Fiyat istikrarına veda
18 Kasım’da TCMB haftalık fonlama faizini yüzde 16’dan yüzde 15’e çekti. Bu indirim beklenmekle birlikte döviz kuru neden yüzde 5 yükseldi sorusu önemli. Çünkü tahminler, Para Piyasası Kurulu’nun (PPK) siyasi baskı altında faizi indirmek zorunda olduğuna dayalı oluştu. Mesela aynı anket, PPK ne yapmalı diye yapılsa sabit bırakmalı veya artırmalı diye bir sonuç çıkardı.
Yapılan açıklamadan aralıkta bir indirim daha gelebileceği anlaşılıyor. Türkiye’de ve dünyada enflasyon yükselirken TCMB’nin faizi indirme ısrarı, ekonomik veya bilimsel gerekçelerle değil, ancak politik nedenlerle izah edilebilir. 2023 Haziran’da veya muhtemelen daha erken yaşanacak zor bir seçim öncesi, büyümeyi her koşulda yüksek tutmaya kararlı Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk Lirası’nın sert devalüasyonunu göze almış gözüküyor.
Temel amacı fiyat istikrarı olan TCMB ise siyasi baskı altında, önce TÜFE, sonra çekirdek TÜFE hedeflemesini terk ederek cari açık hedefine sarıldı. Cari dengenin kalıcı olarak düzelmesinin orta ve uzun vadede ülke için önemli bir kazanım olduğunu ve bunun fiyat istikrarına yardım edeceğine katılıyoruz. Ancak para politikasının, döviz kurunun enflasyonu yükseltmesini gözardı etmesi ciddi bir risk. Nitekim 2022’de gerilemesi beklenen tüketici enflasyonun yüzde 20’nin üzerine çıkma ihtimali arttı.
Para politikasına siyasi müdahale, züccaciye dükkanına giren fil etkisi yaratır. Bu nedenle G20 seviyesindeki büyük ülkelerde merkez bankalarının bağımsızlığına özen gösterilir. Türkiye’nin bu alandaki sıra dışı deneyimi, Cumhurbaşkanlığı yönetim sisteminin çarpıcı bir yansıması olarak içeride ve dışarıda hayret ve ibretle izleniyor.
3 ÜLKE KIYASLAMASI
Hisse senetleri için temel değerleme kıstası olan Fiyat/Kazanç (F/K) oranı, bir şirketin bir birim net kârına yatırımcıların kaç kat fiyat verdiğini gösterir. Yüksek F/K oranları, yüksek ve istikrarlı büyüme yanında şirketlerin kurumsal yönetişimine güveni yansıtır.
Gelişmekte olan ülkeler (GOÜ) arasında Hindistan, ortalama 23 F/K oranıyla en değerli borsa şirketlerine sahipken Türkiye, 6 ile en ucuz şirketlere sahip. İstanbul Borsası’nda şirketlerin neden bu kadar ucuz olduğunu sorgularken örnek olarak Rusya ve Hindistan borsalarına bakmakta fayda görüyoruz.
Birkaç yıl öncesine kadar Rusya siyasi riskler nedeniyle en ucuz borsaya sahipti. Ancak Putin yönetimi merkez bankasının bağımsızlığını güçlendirerek enflasyona ve Ruble’ye istikrar kazandırdı. Böylece Rus borsası en ucuz borsa olmaktan çıkarken bu konumu Türkiye aldı.
Borsa geleneği Türkiye ve Rusya’dan daha köklü olan Hindistan’da borsa son 10 yılda çok güçlü getiri sağladı. Yazılım şirketleri ve geniş pazarıyla fark yaratan Hindistan’da düşük faiz ortamında getiri arayan 60 milyon yatırımcı, internet ve yatırım fonları aracılığıyla borsaya yöneldi. Türkiye gibi enerji ithalatçısı olmasına rağmen kişi başına milli geliri son 20 yılda 5 kat artırmayı başaran Hindistan’ın başarısında, teknoloji altyapısı ve eğitimine yaptığı yatırımların yanında katılımcı demokrasi kültürünün de rol oynadığını düşünüyoruz.
“Enflasyon sayesinde hükümetler vatandaşın servetinin önemli bir kısmına gizli bir şekilde el koyabilir.” – John Maynard Keynes
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?