Bankacılık, sigorta, leasing, faktoring, bireysel emeklilik, aracı kurumlar ve diğerleri… Finans sektörü son yıllarda çok hızlı büyüyor, yeni ürün ve kategorilerle kendini geliştiriyor. Yapılan ara...
Bankacılık, sigorta, leasing, faktoring, bireysel emeklilik, aracı kurumlar ve diğerleri… Finans sektörü son yıllarda çok hızlı büyüyor, yeni ürün ve kategorilerle kendini geliştiriyor. Yapılan araştırmalar, önümüzdeki 15 yılda bu büyümenin devam edeceğini, sektörün 3’e katlanacağını ortaya koyuyor. Dünyada bunlar olurken, Türkiye’de de finansın 2020’ye kadar yılda ortalama yüzde 8’lik büyüme oranını yakalayacağı tahmin ediliyor. Bunu, Mercer Danışmanlık’ın araştırması da destekliyor.
Türkiye’de bankacılık ve finans sektörü ciddi bir kriz yaşadı. Yaşananlar herkesin sektöre yaklaşımını değiştirdi. Müşteriler ve yatırımcıların finans sektörüne olan güveni ve ilgisi azaldı. Finans kurumları çalışanların ve yeni mezun gençlerin gözündeki popülaritesini yitirdi. Ancak sektör son 2 yıldır ciddi biçimde toparlandı. Türk bankalarının değeri 1 yılda 3’e katlandı. Dünyada da benzer bir gelişme var. Yapılan araştırmalar, önümüzdeki yıllarda finans sektörünün ciddi bir büyüme performansı göstereceğini ortaya koyuyor. Finans sektörünün geleceğine ilişkin hazırlanan senaryolardan sektörün ciddi bir yapısal değişimden geçeceği de anlaşılıyor.
Bu nedenle sektörünün önümüzdeki dönemde nasıl bir büyüklüğe ulaşacağı, hangi alanların daha hızlı büyüyeceği birçok finansal kuruluş için en kritik konuların başında geliyor.
Araştırma şirketleri de finans sektörü üzerine ciddi araştırmalar yapıyor. Bu raporlar arasında son dönemde yayınlanan Mercer Management’ın “Finansal Hizmetler İçin Gelecek Senaryoları” adlı çalışması dikkat çekici öngörüler içeriyor. Sektörün dünya çapında 2020 yılındaki görünümünü detaylı biçimde ortaya koyan rapor, ürün ve hizmet bazında büyümenin yol haritasını da çiziyor.
Mercer’in çalışması bütün dünya genelini kapsıyor. Capital, bu araştırmadan yola çıkarak, uzman, bankacı ve araştırma kuruluşlarının katkılarıyla, Türkiye için de bir projeksiyon hazırladı.
Dünyadaki trendlerin yönü
Mercer Management’ın raporuna göre, finans sektörü dinamik yapısını önümüzdeki 15 boyunca da sürdürecek. 2002’den 2020’ye kadar yarattığı gelir ve değeri 3’e katlayacak.
Global gelirlerin artması, servet artışı ve teknolojik ilerleme sektörün büyümesinde etkili olacak faktörler arasında yer alıyor.
Mercer, 2020’ye kadar finans sektörünün yarattığı gelirin, dünya ekonomisinin yarattığı gelirden yüzde 10 oranında pay alacağını tahmin ediyor. 2004 yılı sonu itibariyle bu oranın yüzde 6 olduğu dikkate alındığında, finansın öneminin artacağı görülüyor.
2020 yılında tüm dünyada finans sektörünün büyüklüğünün 5 trilyon 610 milyar dolar olacağı tahmin ediliyor. Bu gelirlerin yüzde 10’unun kurumsaldan, yüzde 15’inin varlık yönetiminden, yüzde 35’inin bireyselden, yüzde 35’inin sigorta işlemlerinden ve yüzde 5’inin de yatırım bankacılığından elde edileceği öngörülüyor.
Araştırmaya göre, önümüzdeki yıllarda bireysel bankacılık, kurumsal bankacılıktan daha hızlı büyüyecek. 2020’de bankacılık sektörünün gelirlerinin neredeyse yarısını bireysel bankacılıktan elde edilecek.
Ülke bazında ise finans sektörünün kozmopolit yapısı 2020’ye kadar sürecek. 2020’de hala bazı ülkelerin finans sektörleri oldukça küçük olacak. Öyle ki finans sektörü GSYİH’nın yüzde 5’inden az olan ülkeler olacak. Diğer taraftan da finans sektörü, toplam büyüklüğünün yüzde 12’sinden fazla olan ülkeler de bulunacak.
Türkiye’de gelecek senaryoları
Türk finans sektörünün önümüzdeki 5 ve 15 yıl içinde nasıl bir görünüme ulaşacağıyla ilgili benzer yorumlar var. Bankacılar, Türk finans sektörünün GSYİH’deki payının artacağı görüşüne katılıyorlar. Onlara göre, 2002 yılı itibariyle, GSMH’nın yüzde 7.5’una ulaşan finans sektörünün büyüklüğü, 10 yıl içinde hızla büyüyecek.
Finans sektörünün ekonomi içindeki ağırlığının artacağını düşünen yöneticilerden biri de Burhan Karaçam Partnership Yönetim Kurulu Başkanı Burhan Karaçam. Ona göre, finans sektörünün GSYİH içindeki payı yakın 2010’da yüzde 8-8,5’e ulaşacak. Karaçam, “2005-2010 arasında sektör göreceli olarak daha yavaş büyüyecek. Ancak, 2020’ye kadar ise siyasal istikrarın sürmesi ve AB yakınlaşmasının güçlenmesi halinde, finans sektörünün GSYİH’ya oranının yüzde 15’lere yaklaşması güçlü bir olasılık” diyor.
Bankacılık, Türkiye’de bugünün koşullarında finans sektörünün aktif büyüklüğünün yüzde 92’sini oluşturuyor. Sigorta, leasing, faktoring gibi alanlar ise bankacılığa göre çok daha küçük. Akbank Genel Müdür Yardımcısı Hayri Çulhacı, bankacılık sektöründe 2005-2010 döneminde yıllık ortalama yüzde 7,9, 2010-2020 döneminde ise yıllık ortalama yüzde 8,1 büyüme öngördüklerini söylüyor.
Hayri Çulhacı, “Bankacılık sektörünün büyüklüğünün 2010 yılında 360 milyar dolar, 2020 yılında ise 790 milyar dolar ulaşabilir” tahminini yapıyor. Bu, 2010’da finans sektörünün toplam aktif büyüklüğünün 400 milyar doları aşacağı anlamına geliyor.
Bankacılığın yeni görünümü
Finans sektörünün çeşitli alt segmentleri önümüzdeki yıllarda farklı büyüme performansları gösterecek. Türkiye’de hangi alanların nasıl bir performans göstereceğine ilişkin tahminleri Burhan Karaçam şöyle açıklıyor:
“Önümüzdeki 5 ve 15 yıl içinde görülecek büyüme performanslarının, klasik bankacılık hizmetlerinden ziyade Türkiye de gelişmekte olan yeni finansal hizmet sahalarında gerçekleşeceğini düşünüyorum. En önemli gelişmenin ise bireysel bankacılık, varlık yönetimi ve varlık yönetimini destekleyen özel emeklilik ve yatırım fonlarında olacağını bekliyorum. Yatırım bankacılığı, özellikle kaynak ve network yetersizliği nedeniyle büyük ölçüde yabancı bankaların hakimiyeti altında olacak. Sigortacılığın ise mevcut kontrollü yapısının korunması halinde beklenen paralel gelişmeyi gösteremeyeceğini düşünüyorum.”
Bu gelişmeler finans sektöründe 2020 yılında yeni bir tablo ortaya çıkaracak. Bugün bankacılık sektörünün gelirlerinden yüzde 38 oranında pay alan bireysel bankacılığın, 2010’da yüzde 50 civarında pay alması bekleniyor. Akbank’ın tahminlerine göre diğer alanlarda 2010 yılında şöyle bir görünüm ortaya çıkacak:
“Bugün bankacılık sektöründeki gelirler içindeki payı yüzde 12 olan kurumsal ve ticari bankacılığın payı 3 puan artarak yüzde 15’e çıkacak. Günümüzde gelirlerin yüzde 437ünü oluşturan hazine yönetiminin payı ise yüzde 12’lere gerileyecek. Varlık yönetiminden elde gelirler önümüzdeki 5 yıl içinde yüzde 5,5’ten yüzde 13’e yükselecek. Yatırım bankacılığının payı ise yüzde 1,5’ten yüzde 4’e çıkacak.”
Diğer alanların performansı
Türk finans sektörü, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın verilerine göre, 2004 Aralık ayı itibariyle 335 milyon YTL’lik bir aktif büyüklüğüne ulaştı. Bu büyüklük içinde bankalar yüzde 91,4 ile en yüksek payı alıyorlar. İkinci sırada yüzde 2,9 pay ile sigorta şirketleri var. Onu yüzde 2,9 ile ÖFK’lar (özel finans kuruluşları), yüzde 2,2 ile leasing, yüzde 1,7, ile faktoring izliyor.
Finans sektörünün toplam aktif büyüklüğü içinde tüketici finansman şirketlerinin payı yüzde 0,4, menkul kıymet aracı kuruluşlarını payı ise yüzde 0,1 düzeyinde.
İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Aykut Demiray, finansal sektör içinde bazı alanlardaki önemli gelişmelere şöyle dikkat çekiyor:
* Finansal sektör içinde bankacılık dışındaki diğer sektörlerin payları halen çok düşük. Buna rağmen son dönemlerde özellikle sigortacılık, ÖFK’lar ve leasing alanlarında yaşanan önemli gelişmeler dikkat çekici.
* AB ülkelerinde sigorta şirketlerinin –emeklilik fonları da dahil edildiğinde- GSYİH’ya oranı 2004 sonu itibariyle yüzde 51,3’e ulaşıyor. Oysa bu oran Türkiye’de yüzde 2,5 düzeyinde. Bu, finans sektörünün diğer alanlarında da önemli bir büyüme potansiyeli olduğuna işaret ediyor.
* Tüketici finansman şirketlerinin, sektörde rekabeti en çok taşıt kredileri alanında artırmasını bekliyoruz. 2004 yılında bir önceki yıla göre, tüketici finansman şirketlerinin tahsis edilen taşıt kredileri içindeki payı arttı. Buna karşılık bankaların payı azalma eğilimine girdi.
* AB’ye üyelik sürecinde yabancı sermayenin Türkiye’ye artan ilgisi arttı. Dünya genelinde faaliyet gösteren büyük taşıt finansman şirketlerinin de Türkiye’ye gelmesi önümüzdeki dönemde taşıt kredilerindeki rekabeti daha da yoğunlaştıracak. Pazarı da büyütecek.”
Sigortacılığın geleceği
Şu anda sigorta ve emeklilik şirketlerinin aktif büyüklüğü Türkiye’deki finans sektörünün toplamının yaklaşık yüzde 3’üne denk geliyor. Ancak, yakın gelecekte bu durum değişecek.
Axa Oyak Sigorta Genel Müdürü Cemal Ererdi’ye göre, sigorta ve bireysel emeklilik birlikte yüzde 10 hedefine doğru bir ivme içinde. Ererdi’nin sigorta sektörüne ilişkin gelecek beklentileri şöyle:
* Ekonomide her hangi bir olumsuzluk yaşanmadığı sürece sigorta sektörünün ortalama yüzde 10’lar seviyesinde bir reel büyümeyi gerçekleştirebileceğini düşünüyorum
* Bence sigorta sektöründe önümüzdeki dönemde sadece güçlü mali yapısı olan şirketler barınabilecek ve ciddi anlamda bir konsolidasyondan yaşanacak.
* Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de sigortada risk yönetimi, aktüerya, iç denetim, teknik sigortacılık ve kendi kaynakları ile risk taşımanın ön plana çıkacak.
* İstanbul’un yüzde 45-50 civarında prim üretimi ağırlığının giderek azalacağını düşünüyorum.
* Hukuki altyapının AB normlarına göre oluşmasıyla birlikte serbest rekabet kuralları eksiksiz olarak uygulanacak ve böylece hesapsızlığın ortadan kalkacak.”
BES büyümeye devam edecek
Yapı Kredi Emeklilik Grup Başkanı Taylan Türkölmez, BES’deki fon büyüklüğünün 500 milyon doları aştığını ve yıl sonu itibariyle de 800-900 milyon dolara ulaşacağını söylüyor.
Türkölmez BES’e ilişkin gelecek senaryosunun ana hatlarını ise şöyle anlatıyor:
“Sistemin başlangıcı olan 2003 yılından itibaren 10 yıl içinde GSYİH'nın en az yüzde 5'ine ulaşacağını tahmin ediyoruz. Bu da 20-25 milyar dolar anlamına geliyor.
* BES orta vadede, Türkiye'deki finansal sistemin önemli aktörlerinden biri olacak. 2006 sonunda bile 1.5 milyar dolar fon büyüklüğünü geçebileceğini söyleyebiliriz.
* Yakın gelecekte kitlesel pazar için ürünler sunan değil, kişiye özel çözümler getirebilen şirketler öne çıkacak.”
* Faizlerin düşmesiyle birlikte, herkesin kendi başına para kazandığı dönem kapanacak. Uzman portföy yönetimi önem kazanacak.”
AKBANK’IN GELECEK SENARYOSU
2020’DE 790 MİLYAR DOLAR Bankacılık sektörü büyüklüğünün 2010 yılında 360 milyar dolara, 2020 yılında ise 790 milyar dolara ulaşabileceği öngörülebilir. 2004-2010 yılları arasında sektörün yıllık ortalama yüzde 7,9, 2010-2020 döneminde ise yüzde 8,1 hızla büyüyeceğini düşünüyoruz. Buna göre, 2010 yılında bankacılık sektörü aktif büyüklüğünün milli gelire oranı yüzde 90’a, 2020 yılında ise yüzde 115’e ulaşacak. Sigortacılık sektöründe yıllık ortalama prim üretiminin yüzde 10 büyüme ile 2010 yılında 16,9 milyar YTL’ye ulaşılması mümkün.
YARISI BİREYSEL OLACAK 2010 yılında bankacılık sektörünün gelir dağılımında bireysel bankacılığın yüzde 50, hazine yönetiminin yüzde 18, kurumsal ve ticari bankacılığın yüzde 15, varlık yönetiminin yüzde 13, yatırım bankacılığının da yüzde 4 oranında payı olacağını düşünüyoruz. 2010 ve 2020 yılları arasında istikrarlı bir büyüme sağlandığı, faiz ve enflasyonun istikrarlı bir şekilde azaldığı ve kişi başına düşen milli gelirin arttığı varsayımları altında, bankacılık sektöründe gerek firma gerekse tüketici açısından mali ihtiyaçlar farklılaşacak.
ÖN PLANA ÇIKACAK ÜRÜNLER Tüketici açısından öncelikli olarak “mortgage” ve bunun bir uzantısı olarak diğer tüketici kredileri, varlık yönetimi, sigorta ve emeklilik fonları ön plana çıkacak ürünler olacak. Kurumlar açısından değerlendirdiğimizde ise yatırım bankacılığı ve dolayısıyla finansal danışmanlık hizmetleri, halka arzlar, birleşme ve satın alma hizmetleri öne çıkacak. Bunun yanı sıra leasing, “venture Capital” (risk sermayesi), kurumsal bonolar ile diğer ürün ve hizmetler de daha önemli olacak.
2010’DA DAHA AZ SAYIDA BANKA OLACAK
KİMLER ÖNE GEÇECEK? Tabana yayılma konusunda teknolojilik altyapısını, insan kaynağını hazırlamış ve bu unsurları doğru yönlendiren kurumlar avantajlı duruma geçecek. Anadolu’nun payının daha ziyade KOBİ’lerle ilgili artacağını, bireysel tarafta ise aynı hızın yakalanamayacağı görüşündeyim.
BİREYSELDE ÜRÜN ARTACAK Bireylere yönelik, mortgage dahil, birçok yeni ürünün piyasaya gireceğine inanıyorum. Kurumsal bankacılık konusunda özellikle kaynak maliyetleri ve kredi limitleri açısından yabancı bankalarla rekabette istenilen gücü yakalayamayan yerel bankalarımız var. Bunlar yeni hedef olarak bireyleri seçmiş bulunuyor.
YENİ DAĞITIM KANALI Dağıtım kanallarının gücü önümüzdeki dönemde çok daha iyi anlaşılacak. Teknolojiye dayanan kanalların yanı sıra özellikle satış tarafında ajans veya temsilci konumundaki bireyler önemli işlevler üstlenecekler. Bu hizmetler yeni bir satış ve dağıtım hizmeti sektörünü oluşturacak.
YABANCILARIN İLGİSİ SÜRECEK Türkiye’ye olan yabancı ilgisi, finans sektöründe de devam edecek. Yabancıların daha ziyade, daha az riskli, daha az yatırım sermayesi gerektiren ve büyüme potansiyeli olan orta ve küçük bankalara yöneleceklerini bekliyorum.
BANKA SAYISINDA AZALMA 2010’da banka sayısında nispi bir azalma olacak. Orta ölçekli bankaların yabancı ortak veya birleşmelerle büyümek zorunda kalacaklarını, küçüklerin ise derin uzmanlık gerektiren faaliyetlerle yaşamlarını devam ettireceklerini düşünüyorum. İdeal ölçekler, büyük bankalar için ayrı, küçük bankalar için ayrı belirlenecek.
MALİYETLER ÖNEMLİ OLACAK Operasyonel maliyetlerin gelir ve kâr marjlarına oranla yukarda kalması, bankaların önümüzdeki dönemde maliyet kontrolü konusuna daha titizlikle eğilmeleri sonucunu yaratacak. Teknoloji, bireysel destek, lojistik ve iletişim hizmetleri gibi gelir yaratmayan hizmetlerin, bu alanlarda uzmanlık oluşturan dış kurumlara verilmesi yaygınlaşacak.
FİNANS SEKTÖRÜNÜ HANGİ TRENDLER DEĞİŞTİRECEK?
Dünyanın önemli araştırma şirketlerinden Mercer Management’ın “Finansta gelecek senaryoları” raporunda ilginç tespitler var. Rapor, bundan 15 yıl sonrasında sektörün yapısı ortaya konuyor. Raporun dikkat çekici noktaları şöyle sıralanıyor:
* Bireysel Bankacılık 2020 yılına kadar kurumsal bankacılıktan daha hızlı büyüyecek. En güçlü büyümenin sigorta, bireysel bankacılık ve varlık yönetimi alanında gerçekleşecek.
* Sigorta toplam finans sektörünün neredeyse yarısını oluşturacak. Buna karşılık, “kurumsal bankacılık” olarak tanımlanan, bankaların büyük şirketlere ve güçlü mali kuruluşlara verdikleri hizmetleri ve sağladıkları krediler en yavaş büyüyen alan olacak.
* Zayıf büyüme beklenen diğer alanlar da varlık yönetimi, mülk ve kaza sigortaları. Çözümler, ürün ve yeniliklerin yerini alacak. Satış ve danışmanlık aktiviteleri önem kazanacak.
* Ürünlerde de ilginç trendler ortaya çıkacak. İlk bakış öngörülenlerin dışında ürünler ortaya çıkacak. Örneğin bireysel mevduat bankacılığın esas hizmetlerinin çok daha önemli bir parçası haline gelmeye başlayacak.
* Bankalardan neler talep edileceği açısından da çok daha bilinçli hale gelecek olan müşteriler, paralarını nereye yatıracaklarıyla ilgili daha fazla araştırma yapacaklar.
* Bankaların en iyi oranları sunuyor olması gerekecek. Müşteri bilgisi çok daha önemli hale gelecek. Bugün 3’e veya 4’i ayrılan müşteri segmentlerinin sayısı artacak.
FADİME ÇOBAN
[email protected]
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?