TEB Genel Müdürü Varol Civil, BNP Paribas’la evliliğin sorunsuz sonuçlandığını, 2007 hedefi için yola çıktıklarını söylüyor. “Bize çok benziyorlar. İki tarafın da beklentileri örtüşüyor” diye konuş...
TEB Genel Müdürü Varol Civil, BNP Paribas’la evliliğin sorunsuz sonuçlandığını, 2007 hedefi için yola çıktıklarını söylüyor. “Bize çok benziyorlar. İki tarafın da beklentileri örtüşüyor” diye konuşuyor. Bu doğrultuda global ölçekte hedef koyduklarını, stratejilerini hazırladıklarını belirtiyor. Civil, “BNP Paribas’ın birikimini bu hedef doğrultusunda kullanacağız. Daha büyümeye odaklı bir banka haline geldik. Hedefimiz 2010’da 4 büyük bankadan sonra, ikinci grup bankaların lideri olmak” diye konuşuyor.
Bu yıl bankacılık sektörü, yabancı operasyonları ve satın almalarla konuşuldu. Gündemi en çok meşgul edenlerden biri de Türk Ekonomi Bankası (TEB) idi. Fransız finans grubu BNP Paribas, bankanın en büyük hissedarı TEB Mali Yatırımlar AŞ’ye yüzde 50 ortak oldu. Şubat ayında imzalanan anlaşmanın ardından TEB kendine yeni stratejiler belirledi. Kurumsal alanda güçlü olan banka, önüne bireysel ve KOBİ bankacılığı alanında iddialı hedefler koydu. BNP’nin know-how’ı ve global gücü pek çok alanda yeni stratejiler belirlendi. Daha önce büyük ve ortanın üstü kurumlara hizmet veren TEB, şimdi KOBİ’lere odaklanıyor. Bireysel bankacılık için yapılanma sürüyor. Şu anda 102 şubesi olan banka, yıl sonunda 111 şubeye ulaşacak. Şube sayısında ise 2006 sonuna kadar 131’i yakalamak hedefleniyor.
Dış ticaret finansmanında da önemli bir payı olan banka, yeni dönemde bu alandaki gücünü daha da artırmayı planlıyor. Şu anda dış ticaretin yüzde 6,5’u TEB üzerinden geçiyor. Ancak, yeni ürün ve hizmetlerle bu alandaki atak sürecek.
Yeni hizmetlerden biri Trade Center adı verilen merkezler olacak. İstanbul, İzmir ve Adana’da açılan bu merkezler, başta KOB’ler olmak üzere şirketlere dış ticaret danışmanlığı veriyor.
TEB’in dış ticaret alanındaki bir başka uygulaması ise yurtdışında açılan Türk masaları oldu. Bunlardan ilki BNP’nin Cezayir’deki bankasında hayata geçirildi. Sırada diğer Kuzey Afrika ülkeleri var.
TEB Genel Müdürü Varol Civil, “TEB’in hedefi global bir oyuncu olmak. Stratejimizi bu yönde belirledik. BNP Paribas’nın birikimini bu hedef doğrultusunda kullanacağız. Daha büyümeye odaklı bir banka haline geldik. Hedefimiz 2010’da 4 büyük bankadan sonra, ikinci grup bankaların lideri olmak” diye konuşuyor.
Civil, ortaklığı ve yeni hedeflerini Capital’e anlattı:
BNP Paribas ortaklığı sürecinden kısaca söz eder misiniz? Görüşmeler nasıl başladı? Hangi ortak noktalarda bir araya geldiniz ve bu ortaklık gerçekleşti?
Türkiye’de markası çok iyi, mali yapısı güçlü olan, dolayısıyla Türkiye’nin her türlü açılımında yoluna kendi başına devam edecek bir bankaydık. Krizlerden her zaman güçlenerek çıktık. Yabancı ortak arama fikrimiz yoktu. Ama kapımızı çalanlar oluyordu. Birkaç yıl önce yine bir başka yabancı grupla görüşmüştük, ancak olmamıştı. BNP ile görüşmemiz bir tesadüfle başladı.
Aslında BNP’nin Türkiye ile olan tanışıklığı çok eskiye dayanıyor. Türkiye’de temsilciliği vardı. Tanınan bir grup. Türkiye’de temsilcilik dışında olma gereğini hissediyorlardı. Bizim de bilgimiz oldu. Karşılıklı görüşmelerle kimyamızın tuttuğunu gördük. Olmazsa olmaz şartlarımızda uyuşabileceğimiz noktalar olduğunu fark ettik.
Türk sermayedarımızın hiçbir zaman bütün hisselerini satıp bankacılıktan çıkmak gibi bir niyeti yoktu. Şartımız işbirliğinin ortaklık şeklinde olmasıydı. BNP de hem Türk sermayedarının hem de banka yönetiminin bankacılık yapma anlayışını beğendiği için, bunda mutabakat sağlandı. Çünkü, biz içeriye bir sermaye desteğinden çok, birlikte hareket edebileceğimiz global bir oyuncu olma hedefimize katkısı olabileceği için karar verdik.
Onların Türkiye planları neydi?
Türkiye bankacılık olarak çok canlı bir ülke. Birincisi, Türkiye’de bankacılık küçük. Bankacılığın gayri safi milli hasılaya oranı, kriz yılları hariç, genelde yüzde 70 civarıdır. AB’de ise milli gelirin katlarına ulaşıyor.
İkincisi, Türkiye’nin nüfusu fazla. Doğu Avrupa ülkelerinin nüfusları 3-30 milyon arasında. Bizde ise sadece bankacılık müşterisi olma potansiyeli olarak baktığımızda müthiş bir güç var. Yüksek enflasyon ve kayıt dışılık nedeniyle bankacılık ürünlerini kullanma oranı çok düşük. Bunlar makroekonomik şartlarla birleşince AB ülkeleri için cazip bir pazar.
BNP, Türkiye pazarında olma gereksinimiyle hareket etti. Zaten 85 ülkede bulunan global bir oyuncu. Onlar için burada da olmak önemli. BNP bize çok benzer. Sadece belli alandan para kazanan bir banka değil. Yarısı klasik bankacılık dediğimiz ticari ve kurumsal bankacılıktan diğer yarısı da perakende ve bireysel bankacılıktan geliyor.
Bizim bireysel ve KOBİ bankacılığı alanlarında büyümek istiyoruz. TEB de diğer alanlarda çok güçlü. Bugüne kadar bireysel ve KOBİ bankacılığına bilinçli olarak girmedik. Böylece her iki tarafın da beklentileri örtüştü. Türkiye’de perakende, bireysel bankacılık ve KOBİ alanında büyümek isteyen bir banka haline geldik. Stratejik ortaklığın genel vizyonu bu.
TEB yılın 6 ayında net karını yüzde 98 artırdı. Bu artışta ortaklığın etkisi ne kadar? Ortaklığın getirdiği sonuçlar ne oldu?
TEB’in global oyuncu olma hedefi konusunda henüz sonuçlar alındı diyemeyiz. Bir strateji değişikliği oldu. TEB yıllardır maksimum likiditeyle çalışan bir banka. Diğer bankaların aktiflerinde yüzde 50’ye yakın bono varken biz sınırlı miktarda bono tutarız. Daha çok ticaretin finansmanına aracılık eden bir bankaydık.
Yeni ortaklıkla beraber likiditemizi bir miktar düşürdük. Buna rağmen sektörün en likit bankasıyız. Bir miktar da bonomuzu artırdık. Ancak, yine sektörün en düşük bono tutan bankalarından bir tanesiyiz. Biraz daha büyümeye ve yeni ürünler çıkarmaya yönelik bir banka olduk.
Yaptığımız hafif dönüşümler kârlılığımızın artmasına neden oldu. TEB çok verimli çalışan bir banka. Kârlılığın şimdiye kadar daha düşük olması bilinçli olarak farklı bir politika izlemesinden kaynaklanıyordu. Bugün ortaklıkla beraber daha değişik ve daha cesur bir politika izliyor.
Ortaklığın ardından bankada ne gibi organizasyonel değişiklikler oldu? Yeni yapı nasıl olacak?
BNP tarafı zaten TEB’in yönetimsel tarafını, bankacılık yapma şeklini beğeniyordu. O yüzden bizde yönetim değişikliği olmadı. Yalnızca yönetim kurulunun yarısı BNP’li, yarısı Türk ortaklardan oluştu. Ama biz belirlenen yeni hedefler ve stratejiler doğrultusunda bireyselde ve KOBİ’de büyüme üzerine odaklanınca daha fazla şube gereksinimi duyduk. Organizasyonel değişim bu oldu.
Şube sayımızı hızla büyütme kararı aldık.2006 yılı sonunda 131 şubeye ve 290 ATM noktasına ulaşmayı planlıyoruz. Şu anda 102 şube var. Bu doğrultuda küçük reorganizasyonlarımız var.
Bireysele yönelik stratejileriniz doğrultusunda ne gibi değişiklikler yapıyorsunuz?
Bireysel bölümünü tamamen yeniden organize ettik. Yeni bir bireysel bankacılık anlayışı getiriyoruz. Bu konuda iddialıyız. TEB bugüne kadar yaptığı, bilinçli olarak seçtiği işlerde her zaman iddialı olmuştur. Bundan sonra açacağımız şubeler genellikle bireysele yönelik olacak. Bu nedenle bireysel için istihdam sağlayacağız. Bu bağlamda, 2006 yılı sonunda 2005 yılı Ağustos ayına göre toplam bireysel kredilerde yüzde 410, TL cinsi vadeli mevduat hesabında yüzde 387, TL cinsi vadesiz mevduat hesabında yüzde 146, yatırım fonunda ise yüzde 76 büyümeyi hedefliyoruz.
Ortaklıktan önce şube, müşteri, çalışan sayısı ne kadardı? Şimdi ne kadar?
Personel sayımız, 31 Ocak 2005 tarihinden, BNP Paribas ile yapılan ortaklık anlaşmasına kadar olan sürede 2 bin 147 düzeyinde idi. Ağustos 2005 tarihi itibariyle 2 bin 385 düzeyine ulaştı.
Her yıl 20 yeni şube açarak önümüzdeki 3 yıl içinde 200 şubeye ulaşmayı hedefliyoruz. BNP Paribas ile bu yılın şubat ayında gerçekleştirdiğimiz ortaklık, etkilerini göstermeye başladı. Bu yılın ilk 6 ayında gerçekleştirdiğimiz kâr, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 98 artış gösterdi ve 42 milyon YTL’ye ulaştı. Toplam aktiflerimiz ise, yüzde 16 artışla 4,1 milyar YTL’ye, nakdi kredilerimiz ise, yüzde 35 artışla 2,1 milyar YTL’ye ulaştı.
Ortaklıkla bireysel bankacılık ve dış ticaret finansmanına yöneleceğinizi açıklamıştınız. “Trade Center” lar açıldı. Bu merkezlerin bankaya dönüşü ne oldu? Geçen sürede ne gibi tepkiler, sonuçlar aldınız?
Bundan 2-3 ay önce BNP’nin yönetim kurulu başkanı Türkiye’ye geldi. Trade Center’ları açtık. Tahminimizden çok daha iyi gidiyor. Demek ki, böyle bir ihtiyaç varmış. BNP 85 ülkede faaliyet gösteriyor. Dünya çapında 48 Trade Center’ı var. Biz de Türkiye’de İstanbul ve İzmir’de açtık. Adana’da açmayı planlıyoruz.
Burada birkaç amaç var. Bu merkezler aracılığıyla ihracat yapılan ülkelerle ilgili danışmanlık hizmeti vereceğiz. Örneğin, Afrika’da herhangi bir ülkeye ihracat yapıyorsunuz. O ülkenin mevzuatını bilemeyebilirsiniz. Biz bu merkezler aracılığıyla müşterimize danışmanlık veriyoruz.
Trade Center’lar sayesinde aslında müşterilerimiz yeni girdikleri, özellikle riskli gördükleri pazarlarda kendi yanında, dilini anlayan çok uzman bir Türk iş ortağı ve o iş ortağının da ortak olduğu ülkelerde bankası olan bir ortağı bulacak. Türk işadamlarına o ülkelerde hayatı kolaylaştırıyoruz.
Trade Center’lar dışında bir gelişme daha oldu. Cezayir’de BNP’nin bir bankasında Türk masası kurduk. Böylece Cezayir piyasasında iş yapan müşterilerimiz Türkçe konuşan, kendilerini bilen, daha yakın hissedecekleri bir dosta kavuştular. Bunu geliştirip BNP’nin bulunduğu bütün Kuzey Afrika ülkelerinde birer Türk masası oluşturmak istiyoruz.
Trade Center ve Türk masaları, dış ticaretteki payımızı artıracak. Aslında biz aktif büyüklük olarak sektörde çok büyük bir banka değiliz ama bazı alanlarda önemli pazar payımız var. Mesela dış ticaret bizim uzman olduğumuz alanlardan birisi. Buradaki pazar payımız yüzde 6,5. Türkiye’nin dış ticaretinin yüzde 6,5’u TEB’den geçiyor. Bu tür işbirliklerimiz dış ticaretteki payımızı artıracak.
Trade Center benzeri girişimler, ürünler görebilecek miyiz? Yeni ürünler getireceğinizi açıkladınız. Bu ürünler neler? Pazar hedeflerinizden söz eder misiniz?
Portföy yönetimi ürünleri yeni hizmetlerimizden olacak. Çeşitli yatırım fonu ürünleri sunacağız yakında. Çok yakın zamanda KOBİ’lere sunacağımız ürünler var. Orada da BNP’den yararlandığımız, Türkiye’de yeni olan birtakım ürünler sunacağız.
Biz pazar payına çok önem vermiyoruz. Bizim için önemli olan sermaye kârlılığı ve müşteri sayısı. Somut bir pazar payı hedefi koymuyoruz.
Kurumsal ve özel bankacılıktaki iddia devam edecek mi? Tüm işlerin banka faaliyetleri içindeki dağılımı ne olacak?
Bizim geneldeki dağılım hedefimiz ilk etapta yüzde 30 kurumsal, yüzde 30 ticari, yüzde 30 bireysel bankacılık şeklinde. İlerleyen dönemlerde bu oranları değiştirebiliriz. Ama ileride nispeten daha küçük ticari ve bireyselin ağırlıklı olmasını hedefliyoruz. Şu anda düşündüğümüz eşit dağılımlı bir yapı.
Bankanın özel bankacılık alanında önemli bir etkinliği var. Bu alanda, BNP Paribas ile nasıl bir işbirliği olacak?
BNP’nin de bu alanda önemli bir birikimi var. Bu birikimle Türk yatırımcısına yeni ürünler sunmayı planlıyoruz. Bunun üzerinde çalışıyoruz.
Portföy yönetiminde ABN Amro ile de işbirliği yapmıştınız. Burada neler oldu?
ABN Amro TEB Portföy’de yüzde 18 ortak. Onların portföy şirketiyle bizim portföy şirketimizi birleştirip onları yüzde 18 ortak yapmıştık ama BNP ortaklığı olunca oradaki ortaklık sona erdi.
5 yıl sonra, yani 2010'da TEB nerede olacak?
TEB’in, zaten kurumsal bankacılıkta, dış ticaretin finansmanında, özel bankacılıkta kendine has güçlü bir konumu var. Burada iyi bir pazar payımız var. Büyüyeceğimiz alan şu ana kadar yüksek enflasyon ve çeşitli istikrarsızlıklar sebebiyle bilinçli olarak büyümediğimiz bireysel ve KOBİ bankacılığı. Zaten dünyayla karşılaştırdığımızda Türkiye’de KOBİ’lerin bankacılıktan aldığı payın son derece düşük olduğunu görüyorsunuz. Dolayısıyla, sadece TEB’in değil, genel olarak bankacılığın büyüyeceği alan bu.
Bundan sonra bireyselde ve KOBİ’de daha aktif bir TEB göreceksiniz. Daha fazla şubesi olan, ülke sathına daha fazla yayılan bir TEB olacak. Bizim hedefimiz ilk 4 büyük bankanın arkasından gelen en büyük banka olmak. İkinci grubun lideri olmayı hedefledik. Bu bizim 2010’a kadarki hedefimiz.
Sizin bankacılık sektöründe ürün ya da hizmet anlamında gördüğünüz boşluklar var mı? Hangi alanlarda yeni ürünler verilebilir?
Türkiye’de kayıt dışı ekonominin fazla olması nedeniyle küçük ve orta ölçekli firmalar bankacılıktan pek yararlanmıyorlar. Bankalar bu alanda atağa geçti. Ama daha işin başındayız. KOBİ’lerin üretimimize en az yüzde 70 civarında katkıları var. Kredi pastasından aldıkları pay ise yüzde 4. Dolayısıyla bankacılık sektörü kredilendirmeye daha yeni başlıyor. Burada en büyük sorun pek çok KOBİ’mizin kayıt dışı faaliyeti. Onları finanse etmeye çalışırken net olmayan bilanço ve kâr-zarar hesaplarıyla karşılaşıyoruz.
Avrupa Birliği’ne aday bir ülke olduğumuz, kayıt dışının azalacağı ve ekonominin kayıt altına alınacağı varsayıldığından bunun da bankacılığa etkisi büyük olacak. Ekonominin kayıt altına alınmasıyla bankaların kredilendirme oranı artacak. Bu da sektörü büyütecek. Yabancılar bunu da göz önüne alıyor. Toplam bankacılık kredilerinin gayri safi milli hasılaya oranına baktığınız zaman bir-iki yıldır yüzde 26’larda. Batı’da bu oranlar çok yüksek. Aslında konut, bireysel ve ticari kredilerde nereden bakarsanız bakın büyüme alanlarının çok olduğu açık görülüyor.
BANKA DIŞI ŞİRKETLERDE YENİ DÖNEM PLANLARI
TEK ÇATIDA ÇOK ŞİRKET Biz aslında bir finansal şirketler topluluğuyuz. Zaten ortaklık da TEB Mali Yatırımlar AŞ’de oldu. Bu şemsiyenin altında banka amiral gemisi olmak üzere leasing, faktoring, sigorta, aracı kurum, portföy yönetim şirketi ve Hollanda’da Avrupa bankacılığı lisansıyla faaliyet gösteren bankamız var. Bir de yurtdışında off shore şubemiz bulunuyor.
Ortaklık TEB Mali Yatırım bünyesinde olduğu için, bütün bu şirketlerimiz ortaklığın getirdiği yeniden yapılanma çerçevesine giriyor. BNP ile bütün bu alanlarda da strateji değişikliği planlarımız var.
LEASING STRATEJİSİ Leasing’de yeni bir yapılanmaya gideceğiz. Bankada olduğu KOBİ alanında operasyonel leasing’e gireceğiz. Uzun dönemli taşıt filosu finansmanı konusunda çalışacağız. Bütün şirketlerimizde BNP’nin global oyuncu olarak know-how’ını ve ekspertizini kullanıp onların ürünlerini Türkiye’ye getirmek istiyoruz. Özet olarak global bir oyuncu olan BNP’nin uzmanlığıyla TEB’in lokal uzmanlığını birleştireceğiz.
FAKTORING’DE YENİ DÖNEM Faktoring’de özellikle Fransa ile Türkiye arasındaki ihracatın finansmanında daha fazla çalışacağız.
SİGORTA PLANLARI Sigortada da BNP’nin büyük organizasyonu içinde nasıl bir işbirliği oluşturacağımızı düşünüyoruz.
PORTFÖY YÖNETİMİ Portföy yönetiminde BNP Avrupa’nın en aktif yatırım fonu yöneten gruplarından biri.
Yine onların muhtelif yatırım fonlarını ve enstrümanlarını Türkiye’de birlikte pazarlamak ve satmak istiyoruz. Bütün bu alanlarda muhtelif çalışma grupları oluşturduk.
BANKA ALMA PLANI YOK, OTO KİRALAMAYA GİRİYORUZ
BNP CEO’su Michel Pebereau, haziran ayında Türkiye’ye geldiğinde, “2007’ye kadar satın almalar için 7 milyar Euro ayırdık” demişti. Türkiye için de yeni bir satın alma fırsatı doğarsa değerlendireceklerini söylemişti. Bu fırsat için sizin kriterleriniz nedir?
Orada bir yanlış anlaşılma oldu. Bu, dünya ölçeğinde BNP’nin satın almalara ve birleşmelere açık olduğunu gösteren bir ifadeydi. Türkiye’ye bu kadar para ayrıldığını söylememişlerdi. Türkiye için yapılan bir açıklama değildi.
Şu anda biz organik olarak büyümeye odaklandık. Herhangi bir satın alma planımız yok. Az önce sözünü ettiğim araç filosu kiralamada bir şirket kurmayı planlıyoruz. BNP’nin Avrupa’nın en büyüğü olan bir şirketi var. Bu şirketle beraber Türkiye’de bir şirket kurup uzun vadeli araç filo leasing’i yapacağız.
BİREYSELDE YENİ ÜRÜNLER
Bireysel bankacılıktaki etkinliği artırmak için, konut kredilerinde bir atak oldu. Yoğunlaşma bu alanda mı olacak? Hangi alanlara odaklanılacak?
Biz de konuta odaklanan bankalardan biriyiz. Henüz bireysel bankada tüm açılımlarımızı tamamlamadık ama geride kalmamak için, konut kredisine öncelik verdik. Bu alana herkes odaklandı “müthiş artıyor” deniyor ama henüz Avrupa ülkeleriyle kıyaslandığında rakamlar son derece düşük. Burada yaptığımız açılım aslında bireysel bankacılıktaki iddiamızı ortaya koyuyor. Devam edeceğiz.
Bunun dışında bireyselde piyasada istisna olduğunu düşündüğümüz birikim yönlendirme hizmetimiz var. Burada müşteri bir anket dolduruyor. Bunun sonucunda müşterinin riske olan duyarlılığını ölçüp kendisine muhtelif seçenekler sunuyoruz. Eğer parasına çok yakın zamanda ihtiyacı olacaksa gelirden çok daha istikrarlı bir yatırımı tercih ediyorsa, daha az riskli çalışmak istiyorsa bir alternatif sunuyoruz. Bireysel yatırım danışmanlığını bir paket olarak dizayn edip yeniden lanse edeceğiz. Yatırım ürünleri, fonları bizim çok iddialı olduğumuz alanlardan biri. Pazar payımız tüm bankacılık hizmetleri dışında önemli bir yer işgal ediyor. Bunun dışında esnek hesap gibi muhtelif mevduat ürünlerine yönelik çalışmalarımızı sürdüreceğiz.
TÜRK BANKACILIĞI İLGİYİ HAK EDİYOR
Yabancıların sektöre ilgisi sürüyor mu? Önümüzdeki dönem yabancı girişi konusunda beklentileriniz neler?
İLGİYİ HAK EDİYORUZ Türk bankacılığı bu ilgiyi hak ediyor. Bunun altında iki önemli sebep var. Türkiye’deki makroekonomik göstergeler olumluya gidip siyasi ve ekonomik anlamda istikrar arttıkça yabancı sermayenin ilgi göstermesi çok doğal. Türkiye dünyanın 18’inci büyük ekonomisi. Avrupa’da da hatırı sayılır bir büyüklüğe sahip. 70 milyon ve genç bir nüfusu var. Tüketim ve büyüklük açısından son derece iştah açıcı bir pazar. Göstergeler olumlu gittiği sürece bu pazara yabancı sermaye gelmek isteyecektir. Zaten yabancı sermayenin ilk geldiği alan finanstır.
BANKACILIK KÜÇÜK Ekonomi içinde bankacılığın payı son derece düşük. Geçmişte yaşadığımız istikrarsızlık, yüksek enflasyon ve devletin borçlanma ihtiyacını çekmesi bankacılığı küçük ölçekte bıraktı. Şimdi ekonomi iyiye gidince ilk büyüyecek alanlardan biri de bankacılık. Büyüme potansiyeli var. Avrupa’ya baktığınızda ekonomide durgunluk var ve bankacılığın büyüyeceği alanlar sınırlı. Türkiye de büyük bir pazar. Yabancıların bankacılığa ilgisi son derece doğal. Hatta bana göre geç bile kalındı. İlginin önümüzdeki dönemde de devam edeceğini düşünüyorum. Bir-iki yıl içinde de yabancı bankaların Türk bankacılığı içindeki pazar payının yüzde 20-25’ler civarında olacağını tahmin ediyorum.
YASEMİN BALABAN
[email protected]
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?