Serbest Çalışan İstatistikleri

14.02.2019 11:49:000
Paylaş Tweet Paylaş
Serbest Çalışan İstatistikleri

Büyük bir hızla değişmekte olan serbest çalışanlar dünyasıyla ilgili bilgi sahibi olmanız için birkaç istatistik:

- Küçük şirketlerin yüzde 70’i geçmişte serbest çalışanlara iş vermiş, yüzde 81’i ileride serbest çalışanlara iş vermeyi planlıyor.

-2018 yılında serbest çalışan sayısı 59,7 milyon civarındaydı. İşe alım yöneticilerinin yüzde 52’si gelecek 5 yıl içinde serbest çalışanların sayısının artacağını söylüyor.

- Tam zamanlı serbest çalışanlar ayda ortalama 4,5 müşteri buluyor. Serbest işlerin yüzde 52’si devamlı müşterilere yapılıyor.

- Serbest çalışanların yarısı aylık ne kadar verirlerse versinler asla sürekli bir işe girmeyeceğini söylüyor.

- 2018 yılında serbest çalışanların yüzde 17’si 100 bin dolardan fazla kazanmış olacak.

- ABD’de bir şirkette çalışanların üçte birinin ikinci bir işi daha var. 1,3 milyon insan Uber taksiciliği yapıyor ve çoğu bunu serbest meslek işine ek olarak yapıyor

- Mevcut büyüme oranlarıyla 2027 yılına gelindiğinde serbest çalışanların sayısı kadrolu çalışanların sayısını geçecek.

Nihai Düşünceler

Pek çok insanın bizi inandırmaya çalışmasının aksine artık bir süper istihdam çağına giriyoruz. Çalışanların önünde daha önce görmedikleri kadar çok seçenek olacak ve serbest çalışanlar dünyası geleneksel çalışmaya karşı son derece cazip bir alternatif sunacak.

Önümüzdeki 20 yıllık dönemde yeni üretim araçlarıyla kıvılcımlanan eşi benzeri görülmemiş bir inovasyon ve yaratıcılık dalgasına şahit olacağız. Bu süreç boyunca yüz milyonlarca insana iş verecek 100 binden fazla yeni mikro endüstrilerin ortaya çıktığını göreceğiz.

Ortaya çıkan geniş bir teknolojiler yelpazesiyle tetiklenen ve üreticiler, mucitler ve startup’lara yönelik inovasyoncu bir oyun alanları asortisi yaşam bularak mamul ürünlerden, veri toplamaya, sistem tasarımına, danışmanlığa, koçluğa, izlemeye, inşaya, sökmeye ve işleri yeniden keşfetmeye kadar yayılan pek çok mikro endüstrinin eşsiz ve farklı yollardan kurulmasına aracılık edecek.

Binlerce işbirlikçinin yardımıyla bugün mevcut endüstrilerin yüzüne bile bakmadığı pek çok niş alanda ortaya mikro endüstriler çıkacak. Muhteşem fırsatlar işte bu ufacık ilerlemelerde kök salacaklar.

Sıradan bir kahve fincanı bile binlerce farklı yoldan yeniden tasarlanabilir. Aynısı diş fırçaları, kumaşlar, dolma kalemler, ampuller, iskemleler ve diğer yüzlerce sık tüketilen tüketim malları için de geçerlidir. İnsanlık tarihinin alışılmadık derecede yaratıcı bir çağına giriyoruz. Bu tarz değişimi kucaklayanlar başarılı olacaklar ve “serbest çalışanlar” dalgasını araştıran ve onları kucaklayan şirketler gelecek yıllarda daha da büyüyecekler.

 

YÜKSELEN SERBEST ÇALIŞAN EKONOMİSİ

İnternet bir şirketin gereksinimlerinin bireylerin yeteneğiyle daha önce hiç görülmedik mucizevi yollardan karşılanmasını sağlayan çok acayip bir iletişim kanalı. Bu yüzden şirketler kadrolu birini işe almaktansa 2 ay, 2 hafta, 2 gün veya hatta 2 saatliğine bile kısa vadeli kontratlar yapabiliyorlar.

Bu tarz bir iş ilişkisini yönetmemizi sağlayan araçlar günden güne iyileşiyor ve çok yakında bize yeni bir durum ortaya çıktığında ihtiyaç duyacağımız miktarda yeteneği kullanabilme şansını da verecekler.

Ancak her ne kadar bu denklemin işveren tarafında işler iyiye doğru gidiyor olsa da gelecek neslin serbest çalışanlarını eğitmeye iş geldiğinde çok az şey yapıyoruz. Oysa bu tarz bir iş ortamında başarılı olmak için tek tabanca girişimcilerin bir şirketi var etmekten, iş teklifleri hazırlamaya, sözleşme müzakereleri yapmaya, pazarlamaya, muhasebeye ve daha pek çok konuya kadar geniş bir yelpazede iş becerileri öğrenmeye ihtiyacı vardır.


 OTOMOBİL TASARIMCILIĞI İŞİNİN GELECEĞİ

Çeşitli tiplerde ve bedenlerde insanlar için mükemmel sürüş deneyimi yaratma sanatı daima çok zor bir iş oldu ve bugün artık arabalar sadece bir makine olmanın çok ötesine geçtiler. Onların işi dış tasarımın yanı sıra sürücüye hayati öneme sahip direksiyonu idare ederken olası en iyi gösterge panelini oluşturacak şekilde kumandaları, gösterge ışıkları, tuşları, düğmeleri ve sayaçları şekillendirmek ve yerleştirmekle de ilgiliydi. Rüyalarımıza girecek her yeni aracın bizi şekli, stili, sesleri ve minnacık nüanslarıyla kendimizden geçirmesi gerekirdi. Ancak tüm bunlar artık mazide kaldı. Bu türden özellikler çabucak eskidi bile!

Arabalar artık kendi kendilerini sürmeye başladıkça tasarımcıların da kendi düşünce tarzlarını radikal bir şekilde değiştirmeleri gerekiyor. Araba içinde en önemli eylem olan araba sürme işi ortadan kalktıkça tasarımcılar da artık arabada yapılabilecek oturma, sohbet, yemek yeme, uyuma, oyun oynama, film izleme, pencereden dışarıya bakma ve navigasyon sistemiyle konuşma gibi diğer eylemlere odaklanmaya başladılar. Araba tasarımcılarının son 120 yıldır öğrendikleri nerdeyse her şey sanki sadece birkaç ay içinde yerde artık gerek duyulmayan bir çöp yığınına dönüştü ve tasarım zanaatçısının zihnindeki araç ve bilgi tabanı şimdi yeniden oluşturulmak zorunda.

Araba sürme işi otomatikleşerek ortadan kalktıktan sonra bu mesleğin artık kendi düşünce tarzını yepyeni bir amaçlar, prensipler ve gereksinimler çerçevesinde tekrardan şekillendirmesi gerekiyor. Gelecek nesil araba tasarımcılarıyla ilgili verilen iş ilanlarında da onların çok farklı yollardan ne tür becerileri aradıklarını belirtmeye başlayacaklar. Geleceğin başarıları yepyeni bir kelime dağarcığı etrafında şekillendikçe geçmişin şöhretleri büyük bir hızla yok olup gidecek. Mantıklı olarak biz bu durumun baştan aşağıya yeni bir mesleği mi yoksa bizi bu noktaya getiren sıradan bir beceriler ve yetenekler kombinasyonunu mu ortaya çıkaracağını merak ediyoruz.

Elbette ki araba tasarımcıları içinden geçmekte olduğumuz dönüşümün sadece tek bir örneği. İstihdam alanına göz attığımızda sayısız endüstride alışılmadık yeni becerilerin önem kazanmaya başladığını görüyoruz. Elle yapılan rutin işler otomatikleştirilerek ortadan kalktıkça kendimizi yine aynı soruyu sorarken buluyoruz. “Acaba bu yepyeni bir mesleğin oluşumu mu yoksa eskiden var olanın sadece değişimi mi anlamına geliyor?”

Tarih boyunca ortadan kaybolup giden eski tarz düşüncelerin sayısız örneğini gördük. Örneğin artık haritadaki ve telefon rehberindeki işaretleri anlamak, atlı bir arabada nasıl fren yapılacağını bilmek veya elektrik sayaçlarını okumak ya da ücretli geçiş gişelerini kullanmak zorunda değiliz. Büyük bir çoğunluğumuz asla ata nasıl nal çakılacağını, nasıl inek sağılacağını, hayvan ısırıklarına karşı ne yapılacağını, deri tabaklamayı, kömür küreklemeyi veya süt pastörize etmeyi öğrenmek zorunda kalmayacağız. Gelecekte televizyonun uzaktan kumandasıyla kanal değiştirmeyi, Wi-Fi ağa bağlanmayı, konuşmadan bir şeylerin siparişini vermeyi, bankada hesap açmayı veya nakit parayla ödeme yapmayı bilen insan sayısı çok az olacak. Hayatın getirdiği zorunluluklar değişiyor ve iş bulmaya yönelik özellikler de öyle.

 İŞE ALIMDA FARKLI YÖNTEMLERE İHTİYAÇ VAR

Siemens Corporation’ın kendine ait Princeton Robot Merkezi’nde ev sahipliği yaptığı “İşin Geleceği” temalı bir yuvarlak masa tartışmasında katılımcılara işverenlerin gelecekle ilgili neleri düşünmeleri gerektiği sorulmuştu.

Siemens Teknolojiden Sorumlu Başkan Yardımcısı Dr. Kurt Bettenhausen, konuşmasına bazen 4-8 saati bulabilen kendi yoğun mülakat süreçleriyle, meraklılık ve “hayır” kelimesi kullanımı (“evetçi” insanları pek işe almaz) gibi aradığı belli başlı özelliklerden bahsederek başlamıştı.

Bizim kavgacı toplumumuz işe alım sürecini yasal gerekliliklerle dolu bir mayın tarlası haline getirmiş ve parlak adayları bulup ortaya çıkarmayı oldukça zahmetli bir sürece dönüştürmüş durumda. Ben ise geçmişte çok defa yazdığım üzere işe alıma farklı bir gözden bakarak gelecekte ihtiyaç duyulacak değişen beceri setlerine odaklanıyorum.

Gelecekte en fazla talep görecek beceriler değişime ayak uydurma, kendi kendine öğrenme ve esneklik gibi öğretilmesi en zor olanlar olacak. Ayrıca çevrimiçindeki varlığımızı dikkat dağınıklığı, teknoloji, ilişki, fırsat yönetimi ve zamana uyma yönetimi gibi becerilerle nasıl daha iyi idare edebileceğimiz hakkında sağlam bir kavrayışımızın da olması gerekir. Çünkü bugün dünyada neler olup bittiğinin daha önce hiç olmadığı kadar farkındayız ve bunun değerini bilme, ölçme ve izleme, bir şekilde eyleme geçme veya uygun bir şekilde tepki verme becerimiz çok önemli hale geldi.

ARTAN ÜNİVERSİTE BORÇLARINA FARKLI BİR YAKLAŞIM

Gelişmiş ülkelerde borçlanarak üniversite eğitimi alan genç nüfus hızla artıyor. Bu noktada şu soru gündeme geliyor: “İnsanların başarılı olmak için halen üniversite diplomasına ihtiyaçları var mı?”

Her ne kadar üniversite mezunlarının olmayanlara kıyasla açık ara farkla çok daha fazla para kazandığını gösteren sayısız rapor olsa da ben henüz üniversiteli ve üniversiteli olmayan benzer-kalibrede insanların kariyer patikalarını mukayese eden herhangi bir rapor görmedim. Bugün bilgisayar programcılığı, ticari pilotluk, siber güvenlik, emlakçılık, tesisatçılık, bulut mimarlığı, suç mahalli dedektifliği ve web geliştiriciliği gibi çok para kazandıran işlerin çoğu genellikle hiçbir diploma gerektirmiyor.

Neredeyse her parlak öğrenci sadece birkaç ay içinde pazarlanabilir bir beceri öğrenebilir ve akranları üniversiteden mezun oluncaya kadar geçecek zaman dilimi boyunca kazanacağı sağlam iş deneyimiyle üniversite diploması olmamasına rağmen piyasada çok daha rahat iş bulabilir. Bir insan kendine pazarlanabilir bir beceri kazandırdıktan sonra kendi kaderini çizmeye ve başarılı bir serbest çalışan olma yolunda “kendi işini” kurmaya başlayabilir.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


YAZARIN DİĞER YAZILARI TÜMÜNÜ GÖRÜNTÜLE

Yorum Yaz