Strateji uzun süren bir aksiyon planı değil, değişen şartlarla birlikte
gelişen bir ana düşüncedir.” Bundan 177 yıl önce “Savaş” adlı yapıtında
stratejiyi tanımlayan Prusya Generali Carl Von Clausewits’in bu sözleri,
hala geçerliliğini koruyor. Bugün dünyanın en büyük mikrodalga fırın
üreticisi olan Çinli Guangdong Galanz, Prusyalı Clausewits’in strateji
oyununu kurallarına göre oynayan mükemmel bir örnek. Ceket, yastık gibi
ürünlerde tüylerini kullanmak üzere kaz yetiştiren şirket, bu sektör
bitince fason üretim yapmaya başladı. Sadece markalara üretim yaparak
bir yere gelemeyeceğini anlayınca Avrupa devlerine, onların
hammaddeleriyle onların markalarını üretebileceklerini söyledi. Böylece
Avrupa’nın teknolojisini Çin’e transfer etti. Korelilere de aynı
teklifte bulundu. 10-15 yılda mikrodalga üretiminin 3’te 2’sini Çin’e
taşımış oldu. Ar-Ge’ye de yatırım yapınca şirket, mikrodalgada inovasyon
yapar hale geldi.
1990’lı yıllarda kapalı ekonomiden çıkıp ucuz iş gücüyle fasonculuğa
talip olan Asyalı şirketler, son 20 yılda edindikleri know how’la
bugünün dev üreticilerine dönüştü. OEM (Original equipment
manufacturing/Orijinal ekipman üretimi), yani montaj işleriyle
başladıkları fasonculuktan ODM (Original design manufacturing), yani
özgün tasarım üretimi modeline geçtiler. Başka şirketlerin markalarının
basılacağı ürünleri üretmenin yanı sıra onları tasarlamaya,
teknolojisini geliştirmeye de başladılar. Bu yeni nesil fasoncuların en
büyüklerinden Tayvanlı Hon Hai, Apple için haftada 800 bin adet iPhone
3G telefon üretiyor. Cirosu ise 2008 sonunda 60 milyar dolara erişti.
ODM üreticiler, bir sonraki aşamada kendi markalarıyla da güç kazanmaya
başladı. Bugünün en büyük tedarikçi ve teknoloji şirketleri arasında yer
alan Asustek’i tanımayan yok. Asustek, kendi markasıyla tanındığı kadar
Sony PlayStation 2, Apple iPod, iBook ve Compaq gibi devler için
yaptığı üretimle de tanınıyor. SANAYİDE GÜÇ TOPLAYABİLİRİZ
Dünyada yeni nesil fasoncular arasında üretim şirketlerinin yanı sıra
hizmet sektöründe faaliyet gösterenler de önemli büyüklüklere ulaştı.
Özellikle Hindistanlı girişimciler, ana dilleri gibi konuştukları
İngilizce sayesinde ABD’li, İngiliz ve Avustralyalı pek çok şirkete
çağrı merkezi hizmeti veriyor.
1981 yılında, Hindistan’da, 7 arkadaşın 1.000 dolar sermayeyle kurduğu
Infosys, bugün 4,7 milyar dolar ciroya ulaştı. Şirket, iş süreçleri
konusunda uzman ve bugün inanılmaz bir itibara sahip. Prof. Dr. Arman
Kırım, Infosys gibi outsourcing şirketlerinin de aslında fason üretim
yaptığına dikkat çekiyor. Bilgi, teknoloji, yönetim, insan kaynağı
danışmanlığı ve çağrı merkezi gibi pek çok hizmet alanında faaliyet
gösteren IBM ve Accenture’un da dünyanın en büyük fasoncuları olduğunu
söylüyor. IBM’in 2008 cirosu 100 milyar doları aştı, Accenture ise
cirosunu 25,3 milyar dolara taşıdı.
Yeni nesil fasonculukla kalkınma stratejisini öneren Kırım, Türk
şirketlerinin yeni nesil fasonculukta, hizmet alanından ziyade sanayide
güç kazanabileceğini belirtiyor. Kırım, “Dünyada bilgi işlem sektöründe
Türkiye’nin yetenekleri yüksek değil. Bu alanda outsourcing’e yani
fasonculuğa talip olamayız. Reel sektörde şansımız çok daha fazla.
Fasondan başka şansımız olduğuna inanmıyorum. Daha farklı, inovatif olan
şirketlerin, Ar-Ge de yapıp, yeni ürün üretip dünya markaları adına
üretmesi daha mantıklı” diyor. Kırım, Türk şirketlerinin hazır giyimde
markalaşma şansı olduğunu ve bu alandaki devlet desteğinin de sürmesi
gerektiğini belirtiyor. FASONCULARIN EVRİMİ
Türkiye’de fason üretim, ihracata dayalı bir kalkınma modelinin
benimsendiği 1980’den sonra başladı. Fason üretimde öncülüğü tekstil ve
hazır giyim sektörleri yaptı. 90’lı yıllardan itibaren elektronik,
otomotiv, beyaz eşya, mobilya, ayakkabı, deri ve makine sektörlerinde
yaygınlaştı.~
Türk ihracatçılarının pek çoğu, 15 yıl öncesine kadar müşterinin
siparişini birebir taklit ederek üretiyordu. Dünya markası olan
müşterileri, ne istediğini, nasıl istediğini bütün detaylarıyla tarif
ediyor, Türk fasoncuları da aynısını yapıyordu. Bugün içlerinde Zorlu
Tekstil, Yeşim Tekstil, İmteks, Hey Tekstil, Rem Elektronik, Evyap,
Vestel gibi şirketlerin de olduğu o günlerin fason üretim devleri,
günümüzün ODM üreticilerine, bir diğer deyişle yeni nesil fasoncularına
dönüştü.
Zorlu Holding Tekstil Grubu Başkanı Vedat Aydın, Türk tekstilcilerinin
teknik bilgi birikimlerine, koleksiyon hazırlamak gibi yaratıcı
faktörleri de ekleyerek Çin, Hindistan ve Pakistan gibi rakiplerine fark
attığını belirtiyor. Aydın, 2-3 yıl öncesine kadar Türk ev tekstili
ihracatının tamamının fason üretimden oluştuğunu belirtirken şimdi bu
oranın yüzde 90’a düştüğünü, yeni nesil fasoncuların ihracattaki payının
ise yüzde 30 olduğunu söylüyor. Evyap Pazarlama ve Ar-Ge Grup Başkanı
Mustafa Arın, 300 milyon dolarlık ihracatlarının yüzde 10’unu yeni nesil
fasonculuktan elde ettiklerini belirtiyor. “10 yıl kadar önce
önceliklerimiz arasında fasonculuk yoktu, ancak bugün önem verdiğimiz
alanlardan biri haline geldi” diye konuşuyor. Ne kadar doğru bir iş
yaptıklarını satışlardan anladıklarını ifade eden Arın, “Heyecan verici
olansa işin gelecek için vaat ettiği potansiyelin büyüklüğü” diyor. DÜNYAYA ÖRNEK TÜRKLER
Türkiye’nin teknoloji de geliştiren ODM şirketleri arasında çok başarılı
olanları var. Örneğin bu yıl, ABD’nin en büyük savunma sanayi
üreticilerinden Raytheon, Patriot GEM-T hava savunma füzelerinin ana
parçalarının tedariki konusunda Roketsan’la anlaştı. Bu anlaşmayla
Roketsan, şirketin Atlantik ötesi ilk tedarikçisi haline geldi.
Dünyanın tüketici elektroniğinde en büyük ODM gruplarından biri olan
Vestel’in ihracatının yaklaşık yüzde 50’sini, yeni nesil fason üretim
oluşturuyor. JVC, Hitachi, Toshiba, Sanyo, Whirlpool ve Electrolux,
Vestel’in ODM yaptığı şirketlerden sadece birkaçı.
Vestel Şirketler Grubu CEO Vekili ve Dış Ticaret Başkanı Turan Erdoğan,
Vestel’in kuruluşundan bu yana OEM ve ODM üretimin sadece Türkiye’de
değil dünyada da öncüsü olduğunu söylüyor. Erdoğan, “Vestel’de OEM
olarak başlayan ihracat, şu anda ODM’e dönüştü. Ürünlerin dizaynı dahil
tüm üretimi Vestel’de yapılıyor” diyor.
Bir diğer yeni nesil fason devi Karsan, 2002 yılında benimsediği çok
markalı üretim stratejisiyle bugün dünyanın sayılı özel üreticileri
arasında. Bugün dünyada, Karsan gibi kendi markası da dahil 5 markayı
aynı çatı altında toplayan başka bir şirket yok. Renault Trucks Premium
Uzun Yol, Premium Lander ve Kerax, Peugeot Partner, Citroen Berlingo,
Karsan J9 Premier ve Hyundai Truck HD Serisi modellerinin üreticisi
konumunda. Karsan Genel Müdürü Murat Selek, Türkiye’nin 2023 vizyonu
doğrultusunda çok markalı üretim anlayışını daha da geliştirmeyi ve
stratejik bir üretim merkezi haline gelmeyi hedeflediklerini söylüyor. RAKİPLERİN PERFORMANSI
Fason üretim ve yeni nesil fasonculuk konusunda Türkiye’nin rakipleri
arasında Çin, Hindistan, Güney Kore, Polonya, Çek Cumhuriyeti, Mısır,
Endonezya, Pakistan ve Tayland gibi ülkeler bulunuyor. Prof. Dr. Arman
Kırım, Tayland hariç tüm diğer güçlü fasoncuların krizden fazlasıyla
etkilendiğini söylüyor. Kırım, Türk şirketlerinin bu süreci iyi
kullanmaları gerektiğini düşünüyor. Kriz sonrası için hazırlanmaları ve
teknoloji geliştirmelerini tavsiye ediyor. Kırım, şöyle devam ediyor:
“Karsan çok başarılı. Otomotiv yan sanayiciler arasında da dünya
markalarına kendi geliştirdikleri ürünleri satan ve montajını yapan
başarılı şirketler var. ~
Otomotiv sektöründe hibrid teknolojisi gelişiyor. Türk otomotiv yan
sanayinin hibrid otomobillere yönelik parça geliştirmeleri gerekiyor.”
Fason üretimde Türkiye, farklı sektörlerde pek çok ülkenin rakibi. Bu
ülkelerdeki fason üretim oranları pek çok sektörde Türkiye’nin üzerinde.
Örneğin deri giyim ve saraciye ihracatında, Türkiye’de fason üretimin
payı yaklaşık yüzde 60. Türkiye’ye benzeyen Çin, Hindistan ve
Pakistan’da ise bu oran yüzde 95’e kadar çıkıyor. Yine beyaz eşyada Türk
üreticilerin ihracatının en fazla yüzde 60’ı fason üretimken benzer
ülkeler olan Tayvan, Güney Kore, Çin ve Hindistan’da bu oran yüzde 60-70
aralığında. Hazır giyim ve ev tekstili ihracatında ise Türkiye fason
üretimde rakipleriyle aynı performansı sergiliyor. Hem Türkiye’de hem
Çin, Pakistan, Endonezya, Bangladeş, Malezya ve Hindistan’da ihracatta
fasonun oranı yüzde yaklaşık olarak yüzde 95. MARKA YATIRIMI, KÂRI ERİTİR Mİ?
Son 15 yılda global marka olma fikriyle yatıp kalkan Türk şirketleri,
bugün yeni nesil fasonculuğu alternatif olarak düşünmeye başladı.
Özellikle uluslararası rekabette markalaşmanın ne kadar pazarlama
yatırımı gerektirdiğini ve bu kadar yatırım için ne kadar fazla sermaye
gerektiğini gördüler. Üstelik sermaye bulsalar bile aslında en bilinen
markaların bile kâr marjları son yıllarda tahminlerin çok altında.
Örneğin dünyanın en lüks ve bilinen markalarını içinde barındıran Louis
Vuitton Grubu’nun kârlılık oranları bile pazarlama yatırımlarından
dolayı son yıllarda yüzde 15-20 seviyesinde.
Adidas, Nike, Tommy Hilfiger gibi markalar için yılda 45 milyon Euro’luk
yeni nesil fason üretim yapan İmteks’in sahibi Burç Cemiloğlu, yeni
nesil fasonculukla kriz döneminde bile kârlılıklarını ve cirolarını
yükselttiklerini belirtiyor. Cemiloğlu, marka oluşturup ihracat
gerçekleştirmenin, çok pahalı, riskli ve bireysel bir durum olduğunu
söylüyor. Ayrıca fason ve marka ihracatında kârlılık açısından çok
önemli farklar olmadığını ifade ediyor ve şöyle devam ediyor:
“Rekabet, ihracatta markalaşmaya müsait değil. İhracatta markaya
harcadığınız parayla kalırsınız.” Armani, Calvin Klein, Esprit ve
H&M gibi önemli markalara 120 milyon dolarlık fason üretim yapan Hey
Tekstil’den Aynur Bektaş ise “İhracatçı kendi markasıyla ihracat
yapıyorsa 1 birim maliyete karşılık 3 birim artı fiyat yaratabilir. Bir
orta sınıf marka, bana 4 Euro’ya mal yaptırıyorsa bu malı 25 Euro’ya
satabiliyor. Tabii ki taşıma, dağıtım, depo ücretleri ve vergi de
ödüyor. Böylece 25 Euro’ya sattığı maldaki kâr oranı yüzde 60’a kadar
çıkabiliyor” diyor. Bektaş, fasoncu olarak bir markaya üretim
yaptıklarında, tasarım markanınsa kâr oranlarının yüzde 10’da kaldığını,
tasarımı da fasoncu yaparsa kâr marjının yüzde 30’a ulaştığını
belirtiyor.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?