“2012 Hedefimiz Pazar Payını İkiye Katlamak”

John T. McCarthy, OyakBank’ı satın alarak Türkiye pazarına giren ING Bank A.Ş’nin yönetim kurulu başkanı. Türkiye’de bankacılığın hemen her segmentte kârlı olduğunu söyleyen McCarthy, “Biz de bu pa...

1.06.2008 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

John T. McCarthy, OyakBank’ı satın alarak Türkiye pazarına giren ING Bank A.Ş’nin yönetim kurulu başkanı. Türkiye’de bankacılığın hemen her segmentte kârlı olduğunu söyleyen McCarthy, “Biz de bu pazarın iyi bir oyuncusu olmaya geldik” diyor ve ekliyor:
“Önümüzdeki 3 yılda iki kat büyük bir banka yaratmayı hedefliyoruz. 5 yıllık planımızda ise şube sayımızı 600’e çıkarmak, 2 bin 500 yeni iş yaratmak, 50 milyar YTL aktif büyüklüğüne ulaşıp pazar payımızı yüzde 6’ya taşımak var. Yeni ürünlerle satış gücümüzü artıracağız. Özellikle mortgage ve kredi kartları gibi alanlarda atılım yapacağız”.

Hollandalı ING’yi Türkiye OyakBank’ı satın almasıyla tanıdı. Ancak onlar Türkiye’ye yabancı değil. İlk kez 1991 yılında bir temsilcilik ofisi açarak Türkiye pazarına giren banka, o dönemde de Türkiye’ye yatırım fırsatlarını araştırıyordu. Ancak sonuç alamadı ve Türkiye operasyonu bir şubeyle devam etti. 2003 yılına gelindiğinde, operasyonunu genişleten, çok sayıda yeni pazara yatırım yapmaya başlayan ING, Türkiye’yi de yeniden gündeme aldı. Yeni bankacılık kanunu, devreye giren bireysel emeklilik sistemi gibi gelişmeler ve satışa çıkan bankalar da ING’nin heyecanını artırdı. 2006’da Türkiye’de bir banka satın almak için hızlı bir arayışa girdi. OyakBank içinse ilk adımı Mayıs 2007’de attı. Haziran’da BDDK’ya başvuruldu, yıl sonunda da imzalar atıldı.

OyakBank’ın yönetiminde halen genel müdür Hakan Eminsoy ve ekibi var. Bankanın yönetim kurulu başkanlığını ise 1991 yılından bu yana ING ile Türkiye’de bulunan John T. McCarthy sürdürüyor. Yaklaşık 20 yıldır Türkiye’de yaşayan McCarthy’nin eşi de bir Türk. Hatta bu nedenle OyakBank çalışanlarının kendisine “enişte” diye hitap ettiklerini söylüyor.

Türkiye’de bankacılığı iyi bildiğini söyleyen McCarthy, “Türkiye, gerek demografik yapısı gerekse bu yapının artan yaşam standartlarıyla, bankacılık ürünlerini satmak için son derece elverişli bir pazar. ING de bu kârlı pazarın iyi bir oyuncusu olmak istiyor” diye konuşuyor.

Haziran ayında OyakBank’ın adını yerel okunuşuyla ING Bank olarak değiştireceklerini söyleyen McCarthy, “marka bilinirliğimizi artırmak, Türk insanın ING adını daha iyi tanımasını sağlamak için pazarlamaya bugün ayrılanın 10 katı bütçe ayırdık” diyor.

ING tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de orta vadeli hedefler koyuyor. Bu doğrultuda, önümüzdeki 3 yılda her anlamda iki kat büyüme hedeflediklerini söyleyen McCarthy, “OyakBank’ın pazar payını 2010’a kadar yüzde 6’ya taşıyacağız. Önümüzdeki 5 yılda ise hedef bu oranı da ikiye katlamak yönünde”.

ING Bank A.Ş Yönetim Kurulu John T. McCarthy ile dünyanın 9’uncu büyük şirketi olan ING’nin Türkiye planını konuştuk:

*Türkiye’ye yatırım kararını nasıl aldınız?
-Ben ING bünyesine 1991 yılında katıldım. O zaman ING’nin Türkiye’de bir temsilcilik ofisi vardı ve bu ofis 5 yıl çalıştı. Bu 5 sürede ING, Türkiye’deki yatırım fırsatlarına da bakmıştı. O zaman da bu pazarın öneminin farkındaydı.

Diğer yandan tüm dünyada ING gelişmekte olan ülkelere yatırım yapmıştı ama Türkiye eksikti. Dolayısıyla ING Türkiye’ye yatırım yapacağını biliyordu ama nasıl yapacağımızı bilmiyordu. Zaten ben de bu soruya yanıt aramak için ING bünyesine katıldım.

Daha önce yine Türkiye’de, American Express’de çalışıyordum. Türkiye pazarını tanıyor, burada nasıl bankacılık yapıldığını biliyordum. ING’ye katıldıktan sonra 5 yıl Türkiye’deki varlığımızı büyütmek için çalıştık. Her türlü fırsata baktık. Sadece bankacılıkta değil, diğer finansal hizmetler tarafında da yatırım olanaklarını araştırdık. Çok çeşitli görüşmeler, anlaşmalar yaptık ama ne yazık ki hiçbiri başarılı olmadı.

Sonuçta 1996 yılında şube açtık ve 2003 yılına kadar da şube olarak kaldık. Bu dönemde işimiz ağırlıklı olarak kurumsal ve yatırım bankacılığı oldu. Perakende bankacılık yapmadık. 2004’de yeniden pazardaki varlığımızı kuvvetlendirmemiz gerektiğini düşünmeye başladık. 2005 yılında Türkiye’de bankacılığın gelişimine paralel olarak, hem pazarın ihtiyacına cevap verecek hem de bizim değerlerimizle örtüşecek yeni fırsatlar aramaya başladık.

OyakBank ile görüşmelere ilk ne zaman başladınız?
ING, bankacılık, sigorta, bireysel emeklilik ve varlık yönetimi olmak üzere 3 ayrı iş kolunda faaliyet gösteriyor. Türkiye’nin bu 3 alanda da yatırıma ihtiyacı var. Biz yeni fırsatlar ararken, yeni bankacılık kanunu ve bireysel emeklilik kanunu çıktı. Çok sayıda banka satışa çıkarıldı. Kaliteli bir banka için yatırım olanakları da arttı.

Biz de 2006’da diğer bankaların da yaptığı gibi birkaç farklı bankaya baktık. Ancak, pek çoğunda ya yaptığımız iş çakışıyordu ya da fiyatlar çok yüksekti. OyakBank, sağlam, temiz ve orta büyüklükte bankaydı.

Ayrıca ihtiyaçlarımızı da karşılıyordu. Güçlü bir dağıtım kanalına sahipti. Pazarda iyi bir bilinirliği vardı. Orta büyüklükte bankalar arasında liderdi. Sahip oldukları imaj ve Oyak Grubu iştiraki olması bankaya Türk halkının güven duymasını sağlamıştı.

Satın alma süreci tamamlandığından bu yana neler yaptınız, OyakBank’ta neler değişti?
Bankayı satın almaya karar verdiğimiz noktada, bilançoları, şube ağını, müşterileri inceledik. OyakBank’ın 6 binden fazla çalışanı var. Bunun yüzde 52’si kadın. Modern bir ekonomide modern bir banka.
 
Bu banka yaklaşık 1,5 yıl satış sürecinde kaldı. Siz 1,5 yıldır satışta duran bir gazetenin çalışanı olduğunuzu düşünün… Birisi satın alacak ve her şeyi değiştirecek diye endişe duyabilirsiniz. Bu banka söz konusu 1,5 yılda kârlılığını korumayı başardı. Hatta büyüme gösterdi. Bu büyümenin sınırlı olması ise tamamen yeterli sermaye olmamasıyla ilgiliydi. Oyak Grubu, banka nasıl olsa satılacak deyip, para yatırmamıştı. Sadece işi mevcut düzeyinde koruyun denilmişti. Banka yönetimi de bunu yaptı. Zor zamanlarda bile bankayı bir arada tutup kârlılığını koruyabildi. Biz de daha iyi zamanlarda, daha fazla büyürken de bu yönetimle devam etme kararı aldık ve yönetimi koruduk.

Bana burada eşim Türk olduğu için “enişte” diyorlar. Yönetim kurulu başkanı olarak günlük işlere katılmıyorum. ING, Hakan Eminsoy ve ekibine emanet. Dolayısıyla beni saymazsanız, biz bu ekibe sadece iki kişi getirdik. Biri risk yönetiminden sorumlu, diğeri de ürün geliştirme, pazarlama, internet bankacılığı gibi faaliyetlerin içinde bulunduğu perakende bankacılıktan sorumlu. Bu iki kişi daha önce Amsterdam’daki merkezimizde yine üst düzey yöneticilerdi.

Bankanın adını değiştireceğinizi açıkladınız. OyakBank ne zaman ING adını kullanmaya başlayacak?
Bu Haziran ayında gerçekleşecek. Diğer yandan satış ekibinin performansını yeni ürünlerle artırmayı planlıyoruz. Kurumsal bankacılık, ticari bankacılık, KOBİ bankacılığı ve perakende bankacılık tarafında operasyonumuzu kuvvetlendireceğiz. Bankacılığı biz toptan, yani kurumsal ve perakende olarak ikiye ayırıyoruz.

Kurumsal tarafta nakit yönetimi gibi klasik bankacılık faaliyetlerinin yanı sıra proje finansmanı, faktoring, leasing gibi sofistike hizmetler de sunacağız. OyakBank’ın geçmiş dönemde bu taraftaki müşterisi, sermayenin sınırlı olması nedeniyle çok fazla değildi. ING’nin ise sermaye sıkıntısı yok.

Bugünden sonra da OyakBank’ın sermaye yapısını kuvvetlendirmeye ve daha yüksek hacme ulaşmasına çalışıyor olacağız. Sunduğumuz yeni ve sofistike ürün ve hizmetlerle müşteri portföyünün de genişleyeceğini düşünüyoruz. OyakBank için ING bünyesine katılmak kurumsal bankacılık tarafında çok önemli artılar sağlayacak.

Perakende bankacılıkta ise bugüne kadar Türkiye’de ING’nin ne yaptığını kimse bilmiyordu. OyakBank sayesinde şimdi ING adı perakende bankacılıkta da anılıyor olacak.

ING sermayesini ve yeni ürünlerini getirecek. Ayrıca biz A++ dereceli bir bankayız. Bu devirde bu dereceli kurum bulmak hayli zorlaştı.

Hollandalıların muhafazakar oldukları söylenir. ING de öyle bir kurum mu?
Evet, doğru. Hollandalılar zor karar verirler ve bir kez karar verdiklerinde uzun süre aynı kararla hareket ederler. Ticarette de bu nedenle son derece güvenilirdirler.

Sonuçta Hollanda küçük bir ülke. Nüfusu İstanbul kadar… 15 milyon insanın yaşadığı bir ülke ekonomisini dışa kapalı sürdüremez, büyümek ve gelişmek için mutlaka dışa açılması gerekir.

2008’e yönelik plan ve hedefleriniz nasıl, bu yıl büyüme öngörüyor musunuz?
2008, bizim için bir adaptasyon yılı olacak. Biz orta vadeli planlarla ilerleriz ve 3 yıllık plan yaparız. Bu noktada sadece 2008’e değil, aynı zamanda 2009 ve 2010’a da bakıyoruz. Bu 3 yıllık süreçte de pazar paylarımızı her alanda ikiye katlamak hedefindeyiz.

2008 sonunda nerede olacağımız bizim için önemli. Ancak, 2010 hedefine ulaşmak daha önemli diyebilirim. Bu yıl, ayrıca belli başlı yatırımları hayata geçireceğimiz bir dönem olacak. Giderlerimiz fazla olabilir. Aslına bakarsanız, belli bir ölçeğin üzerindeki bankaların tümü için bu yıl yüksek giderler söz konusu olabilir.

OyakBank Türkiye pazarında önemli bir oyuncu. Yalnız bugüne kadar orta büyüklükte bir bankaydı. Siz bankayı yeni dönemde nerede konumlamayı hedefliyorsunuz?
Aslında banka çok iyi bir zamanda satıldı. Çünkü, var oluşuyla ilgili bir karar vermesi gerekecekti. Ya büyümek ya da bu işten çekilmek söz konusuydu. Büyümek için sermayeye ihtiyaç vardı ve Oyak cephesi bunun gerekli olmadığı görüşündeydi.

Biz ise bankanın büyümesi gerektiğini düşünüyoruz. Sermaye yatırımıyla birlikte ilk etapta bankanın pazar payını yüzde 3’e ulaştıracağımızı öngörüyoruz. Elbet bu pazar payı çok çekici değil. Ancak, Hakan Eminsoy ve ekibine önümüzdeki 3 yılda her alanda bankanın pazar payını ikiye katlamalarına imkan sağlayacak desteği vereceğiz. Bu da bankanın pazar payını yüzde 6’ya taşıyacak.

-Peki 2010 sonrasına yönelik hedefler nedir?
2012’den sonra bu oranı da ikiye katlamak hedefindeyiz. Bugün 365 olan şube sayısını 2012 sonunda 600’e çıkaracağız. 2 bin 500 yeni iş yaratacağız. Bugün 14 milyar YTL düzeyinde olan aktif büyüklüğü 50 milyara taşımak hedefindeyiz.

Tüm bunlar 2012’ye kadar bankanın yüzde 30 gibi bir büyüme oranını yakalamayı hedeflediğini gösteriyor, ki bu hiç kolay değil. Önümüzde son derece zorlu bir mücadele var. Diğer yandan birinci ligde olabilmek için en az yüzde 12 gibi bir pazar payına ihtiyacımız olduğunun da farkındayız. Bir de biz Türkiye’ye bölgesel bir oyuncu olmaya gelmedik. Sadece Türkiye’de iyi bir oyuncu olmaya geldik ve bunu da elimizden gelen en iyi şekilde hızla yapacağız.

Yeni dönemde OyakBank’ın yapılanmasında, iş yapma biçimde, müşteri grubunda değişiklik olacak mı? Örneğin geçmişte grup şirketleri ve asker önemli bir müşteri grubunu oluşturuyordu.

Sözünü ettiğiniz kesim bankanın portföyünden yüzde 10 gibi bir pay alıyordu. Ayrıca satın alma planımızı yaparken belli bir iş kaybı olacağını öngörmüş, fiyatı da buna göre analiz etmiştik. Oyak Grubu’yla ise çok iyi bir ilişkimiz var. Onların Türkiye’deki 4 büyük gruptan biri olduğunu düşünüyoruz ve ING olarak müşterimiz olmalarından mutluluk duyarız.

Ünlü Fransız düşünür Auguste Comte’un dediği gibi demografi kaderdir. Bu söz kesinlikle Çin, Hindistan ya da Brezilya için olduğu gibi Türkiye için de geçerli. Türkiye hem sahip olduğu nüfus piramidi hem de bu piramitteki nüfusun değişen ihtiyaçları nedeniyle bankacılık ürünlerini satmak için çok iyi bir pazar. Ancak zamana da ihtiyaç var.

Örneğin internet bankacılığında ING dünyanın en büyüğü konumunda. Avustralya, Kanada, İngiltere, Fransa, İtalya, Almanya’nın olduğu 9 ülkede ING Direct adı altında internet bankacılığı ürünlerini sunuyor. İnternet bankacılığı için yüksek internet penetrasyonu gerekiyor.
 Ayrıca yatırım hacmi ve yatırım yapacak fon da gerekiyor. Türkiye’nin internet penetrasyonu çok düşük. Yatırım miktarı ve fon portföyü de kısıtlı. Mortgage henüz çok yeni. Seküritasyon şu günlerde kötü bir kelime. Türkiye’de de internet kanalına yatırım yapılabilir ama henüz bunun için erken. Belki önümüzdeki 3-5 yıl sonra olabilir. ING olarak biz de sofistike bir internet kanalı yatırımını 3-5 yıl sonra yapacağız.

“Kredi Kartlarında Atılım Peşindeyiz”

Ing Tecrübesi
OyakBank’ın geçmişte nispeten küçük olan operasyonlarını büyütmek istiyoruz. Örneğin OyakBank kredi kartları, KOBİ bankacılığı gibi alanlarda diğer bankalara göre geride kalmış. Bilanço kompozisyonu da bunu gösteriyor. Biz ING markasıyla bu tabloyu değiştireceğiz. Bu alanlar dünyada ING’nin kabul gördüğü alanlar.

Pazarlama Bütçesi Artacak
Geçmişteki OyakBank’a baktığımızda pazarlama ve mesajlarını iletmeye yönelik yaptıkları yatırımın oldukça düşük olduğunu görüyoruz. Amsterdam’daki yönetim kurulumuz bu yatırımı bugünden itibaren 5 ile 10 katına çıkarmamızı istiyor. Bu bankanın ve ING’nin ürün ve hizmetlerinin Türkiye’deki müşterilerin nezdinde daha çok tanınmasını hedefliyoruz. Bu yıl olmasa bile gelecek yıl bunu hızla gerçekleştiriyor olacağız.

Perakende Bankacılık
Markayı yeniden konumlamak konusunda en büyük zorluğun banka çalışanları nezdinde olacağını düşünüyoruz. Sonuçta öncelikli hedefimiz 6 bin 45 banka çalışanın yeni markaya aidiyetini sağlamak olacak. Yeni dönemde özellikle mortgage, kredi kartları gibi perakende bankacılık ürünlerine daha fazla odaklanacağız. Kredi kartlarında bugünden çok ayrıntı veremesem de önemli bir atılım yapmayı planlıyoruz.

“Finansal Sistemin Her Alanında Olacağız”

Yeni Yatırımlar
 Banka dışında leasing, bireysel emeklilik, faktoring, yatırım gibi alanların hepsinde var olacağız. Hali hazırda da yatırımlarımıza başladık. Her bir alan için otoritelerle ve diğer partilerle görüşmelerimiz devam ediyor. Önümüzdeki dönem ING adıyla yeni şirketler olacak. Bazı durumlarda yeni bir şirket kurma, bazı durumlarda da satın alma gündeme gelebilir. Örneğin sigortada kendi operasyonumuzu kurabilir, bireysel emeklilikte var olan bir şirketi satın alabiliriz.

Leasing Düşündürüyor
Leasing tarafında şu anda bir soru işaretimiz var çünkü biliyorsunuz kısa süre önce yeni bir vergi düzenlemesi yapıldı. Bu nedenle burada biraz daha ağırdan aldığımızı söyleyebilirim. Faktoring ise bizim çok iyi bildiğimiz bir iş. Burada hali hazırda faaliyetlerimiz var ama bunları daha ileriye taşıyacağız. Ayrıca borsaya yönelik çalışmalarımız var. Yabancı yatırımcılar için perakende ve kurumsal yatırımcı için brokerlik yapacağız. Finansal pazarın her alanında olmak hedefindeyiz.

Türkiye’de Bankacılık Neden Kârlı?

Genç Nüfusa Dikkat
Türkiye’de çeşitli pazarlar var. Hatta Türkiye’de çeşit çeşit Türkiye var da diyebiliriz. Biz özellikle KOBİ ve kurumsal segmentte büyüme hedefliyoruz. Türkiye ekonomisini de genel anlamda destekliyoruz. Bankacılıkta şu anda perakende tarafı lokomotif durumda ve yaşam standartlarındaki yükseliş, bu pazarı hızla ileri taşıyor. Özellikle genç nüfusun, genç ailelerin kârlı büyümeyi destekleyeceğini düşünüyoruz. Sonuçta genç çiftlerin konuttan otomobile, eğitimden sağlığa pek çok alanda ihtiyaçları var ve bankacılık bu ihtiyaçları doğru ürünlerle karşıladığı sürece pazar büyür.

Yeni Dönem Ne Getirecek?
Bugün tüm dünyada ekonomi zor bir dönemden geçiyor. Ancak Amerika’da krediyle ev satın almış biri değilseniz, yaşanan tablodan o kadar da fazla acı çekeceğinizi düşünmüyorum. Bankacılık tarafında ise önemli olanın ihtiyacı karşılamak olduğunu düşünüyorum. Yeni dönemde şüphesiz kredi maliyetleri artacak. Büyüme yavaşlayacak. Ancak kârlılık devam edecek. Bu tablonun ne kadar devam edeceği ise milyon dolarlık bir soru ama beklentiler önümüzdeki 2-3 yıl daha devam edeceğini gösteriyor.

Hande D. Süzer
[email protected]

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz