“3 Alana Odaklanarak Yılda Yüzde 30 Büyüyeceğiz”

Bankacılıkta ölçek giderek daha önemli hale geliyor. Organik büyüme ile pazar payı kazanmak, rekabette ön sıralarda yer almak artık çok zor. Ancak Anadolubank’ın yeni genel müdürü Gökhan Günay, “ke...

1.10.2007 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

Bankacılıkta ölçek giderek daha önemli hale geliyor. Organik büyüme ile pazar payı kazanmak, rekabette ön sıralarda yer almak artık çok zor. Ancak Anadolubank’ın yeni genel müdürü Gökhan Günay, “kendi ölçeğinizi yaratarak da büyümek mümkün” diyor ve ekliyor:
“Her yıl yüzde 30 büyüme gösteriyoruz. Bilançomuzun yüzde 55’ini krediler oluşturuyor. Gelecek dönem KOBİ bankacılığı, konut ve tarım alanında iddialıyız. Şube ağımızı genişletip, kendi ölçeğimizde büyümeye devam edeceğiz. Bunun için 2008 yılında 18 yeni şube açacağız”.

Habaş Grubu’na ait Anadolubank 1997 yılında kuruldu. Son 10 yıldır da ağırlıklı olarak kurumsal ve ticari bankacılık alanında faaliyet gösteriyor. Türk bankacılık sektörüne yabancıların yoğun ilgisinin olduğu dönemde Anadolubank da onlarca teklif aldı. Ancak, bu tekliflerin hiçbirini bugüne kadar değerlendirmedi. Anadolubank’a geçtiğimiz Mayıs ayında genel müdür olarak atanan Gökhan Günay, “Zaten bizim de hiçbir zaman bir ortak arayışımız olmadı” diye konuşuyor. Önümüzdeki dönem için de hedefte sadece organik büyüme olduğuna dikkat çeken Günay, “Bankacılık sektöründe ölçek ekonomisinin önemi artsa da, kendi ölçeğimizi yaratarak da büyüyebileceğimize inanıyoruz. Bunun için önümüzde önemli bir potansiyel var” diyor.

Anadolubank, yeni dönemde özellikle KOBİ bankacılığı ve tarım kredileri tarafında büyüme planlıyor. Gökhan Günay, özellikle tarım tarafında çok iddialı olduklarını söylüyor ve ekliyor:

“Tarımda çok özel projelerimiz var. Örneğin sadece tarım alanında hizmet verecek şubeler açacağız. Önce Ege Bölgesi’nden başlıyoruz. Buradaki ilk 2 şubemiz 2 ay içerisinde faaliyete başlayacak. Önümüzdeki dönem diğer bölgelere de yayılarak Türkiye’nin her yanında tarıma yönelik şubeler açmak istiyoruz”.

Gökhan Günay, Anadolubank’ın yeni dönemde 3 önemli özelliği ile de farklılaşacağının altını çiziyor. Günay şöyle diyor:

“Müşterilerimizi yakından tanıyan bir bankayız. Bu bize ihtiyaçlarını rahat adresleme imkanı veriyor. Ayrıca çok hızlı bir bankayız. Her işi yapmıyoruz ama neyi yapıp neyi yapamayacağımızı müşterilerimize çok hızlı bir şekilde söyleyebiliyoruz. Bir diğer önemli özelliğimizin de ürün geliştirme konusundaki başarımız olduğunu düşünüyorum”.

Anadolubank Genel Müdürü Gökhan Günay ile bankanın son birkaç yıllık gelişimini, yeni döneme yönelik plan ve hedefleri konuştuk:

*Anadolubank’ın son birkaç yıllık performansı nasıl gelişti, bugün ulaştığı büyüklükler ne düzeyde?
Hedeflerimiz doğrultusunda ilerliyoruz. Krediler ve kârlılık tarafında iyi gidiyoruz. 2002 yılında bilançomuzun en az yüzde 55’ini kredilerden oluşturmak yönünde bir hedef belirlemiştik. Biliyorsunuz, o tarihlerde banka bilançolarının ağırlığı hazine bonoları ve tahvillerden oluşuyordu. Biz şu anda söz konusu hedefe ulaşmış durumdayız.

Bilançomuzun içerisinde kredilerin payı yüzde 56’ya ulaştı. 2,5 milyar dolarlık bir bilançomuz olduğunu düşünürsek, bunun yaklaşık 1,3 milyar dolar düzeyinde bir bölümü kredilerden oluşuyor. Bu krediler içerisinde ticari krediler de, bireysel krediler de, girişimci kredileri de var.

Gerek nominal bazda, gerek toplam aktifler veya sermaye üzerinden kârlılıkta sektörde iyi bir konumdayız. Bilançoyu değerlendirirken biz kârlılıklar kadar kredi performansına da bakıyoruz. Şu anda şüpheli alacak dediğimiz tahsil etmekte zorlanılan kredilerin toplam kredilere oranında sektörün en iyilerinden bir tanesiyiz. Şu andaki oranımız yüzde 1,25. Bu rakamın sektör ortalaması çok daha yüksek.

Mayıs ayında göreve atandınız. Yeni genel müdür olarak neler yapacaksınız. Ajandanızda öncelikleriniz neler olacak?
Anadolubank kurumsallaşma yolunda ciddi adımlar atan bir banka. Genç ama çok dinamik bir yapısı var. Bankacılıkta önemli konulardan bir tanesi kurumsallıktır. Yönetim değişikliği ana stratejilerde hiçbir değişiklik getirmedi. Biz her şeyden önce ticari bankacılık stratejisi ile yola çıktık. Burada da ağırlıklı olarak KOBİ’leri hedefledik. Her geçen gün buradaki müşteri sayımızı artırarak ilerliyoruz. Bu tarafta birkaç yeni projemiz olacak.

Yeni dönemde büyümek istediğimiz bir diğer alan da tarım. Adımızı Anadolu’dan alıyoruz ve Anadolu da tarımla birlikte anılır. Türkiye de tarımla kalkınmış, sonra sanayiciliğe yönelmiştir. Tarımda çok özel projelerimiz var. Örneğin, sadece tarım alanında hizmet verecek şubeler açacağız. Önce Ege Bölgesi’nden başlıyoruz. Buradaki ilk 2 şubemiz 2 ay içerisinde faaliyete başlayacak. Önümüzdeki dönem diğer bölgelere de yayılarak Türkiye’nin her yanında tarıma yönelik şubeler açmak istiyoruz. Tarım şubeleri şehir merkezlerinde olmuyor. Tarımın yoğun olduğu bölgelere gitmek gerekiyor. Biz de bu bölgelerde büyüyeceğiz.

Girişimci tarafta da önemli adımlar atıyoruz. Burada da yeni ürünlerle yeni adımlarımız olacak ve büyümeye devam edeceğiz.

Konut kredileri iddialı olduğumuz alanlardan bir tanesi. Türkiye’de Japon Yen’i ile konut kredisi veren tek bankayız. Genel şartlarda oldukça da makul faiz oranlarıyla çalışıyoruz.

Bankanın insan kaynakları, teknoloji altyapısı vb. alanlarda yenilik yapacak mısınız?
Bir bankanın ne insan kaynağına ne de teknolojiye olan ihtiyacı hiç bitmez. Anadolubank olarak insan kaynağına büyük önem veriyoruz. Bugün 75 şubeye ulaştık ve bu şubelerimizin neredeyse 45’inin şube müdürü kendi içimizden atanmıştır. Yani kendi insan kaynağımızı mümkün olduğunca kendi içimizden geliştirmeye ve büyütmeye çalışıyoruz. Elbette dışarıdan da destek alarak açtığımız şubelerimiz var.

Diğer yandan Anadolubank genç bir banka olduğu için altyapısını zaten sağlam kurarak bugünlere geldi. Son teknolojileri, en iyi yazılımları kullanıyoruz. Teknoloji tarafında geçmişten hiçbir şeyi değiştirmiyoruz, genellikle yeniden kuruyor, genişletiyoruz.

Bankacılığa geçtiğimiz birkaç yılda ciddi bir yabancı sermaye girişi yaşandı. Anadolubank’ın da bu dönemde çok talibi oldu. Bugüne kadar kaç teklif aldınız. Bu teklifler neden sonuçlanmadı?
Bugüne kadar çok teklif aldık. Dünyanın her yanından 20’ye yakın teklif geldi. Bu da çok doğaldı. Bu ilgi de devam edecek diye düşünüyorum. Çünkü, söz konusu ilginin çok basit bir nedeni var, o da Türkiye’nin potansiyeli.

hed

Bu potansiyel iki nedenden kaynaklanıyor. Birincisi Türkiye çok genç bir nüfusa sahip ve bu nüfusun da önemli bir bölümü bankacılığı hiç tanımıyor. İkincisi hala Türkiye’de geçmişten gelen ve ağır adımlarla çözülmeye çalışılan, ağır vergi yükünden kaynaklanan kayıt dışı bir ekonomi söz konusu. Bizde hala çok ciddi bir satıcı kredisi vardır. Bunun da bankacılığın içerisine gireceğini düşünecek olursak, GSMH’nın en az iki katına çıkacak bir sektörden söz edebiliriz.

Her iki nedenden ötürü hem müşteri sayısı hem de sektörün büyüklüğü çok rahatlıkla iki katına çıkacak. Dolayısıyla, yabancıların ilgisi kaçınılmaz olarak devam edecek. Biz Anadolubank olarak gelen teklifleri hiç değerlendirmedik. Bugüne kadar hiçbir ortak arayışına da girmedik. Bu tamamen sermayedarlarımızın tercihinden kaynaklandı.

Bankacılıkta ölçek ekonomisi giderek daha önemli hale geliyor. Artık organik büyüme ile üst sıralara çıkmak neredeyse imkansız. Siz Anadolubank olarak bu tablo içerisinde yeni dönemde nasıl hareket edeceksiniz?
Şu anda 75 şubeye ulaştık. Bundan sonraki dönemde de şube sayımızı artırmaya devam edeceğiz. 2008 yılı içerisinde de yaklaşık 17-18 şube daha açacağız.

Aslında büyümek zor değil. Önemli olanın sağlıklı, doğru adımlarla büyümek olduğunu düşünüyoruz ve bunu yapmak istiyoruz. Bu konuda da sıkıntı çekmeyeceğimizi düşünmüyorum. Çünkü, önümüzde ciddi bir potansiyel görüyorum. Bugün gerek ticari gerekse perakende bankacılık tarafında önemli işler yapıyoruz ve yapmaya devam edeceğiz. Evet ölçek ekonomisinin önemi artmaya devam edecek ama kendi ölçeklerinizi de oluşturmanız mümkün.

Burada iki şey önem kazanıyor. Birincisi maliyet kontrolü, ikincisi de doğru bankacılık yapmak, doğru ürünleri sunabilmek. Biz bunları yapıp, kendi ölçeğimizi oluşturarak büyümeye devam edeceğiz.

Gelecek dönem için pazar payı ve büyüme anlamında nasıl hedefleriniz var?
Anadolubank’ın mevcut büyüklüklerine, kendi ölçülerine göre hedefler koyuyoruz. Her yıl yüzde 30 gibi bir büyümeyi hedefliyoruz. Önümüzdeki dönemde de böyle büyümeye devam edeceğiz. Sonuçta bir bankanın büyümesi ekonominin büyümesi ile de ilişkilidir. Ekonominin daha hızlı büyüdüğü dönemlerde bizim de büyümemiz biraz daha hızlı olabilir.

Önümüzdeki dönem için şu anda organik büyüme hedefindeyiz. Biz bankanın yöneticileri olarak profesyoneliz. Dolayısıyla yeni dönemde bir inorganik büyüme kararını biz değil, hissedarlarımız veriyor olacak.

Anadolubank’ın yurtdışında yatırım planı var. Burada nasıl bir strateji ile hareket edeceksiniz. Başka yatırımlarınız da olacak mı?
Hollanda’da bir banka kurmak için izin aldık. Şu anda banka resmi kuruluş iznini almış durumda. Binamız tutuldu ve kuruluş faaliyetlerine başladı. Sanırım yılbaşına doğru bütün gerekli işlemleri tamamlayıp faaliyete geçeceğiz. Oradaki hedefimiz çok net ticari bankacılık. Oradaki mevcut Türk bankaları da genellikle tek şubeli bankalar ve ağırlıklı ticari bankacılık yapıyorlar. Biz de aynı şekilde hareket edeceğiz. Hollanda’yı, Avrupa’da ticaretin en yoğun olduğu bölgelerden bir tanesi olduğu için tercih ettik. Önümüzdeki dönem buradan hareketle Avrupa’nın diğer ülkelerinde de şube açma yoluyla hizmet verebiliriz. Ancak şimdiden planladığımız bir yatırım bulunmuyor.

“Anadolubank’ı Farklılaştıran 3 Önemli Özelliği Var”

Müşterilerimizi Tanıyoruz
Biz müşterilerimizi tek tek bilen bir bankayız. Çalıştığımız müşterilerle onları tanıyıp, bilerek çalışıyoruz. Çok aşırı büyüklükte bir banka olmadığımız için hem şubelerimiz müşterilerimizin ihtiyaçlarının ne olduğunu biliyor, hem de müşterilerimiz şubelerimize ihtiyaçlarını tanımlayabiliyor. En önemli özelliğimizin bu olduğunu düşünüyorum.

Hızlı Bir Bankayız
Bizi farklılaştıracak ikinci bir unsur ise hızımız. Biz çok hızlı bir bankayız. Bir banka her şeyi yapamayabilir ama neyi yapıp neyi yapamayacağını müşterisine hemen söylemelidir. Biz bunu yapıyoruz. Hatta bu konuda sektörde en hızlı bankayız. Örneğin bizde bir kredi dosyası genel müdürlüğe geldikten sonra 2-3 ay beklemez, en çok 1 hafta içerisinde cevaplandırılır.

Ürün Geliştirmede İddialıyız
Biz ürün de geliştiren bir bankayız. Bugüne kadar hem ticari bankacılıkta hem bireysel bankacılıkta çok sayıda ürün geliştirdik. Özellikle KOBİ’ler için çok özel paketler oluşturduk. İşletmelere bir takım sigorta paketleri geliştirdik. Bu da bizi farklılaştıran önemli bir özelliğimiz diye düşünüyorum.

“Mortgage Krizinde Dünya Bankalarına Borç Verdik”

Risk Ve Likidite Ön Planda
2000 yılı önceliği bankacılık ile bugünün bankacılık sistemi arasında çok önemli farklar var. Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer diye bir atasözümüz vardır. Bugün artık bankacılık sektörü riske çok daha fazla dikkat ederek, aldığı riskleri kontrol ederek, ölçerek ve kendisini nereye götürdüğünü bilerek bankacılık yapıyor. Likidite her zamankinde çok daha ön planda.

Büyük Değişim
Geçtiğimiz dönemde dünyada yaşananlar sırasında bizler dünyanın en büyük bankalarına borç veren konumundaydık. 2000 yılında bu bankalar bizdeki paralarını geri çekiyorlardı, biz de para peşinde koşuyorduk. Sonuç olarak çok ciddi bir değişim var.

Sermaye Sıkıntısı Bitti
Türk bankacılık sektörünün bugüne kadarki en büyük sıkıntısı sermaye idi. Bugün artık bu sıkıntı kalmadı. Bankacılık sistemi bugün son derece güçlü bir sermaye yapısına kavuşmuş durumda. Getirilen kurallar da bu gelişimi destekledi. BDDK bankacılığı artık çok daha proaktif biçimde denetliyor. Onlar da krizden çok şey öğrendiler.

Gelecek 10 Yılda Bankacılık Nasıl Gelişecek?

Rekabetin Yönü Değişmeyecek
Rekabet hiçbir zaman bitmeyecek. Zaten rekabet iyi bir şeydir ve korkmamak gerekir. Yalnızca doğru rekabet etmeliyiz diye düşünüyorum. Doğru rekabet müşteriye her zaman daha iyi hizmet götürür. Daha uygun maliyetle hizmet götürülmesini sağlar. Dolayısıyla rekabeti önümüzdeki 10 yılda da konuşuyor olacağız.

Kamu Bankaları Ve Yeni Ürünler
Vakıfbank ve Halk Bankası gibi kamu bankalarının tamamen sistem dışına çıktığını görebiliriz. Bu bankalar bir yabancı sermaye tarafından değil, belki bir gün bir Türk sermayesi tarafından da satın alınabilir. Yepyeni ürünleri konuşuyor olacağız. Finans sektörünün ürün yaratmakta üzerine yoktur. Özellikle kredileri çok daha fazla konuşuyor olacağız.

İstanbul Finans Merkezi Olacak
Diğer yandan Türkiye’de ekonominin büyümesi, o coğrafyadaki finans sisteminin gücü ile alakalı. Dolayısıyla Türkiye’de de böyle bir imkan var. Bankalar Birliği şu anda İstanbul’u nasıl bölgenin finans merkezi yapabileceğimizi konuşuyor. İstanbul’un bu konuda Rusya ve Dubai gibi iki rakibi var. Ancak önümüzdeki 10 yıl içerisinde İstanbul’u bölgenin finans merkezi olarak görebileceğimizi düşünüyorum.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz