Halk Bankası Genel Müdürü Hüseyin Aydın, son yıllarda büyük bir değişimden geçtiklerini, bunun Mayıs 2005’den sonra hızlandığını söylüyor. Pamukbank’ın birleşmesinden aldıkları güçle, aktifte ciddi...
Halk Bankası Genel Müdürü Hüseyin Aydın, son yıllarda büyük bir değişimden geçtiklerini, bunun Mayıs 2005’den sonra hızlandığını söylüyor. Pamukbank’ın birleşmesinden aldıkları güçle, aktifte ciddi büyüme yakaladıklarına dikkat çekiyor. “Yeni dönemde büyümenin yanı sıra, verimlilik ve karlılığa odaklanıyoruz” sözleriyle, temel stratejilerini de ortaya koyuyor. Özelleştirmeye hazırlanan bankası için değerlendirmesine şöyle devam ediyor: Her alanda sektörden daha fazla büyüdük. Bu derece karlılığı artan bir başka banka olduğunu tahmin etmiyorum.”
Türkiye’nin en büyük iki kamu bankasından biri olan Halkbank’ın özelleştirmesi için düğmeye basıldı. Geçtiğimiz hafta, danışmanlık firmasını belirleyen bankanın özelleştirme sürecinin bu yılın sonunda tamamlanması bekleniyor. Özelleştirme stratejisinin Haziran ayından sonra netleşeceğini belirten Genel Müdür Hüseyin Aydın, makroekonomik göstergelerin, özelleştirme için çok uygun olduğunu söylüyor. Bankanın nasıl özelleştirileceğine Hazine, Özelleştirme ve banka yönetimi birlikte karar verecek.
Yıl sonunda 800 milyon YTL’lik net kar hedefi olan Halkbank’ın gelecek stratejisini Hüseyin Aydın şöyle özetliyor: “Aktif büyüklük hususunda hiçbir zaman çok iddialı olmadık. Aktiflerde çok büyüyelim, birileriyle rekabet edelim gibi bir düşüncemiz yok. Asıl üzerinde durduğumuz konu, karlılık ve verimlilik; illa büyüyelim diye bir iddiamız yok ama illa karlı ve verimli bir banka olalım iddiamız var.”
Genel Müdürlük makamına, Mayıs 2005’de getirilen Hüseyin Aydın, bankanın son 5 yılda geldiği durumu ve gelecek hedeflerini Capital’e anlattı..
-Halk Bankası son 5 yılda nereden nereye geldi?
Türkiye 2000 ve 2001 yılında iki tane ciddi kriz geçirdi. Krizin kaynağı da ağırlıklı olarak kamu bankalarının likidite sıkışıklığıydı. Dönemin ekonomi yönetimi, Emlak Bankası’nı Ziraat Bankası’na devretti. Ziraat Bankası’ndan da 96 şube Halk Bankası’na devredildi. Yani kamu sermayeli iki banka kaldı. Her iki bankaya görev zararları karşılığı, devlet iç borçlanma senedi verdi.
Operasyonel anlamda da çalışanlara yönelik düzenleme yapıldı. Bu düzenlemeyle, daha önce bu iki bankada, 233 ve 299 sayılı KHK çerçevesinde çalışan insanlar, özel hukuk hükümlerine göre çalıştırması hedefleniyordu. 4603 sayılı yasa bu nedenle çıkarıldı.
Yasanın getirdiği en önemli yeniliklerden biri de şu oldu: “Önceden bedeli ödenmeden, kamu bankalarına herhangi bir görev verilemez.” İç borçlanma senetleri aktife kondu bankaların bilançolarının yüzde 70’i aşkın bölümü, bu kağıtlardan müteşekkil oldu.
Personelin bir bölümü, özel hukuk hükümlerine göre çalışmayı kabul etti. Bir bölümü de diğer kamu kurumlarına nakledildi.
-Bu değişiklikler sizden önce olmuştu. Sizden sonra neler gerçekleşti?
Biz bu operasyonun ilk sürecinde görevde değildik. Mart 2003’deki genel kurulda yeni bir ekip olarak geldik. Geldiğimizde bankanın aktif büyüklüğü yaklaşık 16-17 milyar YTL, kredileri 1 milyar YTL , alacak takibi, yaklaşık 1.2 milyon YTL civarındaydı. Böyle bir banka devraldık.
O zaman beşli bir yönetim tarzı vardı. Nisan 2005’de yapılan genel kurulda murahhas azalık sisteminden vazgeçilerek, çok sayıda bankadaki uygulama gibi, ‘güçlendirilmiş genel müdür’ modeli ortaya çıktı. Buraya, Mayıs 2005’de genel müdür olarak atandım. Organizasyon şemamızı bir kez daha yeni yapıya uygun olarak yeniledik. Kasım 2004’de Pamukbank ile birleşmiştik, ancak birleşmenin sair unsurları tamamlanmamıştı. Personelin ücret ve unvan entegrasyonu yapılmamıştı, çok sayıda şubeye ulaşmıştık. Birbirlerine yakın olan şubelerin tasfiyesi gerekiyordu. Bütün bunları hızlı bir şekilde yaptık.
-Peki bu çalışmalar bilançoya nasıl yansıdı?
2005 sonu bilançomuzu, bir önceki yılın karından, biraz daha fazla bir karla kapattık. Geçen yıl sonu karımız, 532 milyon YTL oldu. Ancak, Haziran 2005’den itibaren bankanın kredilerinde ciddi bir artış başlamıştı. Yıl sonunu 6.2 milyar YTL’lik bir kredi hacmiyle kapattık.
Yine Hazine, iç borçlanma senetlerini vadelerinde ödemeye başladı. Bunlar aktifimizde daha az yer işgal ediyor. Buradan gelen paranın ciddi bir bölümünü kredilere kullandık. Bir bölümünü de bankanın daha likit halde çalışabilmesini sağlamak için alım-satım amaçlı menkul kıymet aldık. Menkul kıymetler cüzdanımızın bir bölümüyle, ikincil piyasası olan kağıtlar aldık. Yine bir bölümüyle de, pahalı mevduatın çıkışına müsaade ettik. Çünkü, vadeye kadar elde tutulacak kağıtları fonlamak için, pasifte belli bir miktar para tutmak zorundayız. Bunu yaparak bankanın daha karlı ve verimli çalışmasını sağladık. Personel ve maaş entegrasyonlarını tamamladık. Şube sayımızı 553’e indirdik. Sektörün önemli oyuncularından biri haline geldik.
-2006’nın ilk çeyreği bankanız açısından nasıl geçti?
Bu yılın ilk çeyreğiyle ilgili de bir değerlendirme yapmak gerekirse, kredilerimiz Mart sonu itibariyle, 7 milyar 250 milyon YTL’ye ulaştı. Türkiye’yi karış karış dolaştık; Antalya, Antep, Mardin’e gittik. Şu anda bütün arkadaşlarımız da Anadolu’yu dolaşıyorlar.
Çiftçi destek kredisi adlı yeni bir ürün çıkardık. Turizm için “güneş paketini” piyasaya sunduk.
Fransız Kalkınma Ajansı’ndan 50 milyon Euro tutarında kredi aldık. Bu kredinin yüzde 50’lik bölümünü, İç, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesindeki 40 ilde faaliyet gösteren KOBİ’lerimize veriyoruz. Kooperatif kredilerinde faiz oranımızı, yüzde 13’e kadar indirdik.
2005 verilerini açıklayan bütün bankalar, kar marjlarının daraldığını, dolayısıyla bu yılın çok zorlu geçeceğine dikkat çekmişlerdi. Sektördeki zorluk elbette bizi de etkiliyor. Buna rağmen ilk 3 ayda brüt karımızı yüzde 85 arttırdık. Geçen yılın ilk 3 ayında 155 milyon YTL iken, 287 milyon YTL’ye ulaştık.
Her alanda sektörden daha fazla büyüdük. Hem kredilerde hem karlarımızı sair bankalar açıklamamış olmasına rağmen, bu derece karlılığı artan bir başka banka olduğunu tahmin etmiyorum.
-Bankanın yıl sonu itibariyle, bilanço kalemlerinde hedefleri neler?
Yıl sonu itibariyle karlılıkta yüzde 51’lik artış, yani 800 milyon YTL’ye yakın net bir kar hedefliyoruz. Aktif büyüklük hususunda hiçbir zaman çok iddialı olmadık. Aktiflerde “çok büyüyelim, birileriyle rekabet edelim” gibi bir düşüncemiz yok. Asıl üzerinde durduğumuz konu, karlılık ve verimlilik.
Halk Bankası özelleştirme aşamasında olan bir banka. Biz bu görüşlerimizi yurtdışında ellerinde fon bulunan firmalara anlattığımızda, bu yaklaşımı son derece güzel ve ciddi buldular. Bizim illa büyüyelim diye bir iddiamız yok ama illa karlı ve verimli bir banka olalım iddiamız var. Asli hedefimiz budur.
Bütün şubelerimize 3 aylık hedefler verdik. Bunlar o dönemde ne yaptıklarını, nereden nereye geldiklerini rapor ederler. Açtıkları kredilerden problemli olan var mı, takipten ne kadar tahsilat yapmışlar, bunların hepsini performans toplantıları adı altında sorgularız. Krediler için de, 10 milyar 500 milyon YTL’lik hedef koyduk.
-Yurtdışından ne kadar borçlandınız, tekrar borçlanmayı düşünüyor musunuz?
-Mevduatların vadesi çok kısa olduğu için, fonlamaların tamamını mevduatla yapmayı düşünmüyoruz. Yurtdışından borçlandık, yine yurtdışından borçlanmayı düşünüyoruz. Şu ana kadar 400 milyon YTL civarında borçlandık. Yakında bir borçlanma daha yapmayı düşünüyoruz.
Genelde beş yıl vadeli borçlanıyoruz. Avrupa Yatırım Bankası, Dünya Bankası, Fransız Kalkınma Ajansı’ndan fonlar temin ediyoruz
Geçen yılı aktif büyüklük olarak 27 milyar YTL ile bitirmiştik, ilk 3 ayda bu 30 milyar 214 milyon YTL oldu. Bu yüzde 17’ye yakın bir büyüme anlamına geliyor. Beklediğimizden öte bir büyüme oldu.
Biz düne kadar ağırlıklı olarak aktifi yönetmeye çalıştık, aynı şekilde pasifi de yönetmeye başladık. Bize çok pahalı gelen satılması zor olan mevduatın peşine hiçbir zaman düşmedik. Türkiye’de sektörde mevduat konusunda hiç agresif olmadık, olmayı da düşünmüyoruz. Tabana yaygın daha ziyade bankayla daha iyi ilişkiler kurabilen müşterilerimizin mevduatlarını tutmayı düşünüyoruz. Bir müşteriye ait çok büyük boyutlu mevduatlar için çok fazla gayretli olmuyoruz.
-Bankacılık sektörü son dönemde çok hareketli… Bu dönemde yaşanan rekabeti nasıl değerlendiriyorsunuz? En çok hangi alanlarda rekabet var?
Sektör, geçen yıl neredeyse kriz öncesi kadar büyüdü. Ancak, aynı büyüme karlılıkta olmadı. Bence en önemli problemlerden biri bu. İkincisi, kredilendirme yaparken pasifte vadelerin uzamaması sorunu var. Şöyle baktığınızda, bankacılık sektörü genel ekonomik büyüklüğün içinde henüz çok küçüktür. Onun için Türk bankacılık sektörünün, daha ekonomiye ciddi katkılar yapacağına inanıyoruz. Yabancıların ülkeye talebini de buna bağlıyorum.
Bireysel kredilerde aşırı bir rekabet oldu. Geçmişten beri Halk Bankası KOBİ’lerin bankasıdır. Son dönemde bütün bankalar buralara yoğunlaştı. KOBİ’lerin kredilendirilmesinde ciddi bir rekabet var. Bu rekabet kaliteyi ve müşteri memnuniyetini arttırıyor. Biz bundan memnunuz.
-Yabancı bankaların sayısı artıyor. Bu bankalar sektörü nasıl etkileyecek?
Sektörü, teknolojik altyapı, insan kaynakları ve sermaye olarak üç ayaklı düşündüğünüzde, insan kaynağı ve teknoloji Türkiye’de var. Geriye bir tek sermaye açığı kalıyor. Ülke içinde, bu alana yatırım yapacak biri varsa zaten yapar. Bu sermaye burada yoksa, bir yerden gelecek. Yabancıların payını piyasa belirler. Adam buradaki sektöre yatırım yapmayı kendi için karlı buluyorsa yatırım yapacaktır. Bugün aldığı malı yarın satabilir de… Sermaye güçlenir ve sektörün milli gelir içindeki payı artar.
-Halkbank’ın gelecek stratejileri neler?
Biz bankacılık yapmak istiyoruz. 2002 sonundan itibaren bakınca, aktifi yönetmeye başladığımız gözüküyor. İlk defa bankacılık sektöründe, bilanço içinde kredilerin payı, menkul değerler cüzdanını geçmeye başladı. Çünkü, Hazine, 38 milyar YTL daha az borçlanacağını açıkladı. Birikimlerinizi, Hazine’ye satamayacağınıza göre, kredi vereceksiniz. Biz menkul değerler cüzdanımızın aktif içindeki payını azaltmaya devam edeceğiz.
İkincisi kredilerimiz arttıracağız. Tabana yaygın bir kredi politikası uygulamaya devam edeceğiz. KOBİ’lerin bankası olmaya devam edeceğiz. Bu, büyüklere kredi vermeyeceğiz anlamına gelmiyor.
Yüzer gezer bir mevduatı çok fazla arzu etmiyoruz. Bunları yaparken, net faiz gelirimizi arttırmayı düşünüyoruz, böylece bankanın karlılığı artacaktır.
Aynı şekilde alınan ücret ve komisyon gelirlerimizi de arttırmayı düşünüyoruz. Çok fazla ürünümüz var. Bu bankacılık sektöründe çok ciddi bir rasyodur. Faiz dışı gelirler kalemini de ciddi anlamda arttırmayı düşünüyoruz. Bunu arttırabilmenin tek yolu çok fazla ürün ve müşterinizin olmasıdır. Bunu sağlamaya çalışacağız.
Bir de geliri arttıramıyorsanız, giderinizi kısacaksınız. Giderlerimizde tasarruf yapmaya çalışacağız.
-Son dönemde bankacılıkta krediler ve KOBİ tarafı ön plana çıktı. Siz hangi alanlarda büyüme hedefliyorsunuz? Bu alanlardaki büyüme yaklaşımınız nasıl olacak, yeni ürün ve hizmetler söz konusu mu?
Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırları içinde 553 şubemiz var. Nihayetinde ticaret yapıyoruz. Bölgesel özelliklere göre de fon bulduk. Türkiye’deki girişimciliğin asli sorunu, orta ve uzun vadeli kredi ihtiyacıdır. Biz de bunu yurtdışından kredi bularak giderdik.
Ülkenin daha az gelişmiş olan bölgelerine, gelişmişlik düzeyine ciddi anlamda katkı sağlamak için kaynak tesis ettik. Demin bahsettiğim, 50 milyon Euro’nun yarısını o bölgelerde kullanacağız. Dünya Bankası’ndan da 250 milyon Euro’ya kadar bir kaynak bulduk. Yeni paketler çıkartıyoruz, bunlara devam edeceğiz. Bu paketlere ciddi bir talep var.
Mesela ‘Gülen emekli kredisi’ çıkardık. Şu anda emekli sandığından emekli olup, başka bankalardan maaş alan vatandaşlarımızdan 7 bin 500 kişi maaşlarını artık Halk Bankası’ndan alabilmek için işlemlerini tamamladı. Biz, bu emeklilerimize maaşlarının 10 katı tutarında, 36 ay vadeli kredi veriyoruz. Faiz oranımızda, 1.55.
-Hemen her banka KOBİ alanına yükleniyor. Siz Halkbank olarak bu alanda öncü ve lidersiniz Bu anlamda genel ortamı nasıl değerlendiriyorsunuz? KOBİ tarafındaki etkinliğiniz örneğin ortaklık anlamında cazibenizi artırıyor mu?
- Şüphesiz. Neye hitap ettiğiniz çok önemli. Öncelikle, diğer bankaların bu kesime kredi vermesinden rahatsız olmuyoruz. Rekabetten rahatsız olunmaz. Kaliteyi arttırır, sizi de gerektiğinde dizginler, yeni şeyler yapmaya mecbur kılar. Biz rekabetten memnunuz.
Son dönemde tarım kredilerine ağırlık veriyorsunuz, bu alandaki plan ve hedeflerinizden bahseder misiniz?
-Şu anda tarımda verdiğimiz kredi miktarı 125 milyon YTL’yi geçti. Tarım kredisi vermeye ağustos ayında başladık. Daha önce böyle bir kredimiz yoktu. Adam çiftçi traktör alacak, kredi veriyoruz. Serasının üzerini kapatmak isteyene de, gübre almak isteyene de kredi veriyoruz. Bir çeşit olarak tarım kredilerini bulundurmayı, tercih ettik. Bu alanla ilgili bir hedefimiz yok ancak vatandaşlarımızdan çok fazla talep geldi.
-Yeni şube planınız var mı? Bu yıl açılacak kaç yeni şube olacak ve nerelerde açacaksınız?
-Şu anda 553 şubemiz var ama olmamız gereken bazı yerlerde olmadığımızı, tespit ettik. Örneğin, Konya’nın Karapınar ilçesinin 100 bin nüfusu var ve burada bir tane banka var. Buraya gidip bakacağız, para kazanacağımızı görürsek, bir şube açarız. Buradaki ölçütümüz ticari esaslara göre faaliyet göstermektir. Ankara’da Ümitköy’de açıyoruz. Rakam yok ama yeni şubeye ihtiyacımız olduğu kesin.
”İstanbul’a Taşınma 3 Yılı Bulur”
-Halkbankası, İstanbul’a taşınmayı düşünüyor mu? Bu konuda çalışma var mı?
-Biz zaten İstanbul’dayız. Şöyle ki, teknoloji birimimiz, hazine yönetimimiz ve dış ilişkiler birimlerimiz İstanbul’da bulunuyor. Burada krediler, insan kaynakları, kontrol ve eğitim birimlerimiz var.
Tüm birimlerimizi İstanbul’a taşımayı düşünüyoruz ama bu belli bir süre alır. Oradaki sorunlarımızı çözmeye çalışıyoruz. Taşınmanın, üç yıl kadar süreceğini düşünmüyoruz. İnşallah daha erken bir tarihte taşınacağız, bununla ilgili çalışıyoruz
“Özelleştirme Yıl Sonunda Tamamlanır”
-Özelleştirme süreci başladı. Halkbank burada nasıl bir strateji izliyor? Hedefte yabancı ortaklık var mı?
Özelleştirmeyi, Hazine ve Özelleştirme İdaresi ile birlikte yapıyoruz.. Goldman Sachs ve İş Yatırım, danışman firmalar olarak seçildi. Bir de hukuk firmasıyla protokol yapıldı. Muhtemelen çalışmalar Haziran sonuna kadar devam edecek.
Bunlar, bankanın mevcut yapısına bakacaklar ve nasıl özelleştirileceğine karar verecekler. Halka arz olacaksa, ne kadarı daha uygun olur gibi bir takım bilgilerle gelecekler. Bunlar da ilgili yerlerde değerlendirecekler.
-Yönetici olarak sizin görüşünüz nedir?
Banka bana ait olsa nasıl satacağımı ben söylerim ama bana ait değil. Kendi görüşlerimiz de tabii ki var. Şu anda Türkiye’de makro ekonomik veriler son derece elverişli. Bu makroekonomik verilerin böyle devam etmesi halinde, bize de ciddi bir talebin olacağını düşünüyoruz. İster blok olsun, ister halka arz olsun, bu bir talep işidir. Orada hangisi daha avantajlı ise onu yapacağız.
-Özelleştirme süreci ne zaman sonuçlanır?
-Yılsonu itibariyle özelleştirmeyi bitirmiş olabiliriz. Bunu tahmini süre olarak söylüyorum.
Pamukbank Birleşmesi Ne Getirdi?
-Pamukbank birleşmesi size ne kattı? Örneğin bireysel ve perakende bankacılık alanındaki etkinliği size yansıdı mı?
Kasım 2004’de birleştik. Cumhuriyet döneminin en başarılı birleşmesi oldu. Pamukbank bize çok şey kattık, biz de aynı şekilde Pamukbank’a çok şey kattık. Bir sinerji yaratıldı. Bu söylediklerimi, 1 Haziran 2005 tarihinden itibaren banka bilançosuna bakan herkes görebilir. Pamukbank’ın kullandığı teknolojik altyapıyı aldık, fakat onların üzerinde bir sürü yeni yazılım yaptık.
-Bankaların piyasa değeri son dönemde çok yükseldi. Bunu dikkate alarak Pamukbank’ı yeniden ayırmak ve bu yapıyı ayırarak satmak gibi bir durum söz konusu olur mu? Hiç böyle bir düşüneniz oldu mu?
O günün koşullarında birleşme doğru bir karardı. Artı Pamukbank’ın değeri kaybolmamıştır, bankamıza değer katmıştır. Yeniden ayrılıp satılması mümkün değildir.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?