indirim yarışına girdi.
Bizde de Merkez Bankası, şartların oluşması ile birlikte politika faizlerini tarihi dip seviyelere kadar indirdi. Merkez Bankası’nın proaktif para politikası yönetimini cesurca ve yerinde uyguladığını düşünüyorum. Merkez Bankası’ndan yılsonuna kadar 0,50-0,75 baz puan arasında bir faiz indirimi gelebilir.
Faiz artırımları ne zaman gündeme gelebilir?
Orta vadeli bir planın eksikliğini her fırsatta dile getiren Merkez Bankası, orta vadeli mali programın açıklanmasıyla faiz indirimlerinde elini biraz daha güçlendirmiş olacak.
Global olarak ise yeni yılla birlikte ekonomilerden gelen düzelme sinyallerinin devamı neticesinde faiz indirim sürecinin sonuna gelinebilir. Kısmen düzelen gelişmiş ekonomilerle global enflasyon tehlikesinin yeniden gündeme gelmesi, faiz artırım sürecini başlatacak.
Faiz indirimlerinin, bankalara etkisini değerlendirir misiniz?
Kasım ayından bu yana periyodik olarak yapılan faiz indirimleriyle bankalar ellerinde tuttukları yüksek faizden alınmış hazine kâğıtları (DİBS) sayesinde artan bir şekilde kar yazdılar. Her faiz indiriminin ardından piyasada kredi akışkanlığının sağlanamadığı tartışılırken, bankalar plase ettikleri fonları krizin ağır dönemlerinde kredi vermek yerine hazineye borç verdiler.
Kriz döneminde risklerin maksimum derecede ele alınması sonucu bankalar kredi vermede isteksiz davrandılar. Kredi faizleri ile merkez bankasının politika faizleri arasındaki makas daralamadı. Böylece her faiz indirimi bankalara kar olarak yansımış oldu. BDDK’nın açıkladığı verilerde bu döngü net olarak ortaya çıkmaktadır.
Sonbaharda döviz piyasasında beklentiniz nedir? Euro/dolar paritesini de yorumlamanızı rica ediyorum?
Sonbahara kadar yurt içi döviz piyasasında talep yönlü bir hareket beklememek gerekiyor. Kura etki edecek gelişmelerde parite etkisi oldukça fazla. Türkiye ekonomisinin krizi en ağır yaşadığı dönemlerde bile, bazılarının iddia ettiği gibi dövizde büyük hareketlenmeler olmadı. Bundan sonraki süreçte de, bankacılık kesimi ve özel sektör dış borç çevirimlerinin çok rahat bir şekilde döndüğünü göz önüne alırsak sonbaharda ve yılın kalanında döviz piyasasında sakin bir seyir bekleyebiliriz.
ABD ekonomisinin rekor seviyedeki bütçe açığı ve karşılıksız olarak genişleyen para arzı nedeniyle dolara karşı bir güvensizlik oluşmuş durumda. Ekonomilerden olumlu sinyaller gelmeye devam ettikçe doların uluslararası para birimleri karşısındaki değeri de gerileyecek. Dikkat ederseniz piyasalarda yaşanan her normalleşme hareketinin ardından dolarda sert kayıplar yaşanıyor.
Hisse senedi piyasası çok ciddi bir yükseliş yaşadı. Endeksin kısa vadede ve yılsonuna kadar daha gideceği yer var mı? Yoksa yükselişin son günlerinde miyiz?
Piyasaları geniş bir perspektiften değerlendirdiğimizde, endeksin orta vadede 42.000-50.500 aralığındaki seyretmesini bekleyebiliriz.
Dünya çapında risk alma iştahındaki artış, bol ve ucuz likidite ve resesyondan çıkış sinyallerinin güçlenerek devam etmesinin, yurtdışı borsalarda yeni bir yükseliş trendini başlatması içerde mali sektörün göstermiş olduğu yüksek performansa devam etmesi İMKB’nin yeni zirveleri test etmesini sağlayabilir.
Yatırımcı gelinin bu fiyat seviyelerinde piyasalarda nasıl hareket etmeli, nasıl bir strateji izlemeli?
Piyasalar mart ayından başlayan sert bir yükseliş trendine girdiler. Gelinen seviyelerde gerek içeride gerekse dışarıda bir doygunluk oluşmuş durumda. Özellikle yılın ikinci çeyreği itibariyle pozisyon açıp da, yüksek kâr yazanların kâr realizasyonuna gitmesinde fayda var. Özellikle hisse senedi piyasalarında yeni pozisyon açımlarında dikkat edilmeli. Endeksi mevcut seviyelere kadar bankacılık hisseleri taşıdı. Bundan sonraki dönemde banka kârlarında aynı performansı beklememek gerekiyor.
Bu Hisselee Dikkat
Sektörlerin iskontolu temel verisi iyi hisselerini yatırımcılara tavsiye ediyoruz. Son dönemde bankacılık hisselerindeki hızlı çıkış sonrasında yatırımcılara sanayi sektöründen hisseleri portföylerine katmalarını tavsiye ediyoruz.
Bim: Perakende sektöründe iskonto oranıyla dikkat çekiyor. Mağazalaşmaya devam ederek ciro ve kârlılığını artırıyor.
Erdemir: Yüzde 20 civarında iskonto var. Sektörde de beklentisi olan temeli kuvvetli bir şirket.
Tüpraş: Yüzde 10-15 civarında iskontosu var. Şirket, yüksek temettü ödeme gücüne sahip.
Türk Telekom: Bakıldığında krizden daha az etkilendi. Hisse fiyatında da çok büyük düşüşler olmadı. Yani iskonto oranı çok yüksek değil. Ancak gelecek beklentileri yüksek bir şirket olduğu için portföyümüzde tutuyoruz.
Trakya Cam: Düzcam ve otocam üretimi yapan Trakya Cam, kendi sektöründe iskonto oranıyla ve güçlü mali yapısıyla ön planda.
THY: Özellikle son dönemde sadece yurtiçinde değil, yurtdışında da sektörde ön planda. Kârlılık oranı çok iyi. Finansal yapısı çok güçlü. İskonto oranı da yüksek bir hisse.
Hisse Ağırlıklı Portföy Oluşturun
Yüzde 60 A Tipi yatırım fonu ve hisse senedi ile yüzde 40 oranında enflasyona endeksli tahvil şeklinde bir porföy oluşturulabilir. Yeni pozisyon açımlarımda ağırlık mali sektörden sanayi sektörüne kayabilir. En önemlisi de yatırımcılar uzman yatırım danışmanlarının fikirlerine önem vermeliler.
Bizim Menkul Değerler’in Profili
Ortakları Ülker ve Boydak
2003 yılında Yıldız Holding (Ülker) çatısı altına giren Bizim Menkul Değerler (BMD), aynı yıl Family Finans Özel Finans Kurumu ile acentelik anlaşması yaparak Türkiye’de Özel Finans Kurumları’nda Sermaye Piyasası ürün ve hizmetlerini sunan ilk aracı kurum oldu. 2006 yılının başlarında Anadolu Finans-Family Finans birleşmesi paralelinde Boydak Grubu BMD’nin sermayesine yüzde 50 oranında ortak oldu.
Katılım Bankaları ile İşbirliği
BMD, ana misyonu doğrultusunda 2006 ve 2007 yıllarında da Albaraka Türk Katılım Bankası, Kuveyt Türk Katılım Bankası ve son olarak Bank Asya Katılım Bankası ile acentelik anlaşmasını tamamladı ve Türkiye’de yerleşik tüm Katılım Bankaları müşterilerine hizmet sunar hale geldi. BMD, Türkiye’de, sermayesinde bir bankanın ortaklığı olmadan dört farklı bankaya hizmet üreten tek aracı kurum.
Yeni Yatırımcı Kazandırdı
Katılım Bankaları ile sağlanan acentelik kapsamındaki entegrasyon sonucunda, tüm katılım bankalarının 550’ye varan şube ağına online hizmet vererek bu bankaların sermaye piyasası entegrasyonunun ve teknoloji altyapısının sorunsuz sağlanmasıyla birlikte, 2006-2007 ve 2008 yıllarında müşteri kazanımları sektörün çok üzerinde gerçekleşti. Yeni müşteri kazanımlarımızda yüzde 35’e varan sermaye piyasası ile hiç tanışmamış müşterilerin sektöre kazandırılması bizlere katılım bankaları adına ayrı bir güven veriyor.
Foto: Hüseyin S. Öngen
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?