Makam odası olmayan pek çok CEO ve patron var. Örneğin Kiğılı Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Kiğilı, yıllardır bu şekilde çalışıyor...
Özlem Aydın Ayvacı
Günümüz iş dünyasında açık ofis uygulaması dev şirketlerden yeni kurulmuş start-up’lara kadar her türlü şirket tarafından benimsenmiş durumda. Uluslararası Tesis Yönetimi Derneği, 2014 yılında önemli bir araştırma yayınladı. Bu araştırmadan öne çıkan en şaşırtıcı sonuçlardan biri Amerikan şirketlerindeki ofislerin yapısıyla ilgiliydi. Araştırmaya göre, ABD’deki ofislerin yaklaşık yüzde 70’i “açık ofis” kapsamına giriyor. Odaların kaybolduğu, sadece küçük bölmelere rastlanabilen açık ofislerde işe yeni başlayan bir yeni mezun ile şirketin CEO’sunun yan yana oturması dahi mümkün. Google, Yahoo, eBay, Goldman Sachs ve American Express gibi pek çok şirket açık ofis uygulamasının önemli liderlerinden. Örneğin Facebook CEO’su Mark Zuckerberg, ünlü mimar Frank Gehry’yi, yaklaşık 3 bin mühendis barındıran dünyanın en büyük açık planını tasarlamaya davet etti. Zuckerberg, şirketin açık ofis olarak tasarlanmış çalışma ortamının tam ortasında diğer yöneticileri ve çalışanlarıyla birlikte modern, rahat ve basit tasarımlı masalardan birinde oturuyor. Yine Michael Bloomberg, şeffaflığı ve adaleti teşvik ederek, makam odasız, açık alan eğilimini erken benimseyenler arasında yer aldı. Bloomberg, New York Belediye Başkanlığı’na seçildiğinde de bu modeli belediye binasına taşımış ve Bullpen’i (yedek kulübesi), şehrin açık iletişim ve erişilebilirlik sembolü haline getirmişti. Bloomberg’in Wall Street günlerinden alışık olduğu bu açık çalışma sistemini New York Belediyesi’nin kalbine taşıması pek çok makaleye de konu oldu. Türkiye’de de pek çok “odasız” CEO ve patron var. Örneğin Kiğılı Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Kiğılı, yıllardır bu şekilde çalışıyor. Fabrikasında büyük bir toplantı odasının başında onu kumaş seçimlerini yaparken ya da diğer pek çok önemli kararı alırken görebilirsiniz. Sütaş Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz da yine çalışmak için makam odası değil de toplantı odası tercih ediyor. Ayrıca P&G, HP, Novartis, Lilly, Gittigidiyor, Yemeksepeti gibi pek çok şirkette açık ofis tercih ediliyor. CEO’ları da açık ofiste kendilerine bir yer buluyorlar.
“DÖRT DUVARLA ÇEVRİLİ DEĞİLİZ”
Yemeksepeti CEO’su Nevzat Aydın, Yemeksepeti’nde ilk günden bu yana açık iletişime dayalı, şeffaf ve bürokrasiden uzak bir yapı kurmayı hedeflediklerini söylüyor. Aydın, bu nedenle tüm yöneticileri gibi kendisinin de her zaman ekibiyle birlikte çalıştığını belirtiyor. Son 5 yıldır Yemeksepeti Kampüs’te çalışmalarını sürdüren Aydın, çalışma mekanlarını şöyle anlatıyor: “Burası, kurum kültürümüzü ve değerlerimizi yansıtacak şekilde tasarlandı. İçeride dört duvarla çevrili oda yok. Yönetici odalarından toplantı odalarına her yer şeffaf camlarla ayrılıyor. Bu da şirket kültüründeki açık kapı politikasını bir adım öteye taşıyor.” Yemeksepeti gibi yeni nesil şirketler, kendilerine atanan görevleri yapmanın ötesine geçmek isteyen, inisiyatif alabilen, iş dışında da merakları, tutkuları olan kreatif çalışanlara sahip. Aydın, bu nedenle birbirlerinden yeni şeyler öğrenebileceklerine inandıklarını söylüyor. Bu doğrultuda hiyerarşik bir yapıdan ziyade yatay bir organizasyon sisteminde çalıştıklarını belirtiyor. Aydın, açık ofis sisteminin yararlarını şöyle açıklıyor: “Çalışanlar her kademeden yöneticileriyle iletişim kurabiliyor. Farklı ekipler iş birliği içinde çalışabiliyor. Gün içinde alınması gereken kararları o anda tartışıp, beraberce hızlı bir şekilde sonuca bağlayabiliyoruz.” Bu yaklaşım da her şeyden önce Yemeksepeti’nde i�� süreçlerinin hızlı ilerlemesini sağlıyor. Ama daha önemlisi, şirketi geliştiriyor, büyütüyor ve her kademeden çalışanın aidiyet duygusunu canlı tutuyor. Aydın, “Yaratıcılık, inovasyon ve iletişimin önemli olduğu her sektörde bu şekilde çalışmanın avantaj sağlayacağını düşünüyorum” sözleriyle açık ofisi tüm şirketlere öneriyor.
“EKİPLE BAĞIMI GÜÇLENDİRİYOR”
Novartis Türkiye Ülke Başkanı Dr. Peter Catalino, iki yıldır açık ofiste, ayrı bir odası olmadan çalışıyor. Aslında Novartis, global olarak 2001 yılında kişiye ait, kapalı çalışma ortamından açık ve iş birliğine teşvik eden esnek çalışma ortamına geçiş sürecini başlatmıştı. Burada hedef fonksiyonlar ve disiplinler arası iletişimi kolaylaştırırken takım çalışması ve bireysel çalışmayı desteklemekti. Catalino, Novartis Türkiye olarak bu yeni sisteme geçişi 2 yıl önce başlattıklarını söylüyor. “Adaptasyon döneminde ben ve tüm yönetim ekibim açık ofis sistemine geçerek ekiplerimizle daha yakın çalışmaya başladık” diyor ve bu sistemin yararlarını sıralıyor: “Lider ve yönettiği ekipler arasındaki bağı güçlendirdiği açık. Hiyerarşiyi azaltmaya da yardımcı oluyor. Düşüncelerini ve fikirlerini rahatça ifade edemeyeceklerse en iyi ve en parlak insanları işe almanın ne anlamı var ki? Ekiplerle daha fazla etkileşim, kolay ve çabuk bir şekilde fikir alışverişinde bulunmamızı sağlıyor. Bu da daha iyi fikirlerin ortaya çıkmasına yardımcı oluyor.” Bu ortamın kendisine daha fazla sosyalleşme imkanı sağladığını ve Türk kültürüne alışmasına yardımcı olduğunu da vurgulayan Catalino, verimlilik anlamında elde ettiklerini ise şöyle aktarıyor: “E-posta göndermek yerine ayaküstü kısa konuşmalarla birçok işi halledebiliyoruz. Bu sayede yüzlerce e-posta göndermekten kurtulmuş oluyoruz. Ayrıca problemlere gerçek zamanda çözüm üretebiliyoruz.”
~
“ULAŞILABİLİR OLMAK ÖNEMLİ”
Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de teknoloji girişimleri açık ofis konseptinin öncüleri arasında yer alıyor.GittiGidiyor’da eBay kültürünün de bir yansıması olarak açık ofis konsepti uygulanıyor. Ofiste, Gittigidiyor Genel Müdürü Öget Kantarcı dahil hiçbir yöneticinin özel odası bulunmuyor. Yaklaşık 4 yıldır GittiGidiyor’da çalışan Kantarcı, son 2 yıldır şirketin genel müdürü. Kantarcı, bu süre zarfında hiç kendine ait bir odada çalışmamış. Kantarcı, odasız çalışmanın katkılarını şöyle ifade ediyor: “Benim için en önemlisi ulaşılabilir olmak. Çünkü, ekibimle kurduğum etkileşimi en üst seviyeye çıkarmak bence başarıyı getiren faktörler arasında. GittiGidiyor’un yakaladığı başarılarda takım halinde çalışabilmemizin büyük rol oynadığına inanıyorum. Açık ofislerde çalışanların arasındaki bariyerler ortadan kalkıyor, insanlar birbirleriyle daha fazla fikir alışverişinde bulunuyor. Yöneticilerle yüz yüze, anlık iletişim kurmak kolaylaşıyor. Bunun motivasyonu ve verimliliği artırdığını görüyoruz.” Kantarcı, ayrıca her sektörün kendine ait dinamiklerinin olduğunu ancak özellikle e-ticaret gibi 7 gün 24 saat yaşayan ve teknoloji gibi devamlı değişim içinde olan sektörler için açık ofis konseptinin çok gerekli olduğunu vurguluyor. Kantarcı, “Açık ofis konseptinde çok daha yüksek verim elde edileceğine inanıyorum. Bunun dışında medya, reklamcılık, moda gibi yaratıcılık ve iletişim odaklı sektörlerde de bu konseptin uygulanabileceğini düşünüyorum” diye anlatıyor.
“KAPALI KAPI DEVRİ KAPANIYOR”
HP’nin açık kapı politikası nedeniyle HP Türkiye’de açık ofis uygulaması 20 yıldır devam ediyor. HP Türkiye Genel Müdürü Filiz Akdede, önceki iş tecrübeleri de dahil iş hayatı boyunca hep açık ofislerde çalışmış. Bu nedenle odasızlığa çok alışkın. Akdede, odasız bir CEO olmanın avantajlarını nasıl yaşadığını şöyle anlatıyor: “Açık ofisler iletişimi güçlendiriyor. Hiyerarşik bir yapıda çalışmak yerine her katmanda bilgi alışverişi ve ortak fikirler üretilmesi, ayrıca başarıların hızla duyurulup kutlanması için de uygun bir atmosfer sağlıyor. Günümüzde verimli çalışma rekabetçi bir avantaj olarak öne çıkıyor. Verimlilik hızlı ve doğrudan iletişimle daha da güçleniyor. Bunu HP ofisimizde de her gün gözlemliyoruz.” Dünyada akıllı ofislerde, daha çok açık alan ve ortak iletişim alanları yaratılması önemli bir öncelik haline gelmiş durumda. Sadece bu amaç için modüler ofis mobilyaları tasarımı konusunda farklı çalışmalar yürütülüyor. Öte yandan bütün araştırmalar yaratıcı ve genç yeni neslin açık, renkli ve rahat ortamlara daha kolay uyum sağladığını da gösteriyor. Akdede de dünyadaki trendin Türkiye’de öncülüğünü yapan şirketlerden biri olduklarını ifade ediyor ve “Kapalı kapılar ardında çalışma devri yavaş yavaş kapanıyor. Gürültü kirliliği yaşanma riski olan yerler hariç tüm sektörlerde açık ofis kullanımını destekliyorum” diyor.
“MASASIZ ÇALIŞIYORUZ”
Lilly İlaç Türkiye Genel Müdürü Jose Daniel Lucas, “Geleceğin Çalışma Ortamı” adlı projeleriyle 18 Temmuz 2016’dan bu yana herkesin masasız çalışma düzenine geçtiğini söylüyor. Lucas, çalışma modellerini bir bağlılık projesi olarak ele aldıklarını dile getiriyor ve projeyi nasıl geliştirip uyguladıklarını şöyle anlatıyor: “Yeni ofiste Lilly’nin yenilikçi felsefesini ve dinamik organizasyon yapısını yansıtacak bir çalışma ortamı yaratmayı amaçladık. Çalışma saatleri, toplantı odası isimleri, sosyal alan aktiviteleri gibi farklı konularda tüm çalışanların katıldığı anketler düzenledik ve yeni ofisimizin detaylarında bu anket sonuçları belirleyici oldu. Ofisimizde kişilere ait özel masalar yok. Herkes her gün farklı bir masada çalışabiliyor. Bu yeni yapıya uyumu sağlamak için eski ofisimizde pilot uygulamalar yaptık. Ofisimizdeki bütün masalar doğal ışık alıyor. Sosyal alanlarımızda çalışanlarımız iş arkadaşlarıyla keyifle vakit geçirme fırsatı buluyor.” Lucas, bu yeni çalışma modeliyle birlikte çalışanların çalışma ortamından memnuniyetlerinin yüzde 80’e ulaştığını söylüyor. Yeni ofisin finansal avantaj da sağladığına dikkat çeken Lucas, memnuniyetini şöyle ifade ediyor: “Yeni ofiste çalışanlarımız gelişmiş bir teknolojik altyapı, dijital oda, farklı kullanımlara yönelik çok sayıda toplantı odası, büyük bir sosyal alan ve Playstation dahil birçok fırsatla, heyecan verici ve eğlenceli yenilikle tanıştı. Çalışma prensibinde de yenilikler yaptık. Çarşamba evden çalışma uygulamasına geçtik ve çalışma saatlerimizi trafiği dikkate alarak yarım saat öne çektik. Cuma günleri saat 14.00’te mesaimiz bitiyor. Çalışma ortamımızın verimliliği arttı. Memnuniyet anketimize göre çalışanlarımızın tüm koşullardan memnuniyet oranı yüzde 80, teknolojik altyapıdan memnuniyet oranımız ise yüzde 100 ve bu Türkiye için iddialı bir skor.”
~
NAFİ GÜRAL / NG GRUP KURUCUSU “MAKAM ODAM YOK” I-PAD İLE DOLAŞIYORUM Bir zamanlar makam odam vardı ve operasyonun içinde çalışıyordum. Baktım ki profesyonellerim beni çalıştırıyor, uyandım. Operasyonun dışına çıkıp makam odasını terk ederek, elimde i-Pad, o fabrika senin bu otel benim dolaşmaya başladım. Bu sayede sadece profesyonellerime, evlatlarıma güven ve moral veren, ama her şeyden haberdar olan bir pozisyonun sahibi oldum. MASASIZ MEKANLARDAYIM Şimdi ise fabrikalarımda ve otellerimde gittiğim zaman oturabileceğim, brifing alabileceğim mekanlarda çalışıyorum. Bu mekanlarda oturma takımı ve bir toplantı masası bulunur ama hiçbirinde makam masası yoktur. Büyüklükleri 20 ila 70 metrekare arasında değişir. Bu mekanları sadece ben değil, diğer yönetim kurulu üyelerimiz ve genel müdürümüz de kullanır. |
TANKUT TURNAOĞLU / P&G TÜRKİYE VE KAFKASYA YÖNETİM KURULU BAŞKANI “P&G’DE KİMSENİN ODASI YOK” YENİ ÇALIŞMA ORTAMIMIZ P&G Türkiye olarak Türkiye’de açık ofis sistemine ilk geçen şirketler arasındayız. 20 yıldır açık ofis anlayışıyla, benim de çoğunlukla ortak çalışma alanlarında iş arkadaşlarımla birlikte olduğum bir sistemde çalışıyoruz. Türkiye’de 30’uncu yılımızı kutladığımız bu yıla ise yeni bir ofis ve yeni bir felsefeyle başlangıç yaptık. Açık ofis anlayışını bir adım ileri taşıdık ve hiç kimsenin kendine ait bir odasının ve hatta masasının olmadığı bir çalışma ortamına geçtik. DAHA MOTİVE EDİCİ Yeni ofisimizde her yer herkes için bir çalışma alanı. Bize ait bir bahçe, teras ve kafeterya gibi yeniliklerin yanı sıra dijital teknolojiyle donatılmış, ilham verici yeni ofisimiz daha motive edici bir iş ortamı sunuyor. 2017 yılı başından bu yana böylesine özgür bir çalışma ortamını iş arkadaşlarımla birlikte deneyimliyorum. En önemli faydasının, farklı iş birimleri arasında sinerjinin artması ve böylece fikir alışverişinin güçlenmesi olduğunu düşünüyorum. YAKIN TAKİP Bir yönetici olarak, tüm iş süreçlerini yakından takip edebilmeyi önemsiyorum. Bunun en güzel yolu, belli bir alana hapsolmamak ve iç içe bir çalışma ortamında olmaktan geçiyor. Yeni ofisimizle fikir alışverişimiz güçlendi ve karar alma süreçlerimiz de hızlandı. Takım ruhunu artık daha çok hissediyorum. YARATICILIĞI DESTEKLİYOR Böylesine özgür bir ortamda çalışmanın bir diğer faydasının da yaratıcı fikir geliştirme süreçlerinde ortaya çıktığına inanıyorum. İnovasyon ile motivasyon arasında bir bağlantı olduğuna inanıyor ve çalışanlarımızın motivasyonunu artırmak için farklı uygulamalara imza atabiliyoruz. Doğrudan çalışma verimliliğimizi olumlu yönde etkiliyor. |
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?