Akbank, Türkiye’de özel bankacılık alanında öncü bankalardan… 2001 yılından bu yana özel bankacılık hizmetlerini sunuyor. Bugün geldiği noktada 9 şubesiyle 3 milyon dolarlık bir fonu yönetiyor. Akb...
Akbank, Türkiye’de özel bankacılık alanında öncü bankalardan… 2001 yılından bu yana özel bankacılık hizmetlerini sunuyor. Bugün geldiği noktada 9 şubesiyle 3 milyon dolarlık bir fonu yönetiyor. Akbank Özel Bankacılıktan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Fikret Önder, Türkiye’de bankaların bireyseldeki büyük potansiyel nedeniyle özel bankacılığa ilgi göstermediklerine dikkat çekiyor. Önder, “özel bankacılığın büyümesinin önünde başka engeller de var” diyor ve ekliyor: “TL mevduattaki yüksek faizler ve mevzuattaki eksik düzenlemeler Türkiye’de bu segmentin büyümesini engelliyor.”
Türkiye’de özel bankacılık, bugün her ne kadar hızla büyüdüğü ifade edilse de, bir türlü istenilen büyüklüğe ulaşamadı. Hedefte 50 bine yakın bir kitle olmasına rağmen, bankalar bugün bu kitlenin çok az bir bölümüne özel bankacılık hizmetlerini götürebiliyor.
Akbank Özel Bankacılıktan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Fikret Önder, Türkiye’de gerçek anlamda özel bankacılığın da yapılmadığına dikkat çekiyor. Önder, “Dünyada bugün ‘private banking’ dediğiniz zaman 3 ayrı kırılımdan söz etmek gerekiyor. Türkiye’de genellikle bu üç kırılımın en altında yer alan, 40-50 bin dolar serveti olan kesime hitap eden ve ‘mass affluent’ denilen kısım uygulanıyor” diyor.
Fikret Önder’e göre, Türkiye’de özel bankacılık tarafındaki büyümenin sağlanabilmesi için ise iki önemli değişime ihtiyaç var. Önder, bunlardan birinin TL mevduattaki faizlerin düşmesi olduğunu söylüyor. Diğerini ise şöyle özetliyor:
“İkincisi de mevzuat ile ilgili düzenlemelerin yapılması gerekiyor. Türk vatandaşlarının yurtdışında 60-100 milyar dolar parası olduğu söyleniyor. Ancak bir yabancı Türkiye’de bir banka hesabı açmak istediğinde, oturduğu ülkedeki vergi dairesinden vergisini ödüyordur diye belge alıp getirmesi isteniyor. Bu, yabancılara dönük özel bankacılık yapabilmenin önünü kesen çok ciddi bir durumdur”.
Akbank Özel Bankacılık’tan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Fikret Önder ile Türkiye’de özel bankacılığın gelişimini, gelecek döneme yönelik beklentileri ve dünyadaki uygulamaları konuştuk. Fikret Önder’in sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:
*Türkiye’de özel bankacılığın boyutları ne kadar; Kişi ve fon büyüklüğü açısından ne kadara ulaştı?
En büyük zorluklarımızdan biri segmentimizle ilgili istatistiğin olmaması. Bugün Bankalar Birliği verilerine baktığınız zaman, toplam mevduatı, aktif büyüklüğünü ve benzeri kalemleri görebiliyorsunuz. Ancak, özel bankacılık adı altında bir segment ayrımı ne yazık ki yok. Şu anda bu segmentin geldiği toplam büyüklüğü hiçbirimiz bilmiyoruz. Ancak, bir takım tahminler yapabiliyoruz.
Örneğin, Türkiye’de milyoner sayısının 21 milyon olduğu düşünülüyor. Bu bir istatistik olarak alınabilir. Yine geçmiş dönemde TÜİK’in yaptığı bir araştırmaya göre 50 bin kadar aile Türkiye’nin en zengin yüzde 1’ini oluşturuyor. Bu rakamları dikkate alacak olursak özel bankacılık segmentinde 20 ile 50 bin arasında bir hedef kitleden söz edebiliriz.
Başka ülkelere baktığınız zaman, orada özel bankacılık segmentinin sadece o ülkedeki değil, başka ülkelerdeki müşterileri de cezp etmeye çalıştığını görürüsünüz. Ben hep Türkiye’nin geldiği noktada da bunun mümkün olduğunu düşünüyorum. Ancak burada hem vergi hem de sermaye piyasaları düzenlemeleri açısından bir takım mevzuat problemleri var.
Bu alanın yeterince büyümediği, bankacılıktaki büyümenin gerisinde kaldığı belirtiliyor. Siz bu görüşe katılıyor musunuz?
Açıkças��, öyle mi oldu, bilmiyoruz. Bizim işimizde de iç segmentler var. Bugün “private banking” dediğiniz zaman, 3 ayrı kırılımdan söz etmek gerekiyor. Yurtdışındaki örneklere baktığımızda birincisi “family ofice” denilen, çok zengin ailelere yönelik bir alt segment var. Ardından orta segment olarak “private banking” diyebileceğimiz bölüm geliyor. Ve son olarak bir de “mass affluent” denilen, iyi halli kimselere, daha yaygın hizmet sunan bir segment söz konusu.
Türkiye’de bu söylediğim 3 alt segmentin sonuncusu olan ve 40-50 bin dolar serveti olan kesime hitap eden “mass affluent” kısmı uygulanıyor. Buna her banka başka isim veriyor. Bazı bankalar “birebir bankacılık”, bazıları “Premium banking”, bazıları da “Personal banking” adını veriyor.
Türkiye’de özel bankacılık bile çok yaygın değil. Yabancı bankalar bile Türkiye’de özel bankacılık segmentini uygulamaya geçmiş değiller. Onlar da daha çok “mass affluent” tarafını uyguluyorlar. Buna da çoğu zaman yanlış bir ifadeyle özel bankacılık deniyor.
Akbank Özel Bankacılık hizmetleri içerisinde hem birebir bankacılık hem de özel bankacılık var. Ayrıca çok zenginlere hitap eden bir alt grubumuz daha var. Özel bankacılık şubelerimizde hesabı olan ve belli bir büyüklüğün üzerinde servete sahip olan kesim bu hizmeti alıyor.
Bankalar KOBİ, kredi kartı, konut kredisi ve diğer alanlara asıldıkları kadar bu alana asılmıyorlar diyebilir miyiz?
Evet öyle. Bugün pek çok Avrupa ülkesinde bireysel bankacılık kârlı olmaktan çıktı. Rekabet ve düşen marjlar bunda etkili. Dolayısıyla, Avrupa’da özel bankacılıktan kâr etmek biraz daha cazip.
Ancak, Türkiye’de bireysel bankacılık hala kârlı. Çünkü, burada ilginç bir tablo var. Bireysel bankacılıktan konuşmak bana düşmez ama genel olarak bir değerlendirme yapmak gerekirse, Türkiye’de bugün, bir taraftan havale, transfer gibi hizmetler için ücret ödemek istemeyen bir kitle var.
Öte yandan ise kredi almanın bu kadar kolay ve cazip olduğu bir dönemde, uğraşıp kredi almadıkları için kredi kartına borç yazdırıp, buna çok yüksek faiz ödeyen bir kitle var. Bireysel bankacılık buradan çok para kazanıyor.
Yine bireysel bankacılığa yönelik bazı fonlardan Türkiye’de alınan ücretler de çok yüksek. Oysa Avrupa’da bu marjlar çok düşük ve bu da bankalara özel bankacılığa yönelmek için bir gerekçe oluyor. Ama tabi bu kadar çok yabancı bankanın Türkiye’ye gelmesinin sebebi de bireyseldeki potansiyel. Dolayısıyla, onlar da Türkiye’de özel bankacılığa değil bireysele odaklanıyorlar.
Sektörde gelecekte neler olacağını düşünüyorsunuz?
Türkiye’de faizlerin ne kadar süre içerisinde düşeceğini seçimden sonra daha net görebileceğiz. Ancak, her şeye rağmen bir takım şeyler doğru yolda gidiyor. Bundan 5 yıl önce TL’de olduğu gibi bankalar dövize de yüksek faiz veriyorlardı. Artık bankaların dövize verdiği faizler AB ülkeleri ile aynı seviyeye gelmiş durumda. Bu bir normalleşmedir. Bizim işimiz açısından da olumludur. Birikimlerini dövizde tutan kimseler alternatif yatırım ürünü aramaya başladı. Dolayısıyla burada özel bankacılık açısından imkanlar doğmaya başladı. Sonuçta hiç ilerleme olmadı diyemeyiz. Bir ilerleme var ve bu devam edecek.
Biz Akbank Private Banking olarak tüm yabancı piyasaları takip ediyoruz. Sadece yerli enstrümanları kullanmıyoruz. Yabancı piyasalarda da isteyen yatırımcılarımız için alım satım yapma imkanımız var. Türkiye’de hiçbir bankada olmayan bir yabancı menkul kıymet fonumuz var. Bunun yarısına yakını global hisse sentlerinden, diğer yarısı da global bonolardan oluşuyor. 12 Nisan 2007 itibariyle dolar bazındaki getirisi yüzde 2,5. Dolara mevduatın getirisinin yılda yüzde 5’lerde olduğu düşünülürse, iyi bir alternatif oluşturduğu gözüküyor. İlerde TL faizleri de inmeye başladığı zaman, TL’de de başka yatırım enstrümanlarına olan ilgi artacak.
Özel bankacılık tarafında rekabette hangi konular öne çıkıyor?
Bugün TL tarafında hala mevduat çok önemli yer tuttuğu için, rekabeti de oran belirliyor. Piyasa biraz daha sofistike hale geldiğinde ise iyi hizmet de öne çıkacak. İnanıyorum ki o zaman bizim değerimiz daha da fazla ortaya çıkacak. Arkadaşlarımızın bu konuda bilgili ve yetenekli olmaları daha fazla artı değer sağlayacak.
Şu anda döviz enstrümanlarında ya da global yatırımlarında sağladığımız artı değer, o zaman TL yatırımlarına önem verenler için de önemli olacak. Diğer yandan yeni dönemde yeni ürünlerin de rekabeti belirleyen unsular arasında önemli bir rol oynayacağını düşünüyorum.
Özel Bankacılık Neden Büyümüyor?
İki Önemli Faktör Var
Özel bankacılığın büyüyebilmesi için iki tane çok önemli faktör var. Öncelikle Türkiye’de faizlerin düşmesi gerekiyor. Faizlerin düşmesi gerekiyor ki, elinde birikimi olan insanlar, başka alternatif enstrümanlar arasınlar. O zaman özel bankacılık kesinlikle daha hızlı gelişecek.
Mevzuattaki Engeller
İkincisi de mevzuat ile ilgili düzenlemelerin yapılması gerekiyor. Türk vatandaşlarının yurtdışında 60-100 milyar dolar parası olduğu söyleniyor. Ancak bir yabancı Türkiye’de bir banka hesabı açmak istediğinde, oturduğu ülkedeki vergi dairesinden vergisini ödüyordur diye belge alıp getirmesi isteniyor. Bu, yabancılara dönük özel bankacılık yapabilmenin önünü kesen çok ciddi bir durumdur.
İki Başlı Yapı Değişmeli
Diğer yandan bugün Avrupa ülkelerinde bir SPK ve bir BDDK gibi iki başlı bir düzen yok. Zaten AB ve IMF de Türkiye’deki bu çarpıklığın altını çiziyorlar. İkisinin birleşmesiyle birlikte bankaların sermaye piyasası işlemlerini Türkiye’de, Avrupa ülkelerinde olduğu gibi yapabilmelerinin önü açılacak.
“Öncü Olmaya Devam Edeceğiz”
9 Şubeye Ulaştık
Akbank Private Banking olarak ilk şubemizi 2001 yılında faaliyete açtık. Şu anda, dördü İstanbul’da olmak üzere Ankara, İzmir, Adana, Antalya ve Bursa’da toplam 9 tane şube ile hizmet veriyoruz. Bir de 5 milyon dolar üzeri aile hesaplarına yönelik olarak bir özel servet danışmanlığı bölümümüz bulunuyor. Bu bölüm ile aile servetini korumak, bir sonraki nesle aktarmak ve doğru tavsiyelerle artırmak amaçlarını taşıyoruz.
3 Milyon Dolar Yönetiyoruz
Şu anda Akbank Özel Bankacılık çatısı altında 6 milyar dolar gibi bir hacim yönetiyoruz. Bunun içerisinde bazı kurumsal müşterilerimiz de var. Bunları bir kenara koyarsak tipik özel bankacılık parası olarak 3 milyon dolarlık bir hacmi yönetiyoruz. Ortalama hesap büyüklüğü de yaklaşık 750 bin dolar civarında.
Yeni Dönem Hedefinde Neler Var?
Döviz tarafında Türkiye’de çok ayrı bir konumda olduğumuzu düşünüyoruz. Ciddi yaygın bir uzmanlığımız var. Bunun dışında bazı mevzuat değişiklikleri oluyor. Örneğin ana para korumalı ürünler Türkiye’de de artık mümkün olacak. Burada kesinlikle en baştan itibaren çok aktif olmak niyetindeyiz.
Diğer yandan finansal mühendislik ürünleri tarafında sektörde bir numara olmak istiyoruz.
Sanat Danışmanlığında İddialıyız
Yeni dönemde tüm bu alanlarda, dış piyasalar konusundaki piyasa liderliğimizi bu alanlara da taşımak hedefindeyiz. Bugün özel servet danışmanlığı alanında ilk ve tek hizmet sunan bankayız. Burada verdiğimiz hizmetleri de yaygınlaştırmak istiyoruz. Özellikle sanat danışmanlığı hizmetlerimizde iddialıyız.
Ortağımızla Yardımlaşmamız Olacak
Biliyorsunuz Citibank Akbank’ın yüzde 20 hissesini satın aldı. Organik bir birleşmemiz olmadı. Yine de pek çok konuda onların bizden, bizim onlardan bilgi alışverişimiz olacaktır. Citibank Private Banking bugün özel bankacılık oldukça geniş bir hizmet yelpazesine sahip. Uzmanlık konularımızda yardımlaşmamız olacak.
Hande D. Süzer
[email protected]
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?