Son 3 yıldır sıra dışı bir ekonomi yönetimine tanık olan Türkiye için 2021, normalleşme yılı olmaya adaydır. Para politikası ve bankacılık düzenlemesi vasıtasıyla sağlanan ucuz kredi döneminin sona ermesi, kıt kaynakların etkin dağılması açısından son derece önemli. Faizlerin enflasyon beklentisinin üstünde oluşmasıyla döviz kurlarında önce istikrar sonra da gerileme bekliyoruz.
TCMB’nin açıkladığı para ve kur politikası evrensel normlara dönüşü teyit etti. Ancak yatırımcıların ikna olması zaman alacak. Yabancı yatırımcıların tahvil ve hisseye girmeye başlaması ümit veriyor, ancak rakamlar henüz çok cılız. Yerli yatırımcı ise son 5 yılda TL’de yaşanan yüzde 60 değer kaybının travma etkisiyle halen döviz almaya devam ediyor. Yurt içinde tasarruf dolarizasyonunun terse dönmesi 2021 için en önemli beklentilerimizden biri olacak.
Pandeminin sosyal hayata etkileri aşıyla kademeli azalmaya başlayacak diye umuyoruz. Bütün nüfus aşılanmasa bile aşının etkili olduğu haberleri normalleşmeyi bahar aylarında başlatabilir. Bunun için ölçümüz uluslararası uçak seyahatlerinin başlaması olacak. Dünyanın en önemli 10 turizm ülkesinden biri olan Türkiye için uluslararası seyahatin yeninden başlaması çok önemli. Turizm gelirinin tekrar yükselmesiyle hem cari açık düzelecek hem döviz kurlarının daha düşük bir seviyede dengelenmesi sağlanabilir.
DOLARİZASYONUN DAVRANIŞSAL BOYUTU
Yerli yatırımcı, 1994 ve 2001 devalüasyonlarından sonra da düzelme işaretlerine güvenmeyip döviz ve altında kalmaya devam etmişti. Halk arasında “sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer” denen bu durumu, bir kez daha yaşıyoruz. Son yıllarda alınan döviz ve altınların bozdurulması önünde toplumsal psikolojide oluşan travma etkisi rol oynuyor. Kısaca güven sorunu diyebileceğimiz bu durumun davranışsal finans bakış açısıyla iki açıklaması var:
1)Kayıptan kaçınma: İnsanlar, parasal kayıplara karşı aşırı hassastır. Hatta insanın bir birim kayba hassasiyeti, aynı birim kazanca göre iki kattan fazladır. Yatırımcı yüksek kurdan aldığı dövizi ve altını daha düşük bir fiyattan satıp zarar etmeye karşı ciddi bir direnç gösterir.
2)Sahiplik etkisi: İnsanlar, sahip oldukları bireyden zor vazgeçer, çünkü sahip olduklarına gereğinden fazla değer biçerler. Son yıllarda ciddi miktarda döviz ve altın alan tasarruf sahipleri, bunun değerini olduğundan fazla algılayıp cari fiyatlardan satmaya razı olmakta zorlanır.
Doların diğer dünya para birimlerine karşı genelde gevşek seyretmesi, 2021’in başlıca yatırım temalarından biridir. Böyle bir senaryoda küresel sermaye dolar dışı varlık sınıflarına akmaya başlar. Emtia ve gelişmekte olan ülkeler, bu sermaye akımından faydalanabilir. Türkiye gibi yabancı sermayeye ihtiyacı olan ülkeler için bu trend pozitiftir. Yabancı sermaye girişiyle döviz kurları ve faizler gevşeyebilir, bu da enflasyon beklentilerini düzeltmeye başlar. Döviz kurlarında düşüşün kalıcı olduğunu gören yurt içi yerleşiklerin de 2021’in ikinci yarısında döviz bozdurmaya başladığını görebiliriz.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?