Mevduat Yeniden Gözde mi Olacak?

Bir zamanlar bankaların en önemli rekabet alanı “mevduat” idi. Bütün kampanyalar, ilanlar onun üzerine odaklanırdı. Ancak, yüksek enflasyon, uzun süre mevduatı gözden düşürdü, yerine faize dayalı t...

1.06.2006 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

Bir zamanlar bankaların en önemli rekabet alanı “mevduat” idi. Bütün kampanyalar, ilanlar onun üzerine odaklanırdı. Ancak, yüksek enflasyon, uzun süre mevduatı gözden düşürdü, yerine faize dayalı tahvil, bono, repo ve döviz gibi araçları çıkardı. Son dönemde ise düşen faizler, yeni ekonomik yapı nedeniyle mevduata ilgi artmaya başladı. Bunun arkasında iki gerçek var; Birincisi, getirisinin cazip olması, diğeri de bankaların kaynak toplamak nedeniyle yüklenmesi… Tahminler, bir süre daha bu eğilimin devam edeceği yönünde…

Türk halkının nabzını tutmayı hedefleyen “Türkiye Profili” adlı araştırmanın finansal alışkanlıklara ilişkin bölümünden çok ilginç veriler çıkıyor. Türk vatandaşının tasarruf eğilimlerini gösteren bu verilere göre, son 5 yılda alışkanlıklar ciddi şekilde değişti. Tasarruf sahibi, yatırımlarını değerlendirirken Türk Lirası’na yöneldi, bu alanda dikkati çeken bir büyüme gözlendi. 2001 yılında tasarrufların yüzde 19’u TL (Şimdi YTL) cinsinden değerlendirilirken, 2005 sonunda bu oran yüzde 39’a ulaştı.

Araştırmada “yatırım fonları”, “borsa”, “bono-tahvil” gibi araçlar da ayrıca değerlendirildiğinden, YTL cinsi tasarrufu büyük ölçüde mevduat olarak dikkate almak gerekiyor. Bu da vatandaşın Türk Lirası’na, mevduata ilgi gösterdiği anlamına geliyor. Zaten araştırmadan öte, bankacılık sektöründen gelen veri ve görüşler de bunu destekliyor. Ekonomi ve piyasaların yeni dengeleri, faizin cazibesi nedeniyle mevduatı yeniden öne çıkarıyor, bankalar da uzun yıllardan sonra bu tasarruf aracına yönelik kampanyalarına ağırlık veriyorlar. Bir bankacı, “Mayıs ayı sonunda yurtdışı piyasalar kaynaklı faiz yükselişleri oldu. Ancak, bunun geçici olduğunu düşünüyoruz. Bono faizleri gerileyecek, repo gibi araçlar gözden yine düşecek. Mevduat önümüzdeki yılların gözdeleri arasında olacak” diye konuşuyor.

Aynı bankacıya göre, piyasalardaki dalgalanmalar zaman zaman yaşanacak. Ancak, Türk ekonomisi yeniden yapılanma sürecinden geçiyor. Yüksek enflasyonlu dönem sona erdi, geçmişin gözde yatırım araçları da gözden düştü. Tahvil ve bonoda faiz oranları yıllık yüzde 13’lere (Son dalgalanmalar öncesinde) kadar indi. Repo, neredeyse kullanılmayacak derecede gözden düştü. Likit ve değişken yatırım fonlarında getiriler, faizler nedeniyle çok düşük düzeylere düştü. Ancak, mevduat ise durum farklı. Bankalar arasındaki değişik oranların da etkisiyle, 1 aydan başlamak üzere bu yatırım aracının cazibesi yükseliyor. Bu cazibenin gelecekte de devam edecek olması nedeniyle bankalar arasındaki yarış da kızışmış durumda.

Bazı yatırım danışmanları ise, bankaların bugünkü mevduat oranlarını kârlı bulmuyor. Bu nedenle bankacılık sektöründe satın alma ve birleşmelerin neticelenmesinden sonra, oranların daha makul seviyelere gerileyeceği düşünülüyor. Ancak genel kanı, getirisini ve cazibesini koruduğu sürece mevduatın toplam tasarruflardan aldığı payı koruyacağı yönünde.

TL Mevduatta son 3 ay
Merkez Bankası’nın verileri de mevduattaki hızlı büyümeye işaret ediyor. Buna göre, 2002 yılında 57 milyar YTL düzeyinde olan toplam YTL mevduatlar, 5 Mayıs 2006 tarihinde 165 milyar YTL’ye yükseldi.

Bu rakamlar toplam YTL mevduatı miktarını ortaya koyuyor. Ticari mevduatlar bir yana bırakıldığında, bireylere ait hesaplarda da artışın yaşandığı görülüyor. Hazine Bonosu faizleri ile mevduat faizleri arasındaki faiz farkının kapanması, hatta kısa vadelerde Hazine Bonosu faizlerinin mevduat faizlerinin altında kalması nedeniyle belli ölçülerde tasarrufların yönü mevduata dönmüş durumda.

TCMB’nin verilerine göre, 2006 yılının ilk 3 ayında gerçek kişilerin YTL mevduatta değerlendirdikleri tasarrufların tutarı yüzde 9.3 oranında büyüdü ve 95 milyar YTL seviyesine ulaştı. Devlet iç borçlanma senetlerinde değerlendirdikleri tasarruflar ise yüzde 5,8 azalarak 26,6 milyar YTL’ye geriledi.

Gerçek kişilerin YTL mevduatta değerlendirdiği tasarrufların toplam yurtiçi tasarruflar içerisindeki payı da yüzde 24,3’ten yüzde 25,6’ya çıktı. Bu dönemde devlet iç borçlanma senetlerinde değerlendirilen tasarrufların payı yüzde 7,9’dan y��zde 7,2’ye geriledi.

Garanti Bankası’nda da piyasadaki trende benzer bir gelişim izlendiğini söyleyen Garanti Bankası Genel Müdür Yardımcısı Ali Fuat Erbil, şöyle diyor:

“Garanti Bankası’nda Mart 2006 itibarıyla 2005 yılı sonuna göre, bireysel müşterilerin yurtiçi YTL mevduat hacimleri ciddi anlamda büyürken, bono ve tahvil hacimleri aynı seviyelerde seyretti”.

Döviz mevduata ilgi olmaz
2002 yılında YTL mevduatların yıllık ortalama getirisi yaklaşık brüt yüzde 55’ler civarındayken bugün yaklaşık brüt yüzde15-16’lar seviyesinde seyrediyor. Dolar mevduatta ise, 2002/2004 arasında yükseliş yaşandı. 2002 başındaki 44 milyar dolar düzeyinden, 2004 sonunda 63.5 milyar dolara yükseldi. Ancak, 2005 yılını 55 milyar doların altında kapattı.

Bankacılar, “Mayıs ayında piyasalarda dalgalanmalar yaşandı, döviz kurları yükseldi. Buna bağlı döviz mevduata ilgi artar düşüncesi gündeme geldi. Ancak, bunların geçici olduğunu düşünüyoruz” değerlendirmesini yapıyorlar.

Yabancı para mevduatta çok fazla alternatif olmadığından, ilginin devam ettiğini söyleyen Yapı Kredi Bankası Hazine Yönetimi Genel Müdür Yardımcısı Mert Yazıcıoğlu, son dönemde kurlardaki hareketlenmeden kaynaklanan gelişmeye dikkat çekiyor:

“Kurlardaki hareketlenmeyle birlikte belirli miktarda yabancı para mevduat TL ürünlere döndürüldü. Ancak, yine de toplam mevduatlar içindeki yabancı para mevduat oranı yadsınamayacak kadar yüksek. Toplam bankacılık sektöründeki yabancı para mevduatlar Ocak 2002-Haziran 2005 arasında yüzde 34 artarak 44.6 milyar dolardan 59.8 milyar dolara yükseldi”.

Cazibesi sürecek mi?
Mevduat geçtiğimiz yıllarda da cazip oldu. Ancak son 1-2 yıldır hazine bonosu faizleri çok hızlı bir şekilde düşünce yeniden cazibesini artırdı. Reel getirinin bonolarda azalması yatırımcıların bir kısım birikimlerini daha likit enstrümanlara kaydırmasına sebep oldu. Mevduatlar da bu likit enstrümanların başında yer aldı. Bankacılıkta toplam tasarruflar içerisinde özellikle TL mevduatın payı arttı. Bu gelişmenin, büyük ölçüde sektörde yaşanan yoğun rekabet ortamından kaynaklandığı düşünülüyor. Türkiye İş Bankası AŞ. Genel Müdür Yardımcısı Aykut Demiray şu saptamaları yapıyor:

“Bankalar arası rekabetin artması ve bankaların yabancı bankalarla ortaklık arayışına girmeleri sonucunda bilançoları büyütme çabası ortaya çıktı. Ekonomide genel olarak faizlerin gerileme eğiliminde olduğu bir ortamda bu çaba, mevduat faiz oranlarındaki gerilemeyi baskı altına aldı. Bu da toplam tasarruflar içinde TL mevduatın payının artmasına katkıda bulundu”.

Önümüzdeki dönem, bankacılık sektöründe satın alma ve birleşmelerin tamamlandığı noktada, mevduatın cazibesinin bir ölçüde azalacağı düşünülüyor. Aykut Demiray, “Yatırımcıların bu dönemden sonra bankacılık sektöründen yeni ürünler talep etmeye başlayacak” diyor.

ALİ FUAT ERBİL /GARANTİ BANKASI GENEL MÜDÜR YARDIMCISI

MEVDUATA İLGİNİN 3 NEDENİ

1. STOPAJ VERGİSİ ETKİSİ 2006 yılı başında yürürlüğe giren yeni vergi yasasıyla, mevduatlar ile hazine bonosu/devlet tahvilleri ve yatırım fonlarına uygulanan stopaj vergisi oranı eşitlendi. Daha önce bono, tahvil ve yatırım fonlarından herhangi bir stopaj vergisi alınmıyordu. Bunun sonucunda diğer yatırım ürünlerinin mevduatlara kıyasla net getirilerinde düşüş söz konusu oldu.

2. BANKALAR CAZİBEYİ ARTIRDI  Tasarruf sahiplerinin ilgisinde bankaların da payı büyük. Mevduata yönelmede, artan kredi taleplerine cevap vermeye çalışan bankaların daha fazla fon (özellikle YTL fon) toplamak amacıyla, daha rekabetçi fiyatlama yapmaları etkili oldu.

3. VADE VE GETİRİ Bütün dünyada olduğu gibi bono ve tahviller, orta-uzun vadede elde tutulduğunda gerçek anlamda gelir getiriler. Buna rağmen, mevduat, bono ve tahvile göre daha kısa vadeye sahiptir. Ayrıca, sabit getirili mevduatın herhangi bir piyasa riskinin bulunmaması, tasarruf sahiplerinin yatırım aracı seçimlerinde etkili oluyor.

MEHMET NAZMİ ERTEN/ TEKFENBANK GENEL MÜDÜRÜ

“MEVDUAT PASTASINDAN PAY ALAN BANKA SAYISI AZALACAK”

YÜKSEK GETİRİ İLK 3 AYDA OLDU Türkiye de mevcut vade yapısının kısa olduğu gerçeği ve uygulanan ekonomik program çerçevesinde faiz oranlarındaki devamlı düşüş beklentisinin etkisiyle rekabet 1 -3 ay arasına yoğunlaştı.  Tekfenbank olarak bizim de mevduat getirilerimiz,  0 – 1 ay  ve  9 – 12 ay bantlarında göreceli olarak daha düşük oldu. En yüksek getiri en yoğun mevduatın olduğu 1 – 3 ay arasında gerçekleşti.  Merkez Bankası’nın faiz indirim beklentisi uzun vadelerdeki getirilerin düşük seyretmesine sebep oldu.

MEVDUATIMIZ YÜZDE 100 ARTTI Son yıllarda bankamız mevduat getirileri nominal anlamda düşüş kaydetmesine rağmen reel anlamda yüzde 10 civarında kaldı. Reel getirilerin bu yıl da yüzde 8-10 civarında olması bekleniyor.  2004 – 2005 yıllarında bankacılık sisteminde TL mevduat artışı yüzde 44 seviyelerinde olmakla birlikte, piyasada mevduata olan ilgi bizim büyüme stratejimiz ile kesişti. Bu nedenle Tekfenbank’da 2004 ile 2005 yıl sonu arasında yüzde 100’e yakın mevduat artışı oldu. Bu ilgi 2006 yılında da devam ediyor.

TALEP DEVAM EDECEK Ekonomik verilerdeki iyileşme ile birlikte hem bireysel hem de kurumsal kredi talebinde ciddi artışlar yaşanıyor. Durum böyle iken, bankaların kaynak sağlamak açısından en önemli kalemi olan mevduatlara önümüzdeki dönemde de talebin devam edeceğini söyleyebiliriz. Bu talep mevduat fiyatlarının düşmesini engellerken, alternatif faiz araçlarının üzerinde kalmasını, dolayısıyla tasarruf sahiplerinin farklı yatırım araçlarından mevduata yönelmesine neden oluyor.

REKABET KIZIŞACAK Diğer yandan finans sektöründeki birleşmeler sonucunda ileride daha az bankanın mevduat pastasından daha büyük oranlarda mevduata sahip olması bekleniyor. Bu da mevduattaki rekabet daha da kızışacak anlamına geliyor.

MURAT SALAR/ A YATIRIM GENEL MÜDÜR YARDIMCISI

2006’DA ÖNE ÇIKACAK YATIRIM ARAÇLARI

BANKALAR ZORLUYOR Mevduatın ön plana çıkmasındaki en önemli etken, yatırımcıların tercihinden ziyade bankaların yönlendirmesidir. Son dönemde sektörde yaşanan pazar payı rekabeti bankaları mevduat toplama konusunda agresif olmaya itiyor. Mevduattaki payını artırmak gayretinde olan bankalar, fon toplama maliyetlerini göz ardı edip bir miktar zarar etmeyi göze alıyorlar. Şu anda sunulan oranlar ekonomik anlamda kârlı değil. Sektörde el değiştirme, birleşme ve satın alma faaliyetlerinin neticelenmesinden sonra mevduat tarafında rekabetin azalacağı ve oranların daha makul seviyelere gerileyeceğini düşünüyoruz.

ALTINA DİKKAT! Dünya genelinde siyasi risklerin artmasını beklediğimiz 2006 yılında ön plana çıkacak yatırım enstrümanlarının başında altın geliyor. Riskin arttığı dönemlerin gözde yatırım aracının dünyada ve Türkiye de tekrar eski cazibesini kazanması bekleniyor. Diğer yandan, globalleşme ile birlikte yatırımcıların tüm dünya piyasalarını izleme ve sayısız enstrümana yatırım yapabilme olanağı tercihlerin farklılaşmasına neden oluyor. Petrol fiyatlarında yaşanan yükselişin tetiklediği enflasyon endişeleri global anlamda faiz oranlarında düşüşü engelliyor. Türkiye’nin de bu durumdan etkilenmesi kaçınılmaz. Dolayısıyla hazine bonosu ve devlet tahvillerinin çok ön plana çıkacağını zannetmiyoruz.

BONOLAR ÖNEM KAZANACAK Ancak, özellikle 2006 yılının son çeyreğinde özel sektör borçlanma piyasasının Türkiye’de aktivasyon kazanacağını düşünüyoruz. Şirketler tarafından ihraç edilecek finansman bonoları ve özel sektör tahvillerinin yatırımcıların ilgisini çekeceğine inanıyoruz. Özellikle yatırım fonlarını portföylerinde anılan enstrümanların ağırlığının zaman içerisinde artacağını düşünüyoruz.

IMKB EN GÜÇLÜ ARAÇ Dünya genelinde enflasyonla birlikte büyüme rakamları da oldukça iyi. Buna bağlı olarak şirket kârlarındaki artış trendinin devam edeceğini düşünüyoruz. Bununla birlikte hisse senedi piyasalarına olan talebin gücünü koruyacağı düşünülebilir. Türkiye’de, siyasi anlamda erken seçim gibi sürpriz gelişmeler olmadığı müddetçe, İMKB’nin mevcut yatırım araçları arasında hala en cazip konumda bulunduğu söylenilebilir. Özellikle seçici yapılan yatırımlarla, şirket bazında ciddi prim potansiyelleri değerlendirilebilir.

Hande D. Süzer
[email protected]

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz