Albaraka Türk, Kuveyt Türk, Asya Finans ve Türkiye Finans Katılım Bankası… Eski adıyla ÖFK, yeni adıyla katılım bankaları sektörünün 4 oyuncusu… Son 2 yılda hızlı bir büyüme gösterdiler. Şube sayıl...
Albaraka Türk, Kuveyt Türk, Asya Finans ve Türkiye Finans Katılım Bankası… Eski adıyla ÖFK, yeni adıyla katılım bankaları sektörünün 4 oyuncusu… Son 2 yılda hızlı bir büyüme gösterdiler. Şube sayıları ve bankacılık sektöründeki payları arttı. 4 kurumun genel müdürü gelecek için de iddialı. Kimi yurtdışında şubeleşmeyi planlıyor, kimi halka açılmayı, kimiyse Türkiye’ye yeni ürünler getirmeyi. “Artık sadece kendi sektörümüzde değil, tüm bankacılık sektöründeki pastadan pay almaya çalışıyoruz” diye konuşuyorlar. Onlara göre, bu büyümeden pay almak isteyen yabancı katılım bankaları da yakında Türkiye’ye gelecek… Özellikle de Körfez’den yeni girişler yaşanacak…
Türkiye’nin ilk kez 1985 yılında tanıştığı özel finans kurumları, geçtiğimiz yıl, yani 20 yıl sonra “katılım bankaları” adını aldı. Özel Finans Kurumları Birliği’nin Katılım Bankaları Birliği’ne dönüştüren sistemin bugün 4 oyuncusu var. İlk olarak 2001 yılında İhlas Finans tasfiye edildi. Ardından bu yıl başında sektörün iki oyuncusu, Anadolu Finans ve Family Finans birleşti. Böylece pazarda 4 oyuncu kaldı.
Bu bankalar bugün, Türk bankacılık sektörünün yüzde 3,11’lik mevduatını elinde bulunduruyor. Toplam fon miktarları ise 6 milyar doların üzerine çıkmış durumda. Katılım bankalarının toplam aktifleri bankacılık sektörünün yüzde 2,5’i kadar. Sektörde kullandırılan toplam kredilerin ise yüzde 4,51’lik kısmı katılım bankaları tarafından fonlanıyor.
Sektörde faaliyet gösteren bankaların performansları da sürekli artıyor. 2001 yılında yaşanan kriz esnasında, katılım bankaları, diğer bankalar gibi zor günler geçirdi. Bu dönemde, İhlas Finans tasfiye edildi. Ancak, 2003 yılından itibaren tablo yavaş yavaş değişmeye başladı. 2005 yılında ise oldukça iyi bir performans gösterdiler. Bundan 5 yıl önce 115 şube ve bin 946 personel ile faaliyet gösteren katılım bankaları, 2005’te şube sayılarını 283’e, çalışan sayısını ise 5 bin 512’ye çıkardılar.
Katılım bankalarının genel müdürlerine göre bu olumlu gelişmeler, bu yıl ve önümüzdeki yıllarda da devam edecek. Katılım bankaları artık sadece kendi sektörlerinde değil, tüm bankacılık sektöründeki pastadan pay almaya çalışacaklar. Hizmet ve ürün çeşitliliklerine paralel olarak daha geniş bir kitleye ulaşma imkanı bulacak, şube ve çalışan sayılarını artırmaya devam edecekler.
Tüm katılım bankaları genel müdürlerine önümüzdeki döneme yönelik planlarını ve sektörün yarınına ilişkin tahminlerini sorduk. Türkiye Finans Katılım Bankası Genel Müdürü Yunur Nacar, Asya Katılım Bankası Genel Müdürü Ünal Kabaca, Albaraka Türk Genel Müdürü Adnan Büyükdeniz ve Kuveyt Türk Genel Müdürü Ufuk Uyan, hedeflerini ve sektöre yönelik beklentilerini şöyle anlattı:
TÜRKİYE FİNANS KATILIM BANKASI’NIN 2007’DE HALKA AÇILMAYI HEDEFLİYOR
Ülker Grubu’na ait Family Finans ve Boydak Grubu’nun Anadolu Finans’ı 2005 sonunda birleşti. Birleşmeyle oluşan yeni kurumun adı ise Türkiye Finans Katılım Bankası oldu. Sektörünün lideri haline de gelen yeni bankanın şube sayısı 108’e, 2005 yıl sonu verilerine göre aktif büyüklüğü ise yaklaşık 2 milyar 262 bin dolara ulaştı. Mevduat büyüklüğü ise Eylül 2005 tarihli verilere göre, yaklaşık 1 milyar 689 milyon dolarken, 2006 başında bu rakam 2 milyar doları geçti.
Türkiye Finans Katılım Bankası Genel Müdürü Yunur Nacar, “Birleşmeyle birlikte faizsiz bankacılık sektöründe lider konuma geldik. Ticari ve özel bankacılık sektöründe ise toplam aktiflere göre 11’inci, mevduata göre 12’inci sırada yer alıyoruz” diyor.
“Global banka olmak istiyoruz”
Yunus Nacar, Türkiye Finans Katılım Bankası’nın bundan sonraki vizyonunu ise “global bir banka olmak” şeklinde tanımlıyor. Nacar, şöyle diyor:
“Gelecek dönemde faizsiz bankacılık sektöründeki liderliğimiz devam edecek. Toplam bankacılık sektöründeki sıralamamız daha üst seviyelerde olacak. Bu hedefe yönelik olarak 2010’a kadar büyüme stratejimizi belirledik. Bu yıl 15 ve takip eden yıllarda 20’şer şube açarak 2010 yılındaki toplam şube sayımızı 200’e çıkarmayı hedefliyoruz. Aynı zamanda 2007-2010 yılları arasında her yıl 1 yurtdışı şube açacağız.”
2007 yılında Türkiye Finans Katılım Bankası’nın halka arzı gündemde. Mevduat olarak her yıl ortalama yüzde 20 büyüme ile 2010 yılında 5,5 milyar dolar aktife ulaşmayı planlayan banka, bu halka arz ile de büyüme hedefine hızla ilerleyeceklerini söylüyor.
ASYA KATILIM BANKASI KÖRFEZ SERMAYESİNİ ÇEKECEK
1996 yılında, 254 ortak tarafından tamamen yerli sermaye ile kurulan Asya Finans, yeni dönemde ismini Asya Katılım Bankası olarak değiştirdi. Türkiye'nin en genç katılım bankası olan Asya Katılım’ın, 2005 sonu itibariyle mevcut özkaynakları 300 milyon YTL’ye, kaynak hacmi ise 1,6 milyar dolara ulaşmış durumda. Bankanın toplam kredi hacmi ise 4,5 milyar doları yakaladı. 2005 yılı vergi sonrası net kârı 95 milyon YTL olan banka bugün, bin 750 çalışanı ve yurt içinde 72 şubesi ile faaliyet gösteriyor. Dış ticaret hacmi ise 3 milyar dolar düzeyinde.
Asya Katılım Bankası Genel Müdürü Ünal Kabaca, 2006 sonunda topladıkları fonun miktarının 2 milyar dolara ulaşacağını öngörüyor. “Bu da bizim için yüzde 25’lik bir büyüme anlamına geliyor” diyen Kabaca, bankanın yeni döneme ilişkin planlarını şöyle anlatıyor:
“Hedef yüzde 100 büyüme”
“2006, kuruluşumuzun aynı zamanda 10’uncu yılı. Bu yıl halka açılmak gibi bir hedefimiz var. Planlarda bir değişiklik olmazsa, 2006 yılı içerisinde Asya Katılım Bankası olarak borsadaki yerimizi almış olacağız. Şubeleşme çalışmalarımız da tüm hızıyla devam ediyor. 2006 sonunda mevcut şube sayımızı 90’a çıkarmayı hedefliyoruz. Bunun doğal sonucu olarak, personel sayımız da artmaya devam edecek.
Katılım bankaları, bir taraftan mevcut pastadan pay alırken, bir taraftan da atıl fonları sektöre kazandırarak ve Körfez sermayesini sistemin içine çekerek bu pastanın büyümesine katkıda bulunuyorlar. Reel sektöre kaynak oluşturan katılım bankalarının sistemi tamamlayıcı bir rolleri var.
Türkiye Katılım Bankaları Birliği’nin projeksiyonuna göre, katılım bankalarının sektördeki mevcut yüzde 3’lük pazar payının, 2007 sonuna kadar yüzde 5 civarına yükselmesi bekleniyor. Bu da, önümüzdeki iki sene içinde katılım bankalarının yüzde 100’e yakın büyüyeceği anlamına geliyor. Daha uzun vadeli hedef ise sektör içindeki payı yüzde 10’lara kadar çıkarmak.
ALBARAKA TÜRK’ÜN HEDEFİ 1 MİLYAR 200 MİLYON DOLAR
Albaraka Türk, 2005 yılını sektör ortalamasının üzerinde bir kârlılıkla kapattı. Vergi sonrası yaklaşık 44 milyon YTL net kâr elde etti. Bilançosu yüzde 35 oranında büyüdü. Fon hacmi 1 milyon doların üzerine çıktı.
Albaraka Türk’ün yüzde 84’ü yabancı sermayeye ait. Kalan yüzde 16’lık kısım ise yerli sermayeden oluşuyor. Geçmişten bugüne çok radikal değişiklikler yaşayan bir kurum olmadıklarını söyleyen Albaraka Türk Genel Müdürü Adnan Büyükdeniz, önümüzdeki dönem de radikal değişiklikler yapmayacaklarını belirtiyor. Öncelikli stratejinin ise bugüne kadar elde edilen güçlü bilançoyu sürdürmek olduğuna dikkat çekiyor.
“Şubeler açarak büyüyeceğiz”
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch’den, kısa vade yabancı para ve yerli para derecelendirmesinde B notu aldıklarını söyleyen Adnan Büyükdeniz, “Akbank’a da verdiği not aynı” diye konuşuyor. Albaraka Türk’ün 3 yıl öncesine göre fon toplama hacminde ciddi bir düzeltme yaşadıklarına dikkat çeken Büyükdeniz, şu değerlendirmeyi yapıyor:
“Geçmişte 350 milyon dolar olan fon toplama hacmimiz bu yılın sonunda 1 milyar 200 milyon dolara ulaşacak. Fon toplama gücünü artırırken, kârlılığımızdan da ödün vermedik. Şube sayısında da ciddi bir artış sağladık. 2005’de ciddi bir kâr elde ettik. İçinde bulunduğumuz yılda da yeni şubeler açarak yurt çapındaki şube ağımızı genişletmek istiyoruz.”
“Rekabet şartları değişecek”
Sektörün 6 milyar dolara yakın bir fon büyüklüğüne ulaştığını ve şubeleşme atağında önemli yol aldığını söyleyen Adnan Büyükdeniz, henüz daha yolun başında olduklarını düşünüyor:
“Mevcut rakamlar hedeflenenin çok altında. Oysa büyüme potansiyeli oldukça fazla. Katılım bankacılığı, Türkiye’de 20 yılık geçmişinde genellikle istikrarlı gelişme gösterdi. Bugün gelinen noktada sektör büyümesini sürdürüyor ve sistem içerisindeki payı da istikrarlı bir şekilde artıyor. Yeni şubeleşme atağının da bunda çok büyük etkisi var. Ayrıca, son dönemde daha adil rekabet şartları oluşmaya başladı. Özellikle mevduat güvence miktarının 50 bin YTL’ye çekilmesi sektöre rekabet anlamında çok olumlu katkı sağladı. Bu düzenlemenin tüm sektör için önemli bir rekabet ortamı sağlayacağına inanıyorum.”
KUVEYT TÜRK ŞUBE AĞINI GENİŞLETECEK
Kuveyt Türk, Kuwait Finance House, Türkiye Cumhuriyeti Vakıflar Genel Müdürlüğü, Kuveyt Devlet Sosyal Güvenlik Kurumu gibi hissedarların desteği ile 1989 yılında kuruldu. 16 yıl önce tek bir şube ile yola çıkan bankanın şube sayısı bugün 69’a, çalışan sayısı ise bin 265’e ulaştı. Kurulduğunda 8 milyon dolar olan sermayesi ise 2005 yılı sonu itibariyle 162 milyon dolara ulaşmış durumda. Yine 2005 sonunda,
bankanın toplam fonlarının büyüklüğü 1 milyar 550 milyon dolara, toplam aktifleri ise 1 milyar 740 milyon dolar seviyesine ulaştı.
“Amacımız istikrarlı büyüme”
Kuveyt Türk Genel Müdürü Ufuk Uyan, “Kuveyt Türk’ün 16 yıldır istikrarlı büyümesinin temelinde Türkiye’nin potansiyeline olan inancı ve müşterileriyle kurduğu yakın ilişkiler yer alıyor” diye konuşuyor. Uyan, şöyle devam ediyor:
“Ekonomik olarak zor geçen yıllarda bile Türkiye’ye olan inancımız asla azalmadı. Bu yaklaşım sadece kurumsal bankacılık ya da yatırım bankacılığı alanlarında sunulan hizmetlerle de sınırlı kalmadı. Aynı zamanda bireysel bankacılık alanında gösterilen performansla da göz doldurdu. Son yıllarda özellikle tüketici kredilerinde gerçekleştirilen artış geçen yıla göre yüzde 165’lik bir büyümeyi beraberinde getirdi. Özellikle konut finansmanında yine geçen yıla göre yüzde 300’lük bir artış söz konusu oldu. Bu Kuveyt Türk’ün müşteri beklentileri ve piyasa koşullarına göre rekabet edebilir profilini gözler önüne seriyor.”
“Yeni ürünler öne çıkacak”
Ufuk Uyan, 2006’nın da verimli bir yıl olacağını söylüyor. Tüketici lehine yeni ürünler ve hizmetlerin geliştirileceğine dikkat çeken Uyan, özellikle kredi kartları tarafındaki yeniliklere işaret ediyor. Uyan, şöyle diyor:
“Türkiye’deki taksit kart ve kredi kartlarına alternatif olarak piyasaya sürülen Sizcard’a müşterilerimizden ciddi talep geldi. Bu yıl ve önümüzdeki yıllarda da bu ürünü daha da geliştirip, yeni fonksiyonlar ekleyeceğiz.”
Kuveyt Türk’ün bugün sermaye yeterlilik rasyosu yüzde 15 seviyesinde. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch’in derecelendirmesinde de, uzun vadeli ulusal notu BBB(+)’dan AA(-)’ye yükseldi. Banka, uzun vadeli yerel para birimi cinsinden notunu da BB’den BB (+)’ya taşıdı.
15 yeni şube planı
Kuveyt Türk’ün önümüzdeki 10 yılda adından sıkça söz ettireceğini söyleyen Ufuk Uyan, bankanın gelecek planlarını ise şöyle anlatıyor:
“Kuveyt Türk’ün dünyada yaygın olarak kullanılan faizsiz enstrümanları, Türkiye’ye de kazandırma gayret ve çalışmaları hızla devam edecek. Stratejilerimiz doğrultusunda sadece katılım bankaları sektörünü değil, tüm bankacılık sektörünü de çok yakından takip ediyoruz. Bu amaçla en son 77,4 milyon YTL’lik sermaye artışımızla gücümüzü pekiştirdik.
Şu anda 69 olan şube sayımızı İstanbul ve tüm yurt genelinde çok yakında açacağımız 15 yeni şube ile artıracağız. Yeni şubelerimizin yanı sıra müşteri beklentileri çerçevesinde modern ve şık tasarımlı şube konseptimizi mevcut şubelerimize de uygulayıp bu şubelerin yenileme çalışmalarını yürütüyoruz. Sadece yurt içinde değil yurt dışında da şubeleşme çalışmalarına ağırlık vereceğiz. Bugün bu çerçevede Bahreyn şubemizin yanı sıra, Almanya temsilciliğimizin faaliyetlerini sürdürüyoruz”.
ADNAN BÜYÜKDENİZ/ALBARAKA TÜRK GENEL MÜDÜRÜ
“YENİ YABANCI KATILIM BANKALARI GELECEK”
DEĞİŞEN SADECE UNVAN Katılım bankalarının, 20 yıldır çalışma prensipleri neyse, bunlar gelecekte de aynen devam edecek. İlkelerde herhangi bir değişiklik yok. Sadece yasal unvanımız değişiyor. Bugün sadece, özel finans kurumu yerine katılım bankası adını kullanıyoruz. Bugüne kadar ne yapılıyorsa, nasıl yapılıyorsa bundan sonra da öyle yapılacak. Dolayısıyla, müşteri açısından temelde, sistemde bir değişiklik yok. Ancak faizsizlik prensipleri içerisinde yeni araçlar, ürünler, hizmetler gelebilir. Bu gibi yenilikler kurumların yenilikçilik kabiliyetlerine bağlı.
GÜVENCELER ARTIK TMSF’DE Bankacılık yasasında bizi ilgilendiren değişikliklerden bir diğeri de, güvence fonunun tasarruf mevduatıyla birleştirilmesi, daha doğrusu devredilmesi oldu. Bu kurumların 50 bin YTL’ye kadar olan gerçek kişi fonları, aynen bankalarda olduğu gibi, güvence fonuna tabiydi. Güvence fonu BDDK’nın denetiminde Özel Finans Kurumları Birliği tarafından yönetiliyordu. Şimdi bu güvence fonu bütün varlıklarıyla birlikte TMSF’ye devredildi. Dolayısıyla katılım bankalarında hesabı olan gerçek kişilerin güvencesiyle herhangi bir bankadaki insanların güvencesi arasında bir fark kalmadı.
DUBAİLİLER GELECEK Önümüzdeki dönem pazarda yeni yabancı yatırımlar göreceğiz. Örneğin Dubaili bir banka yakında sektöre girecek. Biz buna çok olumlu bakıyoruz. Bunun piyasayı ve potansiyeli büyütebilecek bir olay olduğunu düşünüyoruz. Biliyorsunuz, iktisatta pozitif dışsallık denen bir şey vardır. Yani sizin dışınızdaki bir olayın sizi de olumlu etkilemesi söz konusu olabilir. Dubai İslam Bankası ya da diğerlerinin gelişi zaten var olan rekabeti artıracak. Bunun da bir pozitif dışsallık oluşturarak piyasanın ve potansiyelin genişlemesine yardımcı olacağını düşünüyoruz. Ayrıca, daha fazla sayıda müşteriye ulaşılmasına katkı sağlayacak. Sektörün büyümesi ve ekonomiye katkısının artması anlamında da pozitif geri dönüş yapacağını düşünüyoruz.
YUNUS NACAR/ TÜRKİYE FİNANS KATILIM BANKASI GENEL MÜDÜRÜ
“KÖRFEZ’DEN BİR BANKA TÜRKİYE’YE GELEBİLİR”
-Katılım Bankaları her yönden sürekli büyüme ve genişleme eğilimdeler. Artık sadece kendi sektörümüzde değil, tüm bankacılık sektöründeki pastadan pay almaya çalışıyoruz.
-Katılım bankaları olarak hizmet sektöründe müşterinin önemini kavradık. Müşteri merkezli yönetim ve servis anlayışı ile tüm bankacılık hizmetlerini hızlı, modern ve kaliteli bir biçimde ortaya koymakta önemsenecek bir konuma geldik.
- Türkiye bankacılık sektörü bakımından cazip bir pazar. Bu, bugüne kadar gerçekleşen alımlardan ve yurtdışı yatırımcısının her geçen gün artan ilgisinden rahatlıkla anlaşılıyor. Dünya çapında faaliyet gösteren global bankaların Türkiye’deki katılım bankacılığı sektörüne de sıcak baktığı ve hatta sektöre girmek için birkaç banka ile görüşme yaptığı biliniyor.
-Özellikle Körfez yatırımcıları, gelişmekte olan katılım bankacılığı sektörüne ilgi duyuyor. Bunların birkaç bankayla da temas halinde olduğu söylentisi var. Önümüzdeki dönemlerde yabancı bir bankanın sisteme dahil olmasına yönelik gelişme sürpriz olmayacak.
-Gelecek dönemlerde katılım bankaları şube ağlarını artırarak, yeni teknoloji ve yeni ürünlere yatırım yaparak daha geniş kitleye ulaşacak. İlgili ve kaliteli hizmet sunumu ile ön plana çıkacak.
- Faiz hassasiyeti olan ve halen ekonomiye kazandırılamamış atıl fonlar, güven veren ve kaliteli hizmet yapısı ile sistemin içine alınacak.
-Faiz hassasiyeti olan Körfez yatımcısının da katılım bankaları aracılığıyla Türkiye’ye yönelmesi söz konusu olacak. Bu anlamda, katılım bankaları Körfez sermayesine köprü görevi görecek.
-Katılım bankaları, kâr marjlarının her geçen gün düştüğü bir ortamda pratikte çok fazla kullanılamayan kâr-zarar ortaklığı, diğer bir ifadeyle risk sermayesi enstrümanını etkinleştirilecek ve yaygınlaştırılacak.
-Yeni yapılanma ile katılım bankacılığı müşterileri borsa ve menkul kıymet piyasalarına da yönlendirilecek. Bu piyasalara derinlik kazandıracak.
HANDE D. SÜZER
[email protected]
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?